Bireysel Silahlanmaya Dur diyelim !

Bireysel Silahlanmaya Dur diyelim !

R. Bülend Kırmacı r.b.kirmaci@gmail.com

TV haberleri "Teksas'tan naklen yayın" gibi...

Tik tok ve reels benzeri sosyal mecralar da öyle...

'Millet' trafikte, tarlada, hatta restaurantta adeta birbirine ateş açıyor!

Öfke kontrolü olmayan ve hayatın malum zorlukları nedeniyle iyice "tepesi atmış" bir toplum halindeyiz...

Öyle ki, ateşli silahlı karşılıklı veya tek taraflı saldırılar konusunda, güvenlik güçleri ve sağaltım kuruluşlarında kimbilir ne kayıtlar vardır: 

Onlar için (polis ve doktor) özellikle bu türden yaralanmaları önlemek veya tedavi etmek ayrı bir güçlük teşkil ediyor...

Evet, yasalar da yaptırım açısından hala yetersiz. 

Adli kolluktan başlayan kovuşturma ve delilden suçluya giden mekanizma yetkince yerleşmiş değil..

O arada Adli Tıp Kurumunu, daha da güçlendirmeliydik...

Fakat bu gerçekler, bireysel silahlanmanın doğurduğu sakıncaları açıklamaya veya anlayışla karşılamaya yetmiyor...

Artan gelir dağılımı adaletsizliği ve azalan eğitim kantitesi üzerine, göçler ve göçebeler (sığınmacılar) nedeniyle güvenlik ihtiyacı artan... 

... ve giderek güvensizlik sendromu deneyimleyen bir toplum haline geldik.

Gerçi "kontrol toplumu" olmanın gereği kameralar adım başını, sokak bucağı sarmış durumda ve geleneksel bekçilik görevi de devreye alınmış vaziyette, 

ancak tüm bunlar, suçu üreten ortama ve toplumun kısmen kök hücrelerine işlemiş hastalığına derman olmuyor; olamıyor...

80'li yılların köşesini dönerken, kayıtdışılık ve naylondan milliyetçilik ile tahtakurusu meczuplar her kurumu sarmış ve vur patlasın çal oynasın diyen bir avuç kompradorun kirliliğine yeni kirlilikler katmıştır...

Sosyal erozyon toprağı sapdsn soldan kaydırmıştır!

Bireysel silahlanmanın sanki bir marifet gibi önü böylece açılmıştır. 

Tüfek icat olmuş, mertlik bozulmuştur...

Oysa;

Kamu düzeni ve güvenliğini sağlamak ödevini de içine alan ve daha farklı bir dairede olsa da yine kamu bağlamında korunma amaçlı silah taşıma ruhsatına haiz kişileri ayırarak ve...

Yurdun ücra bölgelerinde yerleşik olup da insan ve doğa faktörüne karşı can güvenliği açısından ateşli silah bulundurmak durumunda olan üreticileri de yine bir kenara bırakarak...

Denilebilir ki;

Modern bir toplum ve çağdaş bir devlette Bireysel Silahlanmaya izin verilemez ve asla teşvik edilemez...

İşte bu gerçekle bireysel silahlanmaya "dur" demeli ve bu talebimizi yüksek sesle haykırmalı ve yasa yapıcıya anlatmalıyız...

Kaldı ki...

Meksika sınırında, Teksas sokaklarında, değiliz! 

Köklü bir uygarlığa, insancıl bir imana sahip ve "aman dileyen düşmana bile el kaldırmayan" bir tarihin mirasçısı olan Türk Milletiyiz!

Silahı savunmak için kullanmasını en iyi bilenlerdeniz ancak gündelik yaşamda silahımız yüreğimiz ve kalemimiz, dilimiz ve Yaradılanı hoş görmemiz olsa gerekir.

Tüm bu hasletleri ağır yaralayan iktisadi ve sosyal koşullar toplumda tahribat yaratmışsa, doğru olan onun bunun beline silahı koyması değil, Türkiye'nin her alanda temiz topluma erişmesi için devletin sorumluca davranmasıdır. 

Evet, ahlaki çöküntü ve cehaletle birleşmiş bireysel silahlanma, göç dalgası ve adalet duygusunun aşınması içindeki toplumu, felaket görüntülerine sürükler. Sürüklemiştir.

Bu konuda bir an önce gereken önlemler alınmalıdır. 

O arada kimi TV dizileri de esefle kınanmalı ve kaldırılmalıdır.

Bireysel Silahlanma çok keskin ve kararlı önlemlerle ele alınmalı ve bu alanda gereken düzenlemeler yapılmalıdır...

">

TV haberleri "Teksas'tan naklen yayın" gibi...

Tik tok ve reels benzeri sosyal mecralar da öyle...

'Millet' trafikte, tarlada, hatta restaurantta adeta birbirine ateş açıyor!

Öfke kontrolü olmayan ve hayatın malum zorlukları nedeniyle iyice "tepesi atmış" bir toplum halindeyiz...

Öyle ki, ateşli silahlı karşılıklı veya tek taraflı saldırılar konusunda, güvenlik güçleri ve sağaltım kuruluşlarında kimbilir ne kayıtlar vardır: 

Onlar için (polis ve doktor) özellikle bu türden yaralanmaları önlemek veya tedavi etmek ayrı bir güçlük teşkil ediyor...

Evet, yasalar da yaptırım açısından hala yetersiz. 

Adli kolluktan başlayan kovuşturma ve delilden suçluya giden mekanizma yetkince yerleşmiş değil..

O arada Adli Tıp Kurumunu, daha da güçlendirmeliydik...

Fakat bu gerçekler, bireysel silahlanmanın doğurduğu sakıncaları açıklamaya veya anlayışla karşılamaya yetmiyor...

Artan gelir dağılımı adaletsizliği ve azalan eğitim kantitesi üzerine, göçler ve göçebeler (sığınmacılar) nedeniyle güvenlik ihtiyacı artan... 

... ve giderek güvensizlik sendromu deneyimleyen bir toplum haline geldik.

Gerçi "kontrol toplumu" olmanın gereği kameralar adım başını, sokak bucağı sarmış durumda ve geleneksel bekçilik görevi de devreye alınmış vaziyette, 

ancak tüm bunlar, suçu üreten ortama ve toplumun kısmen kök hücrelerine işlemiş hastalığına derman olmuyor; olamıyor...

80'li yılların köşesini dönerken, kayıtdışılık ve naylondan milliyetçilik ile tahtakurusu meczuplar her kurumu sarmış ve vur patlasın çal oynasın diyen bir avuç kompradorun kirliliğine yeni kirlilikler katmıştır...

Sosyal erozyon toprağı sapdsn soldan kaydırmıştır!

Bireysel silahlanmanın sanki bir marifet gibi önü böylece açılmıştır. 

Tüfek icat olmuş, mertlik bozulmuştur...

Oysa;

Kamu düzeni ve güvenliğini sağlamak ödevini de içine alan ve daha farklı bir dairede olsa da yine kamu bağlamında korunma amaçlı silah taşıma ruhsatına haiz kişileri ayırarak ve...

Yurdun ücra bölgelerinde yerleşik olup da insan ve doğa faktörüne karşı can güvenliği açısından ateşli silah bulundurmak durumunda olan üreticileri de yine bir kenara bırakarak...

Denilebilir ki;

Modern bir toplum ve çağdaş bir devlette Bireysel Silahlanmaya izin verilemez ve asla teşvik edilemez...

İşte bu gerçekle bireysel silahlanmaya "dur" demeli ve bu talebimizi yüksek sesle haykırmalı ve yasa yapıcıya anlatmalıyız...

Kaldı ki...

Meksika sınırında, Teksas sokaklarında, değiliz! 

Köklü bir uygarlığa, insancıl bir imana sahip ve "aman dileyen düşmana bile el kaldırmayan" bir tarihin mirasçısı olan Türk Milletiyiz!

Silahı savunmak için kullanmasını en iyi bilenlerdeniz ancak gündelik yaşamda silahımız yüreğimiz ve kalemimiz, dilimiz ve Yaradılanı hoş görmemiz olsa gerekir.

Tüm bu hasletleri ağır yaralayan iktisadi ve sosyal koşullar toplumda tahribat yaratmışsa, doğru olan onun bunun beline silahı koyması değil, Türkiye'nin her alanda temiz topluma erişmesi için devletin sorumluca davranmasıdır. 

Evet, ahlaki çöküntü ve cehaletle birleşmiş bireysel silahlanma, göç dalgası ve adalet duygusunun aşınması içindeki toplumu, felaket görüntülerine sürükler. Sürüklemiştir.

Bu konuda bir an önce gereken önlemler alınmalıdır. 

O arada kimi TV dizileri de esefle kınanmalı ve kaldırılmalıdır.

Bireysel Silahlanma çok keskin ve kararlı önlemlerle ele alınmalı ve bu alanda gereken düzenlemeler yapılmalıdır...

Tüm yazılarını göster