11 yıl önce 17 Ağustos günü 7.4 şiddetindeki depremle koca koca binalar iskambil kağıdı gibi yıkıldılar. Binlerce insanımız 18 Ağustosta hayat ile olan randevularına gidemediler. Binlerce çocuk hayallerini çıkarcı, hantal bürokrasinin korumasındaki hırsızlara teslim ettiler.
Büyük bir yıkımdı 17 Ağustos. Bu yıkımın enkazı altından, ölenlerin altınlarını çalma yarışı yaptılar. Toz toprak içinden, genç kızların el nuru çeyizlerini araklama telaşındaydı insanlarımız.
O depremle Türk insanının ahlak duvarları da yıkıldı. Aslında o depremle, her şeyi para olarak gören memur zihniyeti yıkıldı. O depremle, devlet içindeki çıkarcı bürokrasi yıkıldı. Umursamaz siyasetçinin yalanları yıkıldı. Her şey yıkıldı da kolaycılığa kaçan insanın hırsızlık zihniyeti yıkılamadı...
Hukuk devleti olabilmiş, insana saygılı bir ülkede hırsız müteahhit çimentodan, demirden çalarken, buna göz yuman belediye hırsız müteahhit kadar suçludur ve katliam sanığıdır. Türkiye'de zengin ve güçlünün yaptığı kötülük ceza ile karşılık bulmuyor maalesef.
Toplumun bütünü kapsayan eşitlikçi sosyal devlet yerine, katı bürokrasi insanları bizden olanlar, bizden olmayanlar diyerek kutuplaştırılmıştır. Belediyede tanıdığı olan, daha fazla kat çıkmak adına belediyeye "harç" ödeyen müteahhit asla denetlenmez. Binası çöken hırsız müteahhitler hapse girseler bile kendileri için hazırlanmış bir af ile aramıza karışırlar. Tıpkı, 1998 Adana, 1999 körfez depremlerinde olduğu gibi.
Deprem uzmanları
11 yıldır sadece deprem korkusu saldıkları TV konuşmalarından gevezelikten başka bir şey çıkmaz. Bilim adamları konuşur, siyasetçi, belediyeci dinler... Halk, önümüzdeki depremlere bakar!
11 yılda Türkiye ne kadar yol aldı? Koca koca deprem uzmanları hep depremle yaşamayı öğrenmeyi öğütlediler bizlere. Hırsız müteahhidi adam etmek, çıkarcı, işbirlikçileri düzene sokmak zor olduğundan sanırım. Oysa belediye, mimarlar odası, müteahhit sarmalında, herkes işini tam yapsa depreme dayanmak daha kolay olacak.
Türk insanının hamuruna yaşadıklarından ders almama gibi bir kültür ufalanmış. 11 yıl önce 25 bin civarı insanını kaybeden Türkiye deprem ile ilgili ne kadar yol aldı...Koca bir hiç.
Binalar sağlamlaştırılamadı ama deprem için ek vergiler konuldu. Trilyonlar toplandı. Depremin birinci yılından itibaren aynı soruyu
Kadir Topbaş'da soruyor
CHP'de. Soru şu: Deprem paraları nerede?
Evet deprem doğal bir olaydır. Öldürücüdür. Korunması zordur. Ama asıl öldürücü olan ve korunması imkansızlaşan diplerde dolaşan ahlaktır. Türkiye’de insanları depremden daha çok çürümüşlük, kural tanımazlık, ahlaksızlık öldürmektedir.
Ahlak demişken
">
11 yıl önce 17 Ağustos günü 7.4 şiddetindeki depremle koca koca binalar iskambil kağıdı gibi yıkıldılar. Binlerce insanımız 18 Ağustosta hayat ile olan randevularına gidemediler. Binlerce çocuk hayallerini çıkarcı, hantal bürokrasinin korumasındaki hırsızlara teslim ettiler.
Büyük bir yıkımdı 17 Ağustos. Bu yıkımın enkazı altından, ölenlerin altınlarını çalma yarışı yaptılar. Toz toprak içinden, genç kızların el nuru çeyizlerini araklama telaşındaydı insanlarımız.
O depremle Türk insanının ahlak duvarları da yıkıldı. Aslında o depremle, her şeyi para olarak gören memur zihniyeti yıkıldı. O depremle, devlet içindeki çıkarcı bürokrasi yıkıldı. Umursamaz siyasetçinin yalanları yıkıldı. Her şey yıkıldı da kolaycılığa kaçan insanın hırsızlık zihniyeti yıkılamadı...
Hukuk devleti olabilmiş, insana saygılı bir ülkede hırsız müteahhit çimentodan, demirden çalarken, buna göz yuman belediye hırsız müteahhit kadar suçludur ve katliam sanığıdır. Türkiye'de zengin ve güçlünün yaptığı kötülük ceza ile karşılık bulmuyor maalesef.
Toplumun bütünü kapsayan eşitlikçi sosyal devlet yerine, katı bürokrasi insanları bizden olanlar, bizden olmayanlar diyerek kutuplaştırılmıştır. Belediyede tanıdığı olan, daha fazla kat çıkmak adına belediyeye "harç" ödeyen müteahhit asla denetlenmez. Binası çöken hırsız müteahhitler hapse girseler bile kendileri için hazırlanmış bir af ile aramıza karışırlar. Tıpkı, 1998 Adana, 1999 körfez depremlerinde olduğu gibi.
Deprem uzmanları
11 yıldır sadece deprem korkusu saldıkları TV konuşmalarından gevezelikten başka bir şey çıkmaz. Bilim adamları konuşur, siyasetçi, belediyeci dinler... Halk, önümüzdeki depremlere bakar!
11 yılda Türkiye ne kadar yol aldı? Koca koca deprem uzmanları hep depremle yaşamayı öğrenmeyi öğütlediler bizlere. Hırsız müteahhidi adam etmek, çıkarcı, işbirlikçileri düzene sokmak zor olduğundan sanırım. Oysa belediye, mimarlar odası, müteahhit sarmalında, herkes işini tam yapsa depreme dayanmak daha kolay olacak.
Türk insanının hamuruna yaşadıklarından ders almama gibi bir kültür ufalanmış. 11 yıl önce 25 bin civarı insanını kaybeden Türkiye deprem ile ilgili ne kadar yol aldı...Koca bir hiç.
Binalar sağlamlaştırılamadı ama deprem için ek vergiler konuldu. Trilyonlar toplandı. Depremin birinci yılından itibaren aynı soruyu
Kadir Topbaş'da soruyor
CHP'de. Soru şu: Deprem paraları nerede?
Evet deprem doğal bir olaydır. Öldürücüdür. Korunması zordur. Ama asıl öldürücü olan ve korunması imkansızlaşan diplerde dolaşan ahlaktır. Türkiye’de insanları depremden daha çok çürümüşlük, kural tanımazlık, ahlaksızlık öldürmektedir.
Ahlak demişken