Hurafe soytarısı demek biraz ayıp kaçmıyor mu?

 Hurafe soytarısına açık mektup  Sen! Dişleri dökülmüş, gözlerinin nuru uçmuş, fesat ve...

Ebru Eğinlioğlu eeginlioglu@gmail.com

 

Hurafe soytarısına açık mektup

 

Sen! Dişleri dökülmüş, gözlerinin nuru uçmuş, fesat ve gıybet yaratığı hurafe soytarısı!

Sen; bir zamanlar 'Yeşil Kuşak İslamı' adındaki ABD yapımı sömürü dinine ve emperyalizme uşaklık ediyordun, şimdilerde ise itibar göremediğin bir cemaate öfken yüzünden ABD ve dinler arası diyalog düşmanı kesildin.

 

 

 

Ona buna 'din baronu' diye saldırıyorsun.

 

Yaşar Nuri Öztürk" ün bu sözleri bence uzun zamandır okuduğum en fazla hakaret içeren sözlerdi. Vaktiyle Mehmet Şevket Eygi ile röportaj yapmışlığım olduğu için de, açıkçası üzülerek okudum. O zaman Expochannel Televizyonu" nda kendi internet sitemin programını yapıyordum ve sanırım, ya kurban bayramıydı, ya da şeker bayramıydı. Ben de genellikle gidip Beyoğlu"  ndaki  bohem mekanları çekeceğime, bir bayram da böyle bir hoşluk yapayım dedim. Yine kendime göre, sıradan olmayan bir mekan seçtim, reklam olmasın isim vermeyim ama Cihangir" deki, entel dantellerin gittiği, çok bilindik bir kafeye Mehmet Şevket Eygi" yi davet ettim. Kendileri de beni kırmayıp, röportaj için davet ettiğim mekana geldi.

 

 Ben  kendi inancım gereği, hangi dine inanırsa inansın, ya da her hangi bir dine inanmasa da, hislerinde samimi ve riyadan, yalandan uzak  ve birbirinin inanç özgürlüğüne saygı gösteren insanlara büyük sempati duyarım. Genel olarak da, bana önemli ölçüde kötülüğü dokunmamışsa, hiç ayırım yapmadan karşımdaki insana dostane bir şekilde sevgi beslerim.

Mehmet Şevket Eygi zaten konuşma üslubu olarak yumuşak, nazik ve akılcı konuşan bir insan. Yaşının getirmiş olduğu, olgunluk ve tecrübeyi de işin içine katarsak , sorduğum sorulara kendi meşrebince çok güzel cevaplar vermişti. Ben de her söylediğine katılmasam da, kendisini saygıyla dinlemiştim.

 

Şimdi bu kadar anlatımdan nereye gelmek istiyorum. Bu yazının başında okuduğunuz ağır hakareti hak edecek ne söylemiş ve yapmış olabilir?

 

İslam ahlakı, ister tasavvuf ölçüsünde bir yaşam felsefesi  olsun, halkı aydınlatmak amaçlı anlatılsın, şartları çok kesin olarak bellidir. Her hangi bir yorum getirilmesi, ya da reform niteliği taşıyacak bilgiler verilmesi suretiyle farklı anlatılması söz konusu değildir. Bana göre tabii ki, bu benim fikrim. Kitap ortadadır, peygamber ve yaşantısı bellidir, Allah ve kul arasında aracı yoktur. Bu dini insanlara ben anlatıyorum, böyle değil de, şöyle olmalıdır, siz bilmiyorsunuz, doğruyu ben biliyorum diye ortaya çıkmak, o kişinin kendi egosunun, yani nefsinin bir dışavurumudur.

 

Siz kendinizi bilginizi, birikiminizi ortaya koyarsınız, beğenen insanlar, sizin kitaplarınızı okur, ya da okumaz, beğenir, yaşam stilinizi takip eder v.s v.s …..

 

Ben bilmem, herkes istediği şekilde yaşamını sürdürür. Ama Yaşar Nuri Öztürk" ün izlediği tavrı, kendisinden büyük bir insana yaptığı bu ağır hakaretleri, İslam nezaketiyle de bağdaştırmıyorum bir.  İkinci olarak da, tavrını son derece nefret dolu, sert ve aşağılayıcı buluyorum.

 Ne ilahiyat, ne tasavvuf eğitimi aldım, ama pek çok din ve felsefeyi araştırdım, mantık süzgecimden geçirdim ve kendime göre bir yol çizdim, bunu da, çok yakın çevrem dışında hiç kimseyle paylaşmadım, çünkü insanın din olgusunu tamamen kendi içinde ve özgürce yaşamasına inananlardanım. Eğer gerçekten, din konusunda ilim yapmış bir insan da olsaydım, ortalara çıkıp görünmek istemezdim. Çünkü insan belki, kendisine gösterilen ilgiden, beğenilerden şımarabilir ya da egosunu şişirebilir. Halbuki dinin amaçlarından biri de, egonun terbiye edilmesidir. O halde kendi içinde bu durum bir tezat teşkil ediyor.

 

Bütün bunlar böyleyken, insanların birbirlerine neden sevgi göstermek yerine diş gösterdiklerini anlamış değilim. Yani hepimiz, kendimizi, biri eleştirdiği  zaman rahatsız oluruz ama verdiğimiz karşılık bizim kendi içimizin bir yansımasıdır. Yaşar Nuri aslında özünde iyi bir insan ama genellikle, sinirli, azarlayan, hep bir şeylere protest bir tavırla ekranlarda gözüküyor. Bu tarzı ve tavrı ise iyice saldırgan bir tutum içeriyor, oysa insanlara bir şeyler anlatmak için, izlenecek en güzel yol sempatik sevecen ve sıcak olanıdır. Yanılıyor muyum yoksa ?

">

 

Hurafe soytarısına açık mektup

 

Sen! Dişleri dökülmüş, gözlerinin nuru uçmuş, fesat ve gıybet yaratığı hurafe soytarısı!

Sen; bir zamanlar 'Yeşil Kuşak İslamı' adındaki ABD yapımı sömürü dinine ve emperyalizme uşaklık ediyordun, şimdilerde ise itibar göremediğin bir cemaate öfken yüzünden ABD ve dinler arası diyalog düşmanı kesildin.

 

 

 

Ona buna 'din baronu' diye saldırıyorsun.

 

Yaşar Nuri Öztürk" ün bu sözleri bence uzun zamandır okuduğum en fazla hakaret içeren sözlerdi. Vaktiyle Mehmet Şevket Eygi ile röportaj yapmışlığım olduğu için de, açıkçası üzülerek okudum. O zaman Expochannel Televizyonu" nda kendi internet sitemin programını yapıyordum ve sanırım, ya kurban bayramıydı, ya da şeker bayramıydı. Ben de genellikle gidip Beyoğlu"  ndaki  bohem mekanları çekeceğime, bir bayram da böyle bir hoşluk yapayım dedim. Yine kendime göre, sıradan olmayan bir mekan seçtim, reklam olmasın isim vermeyim ama Cihangir" deki, entel dantellerin gittiği, çok bilindik bir kafeye Mehmet Şevket Eygi" yi davet ettim. Kendileri de beni kırmayıp, röportaj için davet ettiğim mekana geldi.

 

 Ben  kendi inancım gereği, hangi dine inanırsa inansın, ya da her hangi bir dine inanmasa da, hislerinde samimi ve riyadan, yalandan uzak  ve birbirinin inanç özgürlüğüne saygı gösteren insanlara büyük sempati duyarım. Genel olarak da, bana önemli ölçüde kötülüğü dokunmamışsa, hiç ayırım yapmadan karşımdaki insana dostane bir şekilde sevgi beslerim.

Mehmet Şevket Eygi zaten konuşma üslubu olarak yumuşak, nazik ve akılcı konuşan bir insan. Yaşının getirmiş olduğu, olgunluk ve tecrübeyi de işin içine katarsak , sorduğum sorulara kendi meşrebince çok güzel cevaplar vermişti. Ben de her söylediğine katılmasam da, kendisini saygıyla dinlemiştim.

 

Şimdi bu kadar anlatımdan nereye gelmek istiyorum. Bu yazının başında okuduğunuz ağır hakareti hak edecek ne söylemiş ve yapmış olabilir?

 

İslam ahlakı, ister tasavvuf ölçüsünde bir yaşam felsefesi  olsun, halkı aydınlatmak amaçlı anlatılsın, şartları çok kesin olarak bellidir. Her hangi bir yorum getirilmesi, ya da reform niteliği taşıyacak bilgiler verilmesi suretiyle farklı anlatılması söz konusu değildir. Bana göre tabii ki, bu benim fikrim. Kitap ortadadır, peygamber ve yaşantısı bellidir, Allah ve kul arasında aracı yoktur. Bu dini insanlara ben anlatıyorum, böyle değil de, şöyle olmalıdır, siz bilmiyorsunuz, doğruyu ben biliyorum diye ortaya çıkmak, o kişinin kendi egosunun, yani nefsinin bir dışavurumudur.

 

Siz kendinizi bilginizi, birikiminizi ortaya koyarsınız, beğenen insanlar, sizin kitaplarınızı okur, ya da okumaz, beğenir, yaşam stilinizi takip eder v.s v.s …..

 

Ben bilmem, herkes istediği şekilde yaşamını sürdürür. Ama Yaşar Nuri Öztürk" ün izlediği tavrı, kendisinden büyük bir insana yaptığı bu ağır hakaretleri, İslam nezaketiyle de bağdaştırmıyorum bir.  İkinci olarak da, tavrını son derece nefret dolu, sert ve aşağılayıcı buluyorum.

 Ne ilahiyat, ne tasavvuf eğitimi aldım, ama pek çok din ve felsefeyi araştırdım, mantık süzgecimden geçirdim ve kendime göre bir yol çizdim, bunu da, çok yakın çevrem dışında hiç kimseyle paylaşmadım, çünkü insanın din olgusunu tamamen kendi içinde ve özgürce yaşamasına inananlardanım. Eğer gerçekten, din konusunda ilim yapmış bir insan da olsaydım, ortalara çıkıp görünmek istemezdim. Çünkü insan belki, kendisine gösterilen ilgiden, beğenilerden şımarabilir ya da egosunu şişirebilir. Halbuki dinin amaçlarından biri de, egonun terbiye edilmesidir. O halde kendi içinde bu durum bir tezat teşkil ediyor.

 

Bütün bunlar böyleyken, insanların birbirlerine neden sevgi göstermek yerine diş gösterdiklerini anlamış değilim. Yani hepimiz, kendimizi, biri eleştirdiği  zaman rahatsız oluruz ama verdiğimiz karşılık bizim kendi içimizin bir yansımasıdır. Yaşar Nuri aslında özünde iyi bir insan ama genellikle, sinirli, azarlayan, hep bir şeylere protest bir tavırla ekranlarda gözüküyor. Bu tarzı ve tavrı ise iyice saldırgan bir tutum içeriyor, oysa insanlara bir şeyler anlatmak için, izlenecek en güzel yol sempatik sevecen ve sıcak olanıdır. Yanılıyor muyum yoksa ?

Tüm yazılarını göster