Ayrımcılık, etnik köken, cinsellik, toplumsal-ekonomik statü, yaş, cinsel yönelik, ideoloji bedensel engel gibi etkenlere dayanan bir önyargıya göre davranma; bu tür etkenlerden dolayı belli bireylerin ya da grupların belli kaynaklara ulaşmasını kısılama anlamına geliyor. Bu ayrım, hem bireysel boyutta hem de sistemli ve kurumsal boyutta olabiliyor.
Ülkemizde, eğitim kurumunun temel örgütleri olan üniversite ve Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okullarda görülen ayrımcılık her duyarlı yurttaş için bir endişe kaynağı olarak düşünülmelidir.
Yıllarca görev yaptığım üniversitelerde, rektörlük seçiminde kendisine oy veren öğretim elemanlarına hak etmediği halde ayrıcalıklar tanındığına tanık oldum. Yine, gerekli koşulları sağladığı halde sadece rektörün istediği doğrultuda oy vermediği için ayrıcalık tanınmayan öğretim elemanların varlığına da tanık oldum. Yine dekanlık, bölüm başkanlığı, anabilim, ana sanat dalları konumlarına rektöre yakın öğretim üyeleri atanmaktaydı. Oysa atanmada liyakat önemli değil midir?
Diğer taraftan, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı merkez, il, ilçe, örgütlerinde ve okullarında değişen bir şey yok. Ayrımcılık bu kurumda da hüküm sürüyor.
Yakın geçmişte, il, ilçe ve şube müdürlerinin atanmasında iktidara yakın kişilerin atandığına şahit olduk. Bu durum alenen ayrımcılıktır.
Yine; kitap seçiminde yandaş yayınevleri daha ayrıcalıklı kılınmaktadır.
Diğer taraftan öğrencilerin çoğunluğunun imam hatip liselerine yönlendirilmesi apaçık ayrımcılıktır. Son günlerde, KPSS sınavının kaldırılacağı dillendirilmektedir. Bazı iktidar milletvekilleri bu oldukça olumsuz sonuçlar doğuracağı bu sınavın kaldırılmasına kendilerince mantıklı gerekçeler ileri sürmektedirler.
Aslında, iktidarın yarattığı ayrımcılığın psikolojik ve siyasi nedenleri bulunuyor. Psikolojik açıdan şunu söylemek mümkün: İktidarın kendilerine benzeyenleri ataması, yine kendilerini değerli hissetmelerine neden oluyor. Siyasi açıdan söylenecek tek şey partizanlık.
Eğitim örgütlerinde yaratılan ayrımcılık eğitimin amaçlarının gerçekleştirilmesine ket vuruyor. Buna ilaveten; Toplumu ayrıştırmaya ve aynı toplumun eğitim kurumlarına yabancılaşmasına neden oluyor.
">
Ayrımcılık, etnik köken, cinsellik, toplumsal-ekonomik statü, yaş, cinsel yönelik, ideoloji bedensel engel gibi etkenlere dayanan bir önyargıya göre davranma; bu tür etkenlerden dolayı belli bireylerin ya da grupların belli kaynaklara ulaşmasını kısılama anlamına geliyor. Bu ayrım, hem bireysel boyutta hem de sistemli ve kurumsal boyutta olabiliyor.
Ülkemizde, eğitim kurumunun temel örgütleri olan üniversite ve Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okullarda görülen ayrımcılık her duyarlı yurttaş için bir endişe kaynağı olarak düşünülmelidir.
Yıllarca görev yaptığım üniversitelerde, rektörlük seçiminde kendisine oy veren öğretim elemanlarına hak etmediği halde ayrıcalıklar tanındığına tanık oldum. Yine, gerekli koşulları sağladığı halde sadece rektörün istediği doğrultuda oy vermediği için ayrıcalık tanınmayan öğretim elemanların varlığına da tanık oldum. Yine dekanlık, bölüm başkanlığı, anabilim, ana sanat dalları konumlarına rektöre yakın öğretim üyeleri atanmaktaydı. Oysa atanmada liyakat önemli değil midir?
Diğer taraftan, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı merkez, il, ilçe, örgütlerinde ve okullarında değişen bir şey yok. Ayrımcılık bu kurumda da hüküm sürüyor.
Yakın geçmişte, il, ilçe ve şube müdürlerinin atanmasında iktidara yakın kişilerin atandığına şahit olduk. Bu durum alenen ayrımcılıktır.
Yine; kitap seçiminde yandaş yayınevleri daha ayrıcalıklı kılınmaktadır.
Diğer taraftan öğrencilerin çoğunluğunun imam hatip liselerine yönlendirilmesi apaçık ayrımcılıktır. Son günlerde, KPSS sınavının kaldırılacağı dillendirilmektedir. Bazı iktidar milletvekilleri bu oldukça olumsuz sonuçlar doğuracağı bu sınavın kaldırılmasına kendilerince mantıklı gerekçeler ileri sürmektedirler.
Aslında, iktidarın yarattığı ayrımcılığın psikolojik ve siyasi nedenleri bulunuyor. Psikolojik açıdan şunu söylemek mümkün: İktidarın kendilerine benzeyenleri ataması, yine kendilerini değerli hissetmelerine neden oluyor. Siyasi açıdan söylenecek tek şey partizanlık.
Eğitim örgütlerinde yaratılan ayrımcılık eğitimin amaçlarının gerçekleştirilmesine ket vuruyor. Buna ilaveten; Toplumu ayrıştırmaya ve aynı toplumun eğitim kurumlarına yabancılaşmasına neden oluyor.