Avrupa futbol şampiyonası bizim için geride kaldı.
Gurbetçi gençlerimizin katkılarıyla Türkiye heyecan yarattı.
Çeyrek finalde, hakemin de kadrosunda yer aldığı Hollanda'ya yenildik!
Acemiydik! Rakibin, skoru etkileyen en az iki kırmızı kartlık arsızlığı var, VAR incelemesi bile akla gelmedi...
Neyse gelelim işin garabet teşkil eden boyutuna.
Ülkemizden bu turnuva için Almanya'ya götürülen 'davetli' sayısı 628 kişicik imiş...
Başlarında değildim ama yazılanı okuyorum; sağdan sayıyorum, soldan sayıyorum; altı yüz-süz çıkıyor...
Bu kadar adam be varsa madam, denizaltı bile batırır.
Nitekim yıllar öncesinden bir anekdot şöyle: Deniz Kuvvetleri Almanya'dan denizaltı alır; limandan hareket eden gemi az daha denizin dibini boylayacaktır:
Denizaltıya gerekli görevsiz bir dolu kişi, beyaz eşya ve mobilya istiflerler; ağırlık: istiap haddini aşmıştır...
Bu faciadan dönülür ve yıllar sonra UEFA 2024 için uçaklara blr dolu davetli doldurulur.
Kimin parasıyla?
Futbol Federasyonunun...
Onun kaynağı kimden?
Devletten!
Devletin kaynağı nereden?
Halkın vergilerinden!
Tam da tasarruf tedbirleri açıklanmışken..
Altı yüzü aşkın davetli; gazeteci, kulüp başkanı, akademisyen; her meşrepten...
Türkiye Futbol gemisi bu görgüsüz özensiz iklimde maalesef su aldı ve battı...
Oturup düşünmek gerek...
Amatörlere pay vermediğimiz, reklam gelirleri ile yabancıların hurdalarını parlattığımız, endüstriyel futbolda şirketleşmeyi beceremediğimiz, alt yapıda gerçek çim sahalarla yurdu donatmadığımız bu sistemi değiştirmeliyiz.
Türkiye ulusal arenada başarılı olacaksa bu ancak çağdaş düşünce ve modern kurumsallaşma ile olası ve olanaklı olacaktır...
Denizaltı batıran bohçacı anlayış ile varılacak başarı limanı yoktur...
">
Avrupa futbol şampiyonası bizim için geride kaldı.
Gurbetçi gençlerimizin katkılarıyla Türkiye heyecan yarattı.
Çeyrek finalde, hakemin de kadrosunda yer aldığı Hollanda'ya yenildik!
Acemiydik! Rakibin, skoru etkileyen en az iki kırmızı kartlık arsızlığı var, VAR incelemesi bile akla gelmedi...
Neyse gelelim işin garabet teşkil eden boyutuna.
Ülkemizden bu turnuva için Almanya'ya götürülen 'davetli' sayısı 628 kişicik imiş...
Başlarında değildim ama yazılanı okuyorum; sağdan sayıyorum, soldan sayıyorum; altı yüz-süz çıkıyor...
Bu kadar adam be varsa madam, denizaltı bile batırır.
Nitekim yıllar öncesinden bir anekdot şöyle: Deniz Kuvvetleri Almanya'dan denizaltı alır; limandan hareket eden gemi az daha denizin dibini boylayacaktır:
Denizaltıya gerekli görevsiz bir dolu kişi, beyaz eşya ve mobilya istiflerler; ağırlık: istiap haddini aşmıştır...
Bu faciadan dönülür ve yıllar sonra UEFA 2024 için uçaklara blr dolu davetli doldurulur.
Kimin parasıyla?
Futbol Federasyonunun...
Onun kaynağı kimden?
Devletten!
Devletin kaynağı nereden?
Halkın vergilerinden!
Tam da tasarruf tedbirleri açıklanmışken..
Altı yüzü aşkın davetli; gazeteci, kulüp başkanı, akademisyen; her meşrepten...
Türkiye Futbol gemisi bu görgüsüz özensiz iklimde maalesef su aldı ve battı...
Oturup düşünmek gerek...
Amatörlere pay vermediğimiz, reklam gelirleri ile yabancıların hurdalarını parlattığımız, endüstriyel futbolda şirketleşmeyi beceremediğimiz, alt yapıda gerçek çim sahalarla yurdu donatmadığımız bu sistemi değiştirmeliyiz.
Türkiye ulusal arenada başarılı olacaksa bu ancak çağdaş düşünce ve modern kurumsallaşma ile olası ve olanaklı olacaktır...
Denizaltı batıran bohçacı anlayış ile varılacak başarı limanı yoktur...