Biraz ondan, biraz da bundan

Zaman zaman arabama bir şeyler yaptırmak, jantlarını değiştirmek, cam filmleri taktırmak gibi...

Ebru Eğinlioğlu eeginlioglu@gmail.com

Zaman zaman arabama bir şeyler yaptırmak, jantlarını değiştirmek, cam filmleri taktırmak gibi, kısa sürede bir şeyler yaptırmaktan çok hoşlanıyorum. Genel anlamda, yaşamda da böyle, pratik olan , çabuk olan işlerden keyif alıyorum. Yine böyle bir günde, arabamla ilgilenirken, usta yanıma yaklaştı ve dedi ki, ilk yardım setiniz var mı? Var tabii dedim, bir süpermarketten almıştım, ucuzluktan 20 liraya o bana yeter dedim. Bir bakabilir miyim, içinde neler var dedi. Tabii bakın dedim, her şey var. Adam güldü, bunda hiçbir şey yok, yara bandı, gazlı bez bir de güya çekme halatı var. Bunlar olmaz, yangın söndürücünüz bile yok dedi. E ne yapayım o zaman? Bu seti alın içinde, boyunluk, yangın söndürücü, çekme halatı, ceset torbası var dedi. Bir dakika dedim, hepsi iyi güzel de, o ceset torbası da ne öyle, benim hiç ölmeye niyetim yok. Arabamın arkasında, ceset torbasıyla dolaşamam. Onu çıkartın çantadan o zaman alırım dedim. Adam, olmaz, muayeneye gittiğinizde, bunu da soruyorlar, lüzumlu bir şey, boş verin siz unutun gitsin dedi ve hop diye bagajın arkasına atıverdi.

Hayır, kanıma dokundu ne yalan söyleyeyim. O kadar alım satım vergisi öde, yılda 7milyar taşıt pulu öde, bir de Allah korusun ölürsen, ceset torbanı da yanında taşı. Mezar yerini, arsa alır gibi satın al. E pes artık dedim…Ölmek bile parayla, bir de para önemli değil falan derler, bal gibi de önemli, hem de öldükten sonra bile…

Öyle ya; belki, ne hayırsever insandı, bak bize para, pul bıraktı derler, ya da tam tersi oh gitti de kurtulduk, paralar da bize kaldı derler. Yani hep para, para, para…..

Bir diğer traji komik konu, yaklaşan belediye seçimleriyle ilgili, Başbakanımız, Kılıçdaroğlu için, İstanbul" un bir ucuna koysan, geri dönüş yolunu bulamaz, bir de Belediye Başkanlığı" na soyunuyor demiş. Kılıçdaroğlu" nun yanıtı da, o kadar vurucu olmasa da, fena değil, o da biz , yolsuzluk yaparak yolumuzu bulanlardan değiliz demiş. Hoş bir atışma olmuş, böyle tatlı, tatlı didişmişler. Tabii halkın bu konuyu nasıl değerlendirdiğini, seçimlerden sonra göreceğiz. Şahsen ben akıllı ve ölçülü olmak şartıyla, taşı gediğine oturtmasını ve böyle konuşanları pek beğenir ve severim. Akılsız insandansa, zararlı da olsa akıllı insanı severim. Çünkü akıllı rakip insanı geliştirir, rekabet duygusunu ayakta tutar. Akılsız insansa, sinirlerini bozar, insanı tüketir. Siyasette, belagat sanatı olduğuna göre, böyle tatlı tatlı atışmak, konunun tabiatına uygun…

Atışma deyince, medya da da atışmalar oluyor tabii, mesela geçenlerde, Flash Tv " de gece haberlerini sunan Gökhan Taşkın" la , Cengiz Semercioğlu arasında, böyle bir durum olmuştu. Gökhan Taşkın, kendisiyle gerçekleştirilen bir röportaj içersinde, başına, türban takması ve Gazze olaylarını protesto etmek için puşi taktığı zaman, kendisine yakıştırılan küçük Reha Muhtar yakıştırmasına, e ne yapalım, büyüğünün boğaz da yalısı var, küçüğünün de, villası olsun diye esprili bir yanıt vermişti. Semercioğlu" da, " nedense" bu konuda, pek bir hassas davranmış, ve bu konudaki engin televizyonculuğunu konuşturmuş ve hemen lafı patlatmıştı. Vayyy,; Reha Muhtar yalı almak için haber sunmadı, başarılı olduğu için yalısı oldu..Dedi..

Başarının tanımı herkese göre değişir bu bir, Reha Muhtar başarısızdı demiyorum. Reha Muhtar nasıl televizyon literatürüne bir espri konusu olarak geçen " acı var mı, acı" repliğini söylemiş ve raiting almak adına, oyunun kurallarını gerektiği gibi, tirbünlere oynamışsa , herkesin de haberi, kendi ölçüsüne göre, renklendirme hakkı vardır ve bence de, maddi beklentisinin olması da çok doğaldır. Benim niye bu konuya dahil olduğuma gelince, ben bu işi yıllar önce layığıyla ve bu işe aşık olarak yapan genç bir spikerken, böyle medyada klikleşmiş insanların bulunması nedeniyle anladım ki, iyi, akıllı ve kültürlü, ciddi olmanızın bir önemi yok, bunlar değeri olan şeyler değil, ne kadar absürd, ne kadar medyatik olursanız o zaman değerli oluyorsunuz, onun için dedim ki, senin yerin burası değil, sen sahneyi de, bu işleri de, gerçek oyuncularına bırak. Çok da iyi yapmışım, keza beğendiğim güzel bir söz vardır, Queen sevenler varsa bilirler, Show Must Go On diye aynen öyle yani, Show devam ettiği sürece, kadın ya da erkek Showman ler de olacak , eşyanın tabiatına uygun olarak…..

">

Zaman zaman arabama bir şeyler yaptırmak, jantlarını değiştirmek, cam filmleri taktırmak gibi, kısa sürede bir şeyler yaptırmaktan çok hoşlanıyorum. Genel anlamda, yaşamda da böyle, pratik olan , çabuk olan işlerden keyif alıyorum. Yine böyle bir günde, arabamla ilgilenirken, usta yanıma yaklaştı ve dedi ki, ilk yardım setiniz var mı? Var tabii dedim, bir süpermarketten almıştım, ucuzluktan 20 liraya o bana yeter dedim. Bir bakabilir miyim, içinde neler var dedi. Tabii bakın dedim, her şey var. Adam güldü, bunda hiçbir şey yok, yara bandı, gazlı bez bir de güya çekme halatı var. Bunlar olmaz, yangın söndürücünüz bile yok dedi. E ne yapayım o zaman? Bu seti alın içinde, boyunluk, yangın söndürücü, çekme halatı, ceset torbası var dedi. Bir dakika dedim, hepsi iyi güzel de, o ceset torbası da ne öyle, benim hiç ölmeye niyetim yok. Arabamın arkasında, ceset torbasıyla dolaşamam. Onu çıkartın çantadan o zaman alırım dedim. Adam, olmaz, muayeneye gittiğinizde, bunu da soruyorlar, lüzumlu bir şey, boş verin siz unutun gitsin dedi ve hop diye bagajın arkasına atıverdi.

Hayır, kanıma dokundu ne yalan söyleyeyim. O kadar alım satım vergisi öde, yılda 7milyar taşıt pulu öde, bir de Allah korusun ölürsen, ceset torbanı da yanında taşı. Mezar yerini, arsa alır gibi satın al. E pes artık dedim…Ölmek bile parayla, bir de para önemli değil falan derler, bal gibi de önemli, hem de öldükten sonra bile…

Öyle ya; belki, ne hayırsever insandı, bak bize para, pul bıraktı derler, ya da tam tersi oh gitti de kurtulduk, paralar da bize kaldı derler. Yani hep para, para, para…..

Bir diğer traji komik konu, yaklaşan belediye seçimleriyle ilgili, Başbakanımız, Kılıçdaroğlu için, İstanbul" un bir ucuna koysan, geri dönüş yolunu bulamaz, bir de Belediye Başkanlığı" na soyunuyor demiş. Kılıçdaroğlu" nun yanıtı da, o kadar vurucu olmasa da, fena değil, o da biz , yolsuzluk yaparak yolumuzu bulanlardan değiliz demiş. Hoş bir atışma olmuş, böyle tatlı, tatlı didişmişler. Tabii halkın bu konuyu nasıl değerlendirdiğini, seçimlerden sonra göreceğiz. Şahsen ben akıllı ve ölçülü olmak şartıyla, taşı gediğine oturtmasını ve böyle konuşanları pek beğenir ve severim. Akılsız insandansa, zararlı da olsa akıllı insanı severim. Çünkü akıllı rakip insanı geliştirir, rekabet duygusunu ayakta tutar. Akılsız insansa, sinirlerini bozar, insanı tüketir. Siyasette, belagat sanatı olduğuna göre, böyle tatlı tatlı atışmak, konunun tabiatına uygun…

Atışma deyince, medya da da atışmalar oluyor tabii, mesela geçenlerde, Flash Tv " de gece haberlerini sunan Gökhan Taşkın" la , Cengiz Semercioğlu arasında, böyle bir durum olmuştu. Gökhan Taşkın, kendisiyle gerçekleştirilen bir röportaj içersinde, başına, türban takması ve Gazze olaylarını protesto etmek için puşi taktığı zaman, kendisine yakıştırılan küçük Reha Muhtar yakıştırmasına, e ne yapalım, büyüğünün boğaz da yalısı var, küçüğünün de, villası olsun diye esprili bir yanıt vermişti. Semercioğlu" da, " nedense" bu konuda, pek bir hassas davranmış, ve bu konudaki engin televizyonculuğunu konuşturmuş ve hemen lafı patlatmıştı. Vayyy,; Reha Muhtar yalı almak için haber sunmadı, başarılı olduğu için yalısı oldu..Dedi..

Başarının tanımı herkese göre değişir bu bir, Reha Muhtar başarısızdı demiyorum. Reha Muhtar nasıl televizyon literatürüne bir espri konusu olarak geçen " acı var mı, acı" repliğini söylemiş ve raiting almak adına, oyunun kurallarını gerektiği gibi, tirbünlere oynamışsa , herkesin de haberi, kendi ölçüsüne göre, renklendirme hakkı vardır ve bence de, maddi beklentisinin olması da çok doğaldır. Benim niye bu konuya dahil olduğuma gelince, ben bu işi yıllar önce layığıyla ve bu işe aşık olarak yapan genç bir spikerken, böyle medyada klikleşmiş insanların bulunması nedeniyle anladım ki, iyi, akıllı ve kültürlü, ciddi olmanızın bir önemi yok, bunlar değeri olan şeyler değil, ne kadar absürd, ne kadar medyatik olursanız o zaman değerli oluyorsunuz, onun için dedim ki, senin yerin burası değil, sen sahneyi de, bu işleri de, gerçek oyuncularına bırak. Çok da iyi yapmışım, keza beğendiğim güzel bir söz vardır, Queen sevenler varsa bilirler, Show Must Go On diye aynen öyle yani, Show devam ettiği sürece, kadın ya da erkek Showman ler de olacak , eşyanın tabiatına uygun olarak…..

Tüm yazılarını göster