Çanakkale deniz ve kara savaşlarının 101’inci yıl dönümünü idrak ediyoruz.
Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere kahramanlarımızı saygıyla anıyoruz.
Üzerimize gelen emperyalizmdi… Yendik. Tarihimizi ve tarihi değiştirdik. Kutlu olsun!
18 Mart 1915’te başlayan ve 9 Ocak 1916’da sona eren bu savaş kurtuluş savaşımızın içindedir.
Çanakkale destanı, uluslaşma sürecinin temelindeki harç; bağımsızlık tutkusunun yapı taşı; Kurtuluş savaşındaki iradenin eseri ve esin kaynağıdır.
Çanakkale’nin hangi koşullarda kazanıldığını birkaç örnekle anımsamak gerekir:
- Et yok, ekmeğin yarısı toz, askerlerimiz hoşafa talim ediyorlardı…
- Cephane kısıtlı, düşmanın muhrip silahları çok daha gelişkindi…
- Ameliyat yapacak malzeme yok, basit yaralanmalarda bazen ölüm kaçınılmazdı…
İşte bu koşullarda Anadolu’dan analar evlatlarını cepheye gönderiyorlardı.
Köyler boşaldı, kasabalar boşaldı, kentler boşaldı...
“Ulusal” bir seferberlikti.
Öyle ki, o 1915 yılında bazı liseler hiç mezun vermedi. 15’likler cepheden cennete gidiyordu.
Kahredici düşmana karşı Churchill’i bile çıldırtan sağlamlıkta bir iradeydi…
“Savaşmayı değil ölmeyi emrediyorum” diyen Gazi’nin komutunu alan 57. Alay gibi bir alay dünyada bir daha görülmeyecekti.
Çelikleşmiş bir savunma aşkı; Allah aşkı, toprak aşkı ve al sancak;
tarihin tunçtan yasası işliyordu.
Conkbayırı, Anafartalar, kana bürünmüş masmavi sular; işte oralar;
bağımsızlık savaşının temelleri atıldı.
Kurtuluş savaşı, o temellerde yükseldi…
Çanakkale tarihin en büyük kahramanlıklarının ve en soylu düşmanlığın sergilendiği emperyalizmin yenildiği, devrimlerin önünü açan zaferdir.
Ve savaşırken bile ahlaklı olmanın, insani olmanın, mert olmanın, eşsiz örneklerinden biridir.
“Artık koyun koyuna yatmaktadır tüm ölenler; yenen ve yenilen diye ayırmadan”…
Gazi’ budur, Ulus budur, Anadolu uygarlığı budur!
Ve büyük ozan söylemektedir:
“Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker
Gökten ecdat inerek öpse o pak alnı değer.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
Gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın.”
Çanakkale geçilmez!
">
Çanakkale deniz ve kara savaşlarının 101’inci yıl dönümünü idrak ediyoruz.
Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere kahramanlarımızı saygıyla anıyoruz.
Üzerimize gelen emperyalizmdi… Yendik. Tarihimizi ve tarihi değiştirdik. Kutlu olsun!
18 Mart 1915’te başlayan ve 9 Ocak 1916’da sona eren bu savaş kurtuluş savaşımızın içindedir.
Çanakkale destanı, uluslaşma sürecinin temelindeki harç; bağımsızlık tutkusunun yapı taşı; Kurtuluş savaşındaki iradenin eseri ve esin kaynağıdır.
Çanakkale’nin hangi koşullarda kazanıldığını birkaç örnekle anımsamak gerekir:
- Et yok, ekmeğin yarısı toz, askerlerimiz hoşafa talim ediyorlardı…
- Cephane kısıtlı, düşmanın muhrip silahları çok daha gelişkindi…
- Ameliyat yapacak malzeme yok, basit yaralanmalarda bazen ölüm kaçınılmazdı…
İşte bu koşullarda Anadolu’dan analar evlatlarını cepheye gönderiyorlardı.
Köyler boşaldı, kasabalar boşaldı, kentler boşaldı...
“Ulusal” bir seferberlikti.
Öyle ki, o 1915 yılında bazı liseler hiç mezun vermedi. 15’likler cepheden cennete gidiyordu.
Kahredici düşmana karşı Churchill’i bile çıldırtan sağlamlıkta bir iradeydi…
“Savaşmayı değil ölmeyi emrediyorum” diyen Gazi’nin komutunu alan 57. Alay gibi bir alay dünyada bir daha görülmeyecekti.
Çelikleşmiş bir savunma aşkı; Allah aşkı, toprak aşkı ve al sancak;
tarihin tunçtan yasası işliyordu.
Conkbayırı, Anafartalar, kana bürünmüş masmavi sular; işte oralar;
bağımsızlık savaşının temelleri atıldı.
Kurtuluş savaşı, o temellerde yükseldi…
Çanakkale tarihin en büyük kahramanlıklarının ve en soylu düşmanlığın sergilendiği emperyalizmin yenildiği, devrimlerin önünü açan zaferdir.
Ve savaşırken bile ahlaklı olmanın, insani olmanın, mert olmanın, eşsiz örneklerinden biridir.
“Artık koyun koyuna yatmaktadır tüm ölenler; yenen ve yenilen diye ayırmadan”…
Gazi’ budur, Ulus budur, Anadolu uygarlığı budur!
Ve büyük ozan söylemektedir:
“Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker
Gökten ecdat inerek öpse o pak alnı değer.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
Gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın.”
Çanakkale geçilmez!