Değerli okurlar bizler Hindistan olarak tanıyoruz. Ancak 1 milyar Hintli kendi anavatanlarına, ‘Baharat’ diyorlar. Hindistan Cumhuriyetinin etnik ve din kompozisyonu Doğu mutfağının çesitli baharatlarına nispet yaparcasına farklı ve zengin. Onlarca din, 14 resmi dil, yüzlerce lehçe ve 28 eyaletle yönetilen federal bir devlet. Hindistan için bu farklılık hem çetin bir sınav hem de önemli bir güç kaynağı olmakta. Son 10 sene içinde Hindistan, nüfusuna orantılı olarak, dünya ekonomisine giderek ağırlığını koymakta. Hindistan Çin’le birlikte 21.yüzyılın iki süper devlet adayı. Ancak Hindistanı Çin’den ayıran ciddi bir özellik var. Hindistan bir demokrasi ülkesi. Ülkeyi yönetenler seçimle iş başına gelmekte ya da seçimle görevden alınmakta. Hintli yöneticiler Çin’li mesleklaşları gibi göreve atanmamakta.
İtalyan Gelinin Zaferi :
Geçtiğimiz hafta içinde Hindistan’da genel seçimler yapıldı. Seçim sonuçları tam bir sürpriz oldu. İktidar partisi hezimete uğradı. Seçimi kaybeden iktidar partisi kadar Sonia Gandhi’nin Kongre Partisinin seçimlerden galip çıkması da ayrı bir sürpriz oldu. İktidardaki Bharatiya Janata Partisi ( BJP) 187 vekil çıkarmasına rağmen, Sonia Gandhi 145 sandalye ile diğer partilerle koalisyona gidip parlementoda çoğunluğu oluşturabilecek.
Sonia Gandhi, unutulmaz Hint Başbakanı Bayan İndira Gandhi’nin İtalyan asıllı gelini. 57 yaşındaki Sonia, eşi Rajiv Gandhi’nin 1991 senesinde öldürülmesinden ( assassine edilmesinden ) sonra politikaya girdi. Hintçe’yi ağır bir aksanla konuşmakta ve İtalya doğumlu olduğu için eleştiri oklarına hedef olmakta.
Seçimlerin ilgi çeken kişiliklerden biriside Sonia Gandhi’nin 34 yaşındaki oğlu Rahul oldu. Babasına benzerliği ile seçim kampanyasında kitlelerin ilgi odağı olan Rahul babası Rajiv ve yine babası gibi 1984 senesinde öldürülen babaannesi İndira Gandhi’nin seçim bölgesinden milletvekilliğini kazanarak, ailesinin gururu oldu.
Burjuva-Köylü Çatışması :
Hindistan seçimlerinin sürpriz sonuçları siyasal bilimciler tarafından analiz edilmekte.
Yapılan analizlerde ilginç yönler bulunmakta. Seçimlerde, kent burjuvazisi her zaman olduğu gibi iktidar partisini destekledi. Fakir halk kitleleri ve özellikle kırsal kesimde yaşayan alt gelir grubu yine her zamanki gibi iktidar karşıtlarına oy verdi. Bu seçimlerde Hindistan’nın geleceğine yönelik ‘merkeziyetçilik-yerel yönetim’ tartışmaları öne çıktı. Kent ve köy çatışması her zamanki gibi sandık sonuçlarına yansıdı. ‘ Parlayan Hindistan’ sloganı ile serbest piyasa ekonomisini savunan kent kökenli, sanayi ve hizmet burjuvazisi ile ekonomik gelişmeden nasibini almamış kırsal kökenli fakir köylüler seçim sandığında karşılaştılar. Sadelik ve barış yanlısı Mahatma Gandhi’nin küçük üretimi teşvik eden felsefesini destekleyen kırsal kesim seçimleri kazandı.
Globalleşmeye Aparküt :
Microsoft ve benzeri Amerikan teknoloji firmaları Madras, Haydarabad, Bangalore gibi uyuşuk kentlerde açtıkları iş yerleri ile bu kentleri teknolojik ‘vahşi batı’ya dönüştürdüler. Ne ki iktidar partisi BJP bu kentlerde tam bir hezimete uğradı. Bu bölgelerde yaşayan zengin azınlık kanlandıkça, kırsal kesimde yaşayanlar cılızlaştı. Zenginlerle fakirler arasındaki uçurum Hindistan tarihinde görülmemiş bir şekilde derinleşirken ayağı kayan iktidar yarattığı boşluğa düştü.
Fakir halk kitlelerini göz ardı eden liberal ekonomik politikaların sandığa gömülmesinin kaçınılmaz olduğu bir kez daha ispat edildi. Bu nedenle Sonia Gandhi’nin partisinin ilk demeci, özelleştirme programında, istihdam ve üretim gibi etkenlerin öne çıkacağı yönünde oldu.
Hindistan’ın eğitilmiş ucuz emek gücünü ‘subcontracting = taşaronluk’ yolu ile global hizmet ve üretim ağına entegre eden uluslararası şirketlerin yarattığı sınırlı zenginlik yerli halkın tepkisini çekti. Hindistan halkı son seçimde Batı’nın büyük sermaye şirketlerinin çenesine şiddetli bir aparküt yumruk indirdi.
Alınacak Dersler :
Türkiye’de bazı aydınlar sürekli bir araya gelip ‘ne olacak bu memleketin hali’ sorusunu tartışırlar. Bu faliyet adeta ulusal hobi haline gelmiştir. Zaman zaman tartışmalar çığırından çıkıp Türk ekonomisi ile Türk futbolunun ‘serencamı’nın birbirine karıştığı da olur. Son yıllarda Hindistan’ın küreselleşme sürecinde yaptığı ataklar Türkiye’de bazı aydınların dikkatini çekmiş gözükmekte. Hindistan’ın özellikle bilgisayar mühendisliği ve veri işleme dallarında eğitilmiş gençlere ‘subcontracting’ yolu ile iş imkanı yaratması sık kullanılan bir örnek oldu.
Global kapitalizmin acımasız kuralı verimlilik prensibi global şirketleri sürekli yeni arayışlara yöneltmekte. Maliyetleri düşürme çabası içinde olan uluslararası şirketler ‘outsourcing = fason kaynak’ olarak Hindistan’ı mekan tutmuş bulunmakta. Hindistan’ın resmi dilinin İngilizce olması, genç nüfusun içinde teknik eğitimli elemanların sayısal büyüklüğü yabancı sermayenin işine gelmekte. Genç Hintlilerin alçak gönüllü ücret beklentileri uluslararası şirketlerin iştahını kabartmakta.
Türkiye’de eğitimli ve eğitimsiz gençler arasında işsizlik yüksek oranlarda. Türkiye’nin
Sorunlarına çözüm arayan necip aydınlarımızın kolaya kaçıp Hindistan örneğini ‘şablonlamadan’ önce Hindistan’ın koşullarını etraflıca analiz etmelerini öneririm. Hindistan’ın küreselleşme sürecinde uyguladığı modeli ağızlarına pelesenk yapan ülke kurtarıcılarını (!) uyarırım.
Son Hint seçimlerinden Türkiye’nin küreselleşme stratejisi için alınacak ‘lezzetli’
Dersler bulunmakta.
Meraklısına Not :
İndira Gandhi, Hindistan’ın ilk Başbakanı Jawaharlal Nehru’nun tek çocuğudur. Nehru Ve bağımsızlık lideri Gandhi İngiltere İmparatorluğuna karşı beraberce mücadele ederek Hindistan’ı kuran iki liderdir. İndira basın mensubu Feroze Gandhi ile evlenip Gandhi soy ismini almıştır. Babasının dava arkadaşı Gandhi ile akrabalığı yoktur. Hindistan Cumhuriyetinin kurucularından Nehru sosyalist politikalara daha yakın olmasına karşın Gandhi kırsal kesime dayalı ulusal kalkınmadan yana idi.
O zamanlar iki liderin kalkınma konusunda yaşadıkları fikir ayrılıkları bugün hala geçerliliğini korumakta.
Değerli okurlar bizler Hindistan olarak tanıyoruz. Ancak 1 milyar Hintli kendi anavatanlarına, ‘Baharat’ diyorlar. Hindistan Cumhuriyetinin etnik ve din kompozisyonu Doğu mutfağının çesitli baharatlarına nispet yaparcasına farklı ve zengin. Onlarca din, 14 resmi dil, yüzlerce lehçe ve 28 eyaletle yönetilen federal bir devlet. Hindistan için bu farklılık hem çetin bir sınav hem de önemli bir güç kaynağı olmakta. Son 10 sene içinde Hindistan, nüfusuna orantılı olarak, dünya ekonomisine giderek ağırlığını koymakta. Hindistan Çin’le birlikte 21.yüzyılın iki süper devlet adayı. Ancak Hindistanı Çin’den ayıran ciddi bir özellik var. Hindistan bir demokrasi ülkesi. Ülkeyi yönetenler seçimle iş başına gelmekte ya da seçimle görevden alınmakta. Hintli yöneticiler Çin’li mesleklaşları gibi göreve atanmamakta.
İtalyan Gelinin Zaferi :
Geçtiğimiz hafta içinde Hindistan’da genel seçimler yapıldı. Seçim sonuçları tam bir sürpriz oldu. İktidar partisi hezimete uğradı. Seçimi kaybeden iktidar partisi kadar Sonia Gandhi’nin Kongre Partisinin seçimlerden galip çıkması da ayrı bir sürpriz oldu. İktidardaki Bharatiya Janata Partisi ( BJP) 187 vekil çıkarmasına rağmen, Sonia Gandhi 145 sandalye ile diğer partilerle koalisyona gidip parlementoda çoğunluğu oluşturabilecek.
Sonia Gandhi, unutulmaz Hint Başbakanı Bayan İndira Gandhi’nin İtalyan asıllı gelini. 57 yaşındaki Sonia, eşi Rajiv Gandhi’nin 1991 senesinde öldürülmesinden ( assassine edilmesinden ) sonra politikaya girdi. Hintçe’yi ağır bir aksanla konuşmakta ve İtalya doğumlu olduğu için eleştiri oklarına hedef olmakta.
Seçimlerin ilgi çeken kişiliklerden biriside Sonia Gandhi’nin 34 yaşındaki oğlu Rahul oldu. Babasına benzerliği ile seçim kampanyasında kitlelerin ilgi odağı olan Rahul babası Rajiv ve yine babası gibi 1984 senesinde öldürülen babaannesi İndira Gandhi’nin seçim bölgesinden milletvekilliğini kazanarak, ailesinin gururu oldu.
Burjuva-Köylü Çatışması :
Hindistan seçimlerinin sürpriz sonuçları siyasal bilimciler tarafından analiz edilmekte.
Yapılan analizlerde ilginç yönler bulunmakta. Seçimlerde, kent burjuvazisi her zaman olduğu gibi iktidar partisini destekledi. Fakir halk kitleleri ve özellikle kırsal kesimde yaşayan alt gelir grubu yine her zamanki gibi iktidar karşıtlarına oy verdi. Bu seçimlerde Hindistan’nın geleceğine yönelik ‘merkeziyetçilik-yerel yönetim’ tartışmaları öne çıktı. Kent ve köy çatışması her zamanki gibi sandık sonuçlarına yansıdı. ‘ Parlayan Hindistan’ sloganı ile serbest piyasa ekonomisini savunan kent kökenli, sanayi ve hizmet burjuvazisi ile ekonomik gelişmeden nasibini almamış kırsal kökenli fakir köylüler seçim sandığında karşılaştılar. Sadelik ve barış yanlısı Mahatma Gandhi’nin küçük üretimi teşvik eden felsefesini destekleyen kırsal kesim seçimleri kazandı.
Globalleşmeye Aparküt :
Microsoft ve benzeri Amerikan teknoloji firmaları Madras, Haydarabad, Bangalore gibi uyuşuk kentlerde açtıkları iş yerleri ile bu kentleri teknolojik ‘vahşi batı’ya dönüştürdüler. Ne ki iktidar partisi BJP bu kentlerde tam bir hezimete uğradı. Bu bölgelerde yaşayan zengin azınlık kanlandıkça, kırsal kesimde yaşayanlar cılızlaştı. Zenginlerle fakirler arasındaki uçurum Hindistan tarihinde görülmemiş bir şekilde derinleşirken ayağı kayan iktidar yarattığı boşluğa düştü.
Fakir halk kitlelerini göz ardı eden liberal ekonomik politikaların sandığa gömülmesinin kaçınılmaz olduğu bir kez daha ispat edildi. Bu nedenle Sonia Gandhi’nin partisinin ilk demeci, özelleştirme programında, istihdam ve üretim gibi etkenlerin öne çıkacağı yönünde oldu.
Hindistan’ın eğitilmiş ucuz emek gücünü ‘subcontracting = taşaronluk’ yolu ile global hizmet ve üretim ağına entegre eden uluslararası şirketlerin yarattığı sınırlı zenginlik yerli halkın tepkisini çekti. Hindistan halkı son seçimde Batı’nın büyük sermaye şirketlerinin çenesine şiddetli bir aparküt yumruk indirdi.
Alınacak Dersler :
Türkiye’de bazı aydınlar sürekli bir araya gelip ‘ne olacak bu memleketin hali’ sorusunu tartışırlar. Bu faliyet adeta ulusal hobi haline gelmiştir. Zaman zaman tartışmalar çığırından çıkıp Türk ekonomisi ile Türk futbolunun ‘serencamı’nın birbirine karıştığı da olur. Son yıllarda Hindistan’ın küreselleşme sürecinde yaptığı ataklar Türkiye’de bazı aydınların dikkatini çekmiş gözükmekte. Hindistan’ın özellikle bilgisayar mühendisliği ve veri işleme dallarında eğitilmiş gençlere ‘subcontracting’ yolu ile iş imkanı yaratması sık kullanılan bir örnek oldu.
Global kapitalizmin acımasız kuralı verimlilik prensibi global şirketleri sürekli yeni arayışlara yöneltmekte. Maliyetleri düşürme çabası içinde olan uluslararası şirketler ‘outsourcing = fason kaynak’ olarak Hindistan’ı mekan tutmuş bulunmakta. Hindistan’ın resmi dilinin İngilizce olması, genç nüfusun içinde teknik eğitimli elemanların sayısal büyüklüğü yabancı sermayenin işine gelmekte. Genç Hintlilerin alçak gönüllü ücret beklentileri uluslararası şirketlerin iştahını kabartmakta.
Türkiye’de eğitimli ve eğitimsiz gençler arasında işsizlik yüksek oranlarda. Türkiye’nin
Sorunlarına çözüm arayan necip aydınlarımızın kolaya kaçıp Hindistan örneğini ‘şablonlamadan’ önce Hindistan’ın koşullarını etraflıca analiz etmelerini öneririm. Hindistan’ın küreselleşme sürecinde uyguladığı modeli ağızlarına pelesenk yapan ülke kurtarıcılarını (!) uyarırım.
Son Hint seçimlerinden Türkiye’nin küreselleşme stratejisi için alınacak ‘lezzetli’
Dersler bulunmakta.
Meraklısına Not :
İndira Gandhi, Hindistan’ın ilk Başbakanı Jawaharlal Nehru’nun tek çocuğudur. Nehru Ve bağımsızlık lideri Gandhi İngiltere İmparatorluğuna karşı beraberce mücadele ederek Hindistan’ı kuran iki liderdir. İndira basın mensubu Feroze Gandhi ile evlenip Gandhi soy ismini almıştır. Babasının dava arkadaşı Gandhi ile akrabalığı yoktur. Hindistan Cumhuriyetinin kurucularından Nehru sosyalist politikalara daha yakın olmasına karşın Gandhi kırsal kesime dayalı ulusal kalkınmadan yana idi.
O zamanlar iki liderin kalkınma konusunda yaşadıkları fikir ayrılıkları bugün hala geçerliliğini korumakta.