Covid-19'la beraber Dünya'da her şey altüst olurken, Türkiye’de ekonomik açıdan ilginç gelişmeler yaşanıyor.
Dolar ve Euro yükseliyor!
Altın fiyatları da tüm zamanların en üst seviyesinde.
Eskiden bir deyim vardı; ‘Her Türk asker doğar’.
Son yıllarda bu deyim modifiye oldu: ‘Her Türk para-finans uzmanı...’
Örneğin bir Amerikan banka şubesinde çalışan vezne elemanı Euro banknotunu görse, şeker ambalajı kâğıdı sanır.
Dünya’nın hiçbir gelişmiş ülkesinde insanlar, Dolar-Avro- Altın fiyatlarını bu kadar yakından takip etmez. Tasarruf hesabını da kendi parasında tutar.
Peki, Türkiye öyle mi?
Cebinde 1000 Dolar parası olan vatandaş (Haa bu arada McDonald’sda çalışan İngilizce bilmeyen göçmen işçinin aylık brütü: $2400) borsa, döviz ve altın konusunda uzman.
Vatandaş ‘uzman’ olduğu için olsa gerek, döviz kıpırdayınca, altın başını kaldırınca, belli yorumlarını da beraberinde telaffuz etme moduna giriyor.
Efendim, Ayasofya cami oldu; Batı ambargo koydu, dolar fırladı.
Efendim, bu gidişle Sonbahar’da döviz patlar; Türkiye moratoryum ilan eder.
Efendim, bu ekonomik krizle beraber bizi UEFA’dan bile ihraç ederler. (Son örnek, futbol ve döviz muhabbetinin nasıl örtüştüğünün sembolüdür)
İKTİSAT, BİLİM Mİ SANAT MI?
Asırlar süren tartışmalarda, iktisadın tam olarak ne tür bir mahluk olduğu henüz anlaşılmadı.
Evet, günümüzde son derece sofistike matematik uygulamalarıyla iktisadi modeller yapılıyor.
Hatta son 10 yıllarda analitik ‘Big Data = Büyük Veri Tabanı ‘ artı ‘AI = Yapay Zeka' kombisiyle tüketicinin ekonomik davranışına nokta atışı yapılıyor.
Bilim ile ekonomi artık kol kola daha emin adımlara yürüyorlar; fakat ekonomide en önemli ve kritik faktör insan olunca davranışlarını kestirmek zor oluyor.
De Gaulle’ün Fransızlar için güzel bir sözü var: ‘400 çeşit peyniri olan bir ülkeyi yönetmek zordur’
Ne de olsa biz de Akdenizli sayılırız.
Ünlü Fransız liderden esinlenebiliriz.
Belki bizde o kadar çok peynir türü yok ama yeterince kebap türü var. Hem de baharatlı...
Kısacası, bu kadar çok kebap çeşidi olan bir ülkede insanların davranışını öngörmek kolay değil.
MERKEZ BANKALARI ŞİŞTİ
Dünya’da Covit’le beraber tüm merkez bankaları para basma işlemini hızlandırdı.
Para matbaada basılmasa bile ‘Money Creation = Para Yaratma’ son hızla devam ediyor.
Sonuçta tüm bilançolar patlama noktasında.
Örneğin, Amerikan Merkez Bankası mart ayından bu yana 2 trilyon dolar yarattı.
Kısacası, bu son 200 yılda yaratılan bilançonun yüzde 30’u.
Yani, bilanço 4 trilyondan 6 trilyona çıktı.
Kim ne derse desin Amerikan doları halen Dünya’nın rezerv parası.
Amerika’da faizler yerlerde ve eksiye döndü. Amerikan doları diğer döviz birimleri karşısında değer kaybediyor, yani devalüasyona uğruyor.
Küresel talep açısından bakıldığında insanlar ekonomik varlıklarını korumak için altına yöneliyorlar. Bu noktada hatırlatmakta fayda görüyorum; altın fiyatının panzehiri faizdir.
Amerikan dolarında olduğu gibi faiz eksiye dönerse, kuru kuruya altını taşıma maliyeti de ortadan kaybolur. Ve altına talep artar.
TÜRKİYE’DE DURUM
Türkiye altın üretiminde büyük oyuncu değil, fakat altın tüketiminde Dünya’da büyük oyunculardan.
Türkiye Dünya’da altın üretiminin yüzde 1’ni yapıyor; fakat 2018’de 202 ton, 2019’da 159 ton altın ithal etmiş.
En son veri bu yılın haziran aydına altın ithalatı 21.5 ton. Geçen senenin haziran ayı 7.8 ton, 14 tona yakın fazla ithalat var. 2020 trendi aynen devam ederse, 2019’da 159 ton olan ithalat 2020’de 330-350 ton olacak.
İran’la olan altın ticaretinin hız kestiğini biliyoruz. Mücevher olarak ihraç edilen altın yaklaşık $500 milyon.
Kısacası, altın ithalatının büyük bölümü yurt içinde kalıyor.
Türkiye fazla altın üretmediği için talebi ithalatla karşılıyor. Altın ithalatı da dolarla yapılıyor.
Sanıyorum Dünya’da doların fiyatı düşerken Türkiye’de dolar artışının ardındaki itici güç ekonomik birim olarak hane halkının altın talebi patlaması.
Türk halkının tarihsel, kültürel ve sosyolojik nedenlerle zaten bir altın fetişizmi var.Bu aralar Dünya’daki bütün paralar pul olma sürecine girince, Türk halkının asırlık altın tutkusu da coştu.
Ezcümle, bu iktisat konusu çok karmaşıktır; sebep-sonuç ilişkileri düz çizgi değildir.
Döviz kurları, altın fiyatı gibi öngörülerde mutlak tahminden kaçının.
Siz siz olun, kesin tahminlerde bulunmayın, bulunup da sonra mahcup olmayın.
">
Covid-19'la beraber Dünya'da her şey altüst olurken, Türkiye’de ekonomik açıdan ilginç gelişmeler yaşanıyor.
Dolar ve Euro yükseliyor!
Altın fiyatları da tüm zamanların en üst seviyesinde.
Eskiden bir deyim vardı; ‘Her Türk asker doğar’.
Son yıllarda bu deyim modifiye oldu: ‘Her Türk para-finans uzmanı...’
Örneğin bir Amerikan banka şubesinde çalışan vezne elemanı Euro banknotunu görse, şeker ambalajı kâğıdı sanır.
Dünya’nın hiçbir gelişmiş ülkesinde insanlar, Dolar-Avro- Altın fiyatlarını bu kadar yakından takip etmez. Tasarruf hesabını da kendi parasında tutar.
Peki, Türkiye öyle mi?
Cebinde 1000 Dolar parası olan vatandaş (Haa bu arada McDonald’sda çalışan İngilizce bilmeyen göçmen işçinin aylık brütü: $2400) borsa, döviz ve altın konusunda uzman.
Vatandaş ‘uzman’ olduğu için olsa gerek, döviz kıpırdayınca, altın başını kaldırınca, belli yorumlarını da beraberinde telaffuz etme moduna giriyor.
Efendim, Ayasofya cami oldu; Batı ambargo koydu, dolar fırladı.
Efendim, bu gidişle Sonbahar’da döviz patlar; Türkiye moratoryum ilan eder.
Efendim, bu ekonomik krizle beraber bizi UEFA’dan bile ihraç ederler. (Son örnek, futbol ve döviz muhabbetinin nasıl örtüştüğünün sembolüdür)
İKTİSAT, BİLİM Mİ SANAT MI?
Asırlar süren tartışmalarda, iktisadın tam olarak ne tür bir mahluk olduğu henüz anlaşılmadı.
Evet, günümüzde son derece sofistike matematik uygulamalarıyla iktisadi modeller yapılıyor.
Hatta son 10 yıllarda analitik ‘Big Data = Büyük Veri Tabanı ‘ artı ‘AI = Yapay Zeka' kombisiyle tüketicinin ekonomik davranışına nokta atışı yapılıyor.
Bilim ile ekonomi artık kol kola daha emin adımlara yürüyorlar; fakat ekonomide en önemli ve kritik faktör insan olunca davranışlarını kestirmek zor oluyor.
De Gaulle’ün Fransızlar için güzel bir sözü var: ‘400 çeşit peyniri olan bir ülkeyi yönetmek zordur’
Ne de olsa biz de Akdenizli sayılırız.
Ünlü Fransız liderden esinlenebiliriz.
Belki bizde o kadar çok peynir türü yok ama yeterince kebap türü var. Hem de baharatlı...
Kısacası, bu kadar çok kebap çeşidi olan bir ülkede insanların davranışını öngörmek kolay değil.
MERKEZ BANKALARI ŞİŞTİ
Dünya’da Covit’le beraber tüm merkez bankaları para basma işlemini hızlandırdı.
Para matbaada basılmasa bile ‘Money Creation = Para Yaratma’ son hızla devam ediyor.
Sonuçta tüm bilançolar patlama noktasında.
Örneğin, Amerikan Merkez Bankası mart ayından bu yana 2 trilyon dolar yarattı.
Kısacası, bu son 200 yılda yaratılan bilançonun yüzde 30’u.
Yani, bilanço 4 trilyondan 6 trilyona çıktı.
Kim ne derse desin Amerikan doları halen Dünya’nın rezerv parası.
Amerika’da faizler yerlerde ve eksiye döndü. Amerikan doları diğer döviz birimleri karşısında değer kaybediyor, yani devalüasyona uğruyor.
Küresel talep açısından bakıldığında insanlar ekonomik varlıklarını korumak için altına yöneliyorlar. Bu noktada hatırlatmakta fayda görüyorum; altın fiyatının panzehiri faizdir.
Amerikan dolarında olduğu gibi faiz eksiye dönerse, kuru kuruya altını taşıma maliyeti de ortadan kaybolur. Ve altına talep artar.
TÜRKİYE’DE DURUM
Türkiye altın üretiminde büyük oyuncu değil, fakat altın tüketiminde Dünya’da büyük oyunculardan.
Türkiye Dünya’da altın üretiminin yüzde 1’ni yapıyor; fakat 2018’de 202 ton, 2019’da 159 ton altın ithal etmiş.
En son veri bu yılın haziran aydına altın ithalatı 21.5 ton. Geçen senenin haziran ayı 7.8 ton, 14 tona yakın fazla ithalat var. 2020 trendi aynen devam ederse, 2019’da 159 ton olan ithalat 2020’de 330-350 ton olacak.
İran’la olan altın ticaretinin hız kestiğini biliyoruz. Mücevher olarak ihraç edilen altın yaklaşık $500 milyon.
Kısacası, altın ithalatının büyük bölümü yurt içinde kalıyor.
Türkiye fazla altın üretmediği için talebi ithalatla karşılıyor. Altın ithalatı da dolarla yapılıyor.
Sanıyorum Dünya’da doların fiyatı düşerken Türkiye’de dolar artışının ardındaki itici güç ekonomik birim olarak hane halkının altın talebi patlaması.
Türk halkının tarihsel, kültürel ve sosyolojik nedenlerle zaten bir altın fetişizmi var.Bu aralar Dünya’daki bütün paralar pul olma sürecine girince, Türk halkının asırlık altın tutkusu da coştu.
Ezcümle, bu iktisat konusu çok karmaşıktır; sebep-sonuç ilişkileri düz çizgi değildir.
Döviz kurları, altın fiyatı gibi öngörülerde mutlak tahminden kaçının.
Siz siz olun, kesin tahminlerde bulunmayın, bulunup da sonra mahcup olmayın.