İktidarların meşruluğu ve yabancılaşma

Siyasal iktidara itaat, onun doğruluğu ve haklılığı, başka deyişle “ meşruluğu” hakkında beslenen...

Hasan Güneş hgunes0202@gmail.com

Siyasal iktidara itaat, onun doğruluğu ve haklılığı, başka deyişle “ meşruluğu” hakkında beslenen inançla orantılıdır. İktidarın meşruluğu hakkında yönetilenler tarafından beslenen inanç ( ya da inanç noksanlığı), sonuçta iktidarın şeklinin niteliği ve tipini belirleyen önemli bir unsur olarak ortaya çıkar.

      Siyasal iktidara meşruluğa ait beslenen inanç eksikliği ne gibi sonuçlar doğurmaktadır? Türkiye’nin siyasal hareketinde belli başlı meşruiyet tartışmaları hangi hükümet döneminde görülmüştür.

      Türkiye’nin siyasal tarihinde iktidarların tarihinde iktidarların tartışıldığı dönemler olmuştur. Özellikle, MC hükümetlerinin meşruluğu tartışılır bir hal almıştır.

        Özellikle, MC hükümetlerinin ekonomik, toplumsal ve siyasal uygulamaları toplumsal bunalıma yol açmıştır.

        Tabi ki; MC hükümetleri doğasına uygun olarak, siyasal olayların başlatıcısı, sürdürülmesinde etkili olmuşlardır. Bu durum sol görüşü paylaşanlar tarafından direnişle karşılaşalanmıştır. Böylece, MC iktarları kendi özlerine bağlı kalarak, çeşitli toplumsal ve siyasi olayları sağ görüşlülerin lehine değerlendirmelere gitmiştir. Bu durumda sol görüşlülerce MC iktidarlarının meşruiyetin tartışılmasına yol açmıştır.

       Diğer taraftan, halen güncelliğini yitirmeyen “gezi olayları” olarak adlandırılan toplumsal hareketi unutmamak gerekmektedir.

      AKP iktidarı döneminde işsizlik katlanarak artmıştır. Yine AKP döneminde açlık sınırında olanlar çoğalmıştır. Yine, üniversite öğrencileri arasında işsizlik oranı artmıştır. AKP döneminde etnik ayrımcılık had safhaya ulaşmıştır.

      Yine, AKP döneminde bürokraside dinci kadrolaşmaya hız verilmiştir. Eğitim sistemi,  bilimsel ve laik ilkelerinde uzaklaştırılmıştır. Hiçbir iktidar dönemiyle boy ölçülemeyecek kadar yolsuzluk  AKP dönemlerinde yaşanmıştır.

       MC hükümetleri ve AKP’nin uygulamaları sol çevrelerin yabancılaşmasına yol açmıştır. MC  ve AKP hükümetlerinin otoriter tutumu beraberinde sol çevrelerin yabancılaşmasını  da beraberinde getirmiştir. Yine, toplum üyelerinin kararlara yeterince katılamaması ve ya etkisizleşmesi sol görüşlülerin yabancılaşma nedeni olarak değerlendirilmelidir.

     Her iki dönemde de dini öğelerin ön plana çıkarılması toplumun  sol çevreleri  yabancılaştıran etkenler arasında değerlendirilmelidir. Yine, AKP döneminde ekonomik krizler, toplumsal ve siyasal yaşamı çekilmez hale getirmiş,  duyarlı sol çevrelerin yabancılaşmasına yol olmuştur. Yabancılaşma, sonuçta katılanların sayısının milyonlarca ifade edilen” gezi olayları” toplumsal hareketine dönüşmüştür. Etkileri 2015 genel seçimlerine yansımıştır.

     Sonuç olarak Türkiye’nin belli dönemlerinde meşruiyet tartışmalarını baş göstermiştir. Meşruiyet tartışmaları da  yabancılaşma ve bu durumda toplumsal harekete dönüşmüştür. Sorun bundan sonra çözülür mü? Tartışılır. Çünkü, neoliberal  ve onun  oluşturduğu üst yapının oluşturduğu bir toplumsal yapının, sürekli yabancılaşma ve toplumsal hareketlere açık olduğunu savunmak abartı olmaz sanırım. Sorunun çözümü sistemin değişiminde yatmaktadır. Bu sistemin özünü  de toplumcu anlayış almalıdır.    

">

Siyasal iktidara itaat, onun doğruluğu ve haklılığı, başka deyişle “ meşruluğu” hakkında beslenen inançla orantılıdır. İktidarın meşruluğu hakkında yönetilenler tarafından beslenen inanç ( ya da inanç noksanlığı), sonuçta iktidarın şeklinin niteliği ve tipini belirleyen önemli bir unsur olarak ortaya çıkar.

      Siyasal iktidara meşruluğa ait beslenen inanç eksikliği ne gibi sonuçlar doğurmaktadır? Türkiye’nin siyasal hareketinde belli başlı meşruiyet tartışmaları hangi hükümet döneminde görülmüştür.

      Türkiye’nin siyasal tarihinde iktidarların tarihinde iktidarların tartışıldığı dönemler olmuştur. Özellikle, MC hükümetlerinin meşruluğu tartışılır bir hal almıştır.

        Özellikle, MC hükümetlerinin ekonomik, toplumsal ve siyasal uygulamaları toplumsal bunalıma yol açmıştır.

        Tabi ki; MC hükümetleri doğasına uygun olarak, siyasal olayların başlatıcısı, sürdürülmesinde etkili olmuşlardır. Bu durum sol görüşü paylaşanlar tarafından direnişle karşılaşalanmıştır. Böylece, MC iktarları kendi özlerine bağlı kalarak, çeşitli toplumsal ve siyasi olayları sağ görüşlülerin lehine değerlendirmelere gitmiştir. Bu durumda sol görüşlülerce MC iktidarlarının meşruiyetin tartışılmasına yol açmıştır.

       Diğer taraftan, halen güncelliğini yitirmeyen “gezi olayları” olarak adlandırılan toplumsal hareketi unutmamak gerekmektedir.

      AKP iktidarı döneminde işsizlik katlanarak artmıştır. Yine AKP döneminde açlık sınırında olanlar çoğalmıştır. Yine, üniversite öğrencileri arasında işsizlik oranı artmıştır. AKP döneminde etnik ayrımcılık had safhaya ulaşmıştır.

      Yine, AKP döneminde bürokraside dinci kadrolaşmaya hız verilmiştir. Eğitim sistemi,  bilimsel ve laik ilkelerinde uzaklaştırılmıştır. Hiçbir iktidar dönemiyle boy ölçülemeyecek kadar yolsuzluk  AKP dönemlerinde yaşanmıştır.

       MC hükümetleri ve AKP’nin uygulamaları sol çevrelerin yabancılaşmasına yol açmıştır. MC  ve AKP hükümetlerinin otoriter tutumu beraberinde sol çevrelerin yabancılaşmasını  da beraberinde getirmiştir. Yine, toplum üyelerinin kararlara yeterince katılamaması ve ya etkisizleşmesi sol görüşlülerin yabancılaşma nedeni olarak değerlendirilmelidir.

     Her iki dönemde de dini öğelerin ön plana çıkarılması toplumun  sol çevreleri  yabancılaştıran etkenler arasında değerlendirilmelidir. Yine, AKP döneminde ekonomik krizler, toplumsal ve siyasal yaşamı çekilmez hale getirmiş,  duyarlı sol çevrelerin yabancılaşmasına yol olmuştur. Yabancılaşma, sonuçta katılanların sayısının milyonlarca ifade edilen” gezi olayları” toplumsal hareketine dönüşmüştür. Etkileri 2015 genel seçimlerine yansımıştır.

     Sonuç olarak Türkiye’nin belli dönemlerinde meşruiyet tartışmalarını baş göstermiştir. Meşruiyet tartışmaları da  yabancılaşma ve bu durumda toplumsal harekete dönüşmüştür. Sorun bundan sonra çözülür mü? Tartışılır. Çünkü, neoliberal  ve onun  oluşturduğu üst yapının oluşturduğu bir toplumsal yapının, sürekli yabancılaşma ve toplumsal hareketlere açık olduğunu savunmak abartı olmaz sanırım. Sorunun çözümü sistemin değişiminde yatmaktadır. Bu sistemin özünü  de toplumcu anlayış almalıdır.    

Tüm yazılarını göster