Türkiye’de gündemin hızına yetişmek maalesef mümkün olmuyor
Ve gündem olan konuların da geneli maalesef toplum bütünlüğünü, huzurunu rahatsız eden konular.
Gelişmiş bir ülkede siyasi sorumluluğu olanların birgün bile görevde kalmaması gerekir diye düşündüğümüz, “bu nirvana” dediğimiz konuları unutturacak gündemlerle sarsılıyoruz.
İktidar ortağı MHP’nin genel başkanı Devlet Bahçeli parti grup toplantısında yaptığı konuşmayla gündemi bir anda değiştirdi. Ve ortada hiç konusu edilmiyorken üstelik.
Ama bu yeni gündem gerçekten nirvana ve uzun yıllar çok konuşulacak, çok tartışılacak ve ne yönde evrilirse evrilsin etkileri unutulmayacak. Zaten bahse konu konuşmasında “Belki bugünden sonra tarihin akışı daha farklı olacaktır” dedi..
Devlet Bahçeli: Şayet teröristbaşının tecridi kaldırılırsa, gelsin Meclis’te DEM Parti grup toplantısında konuşsun. Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın. Bu dirayet ve kararlılığı gösterirse, Umut Hakkı’nın kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılması ve bundan yararlanmasının önü de ardına kadar açılsın” dedi.
Daha dün gibi hafızalarda duruyor; seçim döneminde montaj kayıtlarla, uydurma videolarla Kandil’i CHP ile ilişkilendirenlerin, örgütün tutuklu liderini meclise davet etmelerinin sebebini herkes merak ediyor kuşkusuz. İkinci bir çözüm süreci başlatılacağı çok net. Bunu öngörmek için falcı olmaya gerek yok sanırım.
Önceki içişleri bakanı Süleyman Soylu, dağda, şehirde kaç terörist kaldığını, teröristlerin ayakkabı numaralarına kadar bildiğini söylüyordu, ne oldu da bebek katili çözümün parçası haline geldi?
TV100’de Kübra Par’ın sunduğu programda, görüşleri alınan Altan Tan, “arkasında devlet aklı olmadan, güçlü bir irade olmadan, bir mutabakat, bir çalışma olmadan böyle bir çağrıyı kimse yapamaz” dedi.
Altan Tan çok haklı, çünkü bu basit bir çıkış, öylesine bir öneri değil. Hele hele milliyetçi duygulara sahip insanların arkasında olduğu bir parti liderinin yapması ayrıca çok manidar. Bunu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın paylaşımları ve açıklamalarından da anlıyoruz.
PKK terörü, Türkiye’nin 1984’ten beri canını sıkan, ocaklara ateş düşüren bir büyük sorun ve bu sorun daha fazla kan dökmeden çözülmeli. Buna kimsenin itirazı olamaz. Ama binlerce can alan bir caninin salıvermesinden öte, meclise davet edilmesi size de garip gelmiyor mu?
Meclisin seçilmiş Milletvekili Can Atalay, Anayasa mahkemesinin kararına rağmen tutuklu bulunuyorken, elindeki kan henüz temizlenmeden terörist başı mecliste konuşma yapacak, öyle mi? Diyelim ki toplumun tüm tepkileri göğüslendi, her şeye rağmen Abdullah Öcalan çıkartıldı ve çözüm sürecinin aktörü yapıldı.
Dağ kadrolarının Öcalan’ı dinleyeceğinin garantisi nedir?
Bir önceki süreçte silahları gömmeyenler bunlar değiller mi? Kendilerini başka bir isimle yeniden, örneğin Irak’ta, Suriye’de konumlandırırlarsa, bu çaba neye yarayacak?
Bu gelişmelerin yeni Ortadoğu çıkmazındaki paydaşlarıyla bir ilişkisi var mı?
BM dahil hiç kimseyi dinlemeyen, kadın, çocuk demeden katleden İsrail’in bitmek bilmeyen katliamları bize gösteriyor ki; Ortadoğu’da haritalar yeniden çizilecek, bu net.
Emperyalist planlar dahilinde, PKK’nın Türkiye dışındaki silahlı güçlerine bir fonksiyon yüklenmiş olabilir mi? Bunu Amerika dışında kimse bilemez. Ama bu Türkiye’nin üniter yapısının değişmesi yönünde, geri dönülmez bir yola sokacak.Çok dikkatli davranılmalı ve gelecek planları iyi hazırlanmalıdır.
Son söz:
Mutlak surette barışın kalıcı olması için, bu ülkenin evlatlarının toprağa verilmesinin önüne geçilmesi için toplumun her kademesinin evet diyebileceği adımlar atılmalı kuşkusuz. Ama bu yapılırken 40 yıldır anaların dinmeyen gözyaşı yok sayılmamalı. Tıpkı Çanakkale ruhu gibi, bu ülkeyi sahiplenen, tüm sınırı elbirliği ile koruyan bir kardeşlik ortamı için çareler üretilmeli. Ortak çözüm ömürlük olur.
BARIŞ HEMEN ŞİMDİ
">
Türkiye’de gündemin hızına yetişmek maalesef mümkün olmuyor
Ve gündem olan konuların da geneli maalesef toplum bütünlüğünü, huzurunu rahatsız eden konular.
Gelişmiş bir ülkede siyasi sorumluluğu olanların birgün bile görevde kalmaması gerekir diye düşündüğümüz, “bu nirvana” dediğimiz konuları unutturacak gündemlerle sarsılıyoruz.
İktidar ortağı MHP’nin genel başkanı Devlet Bahçeli parti grup toplantısında yaptığı konuşmayla gündemi bir anda değiştirdi. Ve ortada hiç konusu edilmiyorken üstelik.
Ama bu yeni gündem gerçekten nirvana ve uzun yıllar çok konuşulacak, çok tartışılacak ve ne yönde evrilirse evrilsin etkileri unutulmayacak. Zaten bahse konu konuşmasında “Belki bugünden sonra tarihin akışı daha farklı olacaktır” dedi..
Devlet Bahçeli: Şayet teröristbaşının tecridi kaldırılırsa, gelsin Meclis’te DEM Parti grup toplantısında konuşsun. Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın. Bu dirayet ve kararlılığı gösterirse, Umut Hakkı’nın kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılması ve bundan yararlanmasının önü de ardına kadar açılsın” dedi.
Daha dün gibi hafızalarda duruyor; seçim döneminde montaj kayıtlarla, uydurma videolarla Kandil’i CHP ile ilişkilendirenlerin, örgütün tutuklu liderini meclise davet etmelerinin sebebini herkes merak ediyor kuşkusuz. İkinci bir çözüm süreci başlatılacağı çok net. Bunu öngörmek için falcı olmaya gerek yok sanırım.
Önceki içişleri bakanı Süleyman Soylu, dağda, şehirde kaç terörist kaldığını, teröristlerin ayakkabı numaralarına kadar bildiğini söylüyordu, ne oldu da bebek katili çözümün parçası haline geldi?
TV100’de Kübra Par’ın sunduğu programda, görüşleri alınan Altan Tan, “arkasında devlet aklı olmadan, güçlü bir irade olmadan, bir mutabakat, bir çalışma olmadan böyle bir çağrıyı kimse yapamaz” dedi.
Altan Tan çok haklı, çünkü bu basit bir çıkış, öylesine bir öneri değil. Hele hele milliyetçi duygulara sahip insanların arkasında olduğu bir parti liderinin yapması ayrıca çok manidar. Bunu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın paylaşımları ve açıklamalarından da anlıyoruz.
PKK terörü, Türkiye’nin 1984’ten beri canını sıkan, ocaklara ateş düşüren bir büyük sorun ve bu sorun daha fazla kan dökmeden çözülmeli. Buna kimsenin itirazı olamaz. Ama binlerce can alan bir caninin salıvermesinden öte, meclise davet edilmesi size de garip gelmiyor mu?
Meclisin seçilmiş Milletvekili Can Atalay, Anayasa mahkemesinin kararına rağmen tutuklu bulunuyorken, elindeki kan henüz temizlenmeden terörist başı mecliste konuşma yapacak, öyle mi? Diyelim ki toplumun tüm tepkileri göğüslendi, her şeye rağmen Abdullah Öcalan çıkartıldı ve çözüm sürecinin aktörü yapıldı.
Dağ kadrolarının Öcalan’ı dinleyeceğinin garantisi nedir?
Bir önceki süreçte silahları gömmeyenler bunlar değiller mi? Kendilerini başka bir isimle yeniden, örneğin Irak’ta, Suriye’de konumlandırırlarsa, bu çaba neye yarayacak?
Bu gelişmelerin yeni Ortadoğu çıkmazındaki paydaşlarıyla bir ilişkisi var mı?
BM dahil hiç kimseyi dinlemeyen, kadın, çocuk demeden katleden İsrail’in bitmek bilmeyen katliamları bize gösteriyor ki; Ortadoğu’da haritalar yeniden çizilecek, bu net.
Emperyalist planlar dahilinde, PKK’nın Türkiye dışındaki silahlı güçlerine bir fonksiyon yüklenmiş olabilir mi? Bunu Amerika dışında kimse bilemez. Ama bu Türkiye’nin üniter yapısının değişmesi yönünde, geri dönülmez bir yola sokacak.Çok dikkatli davranılmalı ve gelecek planları iyi hazırlanmalıdır.
Son söz:
Mutlak surette barışın kalıcı olması için, bu ülkenin evlatlarının toprağa verilmesinin önüne geçilmesi için toplumun her kademesinin evet diyebileceği adımlar atılmalı kuşkusuz. Ama bu yapılırken 40 yıldır anaların dinmeyen gözyaşı yok sayılmamalı. Tıpkı Çanakkale ruhu gibi, bu ülkeyi sahiplenen, tüm sınırı elbirliği ile koruyan bir kardeşlik ortamı için çareler üretilmeli. Ortak çözüm ömürlük olur.
BARIŞ HEMEN ŞİMDİ