AYNA
Geçen yıllarda İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejat'a karşı önce sosyal medyada sonra sokaklarda başlamıştı asilerin isyanı! Sonrası ardı sıra geldi... Mısır, Tunus, Yemen ve Libya... Bugünlerde Kaddafi direniyor ama boş, İdam kararı çoktan verildi bile.
Siz Ortadoğu’daki tüm bu halk hareketini tesadüf mü sanıyorsunuz? Ne oldu da yıllar yılı baskılara boyun eğen, diktatörlerin yönetimi altında sessizliği seçen, çalışmaktan bile kaçınan tembel Arap halkı bir anda aslan kesildi, kendisini ölüme inat sokaklara vurdu. Ne oldu da bir anda demokrasiyi ister oldu!
Açık ve net söylemek gerekir ki; BOP için düğmeye basıldı! Bu ayaklanmaların arkasında renkli devrimlerin finansörünün adını ve merkezi Amerika’da bulunan bir enstitüyü bulacaksınız. Emin olun!
Parsellenmiş ekranların sipariş üzerine konuşan yorumcularınca bölgedeki ayaklanmalar “kıskanma” üzerine artıyor! Yani İran, Tunus, Yemen, Libya gibi ülkelerin halkları demokrasinin güzelliğini bir anda fark ediyor, komşu ülkenin halkının Başarsını görüyor ve kendi ülkesi için de demokrasi ve özgürlük denen bu güzelliğin peşine düşüyor! Buna bizim büyük düşünürlerimiz kısaca “domino etkisi” diyorlar. Bugün "domino etkisi" diye sunulan şey aslında planlı, programlı bir projenin ta kendisidir.
Daha düne kadar Türkiye bölgenin örnek ülkesi değil miydi? Bu Ortadoğu halkı ne türlü bir halkmış ki; yanı başında iyi-kötü demokrasi ile yönetilen bir ülkeyi, Türkiye’yi örnek almadılar da eylemlerle kendi hayallerinin peşine düştüler. Üstelik bir anda! Başlarına saksı düşmüş olmalı!
Ortadoğu ülkeleri diktatörlerce yönetilirken, Türkiye yıllarca yarım yamalak bile olsa demokrasi ile yaşadı. Kürt sorununu görmezden gelirseniz ülkede pembe bir tablo var ve bu tablo diğer Ortadoğu ülkelerinden ayırıyor Türkiye'yi.
Halk ayaklanmaları ve devrik diktatörler dizisinin son bölümünde Filistin-İsrail konusuna el atacaktır devrim filmlerinin unutulmaz yönetmeni! Yanlış anlamayın amaç dünya barışı! Peki, bu aşamada şu soru sorulabilir: Amerika tipi Emperyalizmin bir ürünü olan BOP, Ortadoğu’ya barış getirir mi? Filistin ve İsrail arasında barış sağlanırsa Türkiye'nin bölünme projesi hayata geçer mi?
Baştan söyleyeyim, kadrolu yorumcuların ve komplo teorisyenlerinin ekmeğinde gözüm yok. Ama bu gelişmeler karşısında Türkiye aynı rotada ilerleyemez. Cumhuriyet’te sona gelindi.
Kaldı ki devrilmez denen Libya lideri Kaddafi bile uzatmaları oynuyor. Fakat bu uzatmalarda bombalarla parçalanan sıradan halkın bedeni oluyor, tabuta giren zavallı insanlar oluyor. Libya’da kardeş, kardeşi vuruyor.
DEMOKRASİ VURGUSU!
Salı günü grup toplantısında yaptığı konuşmada Libya’daki gelişmeleri endişe verici bulan Başbakan Erdoğan, ''Demokratik şekilde taleplerini dile getirenlere insanlık dışı müdahalelerin yapılması, şiddet sarmalını büyütür” dedi… Konuşmasının bir başka yerinde ''Dünyanın neresinde olursa olsun hakların engellenmesine karşıyız” dedi.
Aklıma bir anda üzerlerine su sıkılan tekel işçileri geldi. Çeşitli eylemlerde ve sürekli saçlarından sürüklenen, polis copuna maruz kalan öğrenciler geldi. Torba yasasına tepki veren sendika üyelerine sıkılan tazyikli sular geldi aklıma. Referandum’da Hayır oyu vereceklerin işittiği azarlar, söylenen laflar geldi.
Konuşulanlar unutuluyor belki ama tarih olayları not ediyor işte!
www.twitter.com/yolagiden
">
AYNA
Geçen yıllarda İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejat'a karşı önce sosyal medyada sonra sokaklarda başlamıştı asilerin isyanı! Sonrası ardı sıra geldi... Mısır, Tunus, Yemen ve Libya... Bugünlerde Kaddafi direniyor ama boş, İdam kararı çoktan verildi bile.
Siz Ortadoğu’daki tüm bu halk hareketini tesadüf mü sanıyorsunuz? Ne oldu da yıllar yılı baskılara boyun eğen, diktatörlerin yönetimi altında sessizliği seçen, çalışmaktan bile kaçınan tembel Arap halkı bir anda aslan kesildi, kendisini ölüme inat sokaklara vurdu. Ne oldu da bir anda demokrasiyi ister oldu!
Açık ve net söylemek gerekir ki; BOP için düğmeye basıldı! Bu ayaklanmaların arkasında renkli devrimlerin finansörünün adını ve merkezi Amerika’da bulunan bir enstitüyü bulacaksınız. Emin olun!
Parsellenmiş ekranların sipariş üzerine konuşan yorumcularınca bölgedeki ayaklanmalar “kıskanma” üzerine artıyor! Yani İran, Tunus, Yemen, Libya gibi ülkelerin halkları demokrasinin güzelliğini bir anda fark ediyor, komşu ülkenin halkının Başarsını görüyor ve kendi ülkesi için de demokrasi ve özgürlük denen bu güzelliğin peşine düşüyor! Buna bizim büyük düşünürlerimiz kısaca “domino etkisi” diyorlar. Bugün "domino etkisi" diye sunulan şey aslında planlı, programlı bir projenin ta kendisidir.
Daha düne kadar Türkiye bölgenin örnek ülkesi değil miydi? Bu Ortadoğu halkı ne türlü bir halkmış ki; yanı başında iyi-kötü demokrasi ile yönetilen bir ülkeyi, Türkiye’yi örnek almadılar da eylemlerle kendi hayallerinin peşine düştüler. Üstelik bir anda! Başlarına saksı düşmüş olmalı!
Ortadoğu ülkeleri diktatörlerce yönetilirken, Türkiye yıllarca yarım yamalak bile olsa demokrasi ile yaşadı. Kürt sorununu görmezden gelirseniz ülkede pembe bir tablo var ve bu tablo diğer Ortadoğu ülkelerinden ayırıyor Türkiye'yi.
Halk ayaklanmaları ve devrik diktatörler dizisinin son bölümünde Filistin-İsrail konusuna el atacaktır devrim filmlerinin unutulmaz yönetmeni! Yanlış anlamayın amaç dünya barışı! Peki, bu aşamada şu soru sorulabilir: Amerika tipi Emperyalizmin bir ürünü olan BOP, Ortadoğu’ya barış getirir mi? Filistin ve İsrail arasında barış sağlanırsa Türkiye'nin bölünme projesi hayata geçer mi?
Baştan söyleyeyim, kadrolu yorumcuların ve komplo teorisyenlerinin ekmeğinde gözüm yok. Ama bu gelişmeler karşısında Türkiye aynı rotada ilerleyemez. Cumhuriyet’te sona gelindi.
Kaldı ki devrilmez denen Libya lideri Kaddafi bile uzatmaları oynuyor. Fakat bu uzatmalarda bombalarla parçalanan sıradan halkın bedeni oluyor, tabuta giren zavallı insanlar oluyor. Libya’da kardeş, kardeşi vuruyor.
DEMOKRASİ VURGUSU!
Salı günü grup toplantısında yaptığı konuşmada Libya’daki gelişmeleri endişe verici bulan Başbakan Erdoğan, ''Demokratik şekilde taleplerini dile getirenlere insanlık dışı müdahalelerin yapılması, şiddet sarmalını büyütür” dedi… Konuşmasının bir başka yerinde ''Dünyanın neresinde olursa olsun hakların engellenmesine karşıyız” dedi.
Aklıma bir anda üzerlerine su sıkılan tekel işçileri geldi. Çeşitli eylemlerde ve sürekli saçlarından sürüklenen, polis copuna maruz kalan öğrenciler geldi. Torba yasasına tepki veren sendika üyelerine sıkılan tazyikli sular geldi aklıma. Referandum’da Hayır oyu vereceklerin işittiği azarlar, söylenen laflar geldi.
Konuşulanlar unutuluyor belki ama tarih olayları not ediyor işte!
www.twitter.com/yolagiden