BAKANA 'CANIM' DENİLİR Mİ?
Denilmez efendim. Niye denilmez? Bir kere o sizin canınız değil.
Sonra ''Canım'' diye, sizden yaşça küçüklere, ya da hizmetinizde çalışanlara denir.
Mesela; ''Hadi canım bir Türk kahvesi yap da, aklımız başımıza gelsin.''
Ve yahut; ''Canım şu yanında duran dosyaları bana uzatır mısın sana zahmet'' gibi....
Yoksa koskocaman bakanı arıyorsun;
''Canım bizim bir işçi sorunu vardı, bir hallediver, bir el atıver, haydi canım benim göreyim seni'' mi diyeceksin?
Haklı adamcağız, ''Ben koskoca bakanım, siz bana canım diyemezsiniz'' demeye.
Şaka bir yana, gerçekten yanlış olmuş ama fazla da büyütmeye lüzum yok.
Ahu Aysal denen hanım' da kendine özgüveni yüksek, güzel işler yapmış ama kime nasıl konuşacağını bilememiş, belki hakikaten, ağız alışkanlığı ağzından kaçıvermiş.
Bakan bey de, söylenmesi gerekeni söylemiş, haberin altında halktan pek çok yorum gelmiş; İşte Türkiye böyle geri bir ülke oldu, ya da efendim başbaşa iken söyleseymiş, böyle tepki göstermezmiş falan....
Yani her şeyi de saçma sapan konulara havale etmeyin. Doğru ve adaletli söylemler yapın..
Zaten bu yanlış tavırlarınız suçlamalarınız, insanları haksız iken haklı duruma düşürüyor. Mağdur olan da prim yapıyor. Biz merhametli bir milletiz.
Böyle çok da önemli olmayan konular bile bu aralar ne birilerini gereksiz yere suçlasın, ya da diğer insanlara durduk yerde artı puan kazandırmasın...
Mesele basit. Bir dil sürçmesi olmuş, bakan bey de cevabı vermiş....
Haberi okuduğumda;
Gülmek mi lazım, yoksa düşünmek mi, bende bilemedim doğrusu...
Bu aralar gözüme çarpan bir diğer konu da, yaklaşan referandum öncesi belediyeden kiralanan billboardlar...
Daha doğrusu, Maslak, Beşiktaş arasında çoğunlukla, hatta ezici çoğunlukta AKP ve ''Evet'' yazan panoları görmem.
Diğer partiler, billboardlarda bile daha az yer alıyor.
İnsanın da aklına sanki belediye, AKP' ye daha hoşgörülü davranmış, daha geniş yer vermiş gibi görüyor.
Hatta Maslak İTÜ önündeki panolarda 4 AKP 1 MHP billboardu yer alıyor.
AKP' nin billboardunda, kocaman harflerle ''Evet'' yazıyor, yanında ki tek billboard olan MHP' ninkinde ise; ''Bu işte bir OY' un var'' yazıyor.
Yani AKP hem sayısal hem de empoze olarak o kadar baskın davranmış ki MHP panoda da olsa ''Hayır'' bile yazamamış gibi görünüyor.
Hak-İş Başkanı' Salim Uslu' nun Tüsiad için yaptığı 'Konsomatris' benzetmesi ve Ümit Boyner' in de benzer tavırda cevap vermesi, dernekler arasında da referandum arifesinde, tansiyonun yükseldiğini ama seviyenin düştüğünü gösteriyor.
Zaman yavaş yavaş azalıyor. 12 Eylül' e az bir süre kala, araştırma şirketlerinin araştırmalarında, Evet ve Hayır oyları birbirine çok yakın gidiyor.
Reklam ajanslarıyla, referandum kampanyalarıyla partiler, haberciler arasındaki, haberlerin yansıtılış biçimleriyle, bu aralar her şey siyasete malzeme ediliyor.
Bakalım başabaş giden bu kıran kırana rekabet 13 Eylül günü Türkiye' yi nasıl bir yeni güne bağlayacak merakla bekliyoruz ve beklentilerimiz dışında bir tahminde bulunamıyoruz.
Hakkımızda hayırlısı olsun demekten başka bir şey diyemiyoruz.....
">
BAKANA 'CANIM' DENİLİR Mİ?
Denilmez efendim. Niye denilmez? Bir kere o sizin canınız değil.
Sonra ''Canım'' diye, sizden yaşça küçüklere, ya da hizmetinizde çalışanlara denir.
Mesela; ''Hadi canım bir Türk kahvesi yap da, aklımız başımıza gelsin.''
Ve yahut; ''Canım şu yanında duran dosyaları bana uzatır mısın sana zahmet'' gibi....
Yoksa koskocaman bakanı arıyorsun;
''Canım bizim bir işçi sorunu vardı, bir hallediver, bir el atıver, haydi canım benim göreyim seni'' mi diyeceksin?
Haklı adamcağız, ''Ben koskoca bakanım, siz bana canım diyemezsiniz'' demeye.
Şaka bir yana, gerçekten yanlış olmuş ama fazla da büyütmeye lüzum yok.
Ahu Aysal denen hanım' da kendine özgüveni yüksek, güzel işler yapmış ama kime nasıl konuşacağını bilememiş, belki hakikaten, ağız alışkanlığı ağzından kaçıvermiş.
Bakan bey de, söylenmesi gerekeni söylemiş, haberin altında halktan pek çok yorum gelmiş; İşte Türkiye böyle geri bir ülke oldu, ya da efendim başbaşa iken söyleseymiş, böyle tepki göstermezmiş falan....
Yani her şeyi de saçma sapan konulara havale etmeyin. Doğru ve adaletli söylemler yapın..
Zaten bu yanlış tavırlarınız suçlamalarınız, insanları haksız iken haklı duruma düşürüyor. Mağdur olan da prim yapıyor. Biz merhametli bir milletiz.
Böyle çok da önemli olmayan konular bile bu aralar ne birilerini gereksiz yere suçlasın, ya da diğer insanlara durduk yerde artı puan kazandırmasın...
Mesele basit. Bir dil sürçmesi olmuş, bakan bey de cevabı vermiş....
Haberi okuduğumda;
Gülmek mi lazım, yoksa düşünmek mi, bende bilemedim doğrusu...
Bu aralar gözüme çarpan bir diğer konu da, yaklaşan referandum öncesi belediyeden kiralanan billboardlar...
Daha doğrusu, Maslak, Beşiktaş arasında çoğunlukla, hatta ezici çoğunlukta AKP ve ''Evet'' yazan panoları görmem.
Diğer partiler, billboardlarda bile daha az yer alıyor.
İnsanın da aklına sanki belediye, AKP' ye daha hoşgörülü davranmış, daha geniş yer vermiş gibi görüyor.
Hatta Maslak İTÜ önündeki panolarda 4 AKP 1 MHP billboardu yer alıyor.
AKP' nin billboardunda, kocaman harflerle ''Evet'' yazıyor, yanında ki tek billboard olan MHP' ninkinde ise; ''Bu işte bir OY' un var'' yazıyor.
Yani AKP hem sayısal hem de empoze olarak o kadar baskın davranmış ki MHP panoda da olsa ''Hayır'' bile yazamamış gibi görünüyor.
Hak-İş Başkanı' Salim Uslu' nun Tüsiad için yaptığı 'Konsomatris' benzetmesi ve Ümit Boyner' in de benzer tavırda cevap vermesi, dernekler arasında da referandum arifesinde, tansiyonun yükseldiğini ama seviyenin düştüğünü gösteriyor.
Zaman yavaş yavaş azalıyor. 12 Eylül' e az bir süre kala, araştırma şirketlerinin araştırmalarında, Evet ve Hayır oyları birbirine çok yakın gidiyor.
Reklam ajanslarıyla, referandum kampanyalarıyla partiler, haberciler arasındaki, haberlerin yansıtılış biçimleriyle, bu aralar her şey siyasete malzeme ediliyor.
Bakalım başabaş giden bu kıran kırana rekabet 13 Eylül günü Türkiye' yi nasıl bir yeni güne bağlayacak merakla bekliyoruz ve beklentilerimiz dışında bir tahminde bulunamıyoruz.
Hakkımızda hayırlısı olsun demekten başka bir şey diyemiyoruz.....