Saddam ele geçince ‘necip’ medyamızın önüne gelen her mensubu bir şeyler yazdı. Yazılan boş satırları geçiyorum, Saddam’ın yakalanmasındaki sembolik dönüm noktasını analiz etmek istiyorum.
Amerika İstihbaratının Zafiyeti :
Amerikalılar uzun süre Saddam’ın ve iktidarının dayandığı Baas partisinin stratejisini anlamadılar. Hatta Savunma Bakanı Rumsfeld’in itiraf ettiği gibi bu konuda hiç bir fikirleri bile yoktu. Saddam ve iktidarı Amerikan ordusuna karşı koyamıyacağını anlayınca gerilla savaşını tercih etti. Bağdat düşer düşmez Baas partisi gerilla savaşına başladı. Amerikalıların bu planı anlamamıs olması başlı başına bir istihbarat yenilgisi idi.
Yaz sonuna doğru ABD durumu kavramaya başladı. Başlangıçta gelişi güzel olarak kabul edilen gerilla saldırılarının aslında düzenli bir emir-komuta zinciri içinde gerçekleştirildiği anlaşıldı. Baas partisinin gerillaları,Amerikanın mekanik ve elektronik üstünlüğünü göz önüne alarak haberleşme sistemlerini ilkel metodlarla sağladılar. Yaz sonuna kadar Irak’ta gerilla faaliyetleri ABD güçleri tarafından fark edilmedi. Radara yakalanmayan ABD uçakları misali, Iraklı gerillaların haberleşme sistemi de Amerika’lıların radar ağına yakalanmadı.
Iraklıların Zafiyeti :
Yaz sonuna doğru Amerikan güçlerine yapılan saldırıların sistematik karakter kazanması Amerikalıları yeni arayışlara zorladı. Elektronik istihbarattan bir sonuç elde edemeyen Amerikalılar doğrudan istihbarata yöneldiler. Irak’a gönderilen ajan sayısı artırıldı. Bir çok CIA görevlisi ‘araziye’ çıktı. Ve bu süreçte Amerikalılar Irak’lı gerilla savaşçılarının zaafını keşfetti: Para.
Baas partisi uzun yıllar Irak’ta tek başına iktidar olmasının faturasını yozlaşarak ödedi. İdeolojisini ve ideallerini kaybeden Parti, iktidar ve para hırsının hakim olduğu bir kültür yaratmıştı. Baas Partisi kendi çıkarı için var olan bir kurum haline dönüşmüştü ve parti yöneticileri kendi çıkarlarının bilincinde idi. ( Biz bu filmi Türkiye’de görmedik mi ? ) Para kültürünü özümlemiş Baas Partisi mensupları o kadar ileri gitti ki bir çok saldırıyı para karşılığı taşeron tutup gerçekleştirmeye başladılar.
Mezopotamya topraklarında parasal gücün en ileri teknolojiden daha güçlü silah olduğunu fark eden Amerika, kesenin ağzını Ağustos ayında açtı. Sam Amca dev nakliye uçaklarının taşıdığı para kargosu ile Bağdat’ta tezgahı açtı. Bu arada Amerika ilk iş olarak eski Irak para birimini kurnazca değiştirip Baas partisi mensuplarının elindeki para gücünü büyük ölçüde azalttı. Böylece Irak’ta savasan gerillaların finansal gücü sadece ellerindeki dolarlarla sınırlı kaldı. ( Saddam’ın yanında tek para birimi olarak dolar bulunması bir raslantı değildi )
Para karşılığı elde edilen istihbarat Bağdat’taki merkeze gürül gürül akmaya başladı.
Prestij kaybetme korkusunda olan gerillalar Sam Amca’nın dolarları ile yarışa girip Ramazan Ayında saldırıların dozajını artırırken ellerindeki dolarları cömertçe harcadılar.
Son gerilla saldırılarının bankalara yönelik olması bu durumun en gerçekçi göstergesi oldu. Dolar savaşını cebi daha derin Sam Amca’nın kazanması kaçınılmazdı ve sonunda Saddam kendi yarattığı hiyanet kültürünün kurbanı oldu. Kendi çıkarını her değerin üstünde tutan Baas partisi mensuplarından birileri Saddam’ı para karşılığı sattı/ele verdi.
Böylece Orta Doğu gerçekleri bir defa daha sınandı ve ‘Bağdat Hırsızı’ adlı 1001 Gece Masallarını yaratan edebiyatın çekirdeğini koruduğu anlaşıldı.
Sembolik Saddam :
Saddam’ın yakalanmasının sembolik önemi çok yönlü. Bağdat aslanı iken fare gibi kapana sıkışmış olmasının ‘dedikodusunu’ yapmak kaderci romantizm olur. Bu nedenle işin o yönüne hiç girmiyorum. Benim üzerinde durmak istediğim bundan sonra Amerikan güçleri ile Irak’ta savaşan gerillalar arasında geçecek mücadele.
Kısa vadede, politik arka planda Bush bu işten karlı çıkacak. Amerikan iç politikasında Irak’ta yolunu kaybetmiş ‘garip yolcu’ durumuna düşmüş olan ABD yönetimi günü kurtarmış durumda. Yine kısa vadede Baas partisi mensupları tarafından düzenlenen gerilla savaşı ivmesini kaybedecek. Bu noktada para gücünün sökmediği ‘mücahit’ olarak diğer ülkelerden gelen savaşçıların ön plana çıkması beklenebilir. Gerilla savaşını yürütenlerin kökeni değişirken savaşın liderlik sorunu da ortaya çıkacak. 21. yüzyılın Selahattin Eyyübisi olmak için mücadele verecek lider adayı çok ( Bakınız Beyaz Koalisyon yazısı). Doğal olarak liderlik mücadelesinde çıtanın yüksekliği ‘Anti-Amerikan’ olmakla ölçülecek. Lider adayları arasında Amerikaya karşı saldırgan olan prim yapacak. İşte Amerika’nın en büyük baş ağrısı da bu süreç olacak.
">
Saddam ele geçince ‘necip’ medyamızın önüne gelen her mensubu bir şeyler yazdı. Yazılan boş satırları geçiyorum, Saddam’ın yakalanmasındaki sembolik dönüm noktasını analiz etmek istiyorum.
Amerika İstihbaratının Zafiyeti :
Amerikalılar uzun süre Saddam’ın ve iktidarının dayandığı Baas partisinin stratejisini anlamadılar. Hatta Savunma Bakanı Rumsfeld’in itiraf ettiği gibi bu konuda hiç bir fikirleri bile yoktu. Saddam ve iktidarı Amerikan ordusuna karşı koyamıyacağını anlayınca gerilla savaşını tercih etti. Bağdat düşer düşmez Baas partisi gerilla savaşına başladı. Amerikalıların bu planı anlamamıs olması başlı başına bir istihbarat yenilgisi idi.
Yaz sonuna doğru ABD durumu kavramaya başladı. Başlangıçta gelişi güzel olarak kabul edilen gerilla saldırılarının aslında düzenli bir emir-komuta zinciri içinde gerçekleştirildiği anlaşıldı. Baas partisinin gerillaları,Amerikanın mekanik ve elektronik üstünlüğünü göz önüne alarak haberleşme sistemlerini ilkel metodlarla sağladılar. Yaz sonuna kadar Irak’ta gerilla faaliyetleri ABD güçleri tarafından fark edilmedi. Radara yakalanmayan ABD uçakları misali, Iraklı gerillaların haberleşme sistemi de Amerika’lıların radar ağına yakalanmadı.
Iraklıların Zafiyeti :
Yaz sonuna doğru Amerikan güçlerine yapılan saldırıların sistematik karakter kazanması Amerikalıları yeni arayışlara zorladı. Elektronik istihbarattan bir sonuç elde edemeyen Amerikalılar doğrudan istihbarata yöneldiler. Irak’a gönderilen ajan sayısı artırıldı. Bir çok CIA görevlisi ‘araziye’ çıktı. Ve bu süreçte Amerikalılar Irak’lı gerilla savaşçılarının zaafını keşfetti: Para.
Baas partisi uzun yıllar Irak’ta tek başına iktidar olmasının faturasını yozlaşarak ödedi. İdeolojisini ve ideallerini kaybeden Parti, iktidar ve para hırsının hakim olduğu bir kültür yaratmıştı. Baas Partisi kendi çıkarı için var olan bir kurum haline dönüşmüştü ve parti yöneticileri kendi çıkarlarının bilincinde idi. ( Biz bu filmi Türkiye’de görmedik mi ? ) Para kültürünü özümlemiş Baas Partisi mensupları o kadar ileri gitti ki bir çok saldırıyı para karşılığı taşeron tutup gerçekleştirmeye başladılar.
Mezopotamya topraklarında parasal gücün en ileri teknolojiden daha güçlü silah olduğunu fark eden Amerika, kesenin ağzını Ağustos ayında açtı. Sam Amca dev nakliye uçaklarının taşıdığı para kargosu ile Bağdat’ta tezgahı açtı. Bu arada Amerika ilk iş olarak eski Irak para birimini kurnazca değiştirip Baas partisi mensuplarının elindeki para gücünü büyük ölçüde azalttı. Böylece Irak’ta savasan gerillaların finansal gücü sadece ellerindeki dolarlarla sınırlı kaldı. ( Saddam’ın yanında tek para birimi olarak dolar bulunması bir raslantı değildi )
Para karşılığı elde edilen istihbarat Bağdat’taki merkeze gürül gürül akmaya başladı.
Prestij kaybetme korkusunda olan gerillalar Sam Amca’nın dolarları ile yarışa girip Ramazan Ayında saldırıların dozajını artırırken ellerindeki dolarları cömertçe harcadılar.
Son gerilla saldırılarının bankalara yönelik olması bu durumun en gerçekçi göstergesi oldu. Dolar savaşını cebi daha derin Sam Amca’nın kazanması kaçınılmazdı ve sonunda Saddam kendi yarattığı hiyanet kültürünün kurbanı oldu. Kendi çıkarını her değerin üstünde tutan Baas partisi mensuplarından birileri Saddam’ı para karşılığı sattı/ele verdi.
Böylece Orta Doğu gerçekleri bir defa daha sınandı ve ‘Bağdat Hırsızı’ adlı 1001 Gece Masallarını yaratan edebiyatın çekirdeğini koruduğu anlaşıldı.
Sembolik Saddam :
Saddam’ın yakalanmasının sembolik önemi çok yönlü. Bağdat aslanı iken fare gibi kapana sıkışmış olmasının ‘dedikodusunu’ yapmak kaderci romantizm olur. Bu nedenle işin o yönüne hiç girmiyorum. Benim üzerinde durmak istediğim bundan sonra Amerikan güçleri ile Irak’ta savaşan gerillalar arasında geçecek mücadele.
Kısa vadede, politik arka planda Bush bu işten karlı çıkacak. Amerikan iç politikasında Irak’ta yolunu kaybetmiş ‘garip yolcu’ durumuna düşmüş olan ABD yönetimi günü kurtarmış durumda. Yine kısa vadede Baas partisi mensupları tarafından düzenlenen gerilla savaşı ivmesini kaybedecek. Bu noktada para gücünün sökmediği ‘mücahit’ olarak diğer ülkelerden gelen savaşçıların ön plana çıkması beklenebilir. Gerilla savaşını yürütenlerin kökeni değişirken savaşın liderlik sorunu da ortaya çıkacak. 21. yüzyılın Selahattin Eyyübisi olmak için mücadele verecek lider adayı çok ( Bakınız Beyaz Koalisyon yazısı). Doğal olarak liderlik mücadelesinde çıtanın yüksekliği ‘Anti-Amerikan’ olmakla ölçülecek. Lider adayları arasında Amerikaya karşı saldırgan olan prim yapacak. İşte Amerika’nın en büyük baş ağrısı da bu süreç olacak.