12 Eylül yaklaştıkça entellektüel kesimde oylarının rengini yavaş yavaş açıklıyor. Sosyal paylaşım siteleri Facebook ve Tweetter' da da herkes çeşitli semboller, aleni dümdüz gitmeler şeklinde tepkisini ortaya koyuyor.
Tabii enteresan tartışmalara da yol açıyor, mesela bu gün okuduğum bir spiker arkadaşımın gönderisinde, oyuncu Meral Mansur' un da ''Evet'' diyeceği haberi vardı.
Yorumculardan bir tanesi de, şaşıracak ne var bunda demiş, cevap hoşuma gittiği için aynen yazıyorum;
''Bu kadının referandum oyuna şaşıranlara da ben şaşırıyorum.Aynen kendine göre bir davranış !!! Gelinen noktayı görmeyen,yaşanan ve planlanan tehlikeleri halen görmeyen yada menfaat için görmezden gelen vede halen ''evet'' diyebilen insanların olması ne kadar talihsizlik.''
Çeşitli haber sitelerinde de, Referandumda ''Evet'' diyecek yine başka tanınmış isimleri görüyoruz. Kim bunlar ve medyada nasıl biliniyor ve tanınıyorlar....
Fetullah Gülen' e yakınlığıyla bilinen futbolcu Hakan Şükür....
Diğer oyunun Evet olduğunu söyleyen Yazar Adalet Ağaoğlu. İnsan Hakları Derneği' nde uzun süre görev yaptıktan sonra, PKK ile yakınlığı iddiasıyla ayrılmış olan ve söz de Ermeni Soykırımı iddiasının altına imza atan entellektüel bir isim. Geçmişin sol görüşlüsü, bu günün terimleriyle demokrat ve aydın kesime mensup olan şahış...
Tabii kendi gibi pek çok isimde var böyle yazar, çizer takımından hukumete yakınlığıyla bilinen.
Tek tek saymama gerek yok, herkez o isimleri biliyor zaten.....
Toparlayacak olursam, bunları niçin yazıyorum;
Bu insanların ortak özellikleri, 12 Eylül 1980 döneminde, çeşitli şekillerde ülkeyi karanlığa götürecek, o dönemin karmaşa ortamına hazırlayacak davranış ve faaliyetlerde bulunan insanların, sağ İslami ya da sol Marksist görüş taşıyan fark etmeden, o dönemle ilgili hesaplaşma arayışlarının olması....
Yani 12 Eylül Anayasa' sı olmasın, o dönemi hazırlayan generaller yargılansın ve biz de bir nebze olsun, içimizdeki mağduriyeti giderelim, iç hesaplaşmamız bir ölçüde hafiflesin mantığı.
Dönüp tam tersi Hayır diyecek olanlara baktığımızda, bu insanların ortak özellikleri de, kendilerini Atatürk' çü, milliyetçi, dini rengini ve inancını ulu orta yaşamayan, Cumhuriyetçi diye tanımlayan, hiç bir maddi beklenti içinde olmayanlar olarak görüyoruz. Genellikle işçi, emekli, öğretmen, asker ailesi v.s gibi insanlar...
Ama bu insanların sesi, dönem itibariyle o kadar az çıkıyor ki, ne bir medyada yer bulabiliyorlar, ne de açıkça görüşlerini ifade etme cesareti bulabiliyorlar.
Bir de hiç bir şeyden habersiz, evinde kömür, erzak yardımı alıp, samimi inançlarını yaşayan insanlar var, bunların da herkez gibi bir oy hakkı var ama onların beklentileri çok düşük, yani ülkenin geleceği ve olası tehlikeler karşısında bihaber yaşayıp gidecek olanlar. Bu kesimi yönlendirmek, hem de çok küçük şeylerle, inandırmak gayet basit.
Onun için 12 Eylül günü Türkiye için çok önemli değişikliklerin yolu açılacak, herkezin neyin altına imza attığını çok iyi bilmesi, günlük ve şahsi hesaplaşmalardan kaçınarak oy vermesi gerekir. Gerçekten güzel ülkemizde köklü değişimlerin olması ve çağa uygun demokratik bir ortamın yaratılması gerekir. Sağlıktan, eğitime, trafikten kalkınmaya, ekonomiye, refah seviyesinin yükselmesine kadar öyle çok eksiğimiz var ki, hiç bir şeyi olmadığı için iftarını yapamayan, intihar eden insanların haberlerini okuyoruz.
Vatandaşın, hepimizin çok büyük beklentileri ve istekleri var.
Bundan sonraki dönemde yurtdışına okumaya gönderilmiş çocuklar değil, bizim ülkemize gelmiş yabancı çocuklar olmasını istiyorum mesela... İyi eğitimli ve iş sahibi çocuklar, bizim geleceğimizi şekillendirecek, bu konu çok çok önemli.
Şimdiki durumumuz içinde, çocuksu ve hayal gibi gelebilir ama böyle eksiklerimiz varken, bizleri beğenmeyenler, bize hangi masalları anlatıp uyutuyorlar, asıl onlara üzülüyorum.....
">
12 Eylül yaklaştıkça entellektüel kesimde oylarının rengini yavaş yavaş açıklıyor. Sosyal paylaşım siteleri Facebook ve Tweetter' da da herkes çeşitli semboller, aleni dümdüz gitmeler şeklinde tepkisini ortaya koyuyor.
Tabii enteresan tartışmalara da yol açıyor, mesela bu gün okuduğum bir spiker arkadaşımın gönderisinde, oyuncu Meral Mansur' un da ''Evet'' diyeceği haberi vardı.
Yorumculardan bir tanesi de, şaşıracak ne var bunda demiş, cevap hoşuma gittiği için aynen yazıyorum;
''Bu kadının referandum oyuna şaşıranlara da ben şaşırıyorum.Aynen kendine göre bir davranış !!! Gelinen noktayı görmeyen,yaşanan ve planlanan tehlikeleri halen görmeyen yada menfaat için görmezden gelen vede halen ''evet'' diyebilen insanların olması ne kadar talihsizlik.''
Çeşitli haber sitelerinde de, Referandumda ''Evet'' diyecek yine başka tanınmış isimleri görüyoruz. Kim bunlar ve medyada nasıl biliniyor ve tanınıyorlar....
Fetullah Gülen' e yakınlığıyla bilinen futbolcu Hakan Şükür....
Diğer oyunun Evet olduğunu söyleyen Yazar Adalet Ağaoğlu. İnsan Hakları Derneği' nde uzun süre görev yaptıktan sonra, PKK ile yakınlığı iddiasıyla ayrılmış olan ve söz de Ermeni Soykırımı iddiasının altına imza atan entellektüel bir isim. Geçmişin sol görüşlüsü, bu günün terimleriyle demokrat ve aydın kesime mensup olan şahış...
Tabii kendi gibi pek çok isimde var böyle yazar, çizer takımından hukumete yakınlığıyla bilinen.
Tek tek saymama gerek yok, herkez o isimleri biliyor zaten.....
Toparlayacak olursam, bunları niçin yazıyorum;
Bu insanların ortak özellikleri, 12 Eylül 1980 döneminde, çeşitli şekillerde ülkeyi karanlığa götürecek, o dönemin karmaşa ortamına hazırlayacak davranış ve faaliyetlerde bulunan insanların, sağ İslami ya da sol Marksist görüş taşıyan fark etmeden, o dönemle ilgili hesaplaşma arayışlarının olması....
Yani 12 Eylül Anayasa' sı olmasın, o dönemi hazırlayan generaller yargılansın ve biz de bir nebze olsun, içimizdeki mağduriyeti giderelim, iç hesaplaşmamız bir ölçüde hafiflesin mantığı.
Dönüp tam tersi Hayır diyecek olanlara baktığımızda, bu insanların ortak özellikleri de, kendilerini Atatürk' çü, milliyetçi, dini rengini ve inancını ulu orta yaşamayan, Cumhuriyetçi diye tanımlayan, hiç bir maddi beklenti içinde olmayanlar olarak görüyoruz. Genellikle işçi, emekli, öğretmen, asker ailesi v.s gibi insanlar...
Ama bu insanların sesi, dönem itibariyle o kadar az çıkıyor ki, ne bir medyada yer bulabiliyorlar, ne de açıkça görüşlerini ifade etme cesareti bulabiliyorlar.
Bir de hiç bir şeyden habersiz, evinde kömür, erzak yardımı alıp, samimi inançlarını yaşayan insanlar var, bunların da herkez gibi bir oy hakkı var ama onların beklentileri çok düşük, yani ülkenin geleceği ve olası tehlikeler karşısında bihaber yaşayıp gidecek olanlar. Bu kesimi yönlendirmek, hem de çok küçük şeylerle, inandırmak gayet basit.
Onun için 12 Eylül günü Türkiye için çok önemli değişikliklerin yolu açılacak, herkezin neyin altına imza attığını çok iyi bilmesi, günlük ve şahsi hesaplaşmalardan kaçınarak oy vermesi gerekir. Gerçekten güzel ülkemizde köklü değişimlerin olması ve çağa uygun demokratik bir ortamın yaratılması gerekir. Sağlıktan, eğitime, trafikten kalkınmaya, ekonomiye, refah seviyesinin yükselmesine kadar öyle çok eksiğimiz var ki, hiç bir şeyi olmadığı için iftarını yapamayan, intihar eden insanların haberlerini okuyoruz.
Vatandaşın, hepimizin çok büyük beklentileri ve istekleri var.
Bundan sonraki dönemde yurtdışına okumaya gönderilmiş çocuklar değil, bizim ülkemize gelmiş yabancı çocuklar olmasını istiyorum mesela... İyi eğitimli ve iş sahibi çocuklar, bizim geleceğimizi şekillendirecek, bu konu çok çok önemli.
Şimdiki durumumuz içinde, çocuksu ve hayal gibi gelebilir ama böyle eksiklerimiz varken, bizleri beğenmeyenler, bize hangi masalları anlatıp uyutuyorlar, asıl onlara üzülüyorum.....