En uçuk ama bence en hoş seçim vaadi Fatih Erbakan' dan gelmiş değerli okurlar; "Milli Görüş dışında hangi parti gelirse gelsin Türkiye, işsizliğe, borca esir olmuş, insanımız fakirleşmiş, ülke dış güçlerin esiri ve oyuncağı haline gelmiştir. 17 partinin hepsi, aynen Bremen Mızıkacıları gibi boş laf ve karşılıklı atışmalarla şarkı ve türkülerle göz boyamayla sizleri oyalıyor. 13 Haziran’da iktidara geldiğimizde Milli Görüş olarak yeniden besmeleyi çekecek, kollarımızı sıvayacak ve ’nerede kalmıştık’ diyerek yeniden başlayacağız inşallah. Hepsinden önce, 100 milyar dolar ilave kaynak bulacak, bu parayı doğrudan milletimizin cebine atacağız. 100 lira alan işçi, memur yeniden 200 lira alacak, 100 lira alan emekli 200-300 lira alacak. Asgari ücret önce bin liraya sonra 1500 liraya çıkartılacak, 1 yıl içerisinde. Bu 100 milyar dolarla yapacağız bunları. İktidara gelir gelmez denk bütçe yapacak ve havuz sistemine geçeceğiz. "
Sosyal paylaşım siteleri twitter ve facebook' ta ki tabiri ile; bu mudur? Budur...
Hiç lafı dolandırmaya, yakacak, yiyecek, içecek, kadına, çocuğa demeye gerek yok.
İşte bu asgari ücret 1500 liraya çıkarsa hakikaten millet için iyi bir rakam olur.
Şimdi diğer partiler sorarlar, peki bu vatandaşın direkt cebine atacağın kaynağı nereden bulacaksın? Ben de diyorum ki; üzümü ye, bağını sorma.... Yıllarca sorduk, kabul etmedik, fakir ve gururlu yaşadık ta ne oldu, kıymetimiz bilindi mi?
Şaka bir yana şimdi derler ki, vay bu partiye mi yağcılık yapıyorsun, para veya iş beklentin mi var?
Benim kişisel olarak hiç bir partiden beklentim yok. Çok şükür kendi yağımızla kavrulup, çalışıp gidiyoruz. Kimseye de ihtiyacımız yok. Allah daha iyi etsin diyorum herkesi tabii ki...
Ben inanç konusunu siyasi malzeme olarak görmediğim için, bu konuyu parti içinde telaffuz eden düşünceler benim hayat görüşüme ters geliyor ama öyle olanları eleştirmiyorum çünkü özgür iradeden yanayım, yasaksız ve sansürsüz.
İnsanlar istediği ve inandığı gibi yaşamalı, nasıl inançlı diyorsak, inançsız insanları da dışlamadığımızda kendimizi geliştirmiş olacağız. Aynı şekilde, öteki dediğimiz, bizim gibi düşünmeyen, bizim gibi olmayan insanlara da insan olarak saygı duyduğumuzda ideal bir yaşam düzeni kurmuş olacağız. Ben her hareketin fanatik ve bağlayıcı olanına karşıyım.
Bu gün Türkiye' de ki partilerin mensuplarına bakıyoruz, o partinin ve liderin her icraatini beğeniyorlar, gönül vermek diye bir kavram var. Yani parti lideri misal; uçurumdan atlasa peşinden atlayacak insanlar var. Aynen futbol takımı tutar gibi bağlılar...
Bu tarz bana saçma geliyor. Dolayısıyla bir partiye körü körüne bağlı olma düşüncesi de...
Her partinin yaptığı iyi ya da kötü icraatlar var. Zaten aksi düşünülemez.
Olması gereken milletimizin tıpkı Avrupa ülkelerinde olduğu gibi; yasaklar olmadan, sansür olmadan tekonolojiyi kullanabilmesi, insanların gizli telefon dinlemelerine takılmadan rahatça konuşabildikleri, kaset v.s gibi özel hayat ihlallerinin suç sayıldığı ve cezalandırlıdığı, inançlı olanlar kadar, inançsız olanların ya da diğer marjinal ve öteki insanların da rahatça yaşayabildikleri, kavgasız, gürültüsüz, eşit imkanlarla devletin maddi manevi güvencesi altında oldukları bir düzende yaşaması ...
Biraz güzellik yarışmalarında söyleyeceği 2-3 kelimeyi ezberleyip ütopik hayallerimi paylaşıyor gibi oldu farkındayıma ama artık idare edin sevgili okurlar, güzel bir hafta olsun...
">
En uçuk ama bence en hoş seçim vaadi Fatih Erbakan' dan gelmiş değerli okurlar; "Milli Görüş dışında hangi parti gelirse gelsin Türkiye, işsizliğe, borca esir olmuş, insanımız fakirleşmiş, ülke dış güçlerin esiri ve oyuncağı haline gelmiştir. 17 partinin hepsi, aynen Bremen Mızıkacıları gibi boş laf ve karşılıklı atışmalarla şarkı ve türkülerle göz boyamayla sizleri oyalıyor. 13 Haziran’da iktidara geldiğimizde Milli Görüş olarak yeniden besmeleyi çekecek, kollarımızı sıvayacak ve ’nerede kalmıştık’ diyerek yeniden başlayacağız inşallah. Hepsinden önce, 100 milyar dolar ilave kaynak bulacak, bu parayı doğrudan milletimizin cebine atacağız. 100 lira alan işçi, memur yeniden 200 lira alacak, 100 lira alan emekli 200-300 lira alacak. Asgari ücret önce bin liraya sonra 1500 liraya çıkartılacak, 1 yıl içerisinde. Bu 100 milyar dolarla yapacağız bunları. İktidara gelir gelmez denk bütçe yapacak ve havuz sistemine geçeceğiz. "
Sosyal paylaşım siteleri twitter ve facebook' ta ki tabiri ile; bu mudur? Budur...
Hiç lafı dolandırmaya, yakacak, yiyecek, içecek, kadına, çocuğa demeye gerek yok.
İşte bu asgari ücret 1500 liraya çıkarsa hakikaten millet için iyi bir rakam olur.
Şimdi diğer partiler sorarlar, peki bu vatandaşın direkt cebine atacağın kaynağı nereden bulacaksın? Ben de diyorum ki; üzümü ye, bağını sorma.... Yıllarca sorduk, kabul etmedik, fakir ve gururlu yaşadık ta ne oldu, kıymetimiz bilindi mi?
Şaka bir yana şimdi derler ki, vay bu partiye mi yağcılık yapıyorsun, para veya iş beklentin mi var?
Benim kişisel olarak hiç bir partiden beklentim yok. Çok şükür kendi yağımızla kavrulup, çalışıp gidiyoruz. Kimseye de ihtiyacımız yok. Allah daha iyi etsin diyorum herkesi tabii ki...
Ben inanç konusunu siyasi malzeme olarak görmediğim için, bu konuyu parti içinde telaffuz eden düşünceler benim hayat görüşüme ters geliyor ama öyle olanları eleştirmiyorum çünkü özgür iradeden yanayım, yasaksız ve sansürsüz.
İnsanlar istediği ve inandığı gibi yaşamalı, nasıl inançlı diyorsak, inançsız insanları da dışlamadığımızda kendimizi geliştirmiş olacağız. Aynı şekilde, öteki dediğimiz, bizim gibi düşünmeyen, bizim gibi olmayan insanlara da insan olarak saygı duyduğumuzda ideal bir yaşam düzeni kurmuş olacağız. Ben her hareketin fanatik ve bağlayıcı olanına karşıyım.
Bu gün Türkiye' de ki partilerin mensuplarına bakıyoruz, o partinin ve liderin her icraatini beğeniyorlar, gönül vermek diye bir kavram var. Yani parti lideri misal; uçurumdan atlasa peşinden atlayacak insanlar var. Aynen futbol takımı tutar gibi bağlılar...
Bu tarz bana saçma geliyor. Dolayısıyla bir partiye körü körüne bağlı olma düşüncesi de...
Her partinin yaptığı iyi ya da kötü icraatlar var. Zaten aksi düşünülemez.
Olması gereken milletimizin tıpkı Avrupa ülkelerinde olduğu gibi; yasaklar olmadan, sansür olmadan tekonolojiyi kullanabilmesi, insanların gizli telefon dinlemelerine takılmadan rahatça konuşabildikleri, kaset v.s gibi özel hayat ihlallerinin suç sayıldığı ve cezalandırlıdığı, inançlı olanlar kadar, inançsız olanların ya da diğer marjinal ve öteki insanların da rahatça yaşayabildikleri, kavgasız, gürültüsüz, eşit imkanlarla devletin maddi manevi güvencesi altında oldukları bir düzende yaşaması ...
Biraz güzellik yarışmalarında söyleyeceği 2-3 kelimeyi ezberleyip ütopik hayallerimi paylaşıyor gibi oldu farkındayıma ama artık idare edin sevgili okurlar, güzel bir hafta olsun...