Çevremizde olup biten olaylara ne kadar duyarlıyız?

Sigara yasakları acaba ne kadar uygulanıyor?Hiç sigara kullanmadım, kullanan insanlardan da...

Ebru Eğinlioğlu eeginlioglu@gmail.com

Sigara yasakları acaba ne kadar uygulanıyor?

Hiç sigara kullanmadım, kullanan insanlardan da, genellikle uzak dururum, çünkü sigara içilen bir ortamda bulunursam, burnum tıkanıyor, astım gibi bir yarım saat nefes alamıyorum. Enteresan bir biçimde, her yıl da, sigarayı tolore etme seviyem iyice aşağıya iniyor. Yani 17 yaşımdayken de rahatsız oluyordum ama sigara içilen mekanda bulunabiliyordum en azından, şimdi mümkün değil. Mesela çarşılara giriyorum, diyelim ki, İstinye Park" ta yiyecek kısmında yürüyorum, çok uzaktan da sigara kokularını burnum ayırabiliyor, define dedektörü gibi, sigara kokusunu kilometrelerce öteden duyabiliyorum. Göya alışveriş merkezlerinde içilmiyor..

Nadir olarak çıktığımız gece gezmelerinde, yine sigara dumanlı mekan gördüm mü, buz gibi soğuyorum oralardan, hele puro içenlerden nefret ediyorum, o kadar ağır ve yoğun bir koku ki, 10 tane sigaraya bedel…

Bir insan nasıl olur da, hiç içmeyen insanlara verdiği zararı düşünmeden, saygısızca sigarasını yakar ve keyfini yapar anlayamıyorum. Sigaranın verdiği zararlar arasında, en büyük zararı, kalp ve damar hastalıkları % 60 la başı çekiyor, % 30 çeşitli kanserler ve astım, bronşit, nefes darlığı gibi de, ölümcül olmayan yan hastalıklara davetiye çıkıyor. Yani tutulacak bir tarafı yok. Bir de hiç kimseyi önemsemeden, sigaranızı yakıp dumanınızı havaya savuracaksınız.

Sigara içen insanlara saygı duymuyorum, içki hiç olmazsa kişinin kendine zarar veren bir şey, ölçülü içerse de, mesela bir kadeh kırmızı şarap gibi, sağlığa yararlı olduğu söyleniyor. Ama sigara ve çevreye verdiği zararın telafisi yok..

Genellikle de, sigara içen insanların, bence bağışıklık sistemleri zayıf olduğu için, ne cam açtırıyorlar, ne bir şey, yani mecbursunuz, onların pis dumanlarını solumaya, çünkü cam açtırdınız mı, hemen suratınıza ters ters bakıp, camı kapatmaya çalışıyorlar, neymiş efendim, üşüyorlar mış..Vah canım !

Neyse inşallah bu sigara tamamen kapalı mekanlarda yasaklanır da, biz de rahat bir nefes alırız artık diyelim ve bu tatsız konuyu noktalayalım..

Aslında dün yeni yaşıma girmemin ve bir çok tebrik telefonu almamın getirdiği, sevilme ve hatırlanma duygusu içimi yumuşattığı için bu aralar pek bir keyifliyim..

Ama ne yaparsın, sorumluluk duygum ağır basan bir yazar olduğum için de, yine kendimce önemli gördüğüm, toplumsal sorunlarda, yazmayı görev edindiğim için biraz kızmış gibi görünebilirim..

Asıl bu gün yazmak istediğim konu, bu gün sevgili Özlem" ciğimin gönderdiği görüntülü bir videoydu. İki Çinli kız fast food kızarmış tavuk satan bir yere gidiyorlar, sipariş verip, tavukları yemeye başlıyorlar, sonra yemeklerini yarım bırakıp gidiyorlar, doğal olarak da kalan yemekler çöpe gidiyor. Sonra çöpten bir adam gelip, o tabaklarda yarım kalmış yemekleri topluyor ve evine çocuklarına götürüyor. O zavallı çocuklar, çöplerin içine dalıp yemekleri yemeye başlıyorlar, ellerinden yemekler, yağlar akıyor, insana yakışmayacak davranışlar, adeta iç güdüsel olarak hayvan gibi yemeğe saldırıyorlar.

İnanılmaz kötü görüntülerdi, gerçekten içimin yağları eridi, biz ne zaman insanlığımızı bu kadar kaybettik de, bu kadar bencil ve vurdum duymaz olduk. Her gün dünyada 25000 kişi açlıktan ölüyormuş, peki biz ne yapıyoruz? Hiçbir şey…

Bireysel olarak üzülmek, yazmak, çizmek tabii iyi bir şey ama daha çok devletin bu konuda politikalar üretmesi gerekiyor. Ama biz de vatandaş olarak, önerilerimizi devlete sunabiliriz. Mesela, askıda ekmek gibi, gittiğimiz yerlerde bahşiş gibi % 10 luk paramızı, o gittiğimiz mekanlarda yemek yiyemeyen insanlar için bırakabiliriz, yani her yemek yenen yerin, nasıl ruhsat alırken belli kriterleri varsa, aynı şekilde sokakta yaşayan, ya da durumu iyi olmayan insanlar için de belli zorunluluklar getirilebilir.. Bakın ben açık açık önerimi sunuyorum, zaten gerek büyük şehir belediyesi, gerekse AKP yönetimi toplumsal adalet ve insani duyguları öne çıkan bir parti olarak kendini tanımlıyor işte benim bir vatandaş olarak önerim bu şekilde, siz sevgili okurlar, sizlerin de önerileri varsa, onları da yazın ve hem aktif, hem de duyarlı bir yaklaşımla sesimizi duyuralım…Çünkü biz belli imkanlara sahip olsak da, bizim kadar şanslı olamayan insanları da düşünmek zorundayız.

">

Sigara yasakları acaba ne kadar uygulanıyor?

Hiç sigara kullanmadım, kullanan insanlardan da, genellikle uzak dururum, çünkü sigara içilen bir ortamda bulunursam, burnum tıkanıyor, astım gibi bir yarım saat nefes alamıyorum. Enteresan bir biçimde, her yıl da, sigarayı tolore etme seviyem iyice aşağıya iniyor. Yani 17 yaşımdayken de rahatsız oluyordum ama sigara içilen mekanda bulunabiliyordum en azından, şimdi mümkün değil. Mesela çarşılara giriyorum, diyelim ki, İstinye Park" ta yiyecek kısmında yürüyorum, çok uzaktan da sigara kokularını burnum ayırabiliyor, define dedektörü gibi, sigara kokusunu kilometrelerce öteden duyabiliyorum. Göya alışveriş merkezlerinde içilmiyor..

Nadir olarak çıktığımız gece gezmelerinde, yine sigara dumanlı mekan gördüm mü, buz gibi soğuyorum oralardan, hele puro içenlerden nefret ediyorum, o kadar ağır ve yoğun bir koku ki, 10 tane sigaraya bedel…

Bir insan nasıl olur da, hiç içmeyen insanlara verdiği zararı düşünmeden, saygısızca sigarasını yakar ve keyfini yapar anlayamıyorum. Sigaranın verdiği zararlar arasında, en büyük zararı, kalp ve damar hastalıkları % 60 la başı çekiyor, % 30 çeşitli kanserler ve astım, bronşit, nefes darlığı gibi de, ölümcül olmayan yan hastalıklara davetiye çıkıyor. Yani tutulacak bir tarafı yok. Bir de hiç kimseyi önemsemeden, sigaranızı yakıp dumanınızı havaya savuracaksınız.

Sigara içen insanlara saygı duymuyorum, içki hiç olmazsa kişinin kendine zarar veren bir şey, ölçülü içerse de, mesela bir kadeh kırmızı şarap gibi, sağlığa yararlı olduğu söyleniyor. Ama sigara ve çevreye verdiği zararın telafisi yok..

Genellikle de, sigara içen insanların, bence bağışıklık sistemleri zayıf olduğu için, ne cam açtırıyorlar, ne bir şey, yani mecbursunuz, onların pis dumanlarını solumaya, çünkü cam açtırdınız mı, hemen suratınıza ters ters bakıp, camı kapatmaya çalışıyorlar, neymiş efendim, üşüyorlar mış..Vah canım !

Neyse inşallah bu sigara tamamen kapalı mekanlarda yasaklanır da, biz de rahat bir nefes alırız artık diyelim ve bu tatsız konuyu noktalayalım..

Aslında dün yeni yaşıma girmemin ve bir çok tebrik telefonu almamın getirdiği, sevilme ve hatırlanma duygusu içimi yumuşattığı için bu aralar pek bir keyifliyim..

Ama ne yaparsın, sorumluluk duygum ağır basan bir yazar olduğum için de, yine kendimce önemli gördüğüm, toplumsal sorunlarda, yazmayı görev edindiğim için biraz kızmış gibi görünebilirim..

Asıl bu gün yazmak istediğim konu, bu gün sevgili Özlem" ciğimin gönderdiği görüntülü bir videoydu. İki Çinli kız fast food kızarmış tavuk satan bir yere gidiyorlar, sipariş verip, tavukları yemeye başlıyorlar, sonra yemeklerini yarım bırakıp gidiyorlar, doğal olarak da kalan yemekler çöpe gidiyor. Sonra çöpten bir adam gelip, o tabaklarda yarım kalmış yemekleri topluyor ve evine çocuklarına götürüyor. O zavallı çocuklar, çöplerin içine dalıp yemekleri yemeye başlıyorlar, ellerinden yemekler, yağlar akıyor, insana yakışmayacak davranışlar, adeta iç güdüsel olarak hayvan gibi yemeğe saldırıyorlar.

İnanılmaz kötü görüntülerdi, gerçekten içimin yağları eridi, biz ne zaman insanlığımızı bu kadar kaybettik de, bu kadar bencil ve vurdum duymaz olduk. Her gün dünyada 25000 kişi açlıktan ölüyormuş, peki biz ne yapıyoruz? Hiçbir şey…

Bireysel olarak üzülmek, yazmak, çizmek tabii iyi bir şey ama daha çok devletin bu konuda politikalar üretmesi gerekiyor. Ama biz de vatandaş olarak, önerilerimizi devlete sunabiliriz. Mesela, askıda ekmek gibi, gittiğimiz yerlerde bahşiş gibi % 10 luk paramızı, o gittiğimiz mekanlarda yemek yiyemeyen insanlar için bırakabiliriz, yani her yemek yenen yerin, nasıl ruhsat alırken belli kriterleri varsa, aynı şekilde sokakta yaşayan, ya da durumu iyi olmayan insanlar için de belli zorunluluklar getirilebilir.. Bakın ben açık açık önerimi sunuyorum, zaten gerek büyük şehir belediyesi, gerekse AKP yönetimi toplumsal adalet ve insani duyguları öne çıkan bir parti olarak kendini tanımlıyor işte benim bir vatandaş olarak önerim bu şekilde, siz sevgili okurlar, sizlerin de önerileri varsa, onları da yazın ve hem aktif, hem de duyarlı bir yaklaşımla sesimizi duyuralım…Çünkü biz belli imkanlara sahip olsak da, bizim kadar şanslı olamayan insanları da düşünmek zorundayız.

Tüm yazılarını göster