Değerli okurlar ABD dünya gücü olmanın sınırına dayanmış gözükmekte. Ekonomik olarak yüksek dış borç ve büyük ticaret açığı vererek büyümesini sürdürmekte. Askeri harcamaların getirdiği baskı ile ABD bütçesi de ciddi açıklar vermekte. Şimdilik ABD’nin ekonomik olarak ayakta kalmasını sağlayan tek neden, doların dünyada yaygınlığı ve yabancıların paralarını Amerikan kağıtlarına yatırmaları. Euro’nun yaygınlaşması ile Amerika’nın güvenilir para ve alternatifsiz finansal enstrümanlara sahip olması erozyona uğrayabilir.
Ekonomik olarak Amerika’nın gücünün sınırına dayandığını fark eden diğer ülkeler kendi aralarında organize olmaya başladılar. İşte bu haftaki analizimizi son 15 yıldır büyük prestij kaybına uğrayan ve Batı’ya muhtaç duruma düşen Rusya’nın Amerika’ya karşı aldığı tavırlara ayırdık.
Kurt Politikacı Putin :
Putin eski başkanlardan Gorbachev’in entellektüel kişiliğinden farklı, kendisinden önce Rusya Başkanı olan Yeltsin’in sürekli alkol kokan nefesinden de nasibini almamış. Eski bir KGB ajanı olarak sessiz ve derinden giden iş bitirici bir lider. Rusya’nın dünya sahnesinde gücünü konsolide ederken, ülke içinde demokrasiden ve insan haklarından taviz vermesi onu rahatsız etmedi. Enteresandır, Rusya halkı Putin’in demokrasi anlayışı konusunda şikayetçi olmadı. ( Rus halkı ve Türk halkı arasında benzerliklerin çok olduğunu savunanlara duyurulur )
Önce Amerika ve Bush :
Putin vakit kaybetmeden Amerika’nın yumuşak karnının iki bölgesine el attı. Bunlardan birincisi Amerika’nın doymak bilmeyen petrol iştahı , ikincisi ise 11 Eylül saldırılarından sonra ortaya çıkan uluslararası terör olgusu idi. Putin teşhisi doğru koyup ABD’ye elini uzattı. Petrol ve terör konularının üzerine gidip özellikle Suudi bağlantılarından sonra devreye giren Putin, Bush’u petrol konusunda rahatlattı. Bugün ABD, Rusya’dan Suudi Arabistan’dan aldiğından daha fazla petrol ithal etmekte. Uluslararası terorizm konusunda ABD ile işbirliği yapan Putin, ABD’nin Çeçenler konusundan da uzak durmasını sağladı.
Sonra Almanya :
Şaşırtıcıdır Türk medyasında bir tek satır haber çıkmadı. Oysa Putin Almanya Başkanı Schröder’e birkaç hafta önce tarihi bir ziyarette bulundu. Ve bu ziyarette Türkiye’yi inanılmaz derecede etkileyecek konular ele alındı. Konuların başında Amerika’nın Ukrayna’da oynadığı rolün sonucunda ortaya çıkan yeni durumun değerlendirmesi yapıldı. Putin Alman Başkanı’ndan Ukrayna’nın NATO’ya girmesinin engellemesini rica etti. Bu ricanın rüşveti olarak Putin, Rusya’nın Paris Klübü tarafından ertelenen borçlarının Almanya’ya olan milyarlarca dolarlık kısmını vadesi gelmeden defaten ödedi. Schröder de Rusya’ya yardım edeceğinin sözünü verirken, Rusya’dan BM Güvenlik Konseyinde daimi üyelikten yoksun olan Almanya’nın ( II. Dünya savaşının Mağluplerinden) daimi üye yapılması için destek istedi.
Şimdi Çin :
Putin bugünlerde Çin’i ziyaret etmekte. Amerikan politika üreticilerine göre 21.yüzyılda Amerika’ya rakip olabilecek tek süper güc Çin. Putin de bu olasılığın farkında. Bu nedenle hiç vakit geçirmeden, dünyanın en hızla büyüyen ve devleşme yolunda koşarcasına yürüyen Çin’e enerji kartını açtı. Çin’le Rusya arasında boru hattı, enerji arzı ve diğer enerji konularında anlaşmalar imzalandı hatta yürürlüğe konuldu bile. Arkasından askeri teknolojik işbirliği ve Doğu Türkistan-Çeçenistan sorununu karşılıklı kollama devreye girdi mi, Orta Asya’da “Büyük Oyun” bambaşka boyutlara çekilir. Sonradan bizim hariciyeciler hariçten gazel atıp ‘Aaa bu da nereden çıktı’ yaygarası yapmasınlar.
Cicim Aylarının Sonu :
Amerika Putin’in nelere soyunduğunun farkında. 11 Eylül’den sonra dünyada şiddetle müttefik arayışına giren ABD’nin Rusya ile yakınlaşması ve iki lider arasında kişisel sıcak ilişkiler kurulması artık sona ermiştir. ABD ve Rusya arasındaki balayı bitmiştir.
Bundan sonraki perdede Rusya, Orta Doğu’da Suriye, İran ve Iraklı Şiilerle sıcak ilişkiler kurarak, ABD’nin İsrail, Irak ve Kürt etkisini dengelemeye çalışacak.
Haberiniz olsun değerli okurlar
">
Değerli okurlar ABD dünya gücü olmanın sınırına dayanmış gözükmekte. Ekonomik olarak yüksek dış borç ve büyük ticaret açığı vererek büyümesini sürdürmekte. Askeri harcamaların getirdiği baskı ile ABD bütçesi de ciddi açıklar vermekte. Şimdilik ABD’nin ekonomik olarak ayakta kalmasını sağlayan tek neden, doların dünyada yaygınlığı ve yabancıların paralarını Amerikan kağıtlarına yatırmaları. Euro’nun yaygınlaşması ile Amerika’nın güvenilir para ve alternatifsiz finansal enstrümanlara sahip olması erozyona uğrayabilir.
Ekonomik olarak Amerika’nın gücünün sınırına dayandığını fark eden diğer ülkeler kendi aralarında organize olmaya başladılar. İşte bu haftaki analizimizi son 15 yıldır büyük prestij kaybına uğrayan ve Batı’ya muhtaç duruma düşen Rusya’nın Amerika’ya karşı aldığı tavırlara ayırdık.
Kurt Politikacı Putin :
Putin eski başkanlardan Gorbachev’in entellektüel kişiliğinden farklı, kendisinden önce Rusya Başkanı olan Yeltsin’in sürekli alkol kokan nefesinden de nasibini almamış. Eski bir KGB ajanı olarak sessiz ve derinden giden iş bitirici bir lider. Rusya’nın dünya sahnesinde gücünü konsolide ederken, ülke içinde demokrasiden ve insan haklarından taviz vermesi onu rahatsız etmedi. Enteresandır, Rusya halkı Putin’in demokrasi anlayışı konusunda şikayetçi olmadı. ( Rus halkı ve Türk halkı arasında benzerliklerin çok olduğunu savunanlara duyurulur )
Önce Amerika ve Bush :
Putin vakit kaybetmeden Amerika’nın yumuşak karnının iki bölgesine el attı. Bunlardan birincisi Amerika’nın doymak bilmeyen petrol iştahı , ikincisi ise 11 Eylül saldırılarından sonra ortaya çıkan uluslararası terör olgusu idi. Putin teşhisi doğru koyup ABD’ye elini uzattı. Petrol ve terör konularının üzerine gidip özellikle Suudi bağlantılarından sonra devreye giren Putin, Bush’u petrol konusunda rahatlattı. Bugün ABD, Rusya’dan Suudi Arabistan’dan aldiğından daha fazla petrol ithal etmekte. Uluslararası terorizm konusunda ABD ile işbirliği yapan Putin, ABD’nin Çeçenler konusundan da uzak durmasını sağladı.
Sonra Almanya :
Şaşırtıcıdır Türk medyasında bir tek satır haber çıkmadı. Oysa Putin Almanya Başkanı Schröder’e birkaç hafta önce tarihi bir ziyarette bulundu. Ve bu ziyarette Türkiye’yi inanılmaz derecede etkileyecek konular ele alındı. Konuların başında Amerika’nın Ukrayna’da oynadığı rolün sonucunda ortaya çıkan yeni durumun değerlendirmesi yapıldı. Putin Alman Başkanı’ndan Ukrayna’nın NATO’ya girmesinin engellemesini rica etti. Bu ricanın rüşveti olarak Putin, Rusya’nın Paris Klübü tarafından ertelenen borçlarının Almanya’ya olan milyarlarca dolarlık kısmını vadesi gelmeden defaten ödedi. Schröder de Rusya’ya yardım edeceğinin sözünü verirken, Rusya’dan BM Güvenlik Konseyinde daimi üyelikten yoksun olan Almanya’nın ( II. Dünya savaşının Mağluplerinden) daimi üye yapılması için destek istedi.
Şimdi Çin :
Putin bugünlerde Çin’i ziyaret etmekte. Amerikan politika üreticilerine göre 21.yüzyılda Amerika’ya rakip olabilecek tek süper güc Çin. Putin de bu olasılığın farkında. Bu nedenle hiç vakit geçirmeden, dünyanın en hızla büyüyen ve devleşme yolunda koşarcasına yürüyen Çin’e enerji kartını açtı. Çin’le Rusya arasında boru hattı, enerji arzı ve diğer enerji konularında anlaşmalar imzalandı hatta yürürlüğe konuldu bile. Arkasından askeri teknolojik işbirliği ve Doğu Türkistan-Çeçenistan sorununu karşılıklı kollama devreye girdi mi, Orta Asya’da “Büyük Oyun” bambaşka boyutlara çekilir. Sonradan bizim hariciyeciler hariçten gazel atıp ‘Aaa bu da nereden çıktı’ yaygarası yapmasınlar.
Cicim Aylarının Sonu :
Amerika Putin’in nelere soyunduğunun farkında. 11 Eylül’den sonra dünyada şiddetle müttefik arayışına giren ABD’nin Rusya ile yakınlaşması ve iki lider arasında kişisel sıcak ilişkiler kurulması artık sona ermiştir. ABD ve Rusya arasındaki balayı bitmiştir.
Bundan sonraki perdede Rusya, Orta Doğu’da Suriye, İran ve Iraklı Şiilerle sıcak ilişkiler kurarak, ABD’nin İsrail, Irak ve Kürt etkisini dengelemeye çalışacak.
Haberiniz olsun değerli okurlar