adv adv Adv Adv
Haber3

''Amerika’nın dostluğu ölümcül olabilir''

Haber3.com yazarı Haluk Özdalga yazdı... ''Amerika’nın dostluğu ölümcül olabilir''

Haluk Özdalga haluk.ozdalga@haber3.com

Avrasya için kader belirleyici Ukrayna savaşı üçüncü yılını doldurdu.

Şimdi yapılabilecek yorumlardan biri, Amerika’nın en yetenekli Dışişleri Bakanlarından Henry Kissinger’ın veciz sözcükleridir:

“Amerika’ya düşmanlık tehlikelidir, ama dostluğu ölümcül olabilir”.

Yaşananları özetleyelim, herkes kendi yorumunu yapsın.

● Bükreş’te yapılan 2008 NATO zirvesinde, Fransa ve Almanya’nın itirazlarına rağmen, Amerika-İngiltere ikilisi Ukrayna’nın NATO üyeliğini kabul etti. İtiraz gerekçesi, Rusya’nın bunu kabul etmeyeceği idi.

● Ukrayna için olabilecek en kötü yol önerildi. Diğer ülkelere uygulanandan farklı şekilde, makul sürede üye olup NATO koruması kazanamayacağı, ama üyelik perspektifi verilerek Rusya’nın hayati tehdit gördüğü koşulun gerçekleştiği plan seçildi.

● Ukrayna halkının büyük çoğunluğu NATO üyeliğine karşıydı, destek o yıllarda hiçbir zaman %20-30 üstüne çıkmadı. Üstelik gerekçe, Rusya’yla ilişkilerin bozulacağı idi. Buna karşılık büyük çoğunluk AB üyeliğini istiyordu.

● George Kennan, Amerika’nın belki de Rusya’yı en iyi tanıyan dış politika uzmanı kabul edilir. Soğuk Savaş’ta tek kurşun atmadan Sovyetler Birliği’nin çökmesiyle sonuçlanan “çevreleme” (containment) stratejisinin mimarıdır. Başta Kennan ve Kissinger olmak üzere Amerika’nın çok sayıda önde gelen dış politika uzmanı aynı şeyi söyledi: Ukrayna’nın NATO üyesi olması yanlış ve tehlikelidir.

● CIA’ın elindeki açık değerlendirmeler dahil somut bilgiler, aslında Washington’un da bu gerçeğin farkında olduğunu gösteriyordu.

● Cumhurbaşkanı seçilen ve Ukrayna’nın tarafsız kalmasını isteyen Yanukoviç, ABD’nin açık açık desteklediği bir darbeyle Şubat 2014’de devrildi. Rusya Kırım’ı ve doğudaki Donbas bölgesini işgal etti.

● Almanya Başbakanı Merkel ve NATO Genel Sekreteri Stoltenberg’nin defalarca açıkladığı gibi, NATO Ukrayna’ya silah sistemleri konuşlandırıyordu. İngiltere, biri Odesa’da diğeri Azak Denizi’nde iki adet NATO deniz üssü inşaatına başladı.

● 2021’in sonlarında Rusya kapsamlı bir öneri paketini ABD ve NATO’ya sundu, görüşme istedi. Önemli başlıklardan biri Ukrayna’nın NATO üyesi olmamasıydı. Amerika müzakereyi ret etti.

● O günlerde yeni Almanya Başbakanı olan Scholz, Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenski’ye savaşı önlemek için NATO üyeliğinden vazgeçmesini önerdi. Zelenski kabul etmedi.

● 24 Şubat 2022’de Rus ordusu Ukrayna’ya girdi, savaşı başlattı.

● Bir hafta geçmeden Ukrayna ve Rusya müzakereye oturdu. İstanbul ve Antalya’da yapılan görüşmelerde anlaştılar. Ukrayna NATO üyeliğinden vaz geçecek, AB üyesi olabilecek, karşılığında Rusya askerlerini geri çekecekti. Zelenski mutabakatı resmi Cumhurbaşkanlığı sitesinde yayınladı.

● Zamanın İngiltere Başbakanı Johnson acilen Kiev’e gitti. 9 Nisan’da Zelenski ile yaptığı görüşmede Amerika ve İngiltere’nin anlaşmayı tanımayacağını; imzalamazssa güçlü destek vereceklerini ve Rusya’yı mağlup edeceklerini söyledi ve ilave etti: Haydi savaş yapalım (let’s just fight – kapak fotosu).

● Zelenski savaşa devam kararı verdi.

● Almanya’da karargah kuran Amerikalı generaller savaşı A’dan Z’ye koordine etti. Savaş algoritmaları üzerine kurulu Yapay Zeka muharebe sistemleri ve Leopard tankları dahil malzeme akıtıldı, Ukrayna askerlerine eğitim verildi. En başta Savunma Bakanı, Amerikalı siyasetçiler ve generaller, sık sık Ukrayna ordusunun Rusya’yı mağlup edebileceğini açıkladı. Haziran 2023’de Büyük Taarruz başladı.

● Ukrayna ağır asker ve malzeme kaybı verdi. Daha ilk iki hafta içinde Avrupalı ülkelerin verdiği en gelişmiş Leopard tanklarının ikisi hariç tamamı ve çok sayıda zırhlı araç imha oldu. Daha sonra Ukrayna pes etti ve geri çekildi. Savaşı Ukrayna’nın kaybedeceği kış aylarından önce belli olmuştu.

● Ama Amerika savaşa devam için desteğe devam etti. O günden itibaren Rusya yavaş adımlarla ama kesintisiz ilerledi ve yeni araziler ele geçirdi.

● Savaşta amacın ne olduğunu en veciz ifade eden, Dışişleri Bakanı olarak tekrar göreve gelen İngiltere eski Başbakanı David Cameron oldu. Aspen’de bir toplantıda Amerikalı meslektaşlarına seslendi (Aralık 2023):
“Ukrayna savaşına koyduğunuz paranın karşılığı müthiş şaşırtıcıdır. Ne kadardır? Savunma bütçenizin yaklaşık %10’unu kullanan Ukraynalılar, Rusya’nın savaş öncesi askeri varlıklarının yarısını imha etmiştir. Eğer bu iyi bir yatırım değilse, nedir bilemem”.

Yorum sizlerin.

Foto: Ukrayna halkı korkunç bedeller ödedi, 40 milyon nüfus 30 milyonun altına düştü, ülke mahvoldu. Kalanların sadece maddi yaşam koşulları değil, çoğunun ruhsal durumu da çöküntüye uğradı.

Fotoğraftaki kadın Angelina, Kiev’de yaşıyor, hamile, savaş üniforma giymiş. Elinde çiçekle annesinin doğum gününü kutlamaya gidiyor. Diğer elindeki kutuda ise cephede hayatını kaybeden karnındaki çocuğun babası Saşa’nın külleri var. Gazeteciye “kutuyu evde bırakamazdım, güvenli değil” diyor.

(Kaynak: Svenska Dagbladet, Mustafa Can’ın haberi)

Savaşı bitirmek isteyen ABD’dreki yeni Trump yönetimi, Ukrayna’nın NATO üyeliğinin ve 2014 sınırlarına geri dönmesinin gerçekçi olmadığını bildirdi.

Amerika’daki büyük medyanın defalarca açıkladığı üzere, zaten Biden yönetimi de savaştan sonra Ukrayna için kesinlikle NATO üyeliği düşünmüyordu ve 2014 sınırlarına geri dönülebileceğine ihtimal vermiyordu.

Olası barış, Türkiye ve Avrupa açısından son gelişmelere bakalım.

Barış

Zelenski savaştan uzak durabilirdi, eline geçen birden fazla fırsatı harcadı, Amerika’nın peşinden gitmeyi tercih etti. Şimdi Ukrayna ağır bedeller ödeyecek. Bir yandan da Trump ülkenin doğal kaynaklarına çökme peşinde.

Bu yıl içinde barış anlaşmasının imzalanması başarı kabul edilmeli, çünkü süreç uzun ve zor. Eğer mutabakat sağlanırsa, Ukrayna’da seçilmiş ve yetki almış bir başkanın nihai anlaşmayı imzalaması daha doğru olacaktır.

Önemli bir husus, Putin elini tamamen kaplı tutuyor, hangi taleplerle masaya gelecek belli değil. Bazı maksimalist taleplerle gelirse barış gelecek yıla kalabilir. Muhtemel maksimalist talepler daha çok toprak dışındaki konularda olabilir.

Türkiye

Türkiye’nin açık ve güçlü çıkarları savaşın başlamamasını gerektiriyordu. O nedenle 2008 NATO zirvesinde Almanya ve Fransa ile beraber aktif şekilde hareket etmeli, Ukrayna’nın NATO üyeliğini frenlemeye çalışmalıydı.

O müzakerelerde Ankara’nın temsilcisi pasif seyirci kaldı, çünkü siyasi karar vericiler gerekli analizleri yapma yeteneğine sahip değildi. Halbuki başta Kırım pek çok nedenle Ukrayna’nın durumu bizi, İngiltere veya Fransa’dan daha çok ilgilendiriyor.

O günlerde, Ukrayna NATO üyesi olursa, toprak bütünlüğünü korumasının mümkün olmayacağını birden fazla kez yazdım.

Şimdi Rusya savaştan güçlenerek çıkacak, bu da rekabet içinde bulunduğumuz bölgelerde Türkiye’nin aleyhine.

Ancak Amerika’nın hedefi Karadeniz’i bir NATO gölü ve Rusya’yı kuşatma alanına dönüştürmekti, o gerçekleşseydi Ankara yine ciddi sorunlarla karşılaşacaktı.

Avrupa

Avrupalı liderler son haftalardaki şoklardan sonra ne yapacakları bir yana, ne konuşacaklarını dahi bilemez durumda.

Washington’un AB’ye barış masasında yer verilmeyeceği açıklamasıyla ani tepki patlaması yaşandı, Fransa CB Macron önde gelen liderleri acilen Paris’e topladı. Birileri masada olunamayacağı konusunda liderleri ikna etti, bu kez hiçbir aciliyeti olmayan Ukrayna’ya gönderilecek barış gücü konuşuldu.

Genel kural, savaşta taraf olan ülkelerden barış gücü alınmaz. Ayrıca, barış yapan taraflardan birinin onaylamadığı ülkeler asker gönderemez. Rusya haftalar önce NATO ülkelerinden barış gücü kabul etmeyeceğini açıklamıştı. Moskova ilave gerekçe olarak, NATO askerlerinin varlığı NATO-Rusya savaşını tetikleyebilir diyor; haklı ve önemli bir neden.

Avrupa’nın önde gelen liderleri belli ki bunların da farkında değildi, kimin ne kadar asker göndereceğini tartıştılar. Kelimeleri yüz süzgeçten geçirerek konuşan Almanya Başbakanı Scholz öfkelenerek toplantıyı erken terk etti, gazetecilere “sinirlendiğini” açıkladı.

Dağ fare doğurdu derler, bir gözlemcinin vurguladığı gibi Paris zirvesi fare bile doğuramadı, sonuç hiçbir şey oldu.

Avrupa ülkeleri şimdi savunma harcamalarını büyük miktarlarda artıracak. Doğru ve geç kalınmış bir karar. Ancak savunma harcamalarını artırmak tek başına yeterli değil, rasyonel bir Rusya siyasetine ihtiyaçları var.

Geçtiğimiz günlerde Washington’da Trump liderliğinde muhafazakarlar konferansı adı altında ama aşırı sağcı, fanatik dinci ve yarı faşist partilerin katıldığı bir konferans yapıldı (CPAC). Eğer Avrupa’nın merkez partileri hızlı şekilde kendilerini toparlayamazsa, o konferansa katılan aşırı siyasetin önü daha da açılacak.

Avrupalı merkez partilerin ilk adımı Moskova’yla konuşmak ve diyalog başlatmak olmalı. Ama Rusya’yı yok sayıyor, Avrupa’nın dışında tutmak istiyorlar. Tarih, coğrafya ve kültür olarak bin yıldır Avrupa’nın parçası olan Rusya, Avrupa’nın dışında tutulamaz.

Onların Rusya siyaseti diye bildiği tek şey Putin’i şeytanlaştırmak. Başladığımız gibi Kissinger’le bitirelim:

“Putin’i şeytanlaştırmak Rusya siyasetinin yokluğunu telafi etmez”.

">

Avrasya için kader belirleyici Ukrayna savaşı üçüncü yılını doldurdu.

Şimdi yapılabilecek yorumlardan biri, Amerika’nın en yetenekli Dışişleri Bakanlarından Henry Kissinger’ın veciz sözcükleridir:

“Amerika’ya düşmanlık tehlikelidir, ama dostluğu ölümcül olabilir”.

Yaşananları özetleyelim, herkes kendi yorumunu yapsın.

● Bükreş’te yapılan 2008 NATO zirvesinde, Fransa ve Almanya’nın itirazlarına rağmen, Amerika-İngiltere ikilisi Ukrayna’nın NATO üyeliğini kabul etti. İtiraz gerekçesi, Rusya’nın bunu kabul etmeyeceği idi.

● Ukrayna için olabilecek en kötü yol önerildi. Diğer ülkelere uygulanandan farklı şekilde, makul sürede üye olup NATO koruması kazanamayacağı, ama üyelik perspektifi verilerek Rusya’nın hayati tehdit gördüğü koşulun gerçekleştiği plan seçildi.

● Ukrayna halkının büyük çoğunluğu NATO üyeliğine karşıydı, destek o yıllarda hiçbir zaman %20-30 üstüne çıkmadı. Üstelik gerekçe, Rusya’yla ilişkilerin bozulacağı idi. Buna karşılık büyük çoğunluk AB üyeliğini istiyordu.

● George Kennan, Amerika’nın belki de Rusya’yı en iyi tanıyan dış politika uzmanı kabul edilir. Soğuk Savaş’ta tek kurşun atmadan Sovyetler Birliği’nin çökmesiyle sonuçlanan “çevreleme” (containment) stratejisinin mimarıdır. Başta Kennan ve Kissinger olmak üzere Amerika’nın çok sayıda önde gelen dış politika uzmanı aynı şeyi söyledi: Ukrayna’nın NATO üyesi olması yanlış ve tehlikelidir.

● CIA’ın elindeki açık değerlendirmeler dahil somut bilgiler, aslında Washington’un da bu gerçeğin farkında olduğunu gösteriyordu.

● Cumhurbaşkanı seçilen ve Ukrayna’nın tarafsız kalmasını isteyen Yanukoviç, ABD’nin açık açık desteklediği bir darbeyle Şubat 2014’de devrildi. Rusya Kırım’ı ve doğudaki Donbas bölgesini işgal etti.

● Almanya Başbakanı Merkel ve NATO Genel Sekreteri Stoltenberg’nin defalarca açıkladığı gibi, NATO Ukrayna’ya silah sistemleri konuşlandırıyordu. İngiltere, biri Odesa’da diğeri Azak Denizi’nde iki adet NATO deniz üssü inşaatına başladı.

● 2021’in sonlarında Rusya kapsamlı bir öneri paketini ABD ve NATO’ya sundu, görüşme istedi. Önemli başlıklardan biri Ukrayna’nın NATO üyesi olmamasıydı. Amerika müzakereyi ret etti.

● O günlerde yeni Almanya Başbakanı olan Scholz, Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenski’ye savaşı önlemek için NATO üyeliğinden vazgeçmesini önerdi. Zelenski kabul etmedi.

● 24 Şubat 2022’de Rus ordusu Ukrayna’ya girdi, savaşı başlattı.

● Bir hafta geçmeden Ukrayna ve Rusya müzakereye oturdu. İstanbul ve Antalya’da yapılan görüşmelerde anlaştılar. Ukrayna NATO üyeliğinden vaz geçecek, AB üyesi olabilecek, karşılığında Rusya askerlerini geri çekecekti. Zelenski mutabakatı resmi Cumhurbaşkanlığı sitesinde yayınladı.

● Zamanın İngiltere Başbakanı Johnson acilen Kiev’e gitti. 9 Nisan’da Zelenski ile yaptığı görüşmede Amerika ve İngiltere’nin anlaşmayı tanımayacağını; imzalamazssa güçlü destek vereceklerini ve Rusya’yı mağlup edeceklerini söyledi ve ilave etti: Haydi savaş yapalım (let’s just fight – kapak fotosu).

● Zelenski savaşa devam kararı verdi.

● Almanya’da karargah kuran Amerikalı generaller savaşı A’dan Z’ye koordine etti. Savaş algoritmaları üzerine kurulu Yapay Zeka muharebe sistemleri ve Leopard tankları dahil malzeme akıtıldı, Ukrayna askerlerine eğitim verildi. En başta Savunma Bakanı, Amerikalı siyasetçiler ve generaller, sık sık Ukrayna ordusunun Rusya’yı mağlup edebileceğini açıkladı. Haziran 2023’de Büyük Taarruz başladı.

● Ukrayna ağır asker ve malzeme kaybı verdi. Daha ilk iki hafta içinde Avrupalı ülkelerin verdiği en gelişmiş Leopard tanklarının ikisi hariç tamamı ve çok sayıda zırhlı araç imha oldu. Daha sonra Ukrayna pes etti ve geri çekildi. Savaşı Ukrayna’nın kaybedeceği kış aylarından önce belli olmuştu.

● Ama Amerika savaşa devam için desteğe devam etti. O günden itibaren Rusya yavaş adımlarla ama kesintisiz ilerledi ve yeni araziler ele geçirdi.

● Savaşta amacın ne olduğunu en veciz ifade eden, Dışişleri Bakanı olarak tekrar göreve gelen İngiltere eski Başbakanı David Cameron oldu. Aspen’de bir toplantıda Amerikalı meslektaşlarına seslendi (Aralık 2023):
“Ukrayna savaşına koyduğunuz paranın karşılığı müthiş şaşırtıcıdır. Ne kadardır? Savunma bütçenizin yaklaşık %10’unu kullanan Ukraynalılar, Rusya’nın savaş öncesi askeri varlıklarının yarısını imha etmiştir. Eğer bu iyi bir yatırım değilse, nedir bilemem”.

Yorum sizlerin.

Foto: Ukrayna halkı korkunç bedeller ödedi, 40 milyon nüfus 30 milyonun altına düştü, ülke mahvoldu. Kalanların sadece maddi yaşam koşulları değil, çoğunun ruhsal durumu da çöküntüye uğradı.

Fotoğraftaki kadın Angelina, Kiev’de yaşıyor, hamile, savaş üniforma giymiş. Elinde çiçekle annesinin doğum gününü kutlamaya gidiyor. Diğer elindeki kutuda ise cephede hayatını kaybeden karnındaki çocuğun babası Saşa’nın külleri var. Gazeteciye “kutuyu evde bırakamazdım, güvenli değil” diyor.

(Kaynak: Svenska Dagbladet, Mustafa Can’ın haberi)

Savaşı bitirmek isteyen ABD’dreki yeni Trump yönetimi, Ukrayna’nın NATO üyeliğinin ve 2014 sınırlarına geri dönmesinin gerçekçi olmadığını bildirdi.

Amerika’daki büyük medyanın defalarca açıkladığı üzere, zaten Biden yönetimi de savaştan sonra Ukrayna için kesinlikle NATO üyeliği düşünmüyordu ve 2014 sınırlarına geri dönülebileceğine ihtimal vermiyordu.

Olası barış, Türkiye ve Avrupa açısından son gelişmelere bakalım.

Barış

Zelenski savaştan uzak durabilirdi, eline geçen birden fazla fırsatı harcadı, Amerika’nın peşinden gitmeyi tercih etti. Şimdi Ukrayna ağır bedeller ödeyecek. Bir yandan da Trump ülkenin doğal kaynaklarına çökme peşinde.

Bu yıl içinde barış anlaşmasının imzalanması başarı kabul edilmeli, çünkü süreç uzun ve zor. Eğer mutabakat sağlanırsa, Ukrayna’da seçilmiş ve yetki almış bir başkanın nihai anlaşmayı imzalaması daha doğru olacaktır.

Önemli bir husus, Putin elini tamamen kaplı tutuyor, hangi taleplerle masaya gelecek belli değil. Bazı maksimalist taleplerle gelirse barış gelecek yıla kalabilir. Muhtemel maksimalist talepler daha çok toprak dışındaki konularda olabilir.

Türkiye

Türkiye’nin açık ve güçlü çıkarları savaşın başlamamasını gerektiriyordu. O nedenle 2008 NATO zirvesinde Almanya ve Fransa ile beraber aktif şekilde hareket etmeli, Ukrayna’nın NATO üyeliğini frenlemeye çalışmalıydı.

O müzakerelerde Ankara’nın temsilcisi pasif seyirci kaldı, çünkü siyasi karar vericiler gerekli analizleri yapma yeteneğine sahip değildi. Halbuki başta Kırım pek çok nedenle Ukrayna’nın durumu bizi, İngiltere veya Fransa’dan daha çok ilgilendiriyor.

O günlerde, Ukrayna NATO üyesi olursa, toprak bütünlüğünü korumasının mümkün olmayacağını birden fazla kez yazdım.

Şimdi Rusya savaştan güçlenerek çıkacak, bu da rekabet içinde bulunduğumuz bölgelerde Türkiye’nin aleyhine.

Ancak Amerika’nın hedefi Karadeniz’i bir NATO gölü ve Rusya’yı kuşatma alanına dönüştürmekti, o gerçekleşseydi Ankara yine ciddi sorunlarla karşılaşacaktı.

Avrupa

Avrupalı liderler son haftalardaki şoklardan sonra ne yapacakları bir yana, ne konuşacaklarını dahi bilemez durumda.

Washington’un AB’ye barış masasında yer verilmeyeceği açıklamasıyla ani tepki patlaması yaşandı, Fransa CB Macron önde gelen liderleri acilen Paris’e topladı. Birileri masada olunamayacağı konusunda liderleri ikna etti, bu kez hiçbir aciliyeti olmayan Ukrayna’ya gönderilecek barış gücü konuşuldu.

Genel kural, savaşta taraf olan ülkelerden barış gücü alınmaz. Ayrıca, barış yapan taraflardan birinin onaylamadığı ülkeler asker gönderemez. Rusya haftalar önce NATO ülkelerinden barış gücü kabul etmeyeceğini açıklamıştı. Moskova ilave gerekçe olarak, NATO askerlerinin varlığı NATO-Rusya savaşını tetikleyebilir diyor; haklı ve önemli bir neden.

Avrupa’nın önde gelen liderleri belli ki bunların da farkında değildi, kimin ne kadar asker göndereceğini tartıştılar. Kelimeleri yüz süzgeçten geçirerek konuşan Almanya Başbakanı Scholz öfkelenerek toplantıyı erken terk etti, gazetecilere “sinirlendiğini” açıkladı.

Dağ fare doğurdu derler, bir gözlemcinin vurguladığı gibi Paris zirvesi fare bile doğuramadı, sonuç hiçbir şey oldu.

Avrupa ülkeleri şimdi savunma harcamalarını büyük miktarlarda artıracak. Doğru ve geç kalınmış bir karar. Ancak savunma harcamalarını artırmak tek başına yeterli değil, rasyonel bir Rusya siyasetine ihtiyaçları var.

Geçtiğimiz günlerde Washington’da Trump liderliğinde muhafazakarlar konferansı adı altında ama aşırı sağcı, fanatik dinci ve yarı faşist partilerin katıldığı bir konferans yapıldı (CPAC). Eğer Avrupa’nın merkez partileri hızlı şekilde kendilerini toparlayamazsa, o konferansa katılan aşırı siyasetin önü daha da açılacak.

Avrupalı merkez partilerin ilk adımı Moskova’yla konuşmak ve diyalog başlatmak olmalı. Ama Rusya’yı yok sayıyor, Avrupa’nın dışında tutmak istiyorlar. Tarih, coğrafya ve kültür olarak bin yıldır Avrupa’nın parçası olan Rusya, Avrupa’nın dışında tutulamaz.

Onların Rusya siyaseti diye bildiği tek şey Putin’i şeytanlaştırmak. Başladığımız gibi Kissinger’le bitirelim:

“Putin’i şeytanlaştırmak Rusya siyasetinin yokluğunu telafi etmez”.

Tüm yazılarını göster