Aşı savaşları

2020’nin bitmesine sadece üç ay kaldı ama yıl sonundan...

Haluk Özdalga haluk.ozdalga@haber3.com

2020’nin bitmesine sadece üç ay kaldı ama yıl sonundan önce tüm dünyayı yakından ilgilendiren en az iki önemli gelişme yaşayacağız: ABD Başkanlık seçimi ve büyük olasılıkla Kovid-19 aşı uygulamasının başlaması.

Şu anda dünyada çok yönlü aşı savaşları sürüyor. Gelişmeler Kovid-19 aşısının bazı ülkelerde yıl sonundan önce başlayabileceğine işaret ediyor. Beklentiler gerçekleşirse Avrupa Birliği, Amerika, Çin, Rusya gibi bir dizi ülke 2021’in ilk aylarında salgını kontrol altına alma hedefine büyük ölçüde ulaşabilir.

Buna karşılık 7,5 milyar dünya nüfusunun tamamı için biraz daha uzun zaman gerekecek. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), küresel anlamda bir kitlesel aşılamanın 2021’in ortalarında mümkün olabileceğini öngörüyor.

Halen Kovid-19 aşısı geliştirmek için dünyada 100’den fazla çalışma yapılıyor, bunlardan 11’ibelirleyici ve son aşamayı oluşturan 3. faz testleri sürdürüyor. Ama bazıları üretime başladı bile. Bu şirketlerden biri olan AstraZeneca’nın yetkilisi Christina Malmberg Hagerstrand,- Ticari aşı üretimine başladık. Yılsonuna doğru teslim edebilmek için başlamamız gerekiyordu, diyor.

Tabii normalde izlenen yol bu değil. Ama mevcut küresel salgın karşısında aşının yetkili kurumdan onay alması ve ilgili merkezlere teslimi arasında geçecek süreyi en aza indirmek için yapılan bir uygulama. 

AstraZeneca 3 milyar doz aşı üretmeyi planlıyor. Diğer taraftan yaş grubu, etnik kökeni ve yaşadığı coğrafya farklı 50 000’den fazla gönüllü üzerinde 3. faz testlere devam ediyor. Test çalışmasının önümüzdeki haftalarda bitmesi, sonuçların Ekim veya Kasım ayında onay için yetkili kuruma sunulması bekleniyor (Avrupa’da EMA, European Medicines Agency). Yetkili kurumun karar vermesi herhalde uzun sürmeyecek.

AstraZeneca Genel Müdürü kısa bir süre önce “küresel salgın devam ettiği sürece, aşı işini kar etmeden sürdüreceğiz” açıklaması yaptı. Avrupa Birliği ilk aşı sözleşmesini Ağustos sonunda bu şirketle imzaladı. Maliyet fiyatına 400 milyon doz aşı siparişi verildi. AB üyesi 27 ülkeye nüfuslarına göre dağıtılacak. Sözleşme ayrıca, kriz dönemi boyunca diğer Avrupa ülkelerine aşı dağıtımı olanağı sağlıyor.

Ama AB başka şirketlerle de aşı sözleşmeleri yapıyor. Johnson & Johnson ile 400 milyon, Sanofi-GSK ile 300 milyon, Curevac ile 225 milyon ve Moderna ile 80 milyon doz aşı için sözleşme yapıldı veya imzalanmak üzere.

Bu beş sözleşmeye ilaveten AB başka görüşmeler sürdürüyor ve toplamda yedi ilaç şirketiyle anlaşma imzalanması bekleniyor. AB’nin nüfusu 450 milyon. 18 yaş altı çocukların aşıya ihtiyacı olmadığı dikkate alınırsa, toplam aşı siparişi gerekenin hayli üstündegörünüyor.

Amaç riskleri olabildiğince düşük tutmak. Büyük olasılıkla birbirine yakın tarihlerde birden fazla aşı onay alıp teslime hazır olacak. Ama hangi aşının onay alacağı, ne kadar etkili olacağı, gerçek yan etkilerinin neler olacağı ve kaç doz yapılması gerektiği henüz belli değil.

DSÖ’ye göre bir aşının etkili kabul edilebilmesi için en az %50 başarılı olması, yani aşı yapılan iki kişiden birinin bağışıklık kazanması gerekiyor. Henüz kesin olmayan ilk bilgilere göre, en azından bazı aşılar bu oranı tutturacak görünüyor.

Ayrıca, halen üretilen aşılar iki ayrı teknik (platform) kullanılarak geliştiriliyor (Vektör-aşısı ve mRNA-aşısı). AB’nin çok sayıda ilaç şirketiyle sözleşme yapmasının bir nedeni de bu. Her teknikle üretilmişen az iki, tercihan üç farklı aşıya sahip olmakistiyorlar.

Böylece eğer gerekirse, şu anda cevabı bilinmeyen durumlar için elde farklı seçenekler hazır bulunacak. Duruma göre bazı kişilere farklı tür aşılar veya bir dozdan fazla aşı yapma imkanı olacak. Mesela ileri yaşlı kişilerde aşının bağışıklık kazandırma oranı daha düşük olabiliyor. Ama kesinleşmemiş ilk test bulgularına göre mRNA tekniği ile üretilen aşı, yaşlı ve gençler üzerinde aynı etkiye sahip görünüyor.

AB ülkeleri şu sıralarda aşı uygulamasının öncelik programını hazırlıyor. Sağlık sektöründe çalışanlar, 70 yaş üstü ve risk artırıcı hastalığı olanlar öncelikli gruplar arasında olacak.  

Aşı geliştirmeye çalışan şirketler zamana karşı yarışarak olağan dönemlerde 10 yıl veya daha fazla süren işi tek bir yıla sığdırmaya çalışıyor. En etkili ve en güvenli aşıyı kimin üreteceği bir başka rekabet konusu. Elbette hiç kimse sonradan beklenmedik yan etkileri ortaya çıkacak bir aşıyı piyasaya sunan şirket olmak istemiyor.

Korona hastaları arasında ikinci kez aynı enfeksiyonayakalananlar var. Bazı kişilerde doğal bağışıklık oluşmuyor veya kısa sürede kayboluyor. Aşının kazandıracağı bağışıklık da kısa süreli olabilir mi? Dünyanın önde gelen bağışıklık biyolojisi uzmanlarının cevabı ilginç: Endişelenmeyin, bu konuda bilim doğadan daha etkili olabilir.

ABD’de Trump yönetimi Çok Hızlı Operasyon (Operation Warp Speed) adı altında bir kamu-özel kesim girişimi oluşturdu ve 10 milyar dolar bütçe ayrıldı. Şu ana kadar sekiz ilaç şirketiyle, AB’ye benzer şekilde, ABD nüfusunun hayli üstünde aşı siparişi içeren sözleşmeler imzalandı. Aşı dağıtımını Savunma Bakanlığı yapacak. Başkan Trump, Kasım başındaki seçimden önce, tercihan Ekim içinde Amerikan vatandaşlarına aşı yapılmaya başlanması için büyük çaba gösteriyor. Bu zor hedefe ulaşabilecek mi, göreceğiz.

Rusya’da Sağlık Bakanlığı’na bağlı Gameleya Enstitüsü dünyanın ilk Kovid-19 aşısını geliştirdiğini açıkladı ve Sputnik V adı verildi. Rusya’nın yetkili kurumu, iki doz uygulanacak aşıya henüz 3. faz testler başlamadan önce onay verdi. Testler devam ediyor. Rusya kitlesel aşı uygulamasına Ekim ayında başlamayı planlıyor. O arada aşıyı değişik ülkelere ihraç etmek istiyor.

Çin’den gelen enformasyon sınırlı ve devletin sıkı denetimi altında. Bazı gözlemciler ilk başarılı kitlesel aşı uygulamasının Çin’de başlayacağını, bazıları tam tersine, virüsün ilk çıktığı ülke olarak tıbbi verilere en erken sahip olmasına rağmen aylarca geriden geldiğini iddia ediyor.

Resmi açıklamalara göre, 3. faz testlere başlamış dört şirkete sahip ülke olarak Çin küresel yarışı en önde götürüyor. Bunlardan ikisine henüz son aşamayı oluşturan 3. faz testler başlamadan önce resmi onay verildi. CanSino Biologics şirketi geçtiğimiz Ağustos’un ilk günlerinde son testlere başladı. Bu aşamaya ilk ulaşan Batılı şirket AstraZeneca, aynı ayın ortasında 3. faz çalışmalara başlamıştı.Gerçekten sıkı bir yarış!

Etkili ve güvenli aşının milyarlarca doz üretilmesi gerekiyor. Çin bu yarışın küresel lideri olabilecek mi, nispeten kısa sürede göreceğiz. Ama Çin bir başka alanda küresel liderliği elinde tutuyor: Kovid-19 aşısını küresel stratejik mücadelenin bir aracı olarak kullanmak.

ABD’nin küresel liderliğinin her geçen gün aşındığı ortamda, Çin kendisini sorumlu küresel oyuncu olarak sunmak için Kovid-19 aşısını önemli bir araç olarak görüyor. Filipinler, Endonezya, Bangladeş, Pakistan gibi büyükler dahil Asya ülkelerine veya Ortadoğu, Afrika ve Latin Amerika’ya aşı temini konusunda Çinli liderler sık sık açıklama yapıyor, girişimlerde bulunuyor. Ancak fiyat ne olacak, henüz belli değil.

DSÖ, tüm dünya ülkelerinin hakça koşullarda Kovid-19 aşısı edinebilmesi için COVAX adı altında bir mekanizma oluşturdu. Dünyanın en büyük üç ekonomisinden ABD katılmayacağını, AB katılacağını açıkladı. Çin’in tavrı henüz belirsiz.

Öyle görünüyor ki, aşıyı ilk ve son kullanacak ülkeler arasında zaman farkı sadece aylarla ifade edilen bir düzeyde kalacak. Ama bu fark hem insan hayatı ve sağlığı hem ülke ekonomisi açısından büyük farklar anlamına gelecek.

Kovid-19 aşısı temini için Türkiye ne yapıyor? Nereden, hangi aşamada ve kaç milyon doz alınacak? Hangi teknikle üretilen aşı tercih edilecek? Riskleri azaltmak için tasarlanan önlemler neler? Bilinmiyor. Kendini övme konusunda en önlerde, sonuç alma konusunda en arkalarda yer alan yetkililerimiz bu soruların cevabını henüz verebilmiş değil.

Kovid-19 aşısının Türkiye için dolaylı ama kritik bir sonucu daha olacak. Seçimi kazanan başkanla beraber ABD’nin dünya siyasetinde etkenliğinin artmasıyla ve korona salgınının büyük ölçüde kontrol altına alınmasıyla beraber, 2021’nin ilk aylarından itibaren Türkiye’yi yakından ilgilendiren bölgesel stratejik sorunların akışı ciddi bir ivme kazanacak.

O nedenle, ekonomisi ve dış ilişkileri benzeri az görülür derecede kötü yönetilen Türkiye için 2021, sürprizlerle dolu çok zor bir yıl olmaya aday. 

">

2020’nin bitmesine sadece üç ay kaldı ama yıl sonundan önce tüm dünyayı yakından ilgilendiren en az iki önemli gelişme yaşayacağız: ABD Başkanlık seçimi ve büyük olasılıkla Kovid-19 aşı uygulamasının başlaması.

Şu anda dünyada çok yönlü aşı savaşları sürüyor. Gelişmeler Kovid-19 aşısının bazı ülkelerde yıl sonundan önce başlayabileceğine işaret ediyor. Beklentiler gerçekleşirse Avrupa Birliği, Amerika, Çin, Rusya gibi bir dizi ülke 2021’in ilk aylarında salgını kontrol altına alma hedefine büyük ölçüde ulaşabilir.

Buna karşılık 7,5 milyar dünya nüfusunun tamamı için biraz daha uzun zaman gerekecek. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), küresel anlamda bir kitlesel aşılamanın 2021’in ortalarında mümkün olabileceğini öngörüyor.

Halen Kovid-19 aşısı geliştirmek için dünyada 100’den fazla çalışma yapılıyor, bunlardan 11’ibelirleyici ve son aşamayı oluşturan 3. faz testleri sürdürüyor. Ama bazıları üretime başladı bile. Bu şirketlerden biri olan AstraZeneca’nın yetkilisi Christina Malmberg Hagerstrand,- Ticari aşı üretimine başladık. Yılsonuna doğru teslim edebilmek için başlamamız gerekiyordu, diyor.

Tabii normalde izlenen yol bu değil. Ama mevcut küresel salgın karşısında aşının yetkili kurumdan onay alması ve ilgili merkezlere teslimi arasında geçecek süreyi en aza indirmek için yapılan bir uygulama. 

AstraZeneca 3 milyar doz aşı üretmeyi planlıyor. Diğer taraftan yaş grubu, etnik kökeni ve yaşadığı coğrafya farklı 50 000’den fazla gönüllü üzerinde 3. faz testlere devam ediyor. Test çalışmasının önümüzdeki haftalarda bitmesi, sonuçların Ekim veya Kasım ayında onay için yetkili kuruma sunulması bekleniyor (Avrupa’da EMA, European Medicines Agency). Yetkili kurumun karar vermesi herhalde uzun sürmeyecek.

AstraZeneca Genel Müdürü kısa bir süre önce “küresel salgın devam ettiği sürece, aşı işini kar etmeden sürdüreceğiz” açıklaması yaptı. Avrupa Birliği ilk aşı sözleşmesini Ağustos sonunda bu şirketle imzaladı. Maliyet fiyatına 400 milyon doz aşı siparişi verildi. AB üyesi 27 ülkeye nüfuslarına göre dağıtılacak. Sözleşme ayrıca, kriz dönemi boyunca diğer Avrupa ülkelerine aşı dağıtımı olanağı sağlıyor.

Ama AB başka şirketlerle de aşı sözleşmeleri yapıyor. Johnson & Johnson ile 400 milyon, Sanofi-GSK ile 300 milyon, Curevac ile 225 milyon ve Moderna ile 80 milyon doz aşı için sözleşme yapıldı veya imzalanmak üzere.

Bu beş sözleşmeye ilaveten AB başka görüşmeler sürdürüyor ve toplamda yedi ilaç şirketiyle anlaşma imzalanması bekleniyor. AB’nin nüfusu 450 milyon. 18 yaş altı çocukların aşıya ihtiyacı olmadığı dikkate alınırsa, toplam aşı siparişi gerekenin hayli üstündegörünüyor.

Amaç riskleri olabildiğince düşük tutmak. Büyük olasılıkla birbirine yakın tarihlerde birden fazla aşı onay alıp teslime hazır olacak. Ama hangi aşının onay alacağı, ne kadar etkili olacağı, gerçek yan etkilerinin neler olacağı ve kaç doz yapılması gerektiği henüz belli değil.

DSÖ’ye göre bir aşının etkili kabul edilebilmesi için en az %50 başarılı olması, yani aşı yapılan iki kişiden birinin bağışıklık kazanması gerekiyor. Henüz kesin olmayan ilk bilgilere göre, en azından bazı aşılar bu oranı tutturacak görünüyor.

Ayrıca, halen üretilen aşılar iki ayrı teknik (platform) kullanılarak geliştiriliyor (Vektör-aşısı ve mRNA-aşısı). AB’nin çok sayıda ilaç şirketiyle sözleşme yapmasının bir nedeni de bu. Her teknikle üretilmişen az iki, tercihan üç farklı aşıya sahip olmakistiyorlar.

Böylece eğer gerekirse, şu anda cevabı bilinmeyen durumlar için elde farklı seçenekler hazır bulunacak. Duruma göre bazı kişilere farklı tür aşılar veya bir dozdan fazla aşı yapma imkanı olacak. Mesela ileri yaşlı kişilerde aşının bağışıklık kazandırma oranı daha düşük olabiliyor. Ama kesinleşmemiş ilk test bulgularına göre mRNA tekniği ile üretilen aşı, yaşlı ve gençler üzerinde aynı etkiye sahip görünüyor.

AB ülkeleri şu sıralarda aşı uygulamasının öncelik programını hazırlıyor. Sağlık sektöründe çalışanlar, 70 yaş üstü ve risk artırıcı hastalığı olanlar öncelikli gruplar arasında olacak.  

Aşı geliştirmeye çalışan şirketler zamana karşı yarışarak olağan dönemlerde 10 yıl veya daha fazla süren işi tek bir yıla sığdırmaya çalışıyor. En etkili ve en güvenli aşıyı kimin üreteceği bir başka rekabet konusu. Elbette hiç kimse sonradan beklenmedik yan etkileri ortaya çıkacak bir aşıyı piyasaya sunan şirket olmak istemiyor.

Korona hastaları arasında ikinci kez aynı enfeksiyonayakalananlar var. Bazı kişilerde doğal bağışıklık oluşmuyor veya kısa sürede kayboluyor. Aşının kazandıracağı bağışıklık da kısa süreli olabilir mi? Dünyanın önde gelen bağışıklık biyolojisi uzmanlarının cevabı ilginç: Endişelenmeyin, bu konuda bilim doğadan daha etkili olabilir.

ABD’de Trump yönetimi Çok Hızlı Operasyon (Operation Warp Speed) adı altında bir kamu-özel kesim girişimi oluşturdu ve 10 milyar dolar bütçe ayrıldı. Şu ana kadar sekiz ilaç şirketiyle, AB’ye benzer şekilde, ABD nüfusunun hayli üstünde aşı siparişi içeren sözleşmeler imzalandı. Aşı dağıtımını Savunma Bakanlığı yapacak. Başkan Trump, Kasım başındaki seçimden önce, tercihan Ekim içinde Amerikan vatandaşlarına aşı yapılmaya başlanması için büyük çaba gösteriyor. Bu zor hedefe ulaşabilecek mi, göreceğiz.

Rusya’da Sağlık Bakanlığı’na bağlı Gameleya Enstitüsü dünyanın ilk Kovid-19 aşısını geliştirdiğini açıkladı ve Sputnik V adı verildi. Rusya’nın yetkili kurumu, iki doz uygulanacak aşıya henüz 3. faz testler başlamadan önce onay verdi. Testler devam ediyor. Rusya kitlesel aşı uygulamasına Ekim ayında başlamayı planlıyor. O arada aşıyı değişik ülkelere ihraç etmek istiyor.

Çin’den gelen enformasyon sınırlı ve devletin sıkı denetimi altında. Bazı gözlemciler ilk başarılı kitlesel aşı uygulamasının Çin’de başlayacağını, bazıları tam tersine, virüsün ilk çıktığı ülke olarak tıbbi verilere en erken sahip olmasına rağmen aylarca geriden geldiğini iddia ediyor.

Resmi açıklamalara göre, 3. faz testlere başlamış dört şirkete sahip ülke olarak Çin küresel yarışı en önde götürüyor. Bunlardan ikisine henüz son aşamayı oluşturan 3. faz testler başlamadan önce resmi onay verildi. CanSino Biologics şirketi geçtiğimiz Ağustos’un ilk günlerinde son testlere başladı. Bu aşamaya ilk ulaşan Batılı şirket AstraZeneca, aynı ayın ortasında 3. faz çalışmalara başlamıştı.Gerçekten sıkı bir yarış!

Etkili ve güvenli aşının milyarlarca doz üretilmesi gerekiyor. Çin bu yarışın küresel lideri olabilecek mi, nispeten kısa sürede göreceğiz. Ama Çin bir başka alanda küresel liderliği elinde tutuyor: Kovid-19 aşısını küresel stratejik mücadelenin bir aracı olarak kullanmak.

ABD’nin küresel liderliğinin her geçen gün aşındığı ortamda, Çin kendisini sorumlu küresel oyuncu olarak sunmak için Kovid-19 aşısını önemli bir araç olarak görüyor. Filipinler, Endonezya, Bangladeş, Pakistan gibi büyükler dahil Asya ülkelerine veya Ortadoğu, Afrika ve Latin Amerika’ya aşı temini konusunda Çinli liderler sık sık açıklama yapıyor, girişimlerde bulunuyor. Ancak fiyat ne olacak, henüz belli değil.

DSÖ, tüm dünya ülkelerinin hakça koşullarda Kovid-19 aşısı edinebilmesi için COVAX adı altında bir mekanizma oluşturdu. Dünyanın en büyük üç ekonomisinden ABD katılmayacağını, AB katılacağını açıkladı. Çin’in tavrı henüz belirsiz.

Öyle görünüyor ki, aşıyı ilk ve son kullanacak ülkeler arasında zaman farkı sadece aylarla ifade edilen bir düzeyde kalacak. Ama bu fark hem insan hayatı ve sağlığı hem ülke ekonomisi açısından büyük farklar anlamına gelecek.

Kovid-19 aşısı temini için Türkiye ne yapıyor? Nereden, hangi aşamada ve kaç milyon doz alınacak? Hangi teknikle üretilen aşı tercih edilecek? Riskleri azaltmak için tasarlanan önlemler neler? Bilinmiyor. Kendini övme konusunda en önlerde, sonuç alma konusunda en arkalarda yer alan yetkililerimiz bu soruların cevabını henüz verebilmiş değil.

Kovid-19 aşısının Türkiye için dolaylı ama kritik bir sonucu daha olacak. Seçimi kazanan başkanla beraber ABD’nin dünya siyasetinde etkenliğinin artmasıyla ve korona salgınının büyük ölçüde kontrol altına alınmasıyla beraber, 2021’nin ilk aylarından itibaren Türkiye’yi yakından ilgilendiren bölgesel stratejik sorunların akışı ciddi bir ivme kazanacak.

O nedenle, ekonomisi ve dış ilişkileri benzeri az görülür derecede kötü yönetilen Türkiye için 2021, sürprizlerle dolu çok zor bir yıl olmaya aday. 

Tüm yazılarını göster