Büyük resmi görmek, yani bir konuyla ya da kişiyle ilgili hemen karar vermemek lazım. Bazen çok iyi gördüğümüz şeyler, bizi yanıltabiliyor. Çok ümitsiz gördüğümüz olaylar da inanılmayacak kadar iyi olabiliyor.
Tabii büyük resmi görmek için kahin olmak lazım. Böyle söylenirde, nasıl olacağını ancak içine girdiğimizde görebiliriz.
Diğeri ön yargı olur. O zaman da bu ön yargılarımız, bizi pek çok güzel şeyden alıkoyar, ya da bir sürü aksilikten korur. Ama yaşamın içinde risk almadan yaşamak ne kadar keyif verici, ona da karar vermek lazım.
Bu gün içimden geldi, yaşamı sorguladığım anlardan birini paylaştık sizlerle.
Hep daha mutlu, daha kendim, daha keyifli nasıl yaşarım diye yaşamayı araştıran bir insan olduğum ve okurlarımla paylaşmayı da çok sevdiğim için, böyle bir duygusallık içindeyim.
Bunları yaşamadığım gün, yaşadığım gün sayısından bir günü eksiltiyorum.
Duygunun olmadığı bir gün yaşamak sayılmaz çünkü…
Her neyse, geçen hafta güzel şeyler yaşadım, güzel insanlarla sohbetlerde, bir sürü değişik düşünceyi gördüm ve üzerine felsefe yaptım. Hep olduğu gibi….
Mesela, hep kontrolün bende olduğu zamanları severim, kontrolü kaçırırsam, egom hemen uyarır, hey biraz panik yap, ben seni idare edemiyorum.
Bu sefer, egomun sesini kısıp, kendimi akışa bıraktım. Ve muhteşemdi.
Çok iyi tanımadan hakkında acele karar verdiğim birinden yaşama dair çok güzel bir şey öğrendim.
Çocuklarıyla bir diyaloğunu anlattı.
Çok varlıklı birisi ve çocuğuna bir doğum günü hediyesi olarak, yaşıtı başka bir çocuğu okutma sorumluluğunu hediye etmiş.
Ne muhteşem.
Düşünsenize, oğlunuza paranız da varsa neler alabilirsiniz.
Oyuncak, kişisel eşyalar, tatil v.s….
Hepsinin bir süresi, var.
Yani kullandıktan sonra, ondan sıkılacak.
Kendi yaşıtı imkanı olmayan bir çocuğu okutmaktan sıkılması ise imkansız.
Ondan aldığı zevk yıllarca sürecek.
Ne güzel bir hediye…
Paylaşmak, sevgiyi, ilgiyi, dostluğu….
Duyduğum zaman gözlerim parladı.
Bu küçük ama önemli mutluluklara, öylesine hasretiz ki.
Onun için, tatminsiziz, her şeyimiz var ama o kadar mutlu değiliz.
Daha çok sevgiye, mutluluğa, samimiyete ihtiyacımız çok fazla.
Onun da nereden, nasıl geleceği belli olmuyor.
Kovalamak, peşinden koşmak, bulunca da sıkı sıkıya sarılmak lazım.
Önümüzdeki hafta sokak çocukları ile ilgili röportajlarım olacak.
Onların, yaşanmış hikayeleri biraz içimizi acıtacak ama belki, birilerinin derdine ortak olacağız…
Geçici değil, kalıcı ve uzun süreli mutluluklarımızın yaşanacağı güzel bir hafta dileklerimle…..
">
Büyük resmi görmek, yani bir konuyla ya da kişiyle ilgili hemen karar vermemek lazım. Bazen çok iyi gördüğümüz şeyler, bizi yanıltabiliyor. Çok ümitsiz gördüğümüz olaylar da inanılmayacak kadar iyi olabiliyor.
Tabii büyük resmi görmek için kahin olmak lazım. Böyle söylenirde, nasıl olacağını ancak içine girdiğimizde görebiliriz.
Diğeri ön yargı olur. O zaman da bu ön yargılarımız, bizi pek çok güzel şeyden alıkoyar, ya da bir sürü aksilikten korur. Ama yaşamın içinde risk almadan yaşamak ne kadar keyif verici, ona da karar vermek lazım.
Bu gün içimden geldi, yaşamı sorguladığım anlardan birini paylaştık sizlerle.
Hep daha mutlu, daha kendim, daha keyifli nasıl yaşarım diye yaşamayı araştıran bir insan olduğum ve okurlarımla paylaşmayı da çok sevdiğim için, böyle bir duygusallık içindeyim.
Bunları yaşamadığım gün, yaşadığım gün sayısından bir günü eksiltiyorum.
Duygunun olmadığı bir gün yaşamak sayılmaz çünkü…
Her neyse, geçen hafta güzel şeyler yaşadım, güzel insanlarla sohbetlerde, bir sürü değişik düşünceyi gördüm ve üzerine felsefe yaptım. Hep olduğu gibi….
Mesela, hep kontrolün bende olduğu zamanları severim, kontrolü kaçırırsam, egom hemen uyarır, hey biraz panik yap, ben seni idare edemiyorum.
Bu sefer, egomun sesini kısıp, kendimi akışa bıraktım. Ve muhteşemdi.
Çok iyi tanımadan hakkında acele karar verdiğim birinden yaşama dair çok güzel bir şey öğrendim.
Çocuklarıyla bir diyaloğunu anlattı.
Çok varlıklı birisi ve çocuğuna bir doğum günü hediyesi olarak, yaşıtı başka bir çocuğu okutma sorumluluğunu hediye etmiş.
Ne muhteşem.
Düşünsenize, oğlunuza paranız da varsa neler alabilirsiniz.
Oyuncak, kişisel eşyalar, tatil v.s….
Hepsinin bir süresi, var.
Yani kullandıktan sonra, ondan sıkılacak.
Kendi yaşıtı imkanı olmayan bir çocuğu okutmaktan sıkılması ise imkansız.
Ondan aldığı zevk yıllarca sürecek.
Ne güzel bir hediye…
Paylaşmak, sevgiyi, ilgiyi, dostluğu….
Duyduğum zaman gözlerim parladı.
Bu küçük ama önemli mutluluklara, öylesine hasretiz ki.
Onun için, tatminsiziz, her şeyimiz var ama o kadar mutlu değiliz.
Daha çok sevgiye, mutluluğa, samimiyete ihtiyacımız çok fazla.
Onun da nereden, nasıl geleceği belli olmuyor.
Kovalamak, peşinden koşmak, bulunca da sıkı sıkıya sarılmak lazım.
Önümüzdeki hafta sokak çocukları ile ilgili röportajlarım olacak.
Onların, yaşanmış hikayeleri biraz içimizi acıtacak ama belki, birilerinin derdine ortak olacağız…
Geçici değil, kalıcı ve uzun süreli mutluluklarımızın yaşanacağı güzel bir hafta dileklerimle…..