Belediye Kanunu gereğince belediyeler, belde sakinlerinin mahalli müşterek nitelikteki ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulan ve karar organı seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan, idari ve mali özerkliğe sahip kamu tüzel kişileridir.
Günümüzde, sosyal belediyecilik adı altında eğitimden sağlığa, spordan sanata, müzikten eğlenceye kadar çok farklı sosyal ve kültürel faaliyetler belediyeler tarafından yerine getirilmektedir. Bazen, merkezi hükümetin yerine getirmesi gereken hizmetler bile, belediyeler tarafından yerine getirilmeye çalışılmaktadır.
Bu tür faaliyetler, hizmet anlayışı ya da siyasi amaçlarla yapılabilmektedir. Bu tür hizmetleri yerine getirmek amacıyla, ilave personelin işe alınmasına veya dışarıdan hizmet satın alınmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Bu durum, kaynak ihtiyacını artırmakta, belediye bütçelerine ek yükler getirmektedir.
Bugün ise, çok sayıda belediyenin kamu borçları başta olmak üzere borçları ve kaynaklarının yetersizliği konuşuluyor, tartışılıyor. Belediyeler, bir yandan yatırım ve hizmet çabasında olurken, bir yandan da ağır borç yükü altında bulunuyorlar.
Böyle bir tablo karşısında belediyeler, tasarrufu ön planda tutarak, yürüttükleri tüm faaliyetleri gözden geçirerek,
Kanunla kendilerine verilen “Belde sakinlerinin mahalli müşterek nitelikteki ihtiyaçlarını karşılamak” görevlerine öncelik vermelidirler. Kaynaklarını, öncelikle müşterek ihtiyaçların karşılanması amacıyla kullanmak zorundadırlar.
Gelirlerini artırmak, her belediyenin ekonomik potansiyeline (nüfus ve coğrafi konumu, konut ve işyeri sayısı, sahip olduğu taşınmazlara) göre farklılık göstermektedir. Borçların ödenmesi ise, yeni gelir kaynaklarının yaratılmasına ve bütçe gelir gider dengesine bağlı bulunmaktadır.
Belediyeler, açık ve şeffaf yönetim anlayışının, hesap verebilirliğin bir gereği olarak, bütçelerini vatandaşlar ile düzenli olarak paylaşmalıdır. Hizmet beklentisi içerisinde olan vatandaşlar, belediyelerinin bütçe imkanlarını bilmelidirler.
Belediye borçları, siyasi bir baskı unsuru ve belediyeler arasında ayrım yapılmaksızın, belediye faaliyetlerini aksatmadan ödenebilirlikleri sağlanmalıdır. Belediyeler de, tasarrufu ön planda tutarak, tüm faaliyetlerini ve kaynaklarını gözden geçirmeli, mahalli müşterek nitelikteki ihtiyaçlara, hizmetlere öncelik vermelidir.
Saygılarımızla.
Levent KÜÇÜK
Genel Başkan
Tüketiciler Derneği (TÜDER)
">
Belediye Kanunu gereğince belediyeler, belde sakinlerinin mahalli müşterek nitelikteki ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulan ve karar organı seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan, idari ve mali özerkliğe sahip kamu tüzel kişileridir.
Günümüzde, sosyal belediyecilik adı altında eğitimden sağlığa, spordan sanata, müzikten eğlenceye kadar çok farklı sosyal ve kültürel faaliyetler belediyeler tarafından yerine getirilmektedir. Bazen, merkezi hükümetin yerine getirmesi gereken hizmetler bile, belediyeler tarafından yerine getirilmeye çalışılmaktadır.
Bu tür faaliyetler, hizmet anlayışı ya da siyasi amaçlarla yapılabilmektedir. Bu tür hizmetleri yerine getirmek amacıyla, ilave personelin işe alınmasına veya dışarıdan hizmet satın alınmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Bu durum, kaynak ihtiyacını artırmakta, belediye bütçelerine ek yükler getirmektedir.
Bugün ise, çok sayıda belediyenin kamu borçları başta olmak üzere borçları ve kaynaklarının yetersizliği konuşuluyor, tartışılıyor. Belediyeler, bir yandan yatırım ve hizmet çabasında olurken, bir yandan da ağır borç yükü altında bulunuyorlar.
Böyle bir tablo karşısında belediyeler, tasarrufu ön planda tutarak, yürüttükleri tüm faaliyetleri gözden geçirerek,
Kanunla kendilerine verilen “Belde sakinlerinin mahalli müşterek nitelikteki ihtiyaçlarını karşılamak” görevlerine öncelik vermelidirler. Kaynaklarını, öncelikle müşterek ihtiyaçların karşılanması amacıyla kullanmak zorundadırlar.
Gelirlerini artırmak, her belediyenin ekonomik potansiyeline (nüfus ve coğrafi konumu, konut ve işyeri sayısı, sahip olduğu taşınmazlara) göre farklılık göstermektedir. Borçların ödenmesi ise, yeni gelir kaynaklarının yaratılmasına ve bütçe gelir gider dengesine bağlı bulunmaktadır.
Belediyeler, açık ve şeffaf yönetim anlayışının, hesap verebilirliğin bir gereği olarak, bütçelerini vatandaşlar ile düzenli olarak paylaşmalıdır. Hizmet beklentisi içerisinde olan vatandaşlar, belediyelerinin bütçe imkanlarını bilmelidirler.
Belediye borçları, siyasi bir baskı unsuru ve belediyeler arasında ayrım yapılmaksızın, belediye faaliyetlerini aksatmadan ödenebilirlikleri sağlanmalıdır. Belediyeler de, tasarrufu ön planda tutarak, tüm faaliyetlerini ve kaynaklarını gözden geçirmeli, mahalli müşterek nitelikteki ihtiyaçlara, hizmetlere öncelik vermelidir.
Saygılarımızla.
Levent KÜÇÜK
Genel Başkan
Tüketiciler Derneği (TÜDER)