Hayaller Rüzgarı

Baharın bu güzel günlerinde insanın karamsarlıktan kurtulması, açan çiçeklerin, yeşeren ağaçların...

Engin Civan engin.civan@haber3.com

Baharın bu güzel günlerinde insanın karamsarlıktan kurtulması, açan çiçeklerin, yeşeren ağaçların, uçuşan kelebeklerin kendisini enerji ile doldurmasına izin vermesi gerekmez mi ? Böyle havalarda kötümser olmak insanın doğaya ters düşmesi gibi bir şey. Ancak Türkiye’de yaşanan ekonomik olaylar, siyasi hava insanı ister istemez düşüncelere yöneltiyor. Üstüne üstelik, bence Amerika’nın farkında olmadan Irak’ta ‘gayya’ kuyusuna düşmüş olması, Türkiye ufkunu geleceğe yönelik daha da karartmakta.

Paralar ve Bozulan Aralar

İç ve Dış Borçda Türkiye sert bir viraja girmiş bulunmuyor.Aksine 2003 senesinden 2005 senesinin sonuna kadar tüm yol bir viraj. İç borç faizleri,aşırı yüksek ve piyasalarda güven sağlanamadığı için yüksekten uçmaya devam edecek. İç Borç yükünün ağırlığı geometrik bir şekilde artmakta. Dış Borçda ise, önümüzdeki 24 ay en iyi şartlarla, geri ödediğimiz kadar dış borç bulabiliriz. Bu durumda dış borç yolu ile ek bir kaynaktan söz etmek gerçek dışı olacak. Türkiye’ye borç vermek isteyen yatırımcılarla ülkemizin arasını düzeltmesi vakit alacak.
Türkiye’nin sosyal güvenlik sistemi freni patlamış bir kamyon gibi yokuş aşağı gitmekte.
Sosyal güvenlik sistemini yüzdürmek için her türlü faiz dışı fazla, reform getirisi, özelleştirme geliri harcanacak gözükmekte. Enflasyonun yavaşlaması da sosyal güvenlik sisteminin yükünü daha da arttıracak gözükmekte.
‘Baba’nın erken emeklilik sistemi kara delik gibi bütün ekstra gelirleri yutmakta.

Adalet ve Eğitim Masalı

Borçları ve borç faizlerini ödemek zorunda kalan iktidarın yanı başında kaynayan kazan bir Orta Doğu varken, savunma harcamalarından tasarruf etmesi imkansız gözükmekte.
Sosyal patlamaya ve sokakların Arjantin tipi olaylara dönüşmemesi için batan bankalara 20 milyar pompalayan kamu, paranın henüz yirmide birini bile geri alamadı.( Sizler medyada çıkan gösterişli açık arttırmalara fazla prim vermeyiniz) Net nakit çıkışı olarak gerçekleşen 20 milyar her geçen gün artarak çoğalmakta. Bütçesinde eğitim ve adalet için sadece maaş ödeneği olan bir devletin reform v.b. gibi şeyleri gerçekleştirmesi ancak bir masal olarak kalacak gözükmekte. Eğitim ve adalet kurumlarını, ne kadar reform yapılırsa yapılsın aynı ücret seviyesinde bulunan aynı insanlar yönettiği sürece pek fazla bir gelişme beklemek doğru olmaz.

Ya Habibi Dış Politikası

Cumhuriyet’in kurulduğu ilk günden bu yana kişiliğini bulamamış bir toplum olarak, yeni açılımlara abone olma arzularının doğduğu bir ortama sürüklenmekteyiz. Irak’ta yaşanan gelişmeler, Orta Doğu’da Türkiye, Mısır, İsrail, Irak ve Suriye’nin beraberce bir yeni ‘Ortak Pazar’ oluşturmasına davetiye çıkartmakta. Mustafa Kemal’in kurduğu Cumhuriyet’in elitlerinin ve onların 3. kuşak evlatlarının Batı’ya dönük yüzlerini ekşitecek bir düşünce. Anadolu’da yeşermiş yerel kapitalistlerin ( nam-ı diğer kaplanların) neden olmasın diyerek üzerine atladıkları bir açılım. AKP iktidarının içinde bulunan bir çok mensuba bol muhabbet yaratacak bir ‘habib’ alternatifi. Bizi üyeliğe kabul etmeyen AB utansın !!!
Pseudo-entellektüellerimize bol keseden harcamaları için ancak bu kadar malzeme verilebilirdi. Pes doğrusu. Amerikan Dış Politikasına giriş dersinde ‘Pers Savaslarının’ zorunlu okuma olduğunu bilen var mıdır acaba ?

Hayal Ettiği Müddetce

Ünlü şairin dediği gibi ‘İnsan hayal ettiği müddetce yaşarmış’. Türkiye’nin yeni hayallere ihtiyacı var. Böyle güzel bir bahar günü ben keyfinizi kaçırmayayım. Son zamanlarda aramızın ‘limoni’ olduğu ABD bakarsınız ‘müteffikini’ yeniden keşfeder. Belki de bakarsınız bugüne kadar kimsenin tanımlayamadığı yeraltı zenginliklerimizden biri
Türkiye’ye yılda 200 milyar gibi ek bir gelir sağlar.
Bir türlü yavaşlamak bilmeyen doğum oranı ile her biri 6000 dolar dış borçla doğan bebeklerin olduğu, köyden kente göç edenlerin yaşadığı varoşlarda kitlelerinin yetersiz proteinle beslenendiği, mesleksiz güruhların futbol dolu yaşamlarının ‘televole’ kültürü ile bezendiğı bir ortamda bizi ancak bir Mesih kurtarabilir.
Aksi takdirde 21.yüzyılı da ‘Garp’ cephesinde bir değişiklik olmadan ıskalamak bir bardak soğuk su içmek kadar kolay. Otobüsü kaçırmış bir ahalinin fertleri olarak bu tatlı bahar günü rehavet veren hayallere değişim rüzgarlarını beklemeye devam.

Charleston NC
20 Nisan 2003


joememet@hotmail.com


">

Baharın bu güzel günlerinde insanın karamsarlıktan kurtulması, açan çiçeklerin, yeşeren ağaçların, uçuşan kelebeklerin kendisini enerji ile doldurmasına izin vermesi gerekmez mi ? Böyle havalarda kötümser olmak insanın doğaya ters düşmesi gibi bir şey. Ancak Türkiye’de yaşanan ekonomik olaylar, siyasi hava insanı ister istemez düşüncelere yöneltiyor. Üstüne üstelik, bence Amerika’nın farkında olmadan Irak’ta ‘gayya’ kuyusuna düşmüş olması, Türkiye ufkunu geleceğe yönelik daha da karartmakta.

Paralar ve Bozulan Aralar

İç ve Dış Borçda Türkiye sert bir viraja girmiş bulunmuyor.Aksine 2003 senesinden 2005 senesinin sonuna kadar tüm yol bir viraj. İç borç faizleri,aşırı yüksek ve piyasalarda güven sağlanamadığı için yüksekten uçmaya devam edecek. İç Borç yükünün ağırlığı geometrik bir şekilde artmakta. Dış Borçda ise, önümüzdeki 24 ay en iyi şartlarla, geri ödediğimiz kadar dış borç bulabiliriz. Bu durumda dış borç yolu ile ek bir kaynaktan söz etmek gerçek dışı olacak. Türkiye’ye borç vermek isteyen yatırımcılarla ülkemizin arasını düzeltmesi vakit alacak.
Türkiye’nin sosyal güvenlik sistemi freni patlamış bir kamyon gibi yokuş aşağı gitmekte.
Sosyal güvenlik sistemini yüzdürmek için her türlü faiz dışı fazla, reform getirisi, özelleştirme geliri harcanacak gözükmekte. Enflasyonun yavaşlaması da sosyal güvenlik sisteminin yükünü daha da arttıracak gözükmekte.
‘Baba’nın erken emeklilik sistemi kara delik gibi bütün ekstra gelirleri yutmakta.

Adalet ve Eğitim Masalı

Borçları ve borç faizlerini ödemek zorunda kalan iktidarın yanı başında kaynayan kazan bir Orta Doğu varken, savunma harcamalarından tasarruf etmesi imkansız gözükmekte.
Sosyal patlamaya ve sokakların Arjantin tipi olaylara dönüşmemesi için batan bankalara 20 milyar pompalayan kamu, paranın henüz yirmide birini bile geri alamadı.( Sizler medyada çıkan gösterişli açık arttırmalara fazla prim vermeyiniz) Net nakit çıkışı olarak gerçekleşen 20 milyar her geçen gün artarak çoğalmakta. Bütçesinde eğitim ve adalet için sadece maaş ödeneği olan bir devletin reform v.b. gibi şeyleri gerçekleştirmesi ancak bir masal olarak kalacak gözükmekte. Eğitim ve adalet kurumlarını, ne kadar reform yapılırsa yapılsın aynı ücret seviyesinde bulunan aynı insanlar yönettiği sürece pek fazla bir gelişme beklemek doğru olmaz.

Ya Habibi Dış Politikası

Cumhuriyet’in kurulduğu ilk günden bu yana kişiliğini bulamamış bir toplum olarak, yeni açılımlara abone olma arzularının doğduğu bir ortama sürüklenmekteyiz. Irak’ta yaşanan gelişmeler, Orta Doğu’da Türkiye, Mısır, İsrail, Irak ve Suriye’nin beraberce bir yeni ‘Ortak Pazar’ oluşturmasına davetiye çıkartmakta. Mustafa Kemal’in kurduğu Cumhuriyet’in elitlerinin ve onların 3. kuşak evlatlarının Batı’ya dönük yüzlerini ekşitecek bir düşünce. Anadolu’da yeşermiş yerel kapitalistlerin ( nam-ı diğer kaplanların) neden olmasın diyerek üzerine atladıkları bir açılım. AKP iktidarının içinde bulunan bir çok mensuba bol muhabbet yaratacak bir ‘habib’ alternatifi. Bizi üyeliğe kabul etmeyen AB utansın !!!
Pseudo-entellektüellerimize bol keseden harcamaları için ancak bu kadar malzeme verilebilirdi. Pes doğrusu. Amerikan Dış Politikasına giriş dersinde ‘Pers Savaslarının’ zorunlu okuma olduğunu bilen var mıdır acaba ?

Hayal Ettiği Müddetce

Ünlü şairin dediği gibi ‘İnsan hayal ettiği müddetce yaşarmış’. Türkiye’nin yeni hayallere ihtiyacı var. Böyle güzel bir bahar günü ben keyfinizi kaçırmayayım. Son zamanlarda aramızın ‘limoni’ olduğu ABD bakarsınız ‘müteffikini’ yeniden keşfeder. Belki de bakarsınız bugüne kadar kimsenin tanımlayamadığı yeraltı zenginliklerimizden biri
Türkiye’ye yılda 200 milyar gibi ek bir gelir sağlar.
Bir türlü yavaşlamak bilmeyen doğum oranı ile her biri 6000 dolar dış borçla doğan bebeklerin olduğu, köyden kente göç edenlerin yaşadığı varoşlarda kitlelerinin yetersiz proteinle beslenendiği, mesleksiz güruhların futbol dolu yaşamlarının ‘televole’ kültürü ile bezendiğı bir ortamda bizi ancak bir Mesih kurtarabilir.
Aksi takdirde 21.yüzyılı da ‘Garp’ cephesinde bir değişiklik olmadan ıskalamak bir bardak soğuk su içmek kadar kolay. Otobüsü kaçırmış bir ahalinin fertleri olarak bu tatlı bahar günü rehavet veren hayallere değişim rüzgarlarını beklemeye devam.

Charleston NC
20 Nisan 2003


joememet@hotmail.com


Tüm yazılarını göster