Samsun’da Ahmet Türk’ün yumruklu saldırıya uğraması günlerdir kamuoyunu meşgul etmeye devam ediyor. Şüphesiz Ahmet Türk’e o kadar güvenlik çemberi ve kalabalık arasında yapılan saldırı bütünüyle çirkindir ve savunulacak hiçbir tarafı yoktur.
Ahmet Türk iki tarafta sıkışmış, hayattan, politikadan önemli deneyimler kazanmış bir siyasetçi. Eski şahin görünümünü dingin sulara bırakmış durumda. Yaptığı siyaseti onaylamasam da, bazı sözlerini fazla ciddiye almasam da hakkını vermek zorunluluğum var. Nicedir Kürt ve Kürt halkları arasındaki köprüleri onarma konusunda çaba sarf ediyordu.
Tercihte öncelikli düşünceleri ve değer yargıları var. Hayata, siyasete, ülke geleceğine farklı pencerelerden baksa da, demokrasi anlayışında sakatlıklar bulunsa da, farklı dünyaların insanı olsa da bu onun sokak ortasında yumruklanmasına sebep oluşturmaz.
Bu üzücü saldırı ve sonrasında beni en fazla “taraflı” yorumlar güldürüyor. Mesela “bir çaycı” diyerek saldırganın mesleği üzerinden küçümseme haberleri yapanlar, azmettiricinin ortalıklarda olmamasını yazdılar. Taraf gazetesi Ahmet Türk’e yapılan çirkin saldırıyı normal olarak “Türk’e organize saldırı” başlığı ile manşetten gördü.
Gerçek demokratlık benzer her olay karşısında aynı tepkiyi verebilme cesaretinde ve dürüstlüğündedir.
Hatırlayacaksınız... CHP lideri Deniz Baykal Van ziyaretinde içlerinde bazı siyasi parti üyelerinin de varlığı iddia edilen bir grup tarafından taşlı, yumurtalı saldırıya uğramıştı. Aynı Taraf gazetesi nedense bu saldırıyı hiçbir şekilde gör(e)medi! Veya ben göremedim!
Bir saldırının, haber değeri taşıması için illa fiziki temas mu kurulması gerekiyordu? İlla kan mı akması gerekiyordu? Yoksa mağdur olanın siyasi kimliği habercilik değerlerinin ve basın ahlakının önüne mi geçti? Yumurtalı demokrasi başlıklı yazılar yazarak içten içe sevinenlerin demokrasi kahramanlarının yapmacıklığı gün yüzüne çıkmıştır.
Öyle ya; Baykal’a yumurta atılması kendiliğinden gelişen halk tepkisi... Ahmet Türk’e saldıranın arkasında bir güç var... Yumruk atana birleşen güçler nedense otobüse molotof atanlara sessiz kalıyor! Çelişkilere bakar mısınız?
Ancak şark kurnazlığından sıyrılıp, demokrat olabilenler demokrasinin önemini kavrayabilirler. Demokrasi önündeki en büyük engel nefret yüklü düşmanca düşüncelerdir. Düşüncelerle oluşturulan bulutlar kalksa aydınlık yarınlar koşa koşa gelecek.
Neden Samsun?
Bulanık davasının "güvenlik" sebebi ile Muş yerine Ogün Samast'ın kahraman gibi karşılandığı Samsun'a alınması ve yazı konusu her iki saldırı bize bu ülkede ciddi bir güvenlik zafiyeti olduğunu kanıtlıyor ve eli terazili kadın bu kez utancından gözlerini kapatıyor...
">
Samsun’da Ahmet Türk’ün yumruklu saldırıya uğraması günlerdir kamuoyunu meşgul etmeye devam ediyor. Şüphesiz Ahmet Türk’e o kadar güvenlik çemberi ve kalabalık arasında yapılan saldırı bütünüyle çirkindir ve savunulacak hiçbir tarafı yoktur.
Ahmet Türk iki tarafta sıkışmış, hayattan, politikadan önemli deneyimler kazanmış bir siyasetçi. Eski şahin görünümünü dingin sulara bırakmış durumda. Yaptığı siyaseti onaylamasam da, bazı sözlerini fazla ciddiye almasam da hakkını vermek zorunluluğum var. Nicedir Kürt ve Kürt halkları arasındaki köprüleri onarma konusunda çaba sarf ediyordu.
Tercihte öncelikli düşünceleri ve değer yargıları var. Hayata, siyasete, ülke geleceğine farklı pencerelerden baksa da, demokrasi anlayışında sakatlıklar bulunsa da, farklı dünyaların insanı olsa da bu onun sokak ortasında yumruklanmasına sebep oluşturmaz.
Bu üzücü saldırı ve sonrasında beni en fazla “taraflı” yorumlar güldürüyor. Mesela “bir çaycı” diyerek saldırganın mesleği üzerinden küçümseme haberleri yapanlar, azmettiricinin ortalıklarda olmamasını yazdılar. Taraf gazetesi Ahmet Türk’e yapılan çirkin saldırıyı normal olarak “Türk’e organize saldırı” başlığı ile manşetten gördü.
Gerçek demokratlık benzer her olay karşısında aynı tepkiyi verebilme cesaretinde ve dürüstlüğündedir.
Hatırlayacaksınız... CHP lideri Deniz Baykal Van ziyaretinde içlerinde bazı siyasi parti üyelerinin de varlığı iddia edilen bir grup tarafından taşlı, yumurtalı saldırıya uğramıştı. Aynı Taraf gazetesi nedense bu saldırıyı hiçbir şekilde gör(e)medi! Veya ben göremedim!
Bir saldırının, haber değeri taşıması için illa fiziki temas mu kurulması gerekiyordu? İlla kan mı akması gerekiyordu? Yoksa mağdur olanın siyasi kimliği habercilik değerlerinin ve basın ahlakının önüne mi geçti? Yumurtalı demokrasi başlıklı yazılar yazarak içten içe sevinenlerin demokrasi kahramanlarının yapmacıklığı gün yüzüne çıkmıştır.
Öyle ya; Baykal’a yumurta atılması kendiliğinden gelişen halk tepkisi... Ahmet Türk’e saldıranın arkasında bir güç var... Yumruk atana birleşen güçler nedense otobüse molotof atanlara sessiz kalıyor! Çelişkilere bakar mısınız?
Ancak şark kurnazlığından sıyrılıp, demokrat olabilenler demokrasinin önemini kavrayabilirler. Demokrasi önündeki en büyük engel nefret yüklü düşmanca düşüncelerdir. Düşüncelerle oluşturulan bulutlar kalksa aydınlık yarınlar koşa koşa gelecek.
Neden Samsun?
Bulanık davasının "güvenlik" sebebi ile Muş yerine Ogün Samast'ın kahraman gibi karşılandığı Samsun'a alınması ve yazı konusu her iki saldırı bize bu ülkede ciddi bir güvenlik zafiyeti olduğunu kanıtlıyor ve eli terazili kadın bu kez utancından gözlerini kapatıyor...