Yıllar biz farkına varmadan, büyük bir hızla geçiyor. Biz bu hızı ancak eski resimlere baktığımızda, ve çocuklarımızın, her yıl daha da uzayan boyları ve bizi şaşırtan cevaplarıyla, daha güzel anlıyoruz. Bu yıl haberci kimliğimi bir yana bırakıp, 2008 de, Türkiye ve dünya da neler oldu, bir bakalım gibi bir araştırma yazısı yazmıyorum. Tam tersi, tamamen duygusal ve özümüze bizi yaklaştıran, sevgili Işık Menderes" in; İmdat Üstat Aranıyor isimli kitabından bir alıntıyı ve hikayeyi sizlerle paylaşmak istiyorum
Efendim hikaye bu ya;
Zenginliğine rağmen, aradığı mutluluğu, huzuru bulamayan adam üstada yakarmış; Lütfen bana yardım edin, aydınlanmak için neler yapmalıyım?
Çok geç maalesef demiş bilge, keza ölümün sana çok yaklaştığını görüyorum. Şunun şurasında 10 günlük ömrün kalmış.
Duyduklarına inanamayan adam, per perişan evine dönmüş. Karısı ne oldu? Niye böyle mutsuzsun? Diye sorunca, adam pişmanlığın ıstırabıyla cevap vermiş: On gün içinde öleceğimi öğrendim bu gün. Yaptığım hataları, günahları nasıl telafi edeceğimi bilemiyorum
O sırada mali müşavir kapıda belirmiş; Efendim, parayı tahsil edemedim, adam borcunu ödememekte direniyor, galiba mahkemeye gitmek en doğru çözüm. Biraz düşündükten sonra; Boşver demiş. Ben de fazlasıyla var. Yoksa ona nasıl borç verebilirdim. Ondan para falan istemiyorum. Patronun, bu konudaki tavizsiz tavrına alışkın mali müşavir, şaşkın bir şekilde evden ayrılmış.
Öleceğini bilen adam, yıllardır küskün olduğu, tüm dostlarını ziyaret etmiş ve hepsinin gönlünü almış.Düşmanlarıyla el sıkışarak, uzlaşmayı başarmış. Ailesinin payını ayırdıktan sonra, servetinin kalanını da, hayır kurumlarına paylaştırmış.Ve ölümüne birkaç gün kala, tüm dinlerin temsilcilerini, baş ucuna toplayıp, onlardan, kendisine kutsal kitaplardan pasajlar okumasını istemiş.Onuncu gün geldiğinde, meditasyon yaparak, tevekkülle ölümü beklemeye başlamış.
Bu arada, etrafındaki insanlar, onun ne kadar hasletli, cömert ve yardımsever biri olduğunu konuşuyormuş. On birinci günün sabahı, hala yaşadığını gören adam, üstada giderek ne olduğunu sormuş.
Üstad gülümseyerek yanıt vermiş; Sana aydınlanmanın sırrını öğretmemi istemiştin, öyle değil mi?
Anlamadım, bana hiçbir şey öğretmediniz ki, vaktin yok, her şey için çok geç dediniz ve beni evime gönderdiniz demiş adam.
Söyle bakalım, sen ömrünün kalan 10 günlük bölümünü nasıl geçirdin?
Adam gülümseyerek anlatmış, artık harcayacak zamanım kalmadığını anlayınca, tüm küs olduğum dostlarımla barıştım, servetimin kalanını ihtiyacı olanlara bıraktım, borcu olan birinin borcunu affettim.
Peki insanların senin hakkındaki düşünceleri;
Eskiden benden nefret eden insanlar, şimdi ne kadar hayırsever ve cömert biri olduğumu konuşuyor.
Bilge son sözleri söylemiş; Öyleyse evine dön oğlum. Bil ki her an bu dünyayı terk edebilirsin. Hayatının her gününü şu son on gün gibi yaşa, çünkü onlar aslında senin gerçekten yaşamak istediğin hayatın. Huzuru özünü bulmakla kazanacaksın. Aydınlanmanın yolu anlatılamaz, onu ancak özüne bakarak , sen bulabilirsin
Evet yeni yıla girerken bu hikayenin anlamlı olduğunu düşündüm. Yeni yılda da, içimizdeki ışığın daha da parıldaması dileğiyle iyi seneler diliyorum
.
">
Yıllar biz farkına varmadan, büyük bir hızla geçiyor. Biz bu hızı ancak eski resimlere baktığımızda, ve çocuklarımızın, her yıl daha da uzayan boyları ve bizi şaşırtan cevaplarıyla, daha güzel anlıyoruz. Bu yıl haberci kimliğimi bir yana bırakıp, 2008 de, Türkiye ve dünya da neler oldu, bir bakalım gibi bir araştırma yazısı yazmıyorum. Tam tersi, tamamen duygusal ve özümüze bizi yaklaştıran, sevgili Işık Menderes" in; İmdat Üstat Aranıyor isimli kitabından bir alıntıyı ve hikayeyi sizlerle paylaşmak istiyorum
Efendim hikaye bu ya;
Zenginliğine rağmen, aradığı mutluluğu, huzuru bulamayan adam üstada yakarmış; Lütfen bana yardım edin, aydınlanmak için neler yapmalıyım?
Çok geç maalesef demiş bilge, keza ölümün sana çok yaklaştığını görüyorum. Şunun şurasında 10 günlük ömrün kalmış.
Duyduklarına inanamayan adam, per perişan evine dönmüş. Karısı ne oldu? Niye böyle mutsuzsun? Diye sorunca, adam pişmanlığın ıstırabıyla cevap vermiş: On gün içinde öleceğimi öğrendim bu gün. Yaptığım hataları, günahları nasıl telafi edeceğimi bilemiyorum
O sırada mali müşavir kapıda belirmiş; Efendim, parayı tahsil edemedim, adam borcunu ödememekte direniyor, galiba mahkemeye gitmek en doğru çözüm. Biraz düşündükten sonra; Boşver demiş. Ben de fazlasıyla var. Yoksa ona nasıl borç verebilirdim. Ondan para falan istemiyorum. Patronun, bu konudaki tavizsiz tavrına alışkın mali müşavir, şaşkın bir şekilde evden ayrılmış.
Öleceğini bilen adam, yıllardır küskün olduğu, tüm dostlarını ziyaret etmiş ve hepsinin gönlünü almış.Düşmanlarıyla el sıkışarak, uzlaşmayı başarmış. Ailesinin payını ayırdıktan sonra, servetinin kalanını da, hayır kurumlarına paylaştırmış.Ve ölümüne birkaç gün kala, tüm dinlerin temsilcilerini, baş ucuna toplayıp, onlardan, kendisine kutsal kitaplardan pasajlar okumasını istemiş.Onuncu gün geldiğinde, meditasyon yaparak, tevekkülle ölümü beklemeye başlamış.
Bu arada, etrafındaki insanlar, onun ne kadar hasletli, cömert ve yardımsever biri olduğunu konuşuyormuş. On birinci günün sabahı, hala yaşadığını gören adam, üstada giderek ne olduğunu sormuş.
Üstad gülümseyerek yanıt vermiş; Sana aydınlanmanın sırrını öğretmemi istemiştin, öyle değil mi?
Anlamadım, bana hiçbir şey öğretmediniz ki, vaktin yok, her şey için çok geç dediniz ve beni evime gönderdiniz demiş adam.
Söyle bakalım, sen ömrünün kalan 10 günlük bölümünü nasıl geçirdin?
Adam gülümseyerek anlatmış, artık harcayacak zamanım kalmadığını anlayınca, tüm küs olduğum dostlarımla barıştım, servetimin kalanını ihtiyacı olanlara bıraktım, borcu olan birinin borcunu affettim.
Peki insanların senin hakkındaki düşünceleri;
Eskiden benden nefret eden insanlar, şimdi ne kadar hayırsever ve cömert biri olduğumu konuşuyor.
Bilge son sözleri söylemiş; Öyleyse evine dön oğlum. Bil ki her an bu dünyayı terk edebilirsin. Hayatının her gününü şu son on gün gibi yaşa, çünkü onlar aslında senin gerçekten yaşamak istediğin hayatın. Huzuru özünü bulmakla kazanacaksın. Aydınlanmanın yolu anlatılamaz, onu ancak özüne bakarak , sen bulabilirsin
Evet yeni yıla girerken bu hikayenin anlamlı olduğunu düşündüm. Yeni yılda da, içimizdeki ışığın daha da parıldaması dileğiyle iyi seneler diliyorum
.