Atatürk, laiklik ilkesini gerçek bir dindar olduğu için hayata geçirmiştir. Din kavramının olmadığı bir yerde laiklikten söz etmek imkânsızdır.
Laiklik, din tüccarlarının, hak dini yaşadığını zannedip yaşamayanların gerçek dindarla ayrıldığı noktadır. Kısacası İslam'ın ta kendisidir.
Dinsiz kişi laik olamaz. Dindar kişi de Atatürk'ün laikliğinde dinini doya doya özgürce yaşar…
Atatürk'ün laiklik tanımında," 2 taraf vardır. Bir taraf Devlet, diğer tarafı da dindir."taraflardan biri olmazsa o tabirin anlamı yok olur. "Ben dine inanmıyorum, ama laikim" diyen kişi Atatürk'ün laiklik anlayışını kaybetmiş, kendi laiklik tanımını devreye koymuştur.
"Laiklik gelirse din bitecek" diyen zihniyette gaflet içindedir. Laiklik tam manası ile devreye konulursa din tam manasıyla yaşanır.
Gelelim bir kesim tarafından yanlış kullanılan, bir kesim tarafından da yanlış anlatılan laikliğin özüne,
Laiklik, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasıdır. Laiklik dinin ve dindarın teminatıdır.
Laiklik, solun cahil kesimi tarafından bu millete çok yanlış anlatılmıştır. Laiklik denince, dindarla dinciyi ayıramayan solun zır cahil kanadı ikisini de aynı kefeye koymuş ve laikliğin dindar kesim tarafından bir öcü gibi algılanmasına sebebiyet vermiştir.
Bazı sol cahiller Atatürk'ün laikliğini kendi çıkar ve menfaatleri uğruna abuk subuk bir şekle dönüştürmüşlerdir.
Atatürk,"Zamanın fetö zihniyetlerini devlet işlerine karıştırmamak için laiklik demiştir. Din kutsaldır, Allah'ın kelamlarını devleti yöneten kişilerin çıkar ve menfaatleri uğruna kullanmaması için laiklik demiştir. Devlet işlerinde dindar insan olmasın dememiştir. %99'u Müslüman olan bir ülkede bu mantık zaten işlemez. Farklı düşünen kişiler ya İngiliz, ya da Yunan ajanlığına soyunmuştur. Ya da Atatürk'ün zekâsıyla dalga geçiyor demektir.
Atatürk laikliğini, Atatürk tüccarlığı yaparak şahsi laiklik anlayışlarına çeviren solun cahilleri, bu millete gerçek Atatürk'ü ve laikliği anlatsalardı işte o zaman Atatürk'e hiçbir kimse dil uzatamayacaktı.
Diğer taraftan,
Din kisvesi altında ajanslık yapan zihniyetler, dindar kesimi kendi çıkar ve menfaatleri uğruna kullanarak, anti Laiklik ve Anti Atatürk propagandaları ile bu milleti ayrıştırmada büyük rol oynamıştır. Sanki laiklik din düşmanlığı gibi ortaya konulmuştur.
Sağın cahilleri Atatürk' dinsiz derken, solun cahilleri dindar mı demiştir? Solun cahilleri de sağın cahilleri de Atatürk'ü fil misali çıkar ve menfaatleri uğruna kullanmışlardır.
Solun cahilleri laiklik denince, içki içmeyi, dindar olmamayı, namaz kılmamayı hülasa din karşında olma mantığını ortaya koymuşlar ve bu mantığı yaymaya çalışmışlardır.
Bu millete yıllar önce Atatürk'ün dindar olduğu anlatılsaydı. Ülkemizde sağ-sol kavgası yaşanmayacaktı. Bilinen 20 bin eğitimli yarınlarımızın teminatı fidan gibi gençlerimiz bir hiç uğruna ölmeyecekti. Ülkemizin bugünleri daha farklı olacaktı. Bunların vebalini kim verecek?
Laik insanın sağcısı, solcusu olmaz. Bu ülke topyekûn birdir, beraberdir, kardeştir. Ülkemizin tek eksiği bu birlik ve beraberliği sağlayacak iradeye ülkemizi yönetecek yetkiyi vermemizden kaynaklanmaktadır.
Sağcı ne dedi?
"Vatan, millet, bayrak" dedi
Solcu ne dedi?
"Vatan, millet, bayrak" dedi
Peki, aralarında ne fark vardı?
İşte dananın kuyruğu burada koptu. Bu millete dindar Atatürk'ün anlatılamaması ve öğretilmemesi tek gerçekti. Şayet gerçek Atatürk gizlenmeseydi. Dindar Atatürk anlatılsaydı, ülkenin akış şeması çok farklı olacaktı. Kavgalar, olaylar, darbeler,15 Temmuz yaşanmayacaktı.
Buradan hareketle, bu ülkede artık; din tüccarlarına ve Atatürk tüccarlarına pirim vermeyin, itibar etmeyin.
Herhalde şimdi merhum Haydar Baş felsefesini daha iyi anladığınız kanaatindeyim.
Merhum Prof. Baş neye vurgu yapıyor.
1- Ehli Beyt hak yoldur
2- Atatürk dindardır
3- Ekonomik bağımsızlığımız için "Milli Ekonomi Modeli" diyor.
3'ü Bir arada Kurtuluş Reçetesi
Ana temaları ile üçü bir arada formülünü devreye koymadan bu ülkede ne birlik-beraberliği, ne sağ-sol kavgasını, ne Alevi-Sünni yerilmesini, nede ekonomik bağımsızlığımı sağlayamayız. Bu ülkenin muasır medeniyet seviyesinin en tepesine çıkması için geçmişten de ders çıkararak Haydar Baş felsefesinin artık hâkim kılınması gerekir.
Ülkemizde suni olarak oluşturulan ve ülkemizin geleceği ile oynayan sol ve sağın zır cahilleri artık şunu çok iyi bilmesi gerekir,
Laiklik, dindara sahip çıkmak, din kisvesi altında dini kullananlara itibar etmemektir.
Laiklik, dinden uzaklaştırmak veya uzaklaşmak değil, aksine dini vecibelerini yerine getirmektir.
Laiklik bir beraber her daim barışık yaşamanın teminatıdır.
Laiklik,
Kelimeyi şahadet getirmektir.
Özgürce namaz kılmaktır.
Oruç tutmaktır
Hacca gitmektir
İslam'ın ta kendisidir.
">
Atatürk, laiklik ilkesini gerçek bir dindar olduğu için hayata geçirmiştir. Din kavramının olmadığı bir yerde laiklikten söz etmek imkânsızdır.
Laiklik, din tüccarlarının, hak dini yaşadığını zannedip yaşamayanların gerçek dindarla ayrıldığı noktadır. Kısacası İslam'ın ta kendisidir.
Dinsiz kişi laik olamaz. Dindar kişi de Atatürk'ün laikliğinde dinini doya doya özgürce yaşar…
Atatürk'ün laiklik tanımında," 2 taraf vardır. Bir taraf Devlet, diğer tarafı da dindir."taraflardan biri olmazsa o tabirin anlamı yok olur. "Ben dine inanmıyorum, ama laikim" diyen kişi Atatürk'ün laiklik anlayışını kaybetmiş, kendi laiklik tanımını devreye koymuştur.
"Laiklik gelirse din bitecek" diyen zihniyette gaflet içindedir. Laiklik tam manası ile devreye konulursa din tam manasıyla yaşanır.
Gelelim bir kesim tarafından yanlış kullanılan, bir kesim tarafından da yanlış anlatılan laikliğin özüne,
Laiklik, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasıdır. Laiklik dinin ve dindarın teminatıdır.
Laiklik, solun cahil kesimi tarafından bu millete çok yanlış anlatılmıştır. Laiklik denince, dindarla dinciyi ayıramayan solun zır cahil kanadı ikisini de aynı kefeye koymuş ve laikliğin dindar kesim tarafından bir öcü gibi algılanmasına sebebiyet vermiştir.
Bazı sol cahiller Atatürk'ün laikliğini kendi çıkar ve menfaatleri uğruna abuk subuk bir şekle dönüştürmüşlerdir.
Atatürk,"Zamanın fetö zihniyetlerini devlet işlerine karıştırmamak için laiklik demiştir. Din kutsaldır, Allah'ın kelamlarını devleti yöneten kişilerin çıkar ve menfaatleri uğruna kullanmaması için laiklik demiştir. Devlet işlerinde dindar insan olmasın dememiştir. %99'u Müslüman olan bir ülkede bu mantık zaten işlemez. Farklı düşünen kişiler ya İngiliz, ya da Yunan ajanlığına soyunmuştur. Ya da Atatürk'ün zekâsıyla dalga geçiyor demektir.
Atatürk laikliğini, Atatürk tüccarlığı yaparak şahsi laiklik anlayışlarına çeviren solun cahilleri, bu millete gerçek Atatürk'ü ve laikliği anlatsalardı işte o zaman Atatürk'e hiçbir kimse dil uzatamayacaktı.
Diğer taraftan,
Din kisvesi altında ajanslık yapan zihniyetler, dindar kesimi kendi çıkar ve menfaatleri uğruna kullanarak, anti Laiklik ve Anti Atatürk propagandaları ile bu milleti ayrıştırmada büyük rol oynamıştır. Sanki laiklik din düşmanlığı gibi ortaya konulmuştur.
Sağın cahilleri Atatürk' dinsiz derken, solun cahilleri dindar mı demiştir? Solun cahilleri de sağın cahilleri de Atatürk'ü fil misali çıkar ve menfaatleri uğruna kullanmışlardır.
Solun cahilleri laiklik denince, içki içmeyi, dindar olmamayı, namaz kılmamayı hülasa din karşında olma mantığını ortaya koymuşlar ve bu mantığı yaymaya çalışmışlardır.
Bu millete yıllar önce Atatürk'ün dindar olduğu anlatılsaydı. Ülkemizde sağ-sol kavgası yaşanmayacaktı. Bilinen 20 bin eğitimli yarınlarımızın teminatı fidan gibi gençlerimiz bir hiç uğruna ölmeyecekti. Ülkemizin bugünleri daha farklı olacaktı. Bunların vebalini kim verecek?
Laik insanın sağcısı, solcusu olmaz. Bu ülke topyekûn birdir, beraberdir, kardeştir. Ülkemizin tek eksiği bu birlik ve beraberliği sağlayacak iradeye ülkemizi yönetecek yetkiyi vermemizden kaynaklanmaktadır.
Sağcı ne dedi?
"Vatan, millet, bayrak" dedi
Solcu ne dedi?
"Vatan, millet, bayrak" dedi
Peki, aralarında ne fark vardı?
İşte dananın kuyruğu burada koptu. Bu millete dindar Atatürk'ün anlatılamaması ve öğretilmemesi tek gerçekti. Şayet gerçek Atatürk gizlenmeseydi. Dindar Atatürk anlatılsaydı, ülkenin akış şeması çok farklı olacaktı. Kavgalar, olaylar, darbeler,15 Temmuz yaşanmayacaktı.
Buradan hareketle, bu ülkede artık; din tüccarlarına ve Atatürk tüccarlarına pirim vermeyin, itibar etmeyin.
Herhalde şimdi merhum Haydar Baş felsefesini daha iyi anladığınız kanaatindeyim.
Merhum Prof. Baş neye vurgu yapıyor.
1- Ehli Beyt hak yoldur
2- Atatürk dindardır
3- Ekonomik bağımsızlığımız için "Milli Ekonomi Modeli" diyor.
3'ü Bir arada Kurtuluş Reçetesi
Ana temaları ile üçü bir arada formülünü devreye koymadan bu ülkede ne birlik-beraberliği, ne sağ-sol kavgasını, ne Alevi-Sünni yerilmesini, nede ekonomik bağımsızlığımı sağlayamayız. Bu ülkenin muasır medeniyet seviyesinin en tepesine çıkması için geçmişten de ders çıkararak Haydar Baş felsefesinin artık hâkim kılınması gerekir.
Ülkemizde suni olarak oluşturulan ve ülkemizin geleceği ile oynayan sol ve sağın zır cahilleri artık şunu çok iyi bilmesi gerekir,
Laiklik, dindara sahip çıkmak, din kisvesi altında dini kullananlara itibar etmemektir.
Laiklik, dinden uzaklaştırmak veya uzaklaşmak değil, aksine dini vecibelerini yerine getirmektir.
Laiklik bir beraber her daim barışık yaşamanın teminatıdır.
Laiklik,
Kelimeyi şahadet getirmektir.
Özgürce namaz kılmaktır.
Oruç tutmaktır
Hacca gitmektir
İslam'ın ta kendisidir.