Eğitim kurumları yöneticilerinin görevlendirilmesiyle ilgili yayınlanan yönetmeliğin yankıları devam etmektedir. Öyle ki eğitim sendikalarının gündemini halen meşgul ediyor. Yönetmelik, yaklaşık 790.000öğretmen, milyonlarca veli ve öğrenciyi ilgilendiriyor.
Yönetmeliğin en çarpıcı yönü eğitim yöneticilerinin belirlenmesinde kullanılan ölçüt ve değerlendirmelerdir. Milli Eğitim Bakanlığı, eğitim yöneticilerini demokratik yollardan belirleneceği vaatlerinde bulundu. Ancak görünen o ki yönetmeliğin içeriği boş çıktı. Çünkü yeni yönetmeliğe göre değerlendirme puanlarının belirlenmesinde okul müdürlerinin doğrudan MEB’de görev alan üst düzey yöneticilerin vereceği puanlar belirleyici olacaktır. Başka bir ifadeyle, okul müdürlerinin seçiminde, doğrudan MEB’de görev alan çoğunluğu AKP’li olan üst düzey görevlilerin vereceği puanların belirleyici olacağı yönündedir.
Yönetmeliğin özü incelendiğinde, MEB eğitim yöneticilerinin görevlendirilmesinde görevlendirme işlemini tesadüflere bırakmak istemedikleri anlaşılmaktadır. Çünkü mülakat sınavı getiriliyor. Eğitim yöneticilerinin belirlenmesinde tamamı AKP siyasal kadrolarından oluşan üst düzey yöneticilere yüzde 60, sınırlı sayıda okuldaki bileşenlerine yüzde 40 puan olanak tanınarak, eğitim yöneticisi olarak görevlendirilenlerin en fazla 8 yıl ile sınırlandırılmıştır. Yönetmeliğin en çarpıcı boyutu mülakat ya da “ sözlü sınav” yöntemi üzerinden AKP yeni bir siyasal kadrolaşmanın sinyallerini veriyor olmasıdır. Amaç gerici/neoliberal 4+4+4 eğitim yasasının uygulanmasını hızlandırmak.
Yönetmeliğin eleştirilecek boyutlarından biri de okul yöneticilerinin eğitimine yer verilmiyor olmasıdır. Ancak okulu amaçları doğrultusunda yaşatacak olanların başında okul yöneticileri geliyor. Okul yöneticiliği yetenek, bilgi ve beceri gerektiriyor. Bu anlayışı iyi bilen Finlandiya’da okul yöneticiliği diploması ön koşul, Portekiz’de okul yönetimi ya da eğitim yönetimi alanında eğitim veriliyor; Fransa’da okul yöneticisi adayları görevlerine başlamadan önce eğitim alıyor.
Gerçekten, okul yöneticiliği eğitim- öğretim faaliyetlerinin gerçekleştirilmesindeki rolü ve önemi oldukça önemlidir. Bu nedenle okul yöneticiliği eğitimi önemli bir koşuldur.
Okulda İnsan ilişkilerinde ve grup sürecinde beceriklilik önemli bir önkoşuldur. Yine, yönetim ve denetimde eğitim olayını ve okulu anlamada ve çevresinden yararlanmada, karar vermede yeterlilik önem taşıyor. Diğer taraftan, liderlik, çevreyi tanıma ve çevresel kaynakları harekete geçirmede yeterlilik, eğitim olayını çağcıl değerler çerçevesine yerleştirebilmek önem taşıyor. Bunlara ilaveten, yeniliğe açıklık, insan gelişimi konularında sağlam bir bilgi temeline sahip olma, okul yöneticilerinin sahip olması gereken seçkin nitelikler olarak değerlendirilmelidir.
Bu niteliklere sahip olmak, okulda çalışmakla ve öğretmenlik eğitimi ile mümkün müdür? Tabii ki hayır. Çünkü okul yöneticiliği karmaşık bilgi, beceri ve yetenek gerektirmektedir. Bu nedenle, bu yönetmelik yeniden gözden geçirilmelidir. Okul yöneticiliği için bu yönde alınacak eğitim önkoşul olarak getirilmelidir. Yine, okul yöneticisi, eğitim yöneticisi eğitimi almış öğretmenler arasında okulun bileşenleri olan öğretmen, öğrenci ve velilerin katılımıyla seçilmelidir. Bu şekilde seçilmiş bir okul müdürü okulun hedeflerini daha etkili gerçekleştireceği gibi, o okul müdürü daha kolay benimsenecek ve kararlarının gerçekleştirme şansı daha da artacaktır.
">
Eğitim kurumları yöneticilerinin görevlendirilmesiyle ilgili yayınlanan yönetmeliğin yankıları devam etmektedir. Öyle ki eğitim sendikalarının gündemini halen meşgul ediyor. Yönetmelik, yaklaşık 790.000öğretmen, milyonlarca veli ve öğrenciyi ilgilendiriyor.
Yönetmeliğin en çarpıcı yönü eğitim yöneticilerinin belirlenmesinde kullanılan ölçüt ve değerlendirmelerdir. Milli Eğitim Bakanlığı, eğitim yöneticilerini demokratik yollardan belirleneceği vaatlerinde bulundu. Ancak görünen o ki yönetmeliğin içeriği boş çıktı. Çünkü yeni yönetmeliğe göre değerlendirme puanlarının belirlenmesinde okul müdürlerinin doğrudan MEB’de görev alan üst düzey yöneticilerin vereceği puanlar belirleyici olacaktır. Başka bir ifadeyle, okul müdürlerinin seçiminde, doğrudan MEB’de görev alan çoğunluğu AKP’li olan üst düzey görevlilerin vereceği puanların belirleyici olacağı yönündedir.
Yönetmeliğin özü incelendiğinde, MEB eğitim yöneticilerinin görevlendirilmesinde görevlendirme işlemini tesadüflere bırakmak istemedikleri anlaşılmaktadır. Çünkü mülakat sınavı getiriliyor. Eğitim yöneticilerinin belirlenmesinde tamamı AKP siyasal kadrolarından oluşan üst düzey yöneticilere yüzde 60, sınırlı sayıda okuldaki bileşenlerine yüzde 40 puan olanak tanınarak, eğitim yöneticisi olarak görevlendirilenlerin en fazla 8 yıl ile sınırlandırılmıştır. Yönetmeliğin en çarpıcı boyutu mülakat ya da “ sözlü sınav” yöntemi üzerinden AKP yeni bir siyasal kadrolaşmanın sinyallerini veriyor olmasıdır. Amaç gerici/neoliberal 4+4+4 eğitim yasasının uygulanmasını hızlandırmak.
Yönetmeliğin eleştirilecek boyutlarından biri de okul yöneticilerinin eğitimine yer verilmiyor olmasıdır. Ancak okulu amaçları doğrultusunda yaşatacak olanların başında okul yöneticileri geliyor. Okul yöneticiliği yetenek, bilgi ve beceri gerektiriyor. Bu anlayışı iyi bilen Finlandiya’da okul yöneticiliği diploması ön koşul, Portekiz’de okul yönetimi ya da eğitim yönetimi alanında eğitim veriliyor; Fransa’da okul yöneticisi adayları görevlerine başlamadan önce eğitim alıyor.
Gerçekten, okul yöneticiliği eğitim- öğretim faaliyetlerinin gerçekleştirilmesindeki rolü ve önemi oldukça önemlidir. Bu nedenle okul yöneticiliği eğitimi önemli bir koşuldur.
Okulda İnsan ilişkilerinde ve grup sürecinde beceriklilik önemli bir önkoşuldur. Yine, yönetim ve denetimde eğitim olayını ve okulu anlamada ve çevresinden yararlanmada, karar vermede yeterlilik önem taşıyor. Diğer taraftan, liderlik, çevreyi tanıma ve çevresel kaynakları harekete geçirmede yeterlilik, eğitim olayını çağcıl değerler çerçevesine yerleştirebilmek önem taşıyor. Bunlara ilaveten, yeniliğe açıklık, insan gelişimi konularında sağlam bir bilgi temeline sahip olma, okul yöneticilerinin sahip olması gereken seçkin nitelikler olarak değerlendirilmelidir.
Bu niteliklere sahip olmak, okulda çalışmakla ve öğretmenlik eğitimi ile mümkün müdür? Tabii ki hayır. Çünkü okul yöneticiliği karmaşık bilgi, beceri ve yetenek gerektirmektedir. Bu nedenle, bu yönetmelik yeniden gözden geçirilmelidir. Okul yöneticiliği için bu yönde alınacak eğitim önkoşul olarak getirilmelidir. Yine, okul yöneticisi, eğitim yöneticisi eğitimi almış öğretmenler arasında okulun bileşenleri olan öğretmen, öğrenci ve velilerin katılımıyla seçilmelidir. Bu şekilde seçilmiş bir okul müdürü okulun hedeflerini daha etkili gerçekleştireceği gibi, o okul müdürü daha kolay benimsenecek ve kararlarının gerçekleştirme şansı daha da artacaktır.