CHP ve Baykalı bitirme planı

Belli ki, egemen güçler cumhuriyetin kurucusu Cumhuriyet Halk Partisini ve lideri Baykal'ı...

Özden Yolagiden ozden.yolagiden@gmail.com
Belli ki, egemen güçler cumhuriyetin kurucusu Cumhuriyet Halk Partisini ve lideri Baykal'ı bitirmeyi kafasına koymuşlar.
 
Bugün tartıştığımız ve Baykal'ın istifası ile sonuçlanan süreçte bantı geriye sarmalı ve Van saldırısına kadar gitmeliyiz. Baykal'a Van'da taşlı, küfürlü ve yumurtalı saldırıdan beri Baykal'ı bitirme planları yürürlüğe konmuş. Bu kesin.
 
Sonra suikast iddiaları var. CHP genel merkezi tarafından daha geçen hafta sonunda açıklanan suikast iddiaları Van saldırısından beri Baykal çevresinde görülen koruma çemberinin artırılması ile kanıtlanıyor. Bu iddiaları Emniyet temsilcileri de yalanlamıyor. Kaset olayının ortaya çıkması da tesadüf değildir ve planın bir parçasıdır. 
 
Baykal'ın CHP genel başkanı olarak devam etmesini ister görünmesi büyük bir yalan ve kara propaganda örneğidir. Çünkü Baykal ve CHP, Cumhuriyetin rejim değişikliği çalışmalarına en tutarlı muhalefettir ve güçlüdür.
 
Türkiye için dönüm noktası sayılabilecek bir referanduma gidiyoruz. CHP'nin, Anayasa değişiklik paketini Anayasa Mahkemesine gitmek için hazırlığı var ve CHP kurultayı Mayıs ayı sonunda yapılacak. Üstelik yaklaşık iki yıldır sürdürdüğü muhalefetin toplumun değişik kesimlerinden takdir aldığı bir ortaya çıktı kaset olayı. Bu zamanlama çok masum bir zamanlama değil.
 
Habertürk TV'ye görüntülü telefon ile konuk olan Hüseyin Gülerce "suikast" ifadesini kullandı ve "birileri düğmeye bastı" dedi. TV'lerde yorum yapanların ve köşe yazarlarının ortak fikri bu yönde.
 
Özel hayatın sıkça tecavüze uğratıldığı bir ülke haline getirildik. Telefonlar sıkça ve rahatça dinleniyor, her yerde konuşmaların çözümleri yayınlanıyor, e-postalar, MSN görüşmeleri kayıt altına alınıyor. Başbakan beni de dinliyorlar diyerek dinleme ve izlemeye meşruluk kazandırdı bir bakıma. Binlerce insanı dinleyenler kimlerse Deniz Baykal’a yapılan video komplosunda da onların payı vardır. Neden olmasın?
 
Gelelim istifa meselesine. Baykal istifa ederek üzerine düşeni yaptı. Tekrar dönmez ise sergilediği duruş sayesinde halk anıtını bile diker. Elbette dönüp dönmemeyi önce kendisi ve ailesi ardından CHP delegesi belirleyecek!
 
Baykal, Cumhuriyete, demokrasiye, hukukun üstünlüğüne sahip çıkan, sivil darbeye ve sivil dikta rejimlerine karşı vermekte olduğu mücadelenin faturasını istifa ederek ödedi! Kimisinin önerdiği gibi mağdura yatmayı istemedi. Mağdura yatarak seçim kazananların ülkesinde mağdura yatabilirdi, inkar da edebilirdi ama dürüst, tutarlı ve dik olmak çok daha insanidir. Bir ağaç gibi dik ölmek var. Güzel olan da bu değil mi?
 
Kesin olan şu ki Baykal görüntülerin ardından istifa ederek onurlu bir duruş sergiledi. Bakalım malum görüntüleri çeken, yayan, basına verenlerde o kadar ahlaklı olabilecekler mi?
 
Şimdi sorumluluk seçmenlere düşüyor. Baykal olmasa CHP'ye oy verirdim diyenler... Buyurun önce referandum, ardından genel seçim var. Aslında CHP'ye oy veririm ama Baykal'ı sevmiyorum diyenler. Genel seçimde samimiyet testindedirler. 
">
Belli ki, egemen güçler cumhuriyetin kurucusu Cumhuriyet Halk Partisini ve lideri Baykal'ı bitirmeyi kafasına koymuşlar.
 
Bugün tartıştığımız ve Baykal'ın istifası ile sonuçlanan süreçte bantı geriye sarmalı ve Van saldırısına kadar gitmeliyiz. Baykal'a Van'da taşlı, küfürlü ve yumurtalı saldırıdan beri Baykal'ı bitirme planları yürürlüğe konmuş. Bu kesin.
 
Sonra suikast iddiaları var. CHP genel merkezi tarafından daha geçen hafta sonunda açıklanan suikast iddiaları Van saldırısından beri Baykal çevresinde görülen koruma çemberinin artırılması ile kanıtlanıyor. Bu iddiaları Emniyet temsilcileri de yalanlamıyor. Kaset olayının ortaya çıkması da tesadüf değildir ve planın bir parçasıdır. 
 
Baykal'ın CHP genel başkanı olarak devam etmesini ister görünmesi büyük bir yalan ve kara propaganda örneğidir. Çünkü Baykal ve CHP, Cumhuriyetin rejim değişikliği çalışmalarına en tutarlı muhalefettir ve güçlüdür.
 
Türkiye için dönüm noktası sayılabilecek bir referanduma gidiyoruz. CHP'nin, Anayasa değişiklik paketini Anayasa Mahkemesine gitmek için hazırlığı var ve CHP kurultayı Mayıs ayı sonunda yapılacak. Üstelik yaklaşık iki yıldır sürdürdüğü muhalefetin toplumun değişik kesimlerinden takdir aldığı bir ortaya çıktı kaset olayı. Bu zamanlama çok masum bir zamanlama değil.
 
Habertürk TV'ye görüntülü telefon ile konuk olan Hüseyin Gülerce "suikast" ifadesini kullandı ve "birileri düğmeye bastı" dedi. TV'lerde yorum yapanların ve köşe yazarlarının ortak fikri bu yönde.
 
Özel hayatın sıkça tecavüze uğratıldığı bir ülke haline getirildik. Telefonlar sıkça ve rahatça dinleniyor, her yerde konuşmaların çözümleri yayınlanıyor, e-postalar, MSN görüşmeleri kayıt altına alınıyor. Başbakan beni de dinliyorlar diyerek dinleme ve izlemeye meşruluk kazandırdı bir bakıma. Binlerce insanı dinleyenler kimlerse Deniz Baykal’a yapılan video komplosunda da onların payı vardır. Neden olmasın?
 
Gelelim istifa meselesine. Baykal istifa ederek üzerine düşeni yaptı. Tekrar dönmez ise sergilediği duruş sayesinde halk anıtını bile diker. Elbette dönüp dönmemeyi önce kendisi ve ailesi ardından CHP delegesi belirleyecek!
 
Baykal, Cumhuriyete, demokrasiye, hukukun üstünlüğüne sahip çıkan, sivil darbeye ve sivil dikta rejimlerine karşı vermekte olduğu mücadelenin faturasını istifa ederek ödedi! Kimisinin önerdiği gibi mağdura yatmayı istemedi. Mağdura yatarak seçim kazananların ülkesinde mağdura yatabilirdi, inkar da edebilirdi ama dürüst, tutarlı ve dik olmak çok daha insanidir. Bir ağaç gibi dik ölmek var. Güzel olan da bu değil mi?
 
Kesin olan şu ki Baykal görüntülerin ardından istifa ederek onurlu bir duruş sergiledi. Bakalım malum görüntüleri çeken, yayan, basına verenlerde o kadar ahlaklı olabilecekler mi?
 
Şimdi sorumluluk seçmenlere düşüyor. Baykal olmasa CHP'ye oy verirdim diyenler... Buyurun önce referandum, ardından genel seçim var. Aslında CHP'ye oy veririm ama Baykal'ı sevmiyorum diyenler. Genel seçimde samimiyet testindedirler. 
Tüm yazılarını göster