Siyaset spora, spor siyasete asla karıştırılmamalı…
Ancak Beşiktaş’ın Başkanlık seçimi, yöntem açısından siyasi partilere örnek olmalıdır.
Beşiktaş Kongresi tüm üyelere açıktı ve 11.975 kişinin oylarıyla gerçekleşti.
Beşiktaş Kongresi, “demokratik katılım”, aracısız (delegesiz/ ikincil seçmen tabakası olmadan) doğrudan demokrasinin en değerli bir örneği olarak uygarca sonuçlandı.
Peki başkanlık ve kurulların seçimi bizim siyasi partilerimizde böyle mi gerçekleşiyor?
En “solda” ve en “ilerici” olduğu söylenen partilerimizde bile başkanlar ve başkanlık kurulları delegeler eliyle seçiliyor.
Üstelik genellikle 1000-1500 dolayında delege oy veriyor… Düşünün örneğin 1.500.000 üyede 1500 üye!
“Efendim bucaklar, mahalleler, ilçeler, iller… binlerce noktadan tepe piramidine çıkan bir süreç yaşanmak zorundaymış…” “… Her bir alt kademe bir üst kademeyi seçerek Genel Kurul’a geliniyormuş!” “… Her yerde böyle imiş…”
Geçiniz bunları!
Birincisi her yerde öyle değil, ikincisi iletişim çağında ve elektronik imzanın geçerlilik kazandığı bir devirde tüm üyelerin katılımıyla genel başkanlar ve parti meclisi pekala belirlenebilir…
Belki ilk başlarda, alt kademelerde belde ve ilçelerde yönetimler, delege sistemiyle şekillenebilir ancak illerden itibaren il başkanları ve yönetimleri ve de genel kurulda tüm üyelerin katılımıyla seçimler yapılabilir.
Kaldı ki Türkiye, MERNİS ve e-devlet sistemini dünya çapında başarıyla hayata geçirmiş bir ülkedir… Bu alt yapı kullanılabilir ve en güvenlikli ortamları sağlayan ve geliştirilmesinde Türk mühendislerinin imzası bulunan yeni yazılım programlarıyla, kademeli ve çapraz denetimlerle, tüm kademlerde tüm üyelerle seçimler yapılabilir.
Asıl devrim budur! Zamanı gelmiş bir devrimi ertelemek ise ancak acı ve kayıp verir.
Bu gelişmeye direnmek “işimize gelmiyor” demektir… O zaman başka yerde iş aramalıdırlar.
Mevcut siyasi partiler yasası ve seçin sistemi ile Hazine yardımları zaten parti içi iktidarı perçinliyor, öyle olunca da toplumdaki gerçek değişim talepleri parti yönetimlerine yansımıyor…
O arada, siyasi partiler “kapalı işleyişe” yöneldikçe, sendikadan, kitle örgütlerinden koptukça; anket şirketlerinin, yabancı danışmanlarının, medya paket tanıtım şirketlerinin “eline bakar” hale geliyor…
İşte dün Beşiktaş Jimnastik Kulübü, çağdaş katılımcılığın en güzel örneğini verdi… Bir Gençlerbirliği Kongre üyesi olarak kartalları kutlarım. Bizim kongrelerimizde de her kesimden üyelerimiz özgürce düşüncelerini ifade etmekte ve yönetimlerimiz tüm üyelerimize açık genel kurullarla belirlenmektedir.
Ne dersiniz onca eleştirilecek yanına karşın, futbol dünyası siyasetten ileride mi?
Sayın Hasan Arat ve Sayın Adalı ile arkadaşlarını şimdiden tebrik ediyorum…
">
Siyaset spora, spor siyasete asla karıştırılmamalı…
Ancak Beşiktaş’ın Başkanlık seçimi, yöntem açısından siyasi partilere örnek olmalıdır.
Beşiktaş Kongresi tüm üyelere açıktı ve 11.975 kişinin oylarıyla gerçekleşti.
Beşiktaş Kongresi, “demokratik katılım”, aracısız (delegesiz/ ikincil seçmen tabakası olmadan) doğrudan demokrasinin en değerli bir örneği olarak uygarca sonuçlandı.
Peki başkanlık ve kurulların seçimi bizim siyasi partilerimizde böyle mi gerçekleşiyor?
En “solda” ve en “ilerici” olduğu söylenen partilerimizde bile başkanlar ve başkanlık kurulları delegeler eliyle seçiliyor.
Üstelik genellikle 1000-1500 dolayında delege oy veriyor… Düşünün örneğin 1.500.000 üyede 1500 üye!
“Efendim bucaklar, mahalleler, ilçeler, iller… binlerce noktadan tepe piramidine çıkan bir süreç yaşanmak zorundaymış…” “… Her bir alt kademe bir üst kademeyi seçerek Genel Kurul’a geliniyormuş!” “… Her yerde böyle imiş…”
Geçiniz bunları!
Birincisi her yerde öyle değil, ikincisi iletişim çağında ve elektronik imzanın geçerlilik kazandığı bir devirde tüm üyelerin katılımıyla genel başkanlar ve parti meclisi pekala belirlenebilir…
Belki ilk başlarda, alt kademelerde belde ve ilçelerde yönetimler, delege sistemiyle şekillenebilir ancak illerden itibaren il başkanları ve yönetimleri ve de genel kurulda tüm üyelerin katılımıyla seçimler yapılabilir.
Kaldı ki Türkiye, MERNİS ve e-devlet sistemini dünya çapında başarıyla hayata geçirmiş bir ülkedir… Bu alt yapı kullanılabilir ve en güvenlikli ortamları sağlayan ve geliştirilmesinde Türk mühendislerinin imzası bulunan yeni yazılım programlarıyla, kademeli ve çapraz denetimlerle, tüm kademlerde tüm üyelerle seçimler yapılabilir.
Asıl devrim budur! Zamanı gelmiş bir devrimi ertelemek ise ancak acı ve kayıp verir.
Bu gelişmeye direnmek “işimize gelmiyor” demektir… O zaman başka yerde iş aramalıdırlar.
Mevcut siyasi partiler yasası ve seçin sistemi ile Hazine yardımları zaten parti içi iktidarı perçinliyor, öyle olunca da toplumdaki gerçek değişim talepleri parti yönetimlerine yansımıyor…
O arada, siyasi partiler “kapalı işleyişe” yöneldikçe, sendikadan, kitle örgütlerinden koptukça; anket şirketlerinin, yabancı danışmanlarının, medya paket tanıtım şirketlerinin “eline bakar” hale geliyor…
İşte dün Beşiktaş Jimnastik Kulübü, çağdaş katılımcılığın en güzel örneğini verdi… Bir Gençlerbirliği Kongre üyesi olarak kartalları kutlarım. Bizim kongrelerimizde de her kesimden üyelerimiz özgürce düşüncelerini ifade etmekte ve yönetimlerimiz tüm üyelerimize açık genel kurullarla belirlenmektedir.
Ne dersiniz onca eleştirilecek yanına karşın, futbol dünyası siyasetten ileride mi?
Sayın Hasan Arat ve Sayın Adalı ile arkadaşlarını şimdiden tebrik ediyorum…