Yolda, sokakta, siyasette, bürokraside bol miktarda angutun olduğu, dünyanın en pahalı etinin satıldığı Türkiye'de gelecek yıl et bolluğu yaşanacakmış!
Başlangıçta insanlar ucuz et yiyebilsinler diye getirilen anguslar, angutların sofralarındaki seçeneği artırmaktan başka bir işe yaramadı. Kurban bayramı yaşandı, bitti ama kurbanlıkların yaktığı eller hala sıcaklığını koruyor.
Şükür, Ramazan ayından itibaren Uruguay ve Avustralya’dan “angus” geldi de ülke insanımız rahatladı. Ülkemizde et bolluğu yaşanır oldu! Varsın yılda bir bile evi et görmeyen evlerde, çocukların boğazından et geçmesin. Özellikle bu kurban bayramında ithal et getirilmesi bile kurban fiyatlarının düşmesine yetmedi.
Malum, Türk insanı kanaatkar, sadakatli ve uyumlu. Bu özellikler Türk insanının yetiştirdiği hayvanlara da bulaşmış. Fakat, angus öyle mi? İsyankar, kolay teslim olmuyor. Beyni uyuşturulmuş insanların ülkesinde, ithal edilen anguslar uyuşturucu iğnelerle bile hizaya getirilemedi.
Bıçak altına Türk kurbanlıklar gibi kolaylıkla girmeyen anguslar kurban bayramında hep isyankar tavırlarıyla dikkat çekti. Oysa Türk kurbanlıklar tıpkı sahipleri gibi kuzu kuzu, sahibine biat ediyor ve gelenek ve göreneklerimize uygun davranıyorlardı. Korkarım, anguslar yerli hayvanlarımızın terbiyesini bozacak, ve isyankarlaştıracaklar.
İşin makara kısmı bir yana bilmem şu kadar büyüyen, gelişen, dünyanın sayılı ekonomilerden birisi olduk diyerek övünen bir ülkenin ekonomi uzmanları kurbanlık hayvanını bile ithal eden bir ülkenin ne kadar büyümüş olduğunu içtenlikle irdelemelidirler.
Anguslara rağmen piyasa düzene girmediyse sorun derinlerde gizli. İthalat ile çözülecek bir geçici sorun olmadığı kesin!
Kısacası, tarım ve hayvancılık bir ülkenin gelişmişlik düzeyini belirler. Tarım ve hayvancılıkta dışa bağımlı bir ülke asla büyük ve gelişmiş bir ülke sayılamaz.
Nokta.
">
Yolda, sokakta, siyasette, bürokraside bol miktarda angutun olduğu, dünyanın en pahalı etinin satıldığı Türkiye'de gelecek yıl et bolluğu yaşanacakmış!
Başlangıçta insanlar ucuz et yiyebilsinler diye getirilen anguslar, angutların sofralarındaki seçeneği artırmaktan başka bir işe yaramadı. Kurban bayramı yaşandı, bitti ama kurbanlıkların yaktığı eller hala sıcaklığını koruyor.
Şükür, Ramazan ayından itibaren Uruguay ve Avustralya’dan “angus” geldi de ülke insanımız rahatladı. Ülkemizde et bolluğu yaşanır oldu! Varsın yılda bir bile evi et görmeyen evlerde, çocukların boğazından et geçmesin. Özellikle bu kurban bayramında ithal et getirilmesi bile kurban fiyatlarının düşmesine yetmedi.
Malum, Türk insanı kanaatkar, sadakatli ve uyumlu. Bu özellikler Türk insanının yetiştirdiği hayvanlara da bulaşmış. Fakat, angus öyle mi? İsyankar, kolay teslim olmuyor. Beyni uyuşturulmuş insanların ülkesinde, ithal edilen anguslar uyuşturucu iğnelerle bile hizaya getirilemedi.
Bıçak altına Türk kurbanlıklar gibi kolaylıkla girmeyen anguslar kurban bayramında hep isyankar tavırlarıyla dikkat çekti. Oysa Türk kurbanlıklar tıpkı sahipleri gibi kuzu kuzu, sahibine biat ediyor ve gelenek ve göreneklerimize uygun davranıyorlardı. Korkarım, anguslar yerli hayvanlarımızın terbiyesini bozacak, ve isyankarlaştıracaklar.
İşin makara kısmı bir yana bilmem şu kadar büyüyen, gelişen, dünyanın sayılı ekonomilerden birisi olduk diyerek övünen bir ülkenin ekonomi uzmanları kurbanlık hayvanını bile ithal eden bir ülkenin ne kadar büyümüş olduğunu içtenlikle irdelemelidirler.
Anguslara rağmen piyasa düzene girmediyse sorun derinlerde gizli. İthalat ile çözülecek bir geçici sorun olmadığı kesin!
Kısacası, tarım ve hayvancılık bir ülkenin gelişmişlik düzeyini belirler. Tarım ve hayvancılıkta dışa bağımlı bir ülke asla büyük ve gelişmiş bir ülke sayılamaz.
Nokta.