Dürüstlük en büyük kaynaktır

İsmail Çetin yazdı: Milli Ekonomi Modelinde dürüstlük hâkimken, Kapitalist anlayışta tam tersidir

İsmail Çetin ismailcetin3433@gmail.com

Ülkemizdeki 83 milyon nüfusa rahatça bakacak kaynaklarımızın çok daha fazlası olmasına rağmen açlık ve sefalet ibareleri beyinleri yakan kelimelerinarasında ilk sırada olması üzücüdür.

Bu kaynakları bir kenara bırakalım şu hali ile bile dürüstlük kaynağını aklımızın çatısına koyarak hareket etsek bu şartlarda dahi eşit gelir dağılımını sağlar, bolluk içinde yaşarız. Literatürden açlık kelimesini rafa kaldırırız.

Dünya toprakları insanlığa çok rahat yetecek kaynakları barındırmasına rağmen, ihtiraslara, yanlış politikaların eklenmesi ve dürüst olmayan anlayışların öne çıkması neticesinde eşit gelir dağılımı sağlanamayınca çok küçük bir kitle dublebolluk içinde yaşarken, devasa bir kitle yoklukla mücadele vermekte uzmanlaşmış durumdadır.

Pozitif anlamda dürüstlüğün yenemeyeceği hiçbir şey mevcut değildir. Bir olgunun düzenli olması için dürüstlük şart ve kaçınılmaz bir malzemedir. İmam Ali Efendimizin,”Doğru ok eğri gitmez” dediği gibi her şeyin başı doğruluk ve dürüstlük anlayışının doğurduğu hak, hukuk ve adalettir.

Şirketlerde, kurumlarda, devlet yönetiminde… Sistem olması gereken araçtır. Ama aslolan dürüstlük ilkesidir. Bir sistemin başında dürüst bir yönetici varsa o sistem dürüst ve düzgün işler. Dürüst olmayan bir yönetici varsa düzgün işlemez. Belli bir süre sonra çürümeye ardından batmaya ve yok olmaya mahkûmdur.

Bazıları dürüstlük ilkesini şiar edinip davranış ve tavırlarını buna göre yönlendirerek kolayı seçmek yerine, işi dürüst olmayan bir anlayışa dökerek işlerini çetrefilli bir duruma getirerek içinden çıkılmaz bir hal aldırır.  Buda hayatını zorlaştırır. Yaşanmaz bir hal alır. Saygın bir konumda iken ayaklar altına inerek dibe vurur.

Buradan hareketle hayatımızın ve işlerimizin bereketli, dürüst ve doğru işlemesi için ilk ilkemizindoğruluk ve dürüstlük olması şarttır.

“Yalancının mumu yatsıya kadar yanar” diyen atalarımız boşuna dememiş. Yalancılık, alavere-dalavere anlık kazanım sağlamış gibi görünse de uzun vadede her daim doğruluk kazanır. Hayatta hiçbir zaman hiçbir şey gizli kalmaz. Zeytinyağı ile su nasıl birbirinden ayrılıyorsa, doğrulukla yalan da öyle ayrılır. Doğruluk seni zirveye taşırken, yalancılık yerin dibine batırır.

Dünyada,her kara parçasıüzerinde barındırdığı canlılara bakacak kapasiteye sahiptir. Dürüst olmayan ve şahsi menfaatlerini her şeyin üzerinde tutanyöneticiler, kaynakları, esas sahibi olan kara parçası üzerinde yaşayan halkın hizmetine sunmak yerine, farklı yerlerde yaşayanlara sunduğu için insanlık açlık ve sefalet içindedir.

Oysaki her kara parçası üzerinde yaşayan canlıların rızkını Allah belirlemiştir. Buradaki sorun dürüst olmayan adaletsiz zihniyetlerin aşırı derecede ki açgözlülüğüdür.

 Örneğin altın madeni rezervinde Dünya birincisi olan Afrika halkının açlıkla mücadele etmesi, açlıktan ölen insanların olması bu olayı fazlası ile doğrulamaktadır.

 Milli Ekonomi Modelinde dürüstlük hâkimken, Kapitalist anlayışta tam tersidir

 “İnsan ihtiyaçları sınırsız” diyen Kapitalist anlayışta dürüstlükhâkim değildir.“İnsan ihtiyaçları sınırlı, doğada kaynaklar sınırsız” diyerek merkezine komple insanlığı alan, önünü sonuna kadar açan ve haklarını teslim eden Prof.Dr. HaydarBaş imzalı Milli Ekonomi Modelinde her yönüyle dürüst bir anlayış hâkimdir.

Burada iki modeli anlayış olarak kıyasladığımız zaman modelin mimarlarının hayat felsefeleri ile doğru orantılı olduğunu apaçık görürüz. Milli Ekonomi Modelinin mimarı Prof.Dr. Haydar Baş dürüstlük ve doğruluk ilkesini seçerek bütün insanlığa hizmetin hâkim olduğu bir anlayış ortaya koymuştur. Kapitalist anlayışta ise tam tersi küçük bir grubun huzur ve refahını düşünerek dürüstlük ve doğruluk ilkesinden ırak bir anlayış hâkim olduğunu gözlemlemekteyiz.

Her yönden olayları ele alacak olursak dürüstlük ve doğruluk ilkesinden şaşmadan ilerleyen kişi, hak, hukuk ve adaletli olacağından bulunduğu ortama huzur, refah, bolluk, bereket, kardeşlik getirerek güveni tesis eder. Hal böyle olunca da her şey güllük gülistanlık olur.

 Buradan hareketle elimizdeki kaynakları eşit bir şekilde doğrulukla dağıtmayı yeğlersek işte o zaman dürüstlüğün en büyük kaynak olduğunu ve insanların mutlu, mesut ve huzurlu olduğunu göreceğiz.

">

Ülkemizdeki 83 milyon nüfusa rahatça bakacak kaynaklarımızın çok daha fazlası olmasına rağmen açlık ve sefalet ibareleri beyinleri yakan kelimelerinarasında ilk sırada olması üzücüdür.

Bu kaynakları bir kenara bırakalım şu hali ile bile dürüstlük kaynağını aklımızın çatısına koyarak hareket etsek bu şartlarda dahi eşit gelir dağılımını sağlar, bolluk içinde yaşarız. Literatürden açlık kelimesini rafa kaldırırız.

Dünya toprakları insanlığa çok rahat yetecek kaynakları barındırmasına rağmen, ihtiraslara, yanlış politikaların eklenmesi ve dürüst olmayan anlayışların öne çıkması neticesinde eşit gelir dağılımı sağlanamayınca çok küçük bir kitle dublebolluk içinde yaşarken, devasa bir kitle yoklukla mücadele vermekte uzmanlaşmış durumdadır.

Pozitif anlamda dürüstlüğün yenemeyeceği hiçbir şey mevcut değildir. Bir olgunun düzenli olması için dürüstlük şart ve kaçınılmaz bir malzemedir. İmam Ali Efendimizin,”Doğru ok eğri gitmez” dediği gibi her şeyin başı doğruluk ve dürüstlük anlayışının doğurduğu hak, hukuk ve adalettir.

Şirketlerde, kurumlarda, devlet yönetiminde… Sistem olması gereken araçtır. Ama aslolan dürüstlük ilkesidir. Bir sistemin başında dürüst bir yönetici varsa o sistem dürüst ve düzgün işler. Dürüst olmayan bir yönetici varsa düzgün işlemez. Belli bir süre sonra çürümeye ardından batmaya ve yok olmaya mahkûmdur.

Bazıları dürüstlük ilkesini şiar edinip davranış ve tavırlarını buna göre yönlendirerek kolayı seçmek yerine, işi dürüst olmayan bir anlayışa dökerek işlerini çetrefilli bir duruma getirerek içinden çıkılmaz bir hal aldırır.  Buda hayatını zorlaştırır. Yaşanmaz bir hal alır. Saygın bir konumda iken ayaklar altına inerek dibe vurur.

Buradan hareketle hayatımızın ve işlerimizin bereketli, dürüst ve doğru işlemesi için ilk ilkemizindoğruluk ve dürüstlük olması şarttır.

“Yalancının mumu yatsıya kadar yanar” diyen atalarımız boşuna dememiş. Yalancılık, alavere-dalavere anlık kazanım sağlamış gibi görünse de uzun vadede her daim doğruluk kazanır. Hayatta hiçbir zaman hiçbir şey gizli kalmaz. Zeytinyağı ile su nasıl birbirinden ayrılıyorsa, doğrulukla yalan da öyle ayrılır. Doğruluk seni zirveye taşırken, yalancılık yerin dibine batırır.

Dünyada,her kara parçasıüzerinde barındırdığı canlılara bakacak kapasiteye sahiptir. Dürüst olmayan ve şahsi menfaatlerini her şeyin üzerinde tutanyöneticiler, kaynakları, esas sahibi olan kara parçası üzerinde yaşayan halkın hizmetine sunmak yerine, farklı yerlerde yaşayanlara sunduğu için insanlık açlık ve sefalet içindedir.

Oysaki her kara parçası üzerinde yaşayan canlıların rızkını Allah belirlemiştir. Buradaki sorun dürüst olmayan adaletsiz zihniyetlerin aşırı derecede ki açgözlülüğüdür.

 Örneğin altın madeni rezervinde Dünya birincisi olan Afrika halkının açlıkla mücadele etmesi, açlıktan ölen insanların olması bu olayı fazlası ile doğrulamaktadır.

 Milli Ekonomi Modelinde dürüstlük hâkimken, Kapitalist anlayışta tam tersidir

 “İnsan ihtiyaçları sınırsız” diyen Kapitalist anlayışta dürüstlükhâkim değildir.“İnsan ihtiyaçları sınırlı, doğada kaynaklar sınırsız” diyerek merkezine komple insanlığı alan, önünü sonuna kadar açan ve haklarını teslim eden Prof.Dr. HaydarBaş imzalı Milli Ekonomi Modelinde her yönüyle dürüst bir anlayış hâkimdir.

Burada iki modeli anlayış olarak kıyasladığımız zaman modelin mimarlarının hayat felsefeleri ile doğru orantılı olduğunu apaçık görürüz. Milli Ekonomi Modelinin mimarı Prof.Dr. Haydar Baş dürüstlük ve doğruluk ilkesini seçerek bütün insanlığa hizmetin hâkim olduğu bir anlayış ortaya koymuştur. Kapitalist anlayışta ise tam tersi küçük bir grubun huzur ve refahını düşünerek dürüstlük ve doğruluk ilkesinden ırak bir anlayış hâkim olduğunu gözlemlemekteyiz.

Her yönden olayları ele alacak olursak dürüstlük ve doğruluk ilkesinden şaşmadan ilerleyen kişi, hak, hukuk ve adaletli olacağından bulunduğu ortama huzur, refah, bolluk, bereket, kardeşlik getirerek güveni tesis eder. Hal böyle olunca da her şey güllük gülistanlık olur.

 Buradan hareketle elimizdeki kaynakları eşit bir şekilde doğrulukla dağıtmayı yeğlersek işte o zaman dürüstlüğün en büyük kaynak olduğunu ve insanların mutlu, mesut ve huzurlu olduğunu göreceğiz.

Tüm yazılarını göster