Amerika'nın Hal-i Pür Melali

Engin Civan engin.civan@haber3.com

Amerikan ekonomisi hapşırırsa Türk ekonomisi zatürre olur, diye bir deyim vardı eskiden.
 
Tabii o zamanlar iki kutuplu dünya…
 
Sovyet Bloku kendi içinde top çeviriyor. Hür dünyanın çekici gücü ise Amerikan ekonomisi.

Bugün farklı bir dünyadayız fakat yine de Amerikan ekonomisi dünyanın en büyük ekonomisi ve kendine göre de bir ağırlığı var.

Amerika'da yaşanan ekonomik ve politik olaylar her daim dünyanın dengesini değiştirecek güce sahip. Amerika ne tarafa ibre o tarafa…


BİDEN DAYI ZORLANIYOR

Geçtiğimiz günlerde iki eyalette vali seçimi oldu. Meraklısı için açıklayayım: Valilik kurumu önemli bir kurumdur. Valiyi halk seçer ve vali seçildiği eyaletin devlet başkanı gibidir. Polis ve milis gücü valiye bağlıdır. Eyalet senatosu ve meclisiyle yakın/birlikte çalışır. Düzenlemeler yapar. Kısaca, Amerika Birleşik Devletleri’ni oluşturan eyalet devletinin seçilmiş başkanıdır.

Biden’in son seçimde açık ara 10 puan farkla kazandığı Virginia’da Cumhuriyetçi aday iki puan farkla kazandı. 12 puanlık bir salınım. Hem de Joe Biden ve eski Demokrat Başkan Obama, partilerinin adayı için bizzat Virginia’da kampanyaya katılmalarına rağmen.

Yine aynı şekilde Biden’in rahat kazandığı New Jersey eyaletinde nefes kesen bir yarış oldu. Hiç beklenmedik bir şekilde Cumhuriyetçi aday çok az farkla kaybetti.

Sonuçların belirlendiği gece saat 2’de, Avrupa’daki G-20 toplantısından dönen Biden, Beyaz Saray’da politik danışmanlarına öfke kasırgası yaşatmıştı. 

Seçimlerden birkaç gün önce açıklanan rakamlara göre Biden’in halk arasındaki desteği yüzde 41 düşmüştü, ki görev süresinin bu aşamasında oldukça kötü bir istatistik. (Rekor yüzde 39’la halen Trump’da!)

Yani perşembenin gelişi çarşambadan belliydi.

Peki ne oldu? Neden çok…
 
Birincisi, Demokrat Parti’nin aşırı sol kanadı resmen anti Amerikanvari bir duruş sergiliyor ve Amerikan standartlarında oldukça sosyalist bir renk taşıyor. İşin kötüsü de Biden bu fraksiyona ve partisine hakim değil.

Demokratların ilerici grubu bayağı bir servet düşmanlığı havasını gündemde tutuyor ve devlet aygıtını bu yolda kullanmak istiyor.

Amerika gibi modern kapitalizmin doğduğu topraklardaki ruha aykırı bir söylem-ki ılımlı demokratlar diken üstünde-

Bu “valilik seçimleri” neden önemli bir gösterge biliyor musunuz? Çünkü 2022’de Senato ve Meclis ara seçimleri var. Demokratların olası koltuk kaybı, Biden’i kalan başkanlık süresi boyunca siyaseten “topal ördek” yapar. Gece gece Biden’in Beyaz Saray’da bağırıp çağırması boşuna değil anlayacağınız.


BİDEN’İN PARAŞÜTSÜZ DÜŞÜŞÜNDE EKONOMİK FAKTÖRLER DE BOL

Amerikan Merkez Bankası pandemi boyunca “nasıl olsa enflasyon düşük” diyerek bol bol para bastı. Ancak ekonomi yönetiminin hesaba katmadığı iki faktör vardı.

Birincisi, ölüm korkusunu ensesinde hisseden emekçiler hızlı bir şekilde emekli oldu ve/veya (biraz da devletin bol keseden yardım dağıtmasıyla) iş piyasalarından elini ayağını çekti. Şimdilerde her yerde eleman aranıyor fakat ortada çalışacak eleman yok. Açık büyük…

İkincisi; tatlı kar marjlarına alışmış ve şımarmış büyük Amerikan şirketleri, ülke dışında imal ettikleri malları (lojistik zincirlerinin kopmasıyla) bu kadar pahalıya imal edeceklerini hiç tahmin edememişlerdi. Yani bir B planları yoktu.

En standart örnek: Telefonu Çin’de $150 dolara imal et, Amerika’da $1200 dolara sat.

Tabii şimdi zayıf halkalar ortaya çıkınca hem basılan paranın yarattığı enflasyon hem tedarik zorlukları işçi sınıfını uyandırdı.

Ve şimdilerde Kaliforniya limanlarında, gıda sektöründe, başka alanlarda hızlı sendikalaşma ve toplu sözleşme furyası yaşanıyor.

Eminim değerli ekonomistler de pek yakında ücret enflasyonunu ekranlarda gündeme alırlar.

Petrol fiyatı her ülke için önemli fakat Amerikan çalışanları için benzin fiyatının ayrı bir hassasiyeti var. Amerika’da çalışanların çoğu işe kendi arabasıyla gidiyor. Geçen sene 2 dolar olan benzin bazı eyaletlere 7 doları bazı eyaletlerde 5 doları gördü. Averaj, Amerikalı için kabus…

Peki, enflasyonu hisseden OPEC boş durur mu? Hemen üretime ince ayar, fiyatlar yukarı.

Bizler, gelişmekte olan ülkelerin enflasyon artışından endişe ederken aniden gelişmiş ülkelerin enflasyon sorunu potaya girdi.

Sakın ola “bundan bize ne!” demeyin. Dolar rezerv parasıdır. Doların arkasındaki ekonomide enflasyon yükselirse bunun Türkçesi “o enflasyon Türkiye dahil dış dünyaya ihraç edilir” demektir.

Değerli okur, Amerika hafiften tıngırdıyor. Düdüklü tencerenin emniyet supabı atar mı, bilmiyorum.

Hatırlarsanız, geçen sene 6 Ocak’ta seçimleri protesto eden bir grup Senato’yu basmıştı. Bazı fotoğraflar hafızalara nakşoldu.  Her ne kadar bazı tiplemeler fazla abartılı olsa da o protestoya bildiğimiz orta sınıf Amerikalılar da katılmıştı.

Demokratların eski tüfeklerinden olmakla birlikte Türkiye’den fazla hazzetmeyen ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi, liberal meydanının Amiral gemisi CNN televizyonunu da arkasına alarak sürekli 6 Ocak olayını sıcak tutmakta ve bunu “demokrasiye karşı yapılmış bir darbe” olarak pazarlamakta.

Yukarıda Amerika için “tıngırdıyor” dedim ya.

Geçen hafta giriş çıkışın aşırı denetlediği bir federal binaya gireceğim. Güvenlik görevlisiyle de merhabamız var. Dev gibi bir siyahi; 2 metrelik bir boy, 140 kiloluk bir cüsse. Ben kendisine ‘Big Chief = Büyük Reis’ derim. O da bana ‘Boss =Patron’ der.

Sordum neler oluyor? Cevap verdi: “İşin doğrusu, Biden bu kafayla giderse silahı kapan doğru Beyaz Saray’ın yolunu tutacak…”

Alın size tıngırtının sesleri değerli okur.

">

Amerikan ekonomisi hapşırırsa Türk ekonomisi zatürre olur, diye bir deyim vardı eskiden.
 
Tabii o zamanlar iki kutuplu dünya…
 
Sovyet Bloku kendi içinde top çeviriyor. Hür dünyanın çekici gücü ise Amerikan ekonomisi.

Bugün farklı bir dünyadayız fakat yine de Amerikan ekonomisi dünyanın en büyük ekonomisi ve kendine göre de bir ağırlığı var.

Amerika'da yaşanan ekonomik ve politik olaylar her daim dünyanın dengesini değiştirecek güce sahip. Amerika ne tarafa ibre o tarafa…


BİDEN DAYI ZORLANIYOR

Geçtiğimiz günlerde iki eyalette vali seçimi oldu. Meraklısı için açıklayayım: Valilik kurumu önemli bir kurumdur. Valiyi halk seçer ve vali seçildiği eyaletin devlet başkanı gibidir. Polis ve milis gücü valiye bağlıdır. Eyalet senatosu ve meclisiyle yakın/birlikte çalışır. Düzenlemeler yapar. Kısaca, Amerika Birleşik Devletleri’ni oluşturan eyalet devletinin seçilmiş başkanıdır.

Biden’in son seçimde açık ara 10 puan farkla kazandığı Virginia’da Cumhuriyetçi aday iki puan farkla kazandı. 12 puanlık bir salınım. Hem de Joe Biden ve eski Demokrat Başkan Obama, partilerinin adayı için bizzat Virginia’da kampanyaya katılmalarına rağmen.

Yine aynı şekilde Biden’in rahat kazandığı New Jersey eyaletinde nefes kesen bir yarış oldu. Hiç beklenmedik bir şekilde Cumhuriyetçi aday çok az farkla kaybetti.

Sonuçların belirlendiği gece saat 2’de, Avrupa’daki G-20 toplantısından dönen Biden, Beyaz Saray’da politik danışmanlarına öfke kasırgası yaşatmıştı. 

Seçimlerden birkaç gün önce açıklanan rakamlara göre Biden’in halk arasındaki desteği yüzde 41 düşmüştü, ki görev süresinin bu aşamasında oldukça kötü bir istatistik. (Rekor yüzde 39’la halen Trump’da!)

Yani perşembenin gelişi çarşambadan belliydi.

Peki ne oldu? Neden çok…
 
Birincisi, Demokrat Parti’nin aşırı sol kanadı resmen anti Amerikanvari bir duruş sergiliyor ve Amerikan standartlarında oldukça sosyalist bir renk taşıyor. İşin kötüsü de Biden bu fraksiyona ve partisine hakim değil.

Demokratların ilerici grubu bayağı bir servet düşmanlığı havasını gündemde tutuyor ve devlet aygıtını bu yolda kullanmak istiyor.

Amerika gibi modern kapitalizmin doğduğu topraklardaki ruha aykırı bir söylem-ki ılımlı demokratlar diken üstünde-

Bu “valilik seçimleri” neden önemli bir gösterge biliyor musunuz? Çünkü 2022’de Senato ve Meclis ara seçimleri var. Demokratların olası koltuk kaybı, Biden’i kalan başkanlık süresi boyunca siyaseten “topal ördek” yapar. Gece gece Biden’in Beyaz Saray’da bağırıp çağırması boşuna değil anlayacağınız.


BİDEN’İN PARAŞÜTSÜZ DÜŞÜŞÜNDE EKONOMİK FAKTÖRLER DE BOL

Amerikan Merkez Bankası pandemi boyunca “nasıl olsa enflasyon düşük” diyerek bol bol para bastı. Ancak ekonomi yönetiminin hesaba katmadığı iki faktör vardı.

Birincisi, ölüm korkusunu ensesinde hisseden emekçiler hızlı bir şekilde emekli oldu ve/veya (biraz da devletin bol keseden yardım dağıtmasıyla) iş piyasalarından elini ayağını çekti. Şimdilerde her yerde eleman aranıyor fakat ortada çalışacak eleman yok. Açık büyük…

İkincisi; tatlı kar marjlarına alışmış ve şımarmış büyük Amerikan şirketleri, ülke dışında imal ettikleri malları (lojistik zincirlerinin kopmasıyla) bu kadar pahalıya imal edeceklerini hiç tahmin edememişlerdi. Yani bir B planları yoktu.

En standart örnek: Telefonu Çin’de $150 dolara imal et, Amerika’da $1200 dolara sat.

Tabii şimdi zayıf halkalar ortaya çıkınca hem basılan paranın yarattığı enflasyon hem tedarik zorlukları işçi sınıfını uyandırdı.

Ve şimdilerde Kaliforniya limanlarında, gıda sektöründe, başka alanlarda hızlı sendikalaşma ve toplu sözleşme furyası yaşanıyor.

Eminim değerli ekonomistler de pek yakında ücret enflasyonunu ekranlarda gündeme alırlar.

Petrol fiyatı her ülke için önemli fakat Amerikan çalışanları için benzin fiyatının ayrı bir hassasiyeti var. Amerika’da çalışanların çoğu işe kendi arabasıyla gidiyor. Geçen sene 2 dolar olan benzin bazı eyaletlere 7 doları bazı eyaletlerde 5 doları gördü. Averaj, Amerikalı için kabus…

Peki, enflasyonu hisseden OPEC boş durur mu? Hemen üretime ince ayar, fiyatlar yukarı.

Bizler, gelişmekte olan ülkelerin enflasyon artışından endişe ederken aniden gelişmiş ülkelerin enflasyon sorunu potaya girdi.

Sakın ola “bundan bize ne!” demeyin. Dolar rezerv parasıdır. Doların arkasındaki ekonomide enflasyon yükselirse bunun Türkçesi “o enflasyon Türkiye dahil dış dünyaya ihraç edilir” demektir.

Değerli okur, Amerika hafiften tıngırdıyor. Düdüklü tencerenin emniyet supabı atar mı, bilmiyorum.

Hatırlarsanız, geçen sene 6 Ocak’ta seçimleri protesto eden bir grup Senato’yu basmıştı. Bazı fotoğraflar hafızalara nakşoldu.  Her ne kadar bazı tiplemeler fazla abartılı olsa da o protestoya bildiğimiz orta sınıf Amerikalılar da katılmıştı.

Demokratların eski tüfeklerinden olmakla birlikte Türkiye’den fazla hazzetmeyen ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi, liberal meydanının Amiral gemisi CNN televizyonunu da arkasına alarak sürekli 6 Ocak olayını sıcak tutmakta ve bunu “demokrasiye karşı yapılmış bir darbe” olarak pazarlamakta.

Yukarıda Amerika için “tıngırdıyor” dedim ya.

Geçen hafta giriş çıkışın aşırı denetlediği bir federal binaya gireceğim. Güvenlik görevlisiyle de merhabamız var. Dev gibi bir siyahi; 2 metrelik bir boy, 140 kiloluk bir cüsse. Ben kendisine ‘Big Chief = Büyük Reis’ derim. O da bana ‘Boss =Patron’ der.

Sordum neler oluyor? Cevap verdi: “İşin doğrusu, Biden bu kafayla giderse silahı kapan doğru Beyaz Saray’ın yolunu tutacak…”

Alın size tıngırtının sesleri değerli okur.

Tüm yazılarını göster