CHP nefreti bilerek büyütülüyor!

  Berat Albayrak tasfiye edilirken, karşı bir hamle yapmış ve oldukça cesur bir...

Necdet Saraç saracnecdet@hotmail.com

Berat Albayrak tasfiye edilirken, karşı bir hamle yapmış ve oldukça cesur bir mektup yayınlamıştı. İstifa mektubunda “At izi it izine karıştı, Hak ve batılı ayırt etmek zorlaştı” diyen Albayrak,  bununla da yetinmemiş “Cenab'-ı Allah sonumuzu hayreylesin” demişti…
Gelişmelere bakınca Albayrak’ın “yalanlanmamış” söylemlerinin yalnızca bir tepki sonucu yazılmadığını görülüyor. Gelişmeler Albayrak’ın söylemlerini doğruluyor…
Ekonomide, hukukta ve demokraside reform yapacağını ilan eden Erdoğan ve dolayısıyla AKP-MHP bloku, bırakın reform yapmayı söylemlerini sertleştirerek CHP üzerinden yeni bir gerilim tırmandırıyor.
Geçen hafta yazmıştım, bu gerilim politikası Kılıçdaroğlu’nun dokunulmazlığının kaldırılmasına kadar varabilir. Çünkü her alanda tel tel dökülen iktidar gerilimden medet umuyor, açık arıyor, demagoji yapıyor, gerçekle alakası olmayan sözleri çarpıtıyor, pusu geleneğini köpürtüyor…
Uzun süredir oluşturulan “önyargılara” güvenilerek CHP ve Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu son yıllarda olmadığı kadar hedefe oturtuluyor ve sanki bir düğmeye basılmış gibi her şey ardı ardına servis ediliyor…
Kılıçdaroğlu’na tehditlerin cezai bir karşılığı olmadığı için Çakıcı örneğindeki hakaret ve tehditlerin önü açılıyor…
Televizyonların ve devlet erkanının göz önünde Çubuk’ta Kılıçdaroğlu’na yapılan ve tek bir tutuklunun olmadığı linç girişimi davasında, saldırganlar laubali bir şekilde “çok zaman geçti, unuttum” diyebiliyorlar…
İktidara yakınlığı ile bilinen Fuat Uğur gazetesinde “FETÖ’cü kripto kamikazelerden biri tıpkı Karlov suikastındaki gibi bu kez Kemal Kılıçdaroğlu’na tetiği doğrultacak, suikastın ardından da Bahçeli’nin yakını olduğu tescilli Alaattin Çakıcı suçlanacak. Yani suikastı iktidar yaptırmış gibi bir algı oluşturulacak" diye açık açık yazabiliyor…
Arkasından bir televizyon programında CHP Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın kastettiğinin “Türkiye'nin ve TSK’nin gözbebeği olan Tank Palet Fabrikası'nın Katarlılara satışını eleştirmek” olduğu ayan beyan belliyken, Başarır üzerinden CHP ve Kılıçdaroğlu hedef tahtasına oturtuluyor, büyük bir karalama kampanyası başlatılıyor. AKP-MHP bloku Katar eleştirisini “TSK’ya düşmanlık” üzerinden köpürtüyor…
Erdoğan "CHP'lilerin TSK düşmanlığı bir milli güvenlik meselesi haline dönüşmektedir” diyor yetmiyor Kılıçdaroğlu’na “bu millet seni asla affetmeyecektir. Bunu bir defa bilesin” diye ekliyor…
“Kılıçdaroğlu’nun dokunulmazlığı kaldırılsın” diyen Bahçeli de "artık böyle bir noktaya gelinmiştir ki çatı ve çıkar örgütü haline gelen CHP bir milli güvenlik meselesine dönüşmüştür” diyebiliyor…
İş bununla da bitmiyor, RTÜK, program konuğu olan Başarır'ın sözlerini gerekçe göstererek hem de “devletin varlık ve bağımsızlığına, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı davranış” nedeniyle HABERTÜRK’e 5 kez program durdurma cezası veriyor. Daha önce başka nedenlerle TELE1 ve HALKTV'ye verilen kapatma cezalarından sonra bağımsız olma özelliğini bulunmayan RTÜK şimdi hem de HABERTÜRK üzerinden medyaya "herkes hizaya geçsin" mesajı veriyor ve “hizaya geçmezsen, lisansını iptal eder kapatırım” diyor!
Memlekette ekonomik kriz ve Pandemi krizi derinleşirken, bununla ilgili konuşması gerekenler, yani TOBB, TESK, TİSK, Hak-İş, Türk-İş gibi kuruluşlar krize çözüm arayacaklarına, olmayan bir işi köpürtmek için Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ı ve Genel Kurmay Başkanı Yaşar Güler’i ziyarete ederek en abartılı ifadeyle “maksadını aşan bir söz” üzerinden CHP’ye yönelik nefreti köpürtüyorlar…

BU GİDİŞ, GİDİŞ DEĞİL!

Ve tam bunlar yaşanırken, İmamoğlu’na İŞİD tarafından bir suikastin planlandığı haberleri ortalığa saçılıyor... Yetmiyor, Fahrettin Altun'un evini fotoğrafladığı öne sürülen CHP Üsküdar İlçe Başkanı Suat Özçağdaş'ın 5 yıl hapsi isteniyor, eski il başkanı Cemal Canpolat 4 yıl önce "Yassıadayı tahrip edenler, adanın doğasını bozanlar, başta TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu olmak üzere onun şirketidir” dediği için hakkında dava açılıyor…
Hem 1990’lı yıllarının, hem de 2015’de 7 Haziran ve 1 Kasım arasının nasıl yaşandığı akla getirildiğinde bu gidiş iyi bir gidiş değil, belli ki tesadüf hiç değil!
Kaos isteyenleri engellemek ortak sorumluluğumuzda!

2 Kasım 2020, İstanbul

Necdet Saraç
 

">

Berat Albayrak tasfiye edilirken, karşı bir hamle yapmış ve oldukça cesur bir mektup yayınlamıştı. İstifa mektubunda “At izi it izine karıştı, Hak ve batılı ayırt etmek zorlaştı” diyen Albayrak,  bununla da yetinmemiş “Cenab'-ı Allah sonumuzu hayreylesin” demişti…
Gelişmelere bakınca Albayrak’ın “yalanlanmamış” söylemlerinin yalnızca bir tepki sonucu yazılmadığını görülüyor. Gelişmeler Albayrak’ın söylemlerini doğruluyor…
Ekonomide, hukukta ve demokraside reform yapacağını ilan eden Erdoğan ve dolayısıyla AKP-MHP bloku, bırakın reform yapmayı söylemlerini sertleştirerek CHP üzerinden yeni bir gerilim tırmandırıyor.
Geçen hafta yazmıştım, bu gerilim politikası Kılıçdaroğlu’nun dokunulmazlığının kaldırılmasına kadar varabilir. Çünkü her alanda tel tel dökülen iktidar gerilimden medet umuyor, açık arıyor, demagoji yapıyor, gerçekle alakası olmayan sözleri çarpıtıyor, pusu geleneğini köpürtüyor…
Uzun süredir oluşturulan “önyargılara” güvenilerek CHP ve Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu son yıllarda olmadığı kadar hedefe oturtuluyor ve sanki bir düğmeye basılmış gibi her şey ardı ardına servis ediliyor…
Kılıçdaroğlu’na tehditlerin cezai bir karşılığı olmadığı için Çakıcı örneğindeki hakaret ve tehditlerin önü açılıyor…
Televizyonların ve devlet erkanının göz önünde Çubuk’ta Kılıçdaroğlu’na yapılan ve tek bir tutuklunun olmadığı linç girişimi davasında, saldırganlar laubali bir şekilde “çok zaman geçti, unuttum” diyebiliyorlar…
İktidara yakınlığı ile bilinen Fuat Uğur gazetesinde “FETÖ’cü kripto kamikazelerden biri tıpkı Karlov suikastındaki gibi bu kez Kemal Kılıçdaroğlu’na tetiği doğrultacak, suikastın ardından da Bahçeli’nin yakını olduğu tescilli Alaattin Çakıcı suçlanacak. Yani suikastı iktidar yaptırmış gibi bir algı oluşturulacak" diye açık açık yazabiliyor…
Arkasından bir televizyon programında CHP Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın kastettiğinin “Türkiye'nin ve TSK’nin gözbebeği olan Tank Palet Fabrikası'nın Katarlılara satışını eleştirmek” olduğu ayan beyan belliyken, Başarır üzerinden CHP ve Kılıçdaroğlu hedef tahtasına oturtuluyor, büyük bir karalama kampanyası başlatılıyor. AKP-MHP bloku Katar eleştirisini “TSK’ya düşmanlık” üzerinden köpürtüyor…
Erdoğan "CHP'lilerin TSK düşmanlığı bir milli güvenlik meselesi haline dönüşmektedir” diyor yetmiyor Kılıçdaroğlu’na “bu millet seni asla affetmeyecektir. Bunu bir defa bilesin” diye ekliyor…
“Kılıçdaroğlu’nun dokunulmazlığı kaldırılsın” diyen Bahçeli de "artık böyle bir noktaya gelinmiştir ki çatı ve çıkar örgütü haline gelen CHP bir milli güvenlik meselesine dönüşmüştür” diyebiliyor…
İş bununla da bitmiyor, RTÜK, program konuğu olan Başarır'ın sözlerini gerekçe göstererek hem de “devletin varlık ve bağımsızlığına, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı davranış” nedeniyle HABERTÜRK’e 5 kez program durdurma cezası veriyor. Daha önce başka nedenlerle TELE1 ve HALKTV'ye verilen kapatma cezalarından sonra bağımsız olma özelliğini bulunmayan RTÜK şimdi hem de HABERTÜRK üzerinden medyaya "herkes hizaya geçsin" mesajı veriyor ve “hizaya geçmezsen, lisansını iptal eder kapatırım” diyor!
Memlekette ekonomik kriz ve Pandemi krizi derinleşirken, bununla ilgili konuşması gerekenler, yani TOBB, TESK, TİSK, Hak-İş, Türk-İş gibi kuruluşlar krize çözüm arayacaklarına, olmayan bir işi köpürtmek için Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ı ve Genel Kurmay Başkanı Yaşar Güler’i ziyarete ederek en abartılı ifadeyle “maksadını aşan bir söz” üzerinden CHP’ye yönelik nefreti köpürtüyorlar…

BU GİDİŞ, GİDİŞ DEĞİL!

Ve tam bunlar yaşanırken, İmamoğlu’na İŞİD tarafından bir suikastin planlandığı haberleri ortalığa saçılıyor... Yetmiyor, Fahrettin Altun'un evini fotoğrafladığı öne sürülen CHP Üsküdar İlçe Başkanı Suat Özçağdaş'ın 5 yıl hapsi isteniyor, eski il başkanı Cemal Canpolat 4 yıl önce "Yassıadayı tahrip edenler, adanın doğasını bozanlar, başta TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu olmak üzere onun şirketidir” dediği için hakkında dava açılıyor…
Hem 1990’lı yıllarının, hem de 2015’de 7 Haziran ve 1 Kasım arasının nasıl yaşandığı akla getirildiğinde bu gidiş iyi bir gidiş değil, belli ki tesadüf hiç değil!
Kaos isteyenleri engellemek ortak sorumluluğumuzda!

2 Kasım 2020, İstanbul

Necdet Saraç
 

Tüm yazılarını göster