Eylem çocukları yasası

Son yıllarda özellikle terör örgütünün organize ettiği eylemlerin...

Özden Yolagiden ozden.yolagiden@gmail.com
Son yıllarda özellikle terör örgütünün organize ettiği eylemlerin ön saflarında daha çok çocuk görür olduk. Yasaların çocukları korumaya yönelik getirdiği ayrıcalıktan terör örgütü üyeleri faydalanır oldular.
 
Yaşlarının küçük olmasından dolayı ceza almayan veya az cezayla kurtulan çocukların aileleri bu durumu neden kabulleniyorlar? Onlar bu durumdan memnun mu, veya çocukların aileleri de bir kıskacın içerisinde mi?

Öyle ya da böyle…

Gündüz okula giden çocuklar gece eylemlerin içinde buluyor kendini. Veya okulda olması gereken çocuklar eylemin ön saflarında yer alıyor. Ellerine posterler, afişler tutuşturuluyor. Belki de anlamını bilmediği ifadeler. Sloganlar dillerinde.
 
Belki de eylemde taş atmak o çocuk için sadece bir oyundan ibaret… Eylem bitince her şey günlük güneşlik…Çocuklar okula gidiyor... Yolda top oynuyor..

Geçtiğimiz yıllarda Mersin de olduğu gibi polisler çocuklara top dağıtıyor. Bir başka yerde bir başka polis süt ısmarlıyor. Okula giderken veya dönerken daha önce taş attığı polisler koruyor onları.
Uyuşturucu mafyasının eline düşmekten eylemde taşladığı polisler koruyor. Hırsızlardan, sapıklardan, dolandırıcılardan eylemde taşladıkları polisler koruyor. Hayatımızı rahat yaşıyorsak onların sayesinde…

Çocuk koruma kanunun bir an önce güncellenmesi ve eksikliklerin giderilmesi şart. Nitekim bu yöndeki çalışmaların varlığını hepimiz biliyoruz. Her şeye rağmen bu konuda en büyük görev ailelere düşüyor. Çünkü bir çocuğun değerini en iyi o çocuğun ailesi bilir.

Bebeklikten, eylem çocukluğuna kadar giden yolda beslenmesinden, giyimine hayatın her anında bulunan aileler, çocukların geleceğini karartacak eylemlere göndermemeli. Çocukları eylemin ön saflarına iten anne-baba çocuklarının hayatlarını kendi elleriyle zehir ediyorlar, karartıyorlar.

Polisin, devletin ve sosyal hayatın bir koruyucu unsuru olduğunu çocuklara anlatan aileler en mutlu aile olmalı. Çocuklara kin yerine barış ve evrensel değerler aşılanmalı.

Her polis, her asker sonuçta ve öncelikli olarak bir çocuktur ve can taşır, değerlidir. Yani nasıl kendi çocuğunun tırnağına zarar gelsin istemiyorsan, çocuğunun da başkasının çocuğuna zarar vermesini engellemelisin. Bu temel görev ailelere düşüyor.

Bırakın çocuklar çocuk gibi büyüsünler, çocukluklarını yaşasınlar. Eylem çocukluğunu oyun sanmasın. Neden bu çocukların ömrü tehlikelerle, hapishanelerle, ölümlerin kıyısında geçsin? Elbirliği içinde mutlu edebiliriz tüm çocukları. Çünkü mutluluk onların gözlerinde çok daha anlamlı duruyor.
 
Hükümet “Taş atan çocuklar yasası” konusunda ciddi bir kararlılık gösteriyor. Tasarı TBMM Alt Komisyonuna havale edildi. Türkiye’nin geleceğini şekillendirecek bir konuya destek veren ve kafa yoran herkesi tebrik etmek gerekiyor.
 
Eylem çocukları yasasının düzenlenmei ile bir ülkenin çocukları ikinci kez doğacaklar, bu, ülkenin aydınlanmasını sağlayacak.
">
Son yıllarda özellikle terör örgütünün organize ettiği eylemlerin ön saflarında daha çok çocuk görür olduk. Yasaların çocukları korumaya yönelik getirdiği ayrıcalıktan terör örgütü üyeleri faydalanır oldular.
 
Yaşlarının küçük olmasından dolayı ceza almayan veya az cezayla kurtulan çocukların aileleri bu durumu neden kabulleniyorlar? Onlar bu durumdan memnun mu, veya çocukların aileleri de bir kıskacın içerisinde mi?

Öyle ya da böyle…

Gündüz okula giden çocuklar gece eylemlerin içinde buluyor kendini. Veya okulda olması gereken çocuklar eylemin ön saflarında yer alıyor. Ellerine posterler, afişler tutuşturuluyor. Belki de anlamını bilmediği ifadeler. Sloganlar dillerinde.
 
Belki de eylemde taş atmak o çocuk için sadece bir oyundan ibaret… Eylem bitince her şey günlük güneşlik…Çocuklar okula gidiyor... Yolda top oynuyor..

Geçtiğimiz yıllarda Mersin de olduğu gibi polisler çocuklara top dağıtıyor. Bir başka yerde bir başka polis süt ısmarlıyor. Okula giderken veya dönerken daha önce taş attığı polisler koruyor onları.
Uyuşturucu mafyasının eline düşmekten eylemde taşladığı polisler koruyor. Hırsızlardan, sapıklardan, dolandırıcılardan eylemde taşladıkları polisler koruyor. Hayatımızı rahat yaşıyorsak onların sayesinde…

Çocuk koruma kanunun bir an önce güncellenmesi ve eksikliklerin giderilmesi şart. Nitekim bu yöndeki çalışmaların varlığını hepimiz biliyoruz. Her şeye rağmen bu konuda en büyük görev ailelere düşüyor. Çünkü bir çocuğun değerini en iyi o çocuğun ailesi bilir.

Bebeklikten, eylem çocukluğuna kadar giden yolda beslenmesinden, giyimine hayatın her anında bulunan aileler, çocukların geleceğini karartacak eylemlere göndermemeli. Çocukları eylemin ön saflarına iten anne-baba çocuklarının hayatlarını kendi elleriyle zehir ediyorlar, karartıyorlar.

Polisin, devletin ve sosyal hayatın bir koruyucu unsuru olduğunu çocuklara anlatan aileler en mutlu aile olmalı. Çocuklara kin yerine barış ve evrensel değerler aşılanmalı.

Her polis, her asker sonuçta ve öncelikli olarak bir çocuktur ve can taşır, değerlidir. Yani nasıl kendi çocuğunun tırnağına zarar gelsin istemiyorsan, çocuğunun da başkasının çocuğuna zarar vermesini engellemelisin. Bu temel görev ailelere düşüyor.

Bırakın çocuklar çocuk gibi büyüsünler, çocukluklarını yaşasınlar. Eylem çocukluğunu oyun sanmasın. Neden bu çocukların ömrü tehlikelerle, hapishanelerle, ölümlerin kıyısında geçsin? Elbirliği içinde mutlu edebiliriz tüm çocukları. Çünkü mutluluk onların gözlerinde çok daha anlamlı duruyor.
 
Hükümet “Taş atan çocuklar yasası” konusunda ciddi bir kararlılık gösteriyor. Tasarı TBMM Alt Komisyonuna havale edildi. Türkiye’nin geleceğini şekillendirecek bir konuya destek veren ve kafa yoran herkesi tebrik etmek gerekiyor.
 
Eylem çocukları yasasının düzenlenmei ile bir ülkenin çocukları ikinci kez doğacaklar, bu, ülkenin aydınlanmasını sağlayacak.
Tüm yazılarını göster