Şüphesiz Washington bir dünya kenti. Her ülkeden olduğu gibi Türkiye'den de zaman zaman buraya politikacılar geliyorlar. Kendi siyasi görüşlerini görücüye çıkarıyorlar.
Geçtiğimiz yıllarda sırasıyla Erdoğan'ı ( Başbakan olarak ) ve Kılıçdaroğlu'nu ana muhalefet lideri olarak izleme fırsatım oldu. Bugün sırada Demirtaş var.
Orta Doğu Enstitüsü
Bugünkü konferansı düzenleyen kurum OD Enstitüsü. Türkiye'de genelde naif veya kasıtlı olarak bir kurumun görüşü çoğunlukla Amerikanın görüşü olarak lanse edilir. Amerikan sisteminin girift doğasını bilmeyen sıradan okur-izleyici yorumu olduğu gibi alır.
Bu konuyu öncelikle anlamak gerekmekte. Söz konusu enstitüye baktığımızda düşünce kurumu olarak köklü bir kurum olduğunu görmekteyiz.
Konuşmacılar Buketi
Sanırım bu seferki konferans konuşmacıların yapısında baktığımda Türkiye'den gelen davetlilerin bir çoğunun AKP karşıtı görüşleri dile getirdiklerini izliyorum. Bunların arasında Koray Çalışkan, Baskın Oran, A. Bilici'yi sıralamak mümkün.
Amerikalı konuşmacıların resmi temsilcileri ( A.Sloat, müsteşar yardımcısı) Türkiye'yi Suriye konusunda övüyor mültecilere bonkör davrandığını düşünüyor. Yardımcı, Türkiye'yi PKK konusunda orantılı güç kullanmaya davet ediyor, Rus uçağı konusunda Türkiye'yi haklı buluyor. Ayrıca Libya konusunda ABD-Türkiye işbirliğinin altını çiziyor.
Demirtaş Sahnede Konferansın ikinci bölümünde Demirtaş assolist olarak yerini aldı. Panel formundan farklı olarak OD Enstitüsünden G. Tol'la soru-sohbet şeklinde geçiyor.
Önemli bir nokta, Kasım seçimlerinde neden puan düşüşü yaşandığı sorusuna Demirtaş rekabet ortamının adil olmadığı yorumuyla cevap veriyor. Böyle bir ortamda alınan oyun büyük başarı olarak görüyor.
Kürt oylarının kayması sorusuna farklı nedenler sıralıyor. Güvenlik endişesinin oy kaymasına yol açtığını düşünüyor. PKK çatışmalarının rakamsal olarak ne kadar oy kaymasına yol açtığının kesin olmadığını belirtiyor. PKK neden çatışmalarını tansiyonunu düşürmedi sorusuna ilginç bir cevap veriyor. Bu sorunun muhatabı PKK yöneticileridir, diyor.
Çözüm sürecini kim bitiridi sorusuna daha da ilginç bir cevap veriyor. Çözümü, Dolmabahçe mutabakatını, Erdoğan bitirdi, diyor. C. Bayık'ın ateşkes çağrısına atıfta bulunuyor. Demirtaş'ın Barış sürecine genel yorumu 'top hükümette'. Güzel bir soru daha geliyor. Erdoğan yarın barış sürecine başlayalım fakat Başkanlık sistemi kabul edin, diye gelse cevabınız ne olurdu. Demirtaş AKP'nin Başkanlık sistemi önerisinin tarifi tam olarak yapılmamış, daha ziyade 'Tek Adamlık' sistemini andırdığını söylüyor.
Demirtaş sorulara sakin ses tonu makul, duygusal olmayan şekilde cevaplıyor. Kürt kültüründe yaygın sözsel geleneğin hakkını veriyor.
Suriye Üzerine Sorular
Demirtaş Suriye'de bizim uyarılarımızı Dış İşleri Bakanı olarak Davutoğlu anlamadı, diyor. Suriye'de mezhebe dayalı dış politikadan geri dönmelidir şeklinde görüş bildiriyor. Türkiye'nin Suriye'de sadece Sünnileri değil tüm halkları kucaklamasını öneriyor. Bağımsız Kürdistan sorusuna özellikle Türkiye'den nasıl bir reaksiyon olur konusuna net bir cevap vermiyor. Bu soruyu tarihsel akışın içinde değerlendirmek gerekir diyor.
">
Şüphesiz Washington bir dünya kenti. Her ülkeden olduğu gibi Türkiye'den de zaman zaman buraya politikacılar geliyorlar. Kendi siyasi görüşlerini görücüye çıkarıyorlar.
Geçtiğimiz yıllarda sırasıyla Erdoğan'ı ( Başbakan olarak ) ve Kılıçdaroğlu'nu ana muhalefet lideri olarak izleme fırsatım oldu. Bugün sırada Demirtaş var.
Orta Doğu Enstitüsü
Bugünkü konferansı düzenleyen kurum OD Enstitüsü. Türkiye'de genelde naif veya kasıtlı olarak bir kurumun görüşü çoğunlukla Amerikanın görüşü olarak lanse edilir. Amerikan sisteminin girift doğasını bilmeyen sıradan okur-izleyici yorumu olduğu gibi alır.
Bu konuyu öncelikle anlamak gerekmekte. Söz konusu enstitüye baktığımızda düşünce kurumu olarak köklü bir kurum olduğunu görmekteyiz.
Konuşmacılar Buketi
Sanırım bu seferki konferans konuşmacıların yapısında baktığımda Türkiye'den gelen davetlilerin bir çoğunun AKP karşıtı görüşleri dile getirdiklerini izliyorum. Bunların arasında Koray Çalışkan, Baskın Oran, A. Bilici'yi sıralamak mümkün.
Amerikalı konuşmacıların resmi temsilcileri ( A.Sloat, müsteşar yardımcısı) Türkiye'yi Suriye konusunda övüyor mültecilere bonkör davrandığını düşünüyor. Yardımcı, Türkiye'yi PKK konusunda orantılı güç kullanmaya davet ediyor, Rus uçağı konusunda Türkiye'yi haklı buluyor. Ayrıca Libya konusunda ABD-Türkiye işbirliğinin altını çiziyor.
Demirtaş Sahnede Konferansın ikinci bölümünde Demirtaş assolist olarak yerini aldı. Panel formundan farklı olarak OD Enstitüsünden G. Tol'la soru-sohbet şeklinde geçiyor.
Önemli bir nokta, Kasım seçimlerinde neden puan düşüşü yaşandığı sorusuna Demirtaş rekabet ortamının adil olmadığı yorumuyla cevap veriyor. Böyle bir ortamda alınan oyun büyük başarı olarak görüyor.
Kürt oylarının kayması sorusuna farklı nedenler sıralıyor. Güvenlik endişesinin oy kaymasına yol açtığını düşünüyor. PKK çatışmalarının rakamsal olarak ne kadar oy kaymasına yol açtığının kesin olmadığını belirtiyor. PKK neden çatışmalarını tansiyonunu düşürmedi sorusuna ilginç bir cevap veriyor. Bu sorunun muhatabı PKK yöneticileridir, diyor.
Çözüm sürecini kim bitiridi sorusuna daha da ilginç bir cevap veriyor. Çözümü, Dolmabahçe mutabakatını, Erdoğan bitirdi, diyor. C. Bayık'ın ateşkes çağrısına atıfta bulunuyor. Demirtaş'ın Barış sürecine genel yorumu 'top hükümette'. Güzel bir soru daha geliyor. Erdoğan yarın barış sürecine başlayalım fakat Başkanlık sistemi kabul edin, diye gelse cevabınız ne olurdu. Demirtaş AKP'nin Başkanlık sistemi önerisinin tarifi tam olarak yapılmamış, daha ziyade 'Tek Adamlık' sistemini andırdığını söylüyor.
Demirtaş sorulara sakin ses tonu makul, duygusal olmayan şekilde cevaplıyor. Kürt kültüründe yaygın sözsel geleneğin hakkını veriyor.
Suriye Üzerine Sorular
Demirtaş Suriye'de bizim uyarılarımızı Dış İşleri Bakanı olarak Davutoğlu anlamadı, diyor. Suriye'de mezhebe dayalı dış politikadan geri dönmelidir şeklinde görüş bildiriyor. Türkiye'nin Suriye'de sadece Sünnileri değil tüm halkları kucaklamasını öneriyor. Bağımsız Kürdistan sorusuna özellikle Türkiye'den nasıl bir reaksiyon olur konusuna net bir cevap vermiyor. Bu soruyu tarihsel akışın içinde değerlendirmek gerekir diyor.