Artık Biraz Siyasetçiler İşini Doğru Yapsa

Hepimizin yaşamda bir görevi var kuşkusuz. Düşünsenize en önemsiz gibi gözüken; karıncalar...

Ebru Eğinlioğlu eeginlioglu@gmail.com

Hepimizin yaşamda bir görevi var kuşkusuz. Düşünsenize en önemsiz gibi gözüken; karıncalar, solucanlar, kurtçuklar bile görevli bu çoğu bilinmeyen dünyada. Örneğin bal yapan arıların soyu tükendiğinde, insan soyunun da tükeneceğini söyleyen bilim adamları var. Her neyse, bizlerin de henüz bilmesek de, kendimize bir rol seçmesek de bu dünyada bir işlevimiz var. Öyle de olması gerekir. Amacı olmayan, bir şey üretmeyen insan, doğanın içinde kaybolup gidecektir…. Doğal seçilim kuramına göre…

Ülkede terörle böylesine yoğun uğraştığımız, her gün yeni şehit haberlerine uyandığımız, suçsuz olduğuna iddia eden general ve gazetecilerin isyanlarına boğulduğumuz bu günlerde, keyifli olmak, keyifli şeylerden bahsetmek içimizden gelmiyor doğrusu ama yine de yaşam her şeye rağmen, tüm zorluklarına, tüm karmaşasına rağmen devam ediyor ve bizden güçlü olmamızı bekliyor ki varlığımızı, devamlılığımızı sürdürelim. Yine unutmayalım ki; ümidimizi kaybetmek de bizi ulaşmak istediğimiz hedeften alıkoyacak. O zaman yenilmemek adına, kuvvetli olmak zorundayız.

Bu günlerde kavramlar sürekli yerini değiştiriyor, dün alkışladığımız hareketleri, bu gün suç sayıyor, yeri dibine sokuyoruz. Birileri sürekli bize nasıl davranmamızı, nasıl konuşmamız gerektiğini baskılıyor. Eğer onların istediği gibi konuşmazsak, suç işlemiş sayılıyoruz.

Gazeteci bir arkadaşım güzel bir paylaşım yapmış bu gün, kısa ve öz konuşmuş; "Herkes dünyanın düzene girmesini ister. Fakat çabayı komşusundan bekler. İşte ben buna karşı çıkıyorum"...
Doğru çünkü Türk insanı, sivil ya da askeri darbelerden o kadar çok acı çekti, öylesine tımar edildi ki. Artık kimsenin, ses çıkaracak ya da tepki gösterecek hali kalmadı. Herkes korkuyor, içeri girmekten, acı çekmekten, fikirlerinin yargılanmasından…

Bir yanlış düzen kurulmuş, insanlar da onun için de yuvarlanıp gidiyor. Doğruyu ve yanlışı ayırt edemez hale gelmişiz. Toplum öylesine bir baskı kurmuş ki insanlar üzerinde, adeta kölelik sistemi içinde çalışıp, fazla da kazanmadan yaşamaya mücadele ediyor….

Geçen günlerde, bir yazarımız, devletin yaptığı zamları savunmuş. Bu kadar yüksek vergilerin ödendiği bir ülkede bir yazar daha da zamları savunuyorsa, biz tası tarağı toplayıp gidelim artık buralardan….
Herkes, kadın, erkek, çocuk demeden siyasetçi kesilmiş, kahvelerde konuşur gibi, Amerikan emperyalizminden tutun da, Balyoz’ da ki paşaların yaşadıklarına, bilgisayarlarına uzaktan güdümlü virüs atılmışlığına kadar en ince ayrıntıları, iddiaları bile herkes biliyor. İnternet sağ olsun, her tür bilgiye saniyeler için de ulaşılan bir çağın yolcularıyız.  Bence artık bir sakinleşmek, biraz gündemden uzaklaşmak zamanı. Birileri çıkıyor, insanları, galeyana getiriyor, kimyasını bozuyor, huzursuzluk yaratıyor, bu durumdan beslenen insanlar, ülkeler ve sektörler var. Bakınız Arap Baharı’ na, bahar döndü kasırgaya, tufana….

Onun için herkes bir sakinleşsin, biraz siyaseti, siyaset yapanlara bıraksın. 20 yaşındaki oğlumdan, 80 yaşımdaki babama kadar, ya da sosyal paylaşım sitelerindeki arkadaşlarımdan, sitedeki çalışanlara kadar herkesin siyaset yapmasından içim daraldı vallahi. Şu siyasetçiler işlerini doğru düzgün yapsa da vatandaş biraz rahatlasa…..

">

Hepimizin yaşamda bir görevi var kuşkusuz. Düşünsenize en önemsiz gibi gözüken; karıncalar, solucanlar, kurtçuklar bile görevli bu çoğu bilinmeyen dünyada. Örneğin bal yapan arıların soyu tükendiğinde, insan soyunun da tükeneceğini söyleyen bilim adamları var. Her neyse, bizlerin de henüz bilmesek de, kendimize bir rol seçmesek de bu dünyada bir işlevimiz var. Öyle de olması gerekir. Amacı olmayan, bir şey üretmeyen insan, doğanın içinde kaybolup gidecektir…. Doğal seçilim kuramına göre…

Ülkede terörle böylesine yoğun uğraştığımız, her gün yeni şehit haberlerine uyandığımız, suçsuz olduğuna iddia eden general ve gazetecilerin isyanlarına boğulduğumuz bu günlerde, keyifli olmak, keyifli şeylerden bahsetmek içimizden gelmiyor doğrusu ama yine de yaşam her şeye rağmen, tüm zorluklarına, tüm karmaşasına rağmen devam ediyor ve bizden güçlü olmamızı bekliyor ki varlığımızı, devamlılığımızı sürdürelim. Yine unutmayalım ki; ümidimizi kaybetmek de bizi ulaşmak istediğimiz hedeften alıkoyacak. O zaman yenilmemek adına, kuvvetli olmak zorundayız.

Bu günlerde kavramlar sürekli yerini değiştiriyor, dün alkışladığımız hareketleri, bu gün suç sayıyor, yeri dibine sokuyoruz. Birileri sürekli bize nasıl davranmamızı, nasıl konuşmamız gerektiğini baskılıyor. Eğer onların istediği gibi konuşmazsak, suç işlemiş sayılıyoruz.

Gazeteci bir arkadaşım güzel bir paylaşım yapmış bu gün, kısa ve öz konuşmuş; "Herkes dünyanın düzene girmesini ister. Fakat çabayı komşusundan bekler. İşte ben buna karşı çıkıyorum"...
Doğru çünkü Türk insanı, sivil ya da askeri darbelerden o kadar çok acı çekti, öylesine tımar edildi ki. Artık kimsenin, ses çıkaracak ya da tepki gösterecek hali kalmadı. Herkes korkuyor, içeri girmekten, acı çekmekten, fikirlerinin yargılanmasından…

Bir yanlış düzen kurulmuş, insanlar da onun için de yuvarlanıp gidiyor. Doğruyu ve yanlışı ayırt edemez hale gelmişiz. Toplum öylesine bir baskı kurmuş ki insanlar üzerinde, adeta kölelik sistemi içinde çalışıp, fazla da kazanmadan yaşamaya mücadele ediyor….

Geçen günlerde, bir yazarımız, devletin yaptığı zamları savunmuş. Bu kadar yüksek vergilerin ödendiği bir ülkede bir yazar daha da zamları savunuyorsa, biz tası tarağı toplayıp gidelim artık buralardan….
Herkes, kadın, erkek, çocuk demeden siyasetçi kesilmiş, kahvelerde konuşur gibi, Amerikan emperyalizminden tutun da, Balyoz’ da ki paşaların yaşadıklarına, bilgisayarlarına uzaktan güdümlü virüs atılmışlığına kadar en ince ayrıntıları, iddiaları bile herkes biliyor. İnternet sağ olsun, her tür bilgiye saniyeler için de ulaşılan bir çağın yolcularıyız.  Bence artık bir sakinleşmek, biraz gündemden uzaklaşmak zamanı. Birileri çıkıyor, insanları, galeyana getiriyor, kimyasını bozuyor, huzursuzluk yaratıyor, bu durumdan beslenen insanlar, ülkeler ve sektörler var. Bakınız Arap Baharı’ na, bahar döndü kasırgaya, tufana….

Onun için herkes bir sakinleşsin, biraz siyaseti, siyaset yapanlara bıraksın. 20 yaşındaki oğlumdan, 80 yaşımdaki babama kadar, ya da sosyal paylaşım sitelerindeki arkadaşlarımdan, sitedeki çalışanlara kadar herkesin siyaset yapmasından içim daraldı vallahi. Şu siyasetçiler işlerini doğru düzgün yapsa da vatandaş biraz rahatlasa…..

Tüm yazılarını göster