Türkiye ile PKK arasındaki mücadele tam 30 yıldır devam ediyor.
Şaka değil, tamı tamına 30 koca yıl!
Eski gazete manşetlerini, önemli haber veriyor edasıyla ekranlarda boy gösteren generallerin, devleti yöneten bakan ve başbakanların hatta Cumhurbaşkanlarının kibirli beyanlarını hatırlayın…
“Kökünü kazıdık.”
“Terör örgütünün belini kırdık”
“Son terörist ölene kadar devam edilecek”
“Terörle mücadelemiz sürüyor…”
(Mış, mış da mış mış!)
Yıl 2015 ve kanlı masal devam ediyor.
30 yıldır söylenenlerin bugünlerden farkı var mı?
Yok…
Söylem aynı, laflar bildik ama canavar yıllar geçtikçe büyüyor!
TSK 30 yıldır karadan, milyon dolarlık uçaklardan atılan bombalarla havadan operasyonlar yapıyor, örgüt üyeleri “etkisi hale getiriliyor”
Peki, 30 yıldır ne terör bitiyor, ne terörist!
30 yıldır on binlerce can neden gitti, bu kadar aile neden perişan, anneler, babalar neden yüreği yanık!
Peki neden?
Aynaya farklı açılardan bakmanın zamanı gelmedi mi?
Dağdaki karakola uzun namlulu silahlarla, roket atarlarla sınırdan gelip saldıranları hadi bir açıdan anlamak mümkün çünkü terörist haindir…
Peki ya şehirlere silah ve mühimmat yığınları yapılırken, canlı bombalar elini konulu sallayarak eylem yaparken, bu ülkenin kahraman(!) istihbarat yöneticileri neden el üstünde tutuluyor yıllardır?
İnanmak istemediğimiz ama doğru olduğuna büyük çoğunluğun inandığı bir şey var artık: Maalesef yapılan her iş, her operasyon, dünde, bugün de içerdeki Milliyetçi oyları toparlamak ve yakında yapılacak seçimlerden muhafazakâr sağ her hangi bir partinin daha fazla oy toplamasını sağlamaya yönelik!
Hep tribünlere oynuyorlar, ama asıl gencecik oyuncular yok olup gidiyor!
Buna artık bir çare bulunmalı, birileri engel olmalı!
30 yıldır ülkeyi yöneten siyasi sağ zihniyetin Kürt nüfusa bakış açısı uzun yıllardır çok değişmedi.
Bu sağ ve sığ anlayış onca kültürel ve ekonomik zenginliğe rağmen Kürtlerin yaşadığı bölgeleri hep sürgün yeri anlayışıyla yönetti. Ülkenin batısından, doğuya doğru turistik gezi yapın bunu net fark edeceksiniz!
Evet, Türkiye Cumhuriyetinin devamı için silahlı tehditlerin karşısında gerekli mücadele verilmeli; buna kesinlikle itirazım yok. Ama asıl mesela silahlı mücadelenin bitmesini engelleyen, siyasi, kültürel, ekonomik ve geniş anlamda demokratik yaşam ve kültürün geliştirilememesi.
İş olanaklarının arttırılarak, gelişmiş sağlık yatırımları yapılarak Kürtlerin kendi bölgelerinden başka yerleri yaşam alanı olarak seçmesinin önüne geçilmeli.
Yaşadığı alanlar ekonomik zenginliğe kavuşturulmalı, devlet askeri operasyonlardan önce siyasi ve ekonomik otoritesiyle varlığını hissettirmeli.
Bu küçük gelişme bile, terör örgütünün varlık sebebini ortadan kaldıracaktır. Yapılan hizmetlerin korunması terör döneminde asker polis tarafından sağlanacak ama devletin gücünü hisseden bölge insanı bir süre sonra yatırımları kendi canıyla koruyacaktır…
Ve tabi varsa, bu mücadelenin bitmesini engelleyen çıbanlar neredeyse ve kimse mutlaka temizlenmeli.
PKK terör örgütü hiçbir zaman Kürt halkının kazanımları için mücadele vermedi.
Aslında Kürt halkını bile temsil etmiyor.
Ama devletin bıraktığı otoriteyi, elinde silahıyla birileri dolduruyor işte..
Ve gariban bölge insanı kendini bir yerden sonra örgütün silahına güvenmek zorunda kalıyor…
Devlet barışçıl otoritesi ve yatırım devamlılığı ile örgütün eleman takviyesinin önüne geçmelidir.
Çünkü 30 yıldır çeşitli nedenlerle “bitirilemeyen” örgüt varlığı, günümüzde örgütü psikolojik olarak yenilemekte ve güçlendirmektedir.
30 yıldır silahla bitirilemeyen terör örgütü artık halka kendi kurduğu medyasıyla rahatça propaganda yapabiliyor. Biz sadece bun medyaya insanların ulaşmasını engellemeye çalışıyoruz.
Yani yine bildik çağ dışı yöntemle!
Meselenin yasaklamakla çözülemediğini öğrenemedik gitti.
Terör örgütünün iş silahladır..
Örgüte akan suyu kesersen, silahın sana doğrulmasını da engellemiş olursun!
Örgütün suyunu kesmek için ‘Bu çocuklar niye dağa gidiyor?’ sorusuna cevap bulmak gerekir.
Örgütün suyunu kesmek için devlet ile bölge halkı arasındaki “güven ikliminin” yeniden inşası gerekmektedir.
Bunu yapacak olan da tribünlere oynayan siyasilerdir.
Bu kanlı oyun artık bozulmalıdır.
Ne tarafta olduğunun önemi yok artık.
Gencecik çocukların ölmesine bir son verilmelidir.
İzmirli ana da, Mersinli ana da, tıpkı Mardinli veya Cizreli ana gibi oğullarının yaşamasını istiyor.
Barış için yaşama birileri el uzatmalıdır.
Yarın geç olabilir, bugün neden olmasın!
www.twitter.com/yolagiden
">
Türkiye ile PKK arasındaki mücadele tam 30 yıldır devam ediyor.
Şaka değil, tamı tamına 30 koca yıl!
Eski gazete manşetlerini, önemli haber veriyor edasıyla ekranlarda boy gösteren generallerin, devleti yöneten bakan ve başbakanların hatta Cumhurbaşkanlarının kibirli beyanlarını hatırlayın…
“Kökünü kazıdık.”
“Terör örgütünün belini kırdık”
“Son terörist ölene kadar devam edilecek”
“Terörle mücadelemiz sürüyor…”
(Mış, mış da mış mış!)
Yıl 2015 ve kanlı masal devam ediyor.
30 yıldır söylenenlerin bugünlerden farkı var mı?
Yok…
Söylem aynı, laflar bildik ama canavar yıllar geçtikçe büyüyor!
TSK 30 yıldır karadan, milyon dolarlık uçaklardan atılan bombalarla havadan operasyonlar yapıyor, örgüt üyeleri “etkisi hale getiriliyor”
Peki, 30 yıldır ne terör bitiyor, ne terörist!
30 yıldır on binlerce can neden gitti, bu kadar aile neden perişan, anneler, babalar neden yüreği yanık!
Peki neden?
Aynaya farklı açılardan bakmanın zamanı gelmedi mi?
Dağdaki karakola uzun namlulu silahlarla, roket atarlarla sınırdan gelip saldıranları hadi bir açıdan anlamak mümkün çünkü terörist haindir…
Peki ya şehirlere silah ve mühimmat yığınları yapılırken, canlı bombalar elini konulu sallayarak eylem yaparken, bu ülkenin kahraman(!) istihbarat yöneticileri neden el üstünde tutuluyor yıllardır?
İnanmak istemediğimiz ama doğru olduğuna büyük çoğunluğun inandığı bir şey var artık: Maalesef yapılan her iş, her operasyon, dünde, bugün de içerdeki Milliyetçi oyları toparlamak ve yakında yapılacak seçimlerden muhafazakâr sağ her hangi bir partinin daha fazla oy toplamasını sağlamaya yönelik!
Hep tribünlere oynuyorlar, ama asıl gencecik oyuncular yok olup gidiyor!
Buna artık bir çare bulunmalı, birileri engel olmalı!
30 yıldır ülkeyi yöneten siyasi sağ zihniyetin Kürt nüfusa bakış açısı uzun yıllardır çok değişmedi.
Bu sağ ve sığ anlayış onca kültürel ve ekonomik zenginliğe rağmen Kürtlerin yaşadığı bölgeleri hep sürgün yeri anlayışıyla yönetti. Ülkenin batısından, doğuya doğru turistik gezi yapın bunu net fark edeceksiniz!
Evet, Türkiye Cumhuriyetinin devamı için silahlı tehditlerin karşısında gerekli mücadele verilmeli; buna kesinlikle itirazım yok. Ama asıl mesela silahlı mücadelenin bitmesini engelleyen, siyasi, kültürel, ekonomik ve geniş anlamda demokratik yaşam ve kültürün geliştirilememesi.
İş olanaklarının arttırılarak, gelişmiş sağlık yatırımları yapılarak Kürtlerin kendi bölgelerinden başka yerleri yaşam alanı olarak seçmesinin önüne geçilmeli.
Yaşadığı alanlar ekonomik zenginliğe kavuşturulmalı, devlet askeri operasyonlardan önce siyasi ve ekonomik otoritesiyle varlığını hissettirmeli.
Bu küçük gelişme bile, terör örgütünün varlık sebebini ortadan kaldıracaktır. Yapılan hizmetlerin korunması terör döneminde asker polis tarafından sağlanacak ama devletin gücünü hisseden bölge insanı bir süre sonra yatırımları kendi canıyla koruyacaktır…
Ve tabi varsa, bu mücadelenin bitmesini engelleyen çıbanlar neredeyse ve kimse mutlaka temizlenmeli.
PKK terör örgütü hiçbir zaman Kürt halkının kazanımları için mücadele vermedi.
Aslında Kürt halkını bile temsil etmiyor.
Ama devletin bıraktığı otoriteyi, elinde silahıyla birileri dolduruyor işte..
Ve gariban bölge insanı kendini bir yerden sonra örgütün silahına güvenmek zorunda kalıyor…
Devlet barışçıl otoritesi ve yatırım devamlılığı ile örgütün eleman takviyesinin önüne geçmelidir.
Çünkü 30 yıldır çeşitli nedenlerle “bitirilemeyen” örgüt varlığı, günümüzde örgütü psikolojik olarak yenilemekte ve güçlendirmektedir.
30 yıldır silahla bitirilemeyen terör örgütü artık halka kendi kurduğu medyasıyla rahatça propaganda yapabiliyor. Biz sadece bun medyaya insanların ulaşmasını engellemeye çalışıyoruz.
Yani yine bildik çağ dışı yöntemle!
Meselenin yasaklamakla çözülemediğini öğrenemedik gitti.
Terör örgütünün iş silahladır..
Örgüte akan suyu kesersen, silahın sana doğrulmasını da engellemiş olursun!
Örgütün suyunu kesmek için ‘Bu çocuklar niye dağa gidiyor?’ sorusuna cevap bulmak gerekir.
Örgütün suyunu kesmek için devlet ile bölge halkı arasındaki “güven ikliminin” yeniden inşası gerekmektedir.
Bunu yapacak olan da tribünlere oynayan siyasilerdir.
Bu kanlı oyun artık bozulmalıdır.
Ne tarafta olduğunun önemi yok artık.
Gencecik çocukların ölmesine bir son verilmelidir.
İzmirli ana da, Mersinli ana da, tıpkı Mardinli veya Cizreli ana gibi oğullarının yaşamasını istiyor.
Barış için yaşama birileri el uzatmalıdır.
Yarın geç olabilir, bugün neden olmasın!
www.twitter.com/yolagiden