Eylül 2015'te cansız bedeni kıyılarımıza vuran Alyan bebeğin resmini hatırlarsınız.
O günden bugüne göçler, savaşlar, iş gücü sömürüsü, organ ticareti ve cinsel istismarın en büyük mağdurları yine çocuklar.
Sekiz milyarlık dünya nüfusunun yüzde 11'i yeterli beslenemiyor, yaklaşık 850 milyon insan yatağa aç giriyor.
Günümüzde en az 250 bin çocuğun "asker" olarak çarpıştırıldığı biliniyor…
Dünya'da nefes alan her 10 çocuktan biri "işçi" ve aşağı yukarı 160 milyon çocuk son derecede kötü koşullarda üretime koşuluyor...
Fakat bu tablodan çok daha utanılası bir bilgi ilerleyen satırlarda bulunuyor...
Evet çocuklar, cinsel istismara uğruyor...
Devam edelim;
110 milyon insanın göçer vaziyette olduğu dünyamızda Türkiye'miz en geniş açık-hava sığınma evlerinden biri; bu anlamda 4 milyonu aşkın kadın, erkek, çocuk vatan toprağımızda bulunuyor!
Bizim için de çocuk iş gücü ayıbı ve "çocuk gelin" utancı zaten geçerli, ancak bu "sığınmacı" siyasetiyle, derdimiz bir iken bine katlanmış bulunuyor...
Bunu yakın gelecekte korkarım daha çok tecrübe edeceğiz...
Biz dönelim insanlık suçlarının en büyüklerinden birine:
Kısa bir süre önce basınımıza da yansıdığı gibi "Epstein davası" yerkürenin gündemine tekrar girdi...
Neydi konu?
Epstein adlı ABD'li finans baronu 6 Temmuz 2019'da FBI tarafından yakalanır, bir ay içinde de tutuklu bulunduğu hapishanede ölü bulunur!
Neydi suçlamalar?
Çocuk kaçırma ve zorla çocukları cinsel köle olarak kullanma...
Virgin adaları hinterlandında büyük ve küçük iki adada kaçırılan ve kandırılan çocuklara, "seçilmiş" davetli misafirler tarafından tecavüz edildiği ve çocuklara işkence yapıldığı belgelerle ortaya konulmuştu.
Yine devam edelim: "Davetli müşterileri, sapkın misafirleri" arasında Atlantik ve Dünya çapında iş insanları, devlet yöneticileri, nüfuzlu politikacılar, medya ve sanat yıldızlarının da olduğu iddia edilen bu iğrenç dosyada çok ilginç olgular var...
Örneğin, Epstein adlı manyağın hayat arkadaşı (medya patronu Robert Maxwell'in kızı) Ghislaine Maxwell'in "Kurban çocukların tedarikinin" de bulunduğu 5 suçtan kesinleşmiş mahrumiyeti bulunuyor... İnternetten resmine de baktım tam bir frenolojik surat!
Bir de pilot var; bayan! Nadia Morçinko, bu da sanırım adalara "çocuk ve müşteri/ misafir" sevkiyatından sorumlu; itirafları arasında adalara Türkiye'den de çocukların getirildiği yer alıyor imiş..
Ne ki bu beyan, henüz doğrulanmadıysa da, "Epstein davasını" ülkemizin gündemine daha bir derinden "havale" etmiş bulunuyor...
Tüm bunların yanı sıra bir başka tiksindirici iddia daha gündeme getirildi:
Kimi varsıl, para duvarını aşmış ancak insanlık sınavından çakmış kişiler sözüm-ona yaşlanmayı geciktirdiği inanışıyla adrenalini yükselmiş çocuk kanını temin ediyorlarmış...
Adrenalinin çocuğun veya herhangi bir insanın kanında yüksek düzeylere erişmesi ise heyecan ve korkuya ve savunma mekanizmasının harekete geçirilmesine bağlıdır (der uzmanlar)…
O halde çocuğu adamakıllı korkutmak ve canını yakmak gerekiyor ki bu kan bekleyen vampirler istediklerini elde ettiklerini sansınlar.
Gerçekten bu drama ilişkin iddialar da var ve sahipsiz çocuklara, cinsel haz dışında onların kanlarını almak için işkence yapıldığı savları ortalığa saçılmış durumda...
İşte böyle bir dünyada yaşıyoruz...
Gündeme gelen yüzyılın en iğrenç davalarından biri dolayısıyla Türkiye’de de çocukların kaçırılma/ kaybolma konusu irdelendi.
Deprem dağınıklığı yaşayan, ondan önce Sincan’da 2006’larda “kaybolan” çocuklar ve yakınlarda Antalya kıyılarına vuran çocuk cesetleri de düşünülünce, toplum, haklı olarak tedirgin oldu…
Ne ki; bu kapsamda, çocuklarla ilgili bir araştırma önergesi TBMM’nde ret edildi!
Devam edelim;
Bizler açısından;
Çocuklarımıza sahip çıkmak onlara çok geçerli bir aile ve okul eğitimi vermekle başlar...
Eşitlikçi, laik, bilimsel bir eğitim ile geleneklerimizin güzel terbiyesinin çocuğun ruhunda ve dimağında özümsemesine olanak sağlamalıyız...
Yurt ve barınma sorunlarını çözmeliyiz...
Geliriyle geçimiyle hakça insancıl bir dünya kurmalıyız...
O arada tüm dünyada insancıl hakça işleyişi aramalıyız…
Çocuklara yönelik suçları insanlık suçu olarak kabul etmeli en ağır şekilde cezalandırmalıyız.
Yok değilse...
Bu yaşanılanlara ve iddialara bakınca:
Her zerresi her karışıyla,
Batsın bu Dünya diyesim geliyor...
">
Eylül 2015'te cansız bedeni kıyılarımıza vuran Alyan bebeğin resmini hatırlarsınız.
O günden bugüne göçler, savaşlar, iş gücü sömürüsü, organ ticareti ve cinsel istismarın en büyük mağdurları yine çocuklar.
Sekiz milyarlık dünya nüfusunun yüzde 11'i yeterli beslenemiyor, yaklaşık 850 milyon insan yatağa aç giriyor.
Günümüzde en az 250 bin çocuğun "asker" olarak çarpıştırıldığı biliniyor…
Dünya'da nefes alan her 10 çocuktan biri "işçi" ve aşağı yukarı 160 milyon çocuk son derecede kötü koşullarda üretime koşuluyor...
Fakat bu tablodan çok daha utanılası bir bilgi ilerleyen satırlarda bulunuyor...
Evet çocuklar, cinsel istismara uğruyor...
Devam edelim;
110 milyon insanın göçer vaziyette olduğu dünyamızda Türkiye'miz en geniş açık-hava sığınma evlerinden biri; bu anlamda 4 milyonu aşkın kadın, erkek, çocuk vatan toprağımızda bulunuyor!
Bizim için de çocuk iş gücü ayıbı ve "çocuk gelin" utancı zaten geçerli, ancak bu "sığınmacı" siyasetiyle, derdimiz bir iken bine katlanmış bulunuyor...
Bunu yakın gelecekte korkarım daha çok tecrübe edeceğiz...
Biz dönelim insanlık suçlarının en büyüklerinden birine:
Kısa bir süre önce basınımıza da yansıdığı gibi "Epstein davası" yerkürenin gündemine tekrar girdi...
Neydi konu?
Epstein adlı ABD'li finans baronu 6 Temmuz 2019'da FBI tarafından yakalanır, bir ay içinde de tutuklu bulunduğu hapishanede ölü bulunur!
Neydi suçlamalar?
Çocuk kaçırma ve zorla çocukları cinsel köle olarak kullanma...
Virgin adaları hinterlandında büyük ve küçük iki adada kaçırılan ve kandırılan çocuklara, "seçilmiş" davetli misafirler tarafından tecavüz edildiği ve çocuklara işkence yapıldığı belgelerle ortaya konulmuştu.
Yine devam edelim: "Davetli müşterileri, sapkın misafirleri" arasında Atlantik ve Dünya çapında iş insanları, devlet yöneticileri, nüfuzlu politikacılar, medya ve sanat yıldızlarının da olduğu iddia edilen bu iğrenç dosyada çok ilginç olgular var...
Örneğin, Epstein adlı manyağın hayat arkadaşı (medya patronu Robert Maxwell'in kızı) Ghislaine Maxwell'in "Kurban çocukların tedarikinin" de bulunduğu 5 suçtan kesinleşmiş mahrumiyeti bulunuyor... İnternetten resmine de baktım tam bir frenolojik surat!
Bir de pilot var; bayan! Nadia Morçinko, bu da sanırım adalara "çocuk ve müşteri/ misafir" sevkiyatından sorumlu; itirafları arasında adalara Türkiye'den de çocukların getirildiği yer alıyor imiş..
Ne ki bu beyan, henüz doğrulanmadıysa da, "Epstein davasını" ülkemizin gündemine daha bir derinden "havale" etmiş bulunuyor...
Tüm bunların yanı sıra bir başka tiksindirici iddia daha gündeme getirildi:
Kimi varsıl, para duvarını aşmış ancak insanlık sınavından çakmış kişiler sözüm-ona yaşlanmayı geciktirdiği inanışıyla adrenalini yükselmiş çocuk kanını temin ediyorlarmış...
Adrenalinin çocuğun veya herhangi bir insanın kanında yüksek düzeylere erişmesi ise heyecan ve korkuya ve savunma mekanizmasının harekete geçirilmesine bağlıdır (der uzmanlar)…
O halde çocuğu adamakıllı korkutmak ve canını yakmak gerekiyor ki bu kan bekleyen vampirler istediklerini elde ettiklerini sansınlar.
Gerçekten bu drama ilişkin iddialar da var ve sahipsiz çocuklara, cinsel haz dışında onların kanlarını almak için işkence yapıldığı savları ortalığa saçılmış durumda...
İşte böyle bir dünyada yaşıyoruz...
Gündeme gelen yüzyılın en iğrenç davalarından biri dolayısıyla Türkiye’de de çocukların kaçırılma/ kaybolma konusu irdelendi.
Deprem dağınıklığı yaşayan, ondan önce Sincan’da 2006’larda “kaybolan” çocuklar ve yakınlarda Antalya kıyılarına vuran çocuk cesetleri de düşünülünce, toplum, haklı olarak tedirgin oldu…
Ne ki; bu kapsamda, çocuklarla ilgili bir araştırma önergesi TBMM’nde ret edildi!
Devam edelim;
Bizler açısından;
Çocuklarımıza sahip çıkmak onlara çok geçerli bir aile ve okul eğitimi vermekle başlar...
Eşitlikçi, laik, bilimsel bir eğitim ile geleneklerimizin güzel terbiyesinin çocuğun ruhunda ve dimağında özümsemesine olanak sağlamalıyız...
Yurt ve barınma sorunlarını çözmeliyiz...
Geliriyle geçimiyle hakça insancıl bir dünya kurmalıyız...
O arada tüm dünyada insancıl hakça işleyişi aramalıyız…
Çocuklara yönelik suçları insanlık suçu olarak kabul etmeli en ağır şekilde cezalandırmalıyız.
Yok değilse...
Bu yaşanılanlara ve iddialara bakınca:
Her zerresi her karışıyla,
Batsın bu Dünya diyesim geliyor...