ABD’de ilginç gelişmeler oluyor. Bunların bazıları “tabldot” cinsi olağan menü niteliğinde. Fakat bazı gelişmeler de var ki önümüzdeki on yıllara sâri olacak.
İSRAİL, ABD’NİN AŞİL TOPUĞU
Her topuk belli bir uzvun uzantısıdır. Belki biraz garip gelebilir ama İsrail’in Aşil Topuğu olması da Ukrayna Savaşı’na dayanıyor. Öyle ki Ukrayna’nın kurulduğu 1991 yılından bugüne çizilen sınırlar, Rusya’nın kendi tarihsel açılımına göre kabul gören bir oluşum değildi.
Demokratlar, dış politikada gösterdikleri beceriksizlikle, Ukrayna'yı NATO'nun sıralarına katma girişimlerinde bulunarak, Rus işgalinin önünü açtılar ve bu yüzden savaş hala sürüyor.
Peki, hal böyle olunca Rusya boş durur mu?
Elbette bu durum karşısında Rusya'nın sessiz kalması beklenemezdi.
Vladimir Putin, İran'a yeşil ışık yakarak, İran'ın iç siyasetinin dış dünyaya yansımasına olanak tanıdı ve netice malumunuz!
Şimdi, Amerika Birleşik Devletleri’nin “nur topu gibi” ikinci bir cephesi var.
Adı: Gazze. Önce Hamas saldırısı, ardından İsrail’in Netanyahu gazıyla orantısız güç kullanımı ve bugün geldiğimiz noktada her gün yaşanan insanlık dramı…
Joe Biden’in Hamas saldırısından hemen sonra (o yaşlı haliyle) İsrail’de boy göstermesi…
Dışişleri Bakanı Amerikan Musevisi Blinken’in İsrail Meclisi’nde “Huzurunuzda bir Musevi olarak bulunuyorum” şeklinde konuşması…
Ve çok daha fazlası…
Kim haklı kim haksız tartışmasına girmeden, süper güç olarak Amerika’nın liderliğine halel getirdi.
Evet, Batı medeniyetlerinde ve Batı medeniyeti özlemi çeken çevrelerde “ağır abi” olarak kabul gören ABD, ne yazık ki tarafsızlığına gölge düşürdü.
Küresel anlamda ABD markalı güven kuyusunun suyuna zehir karıştı. Fakat sanmayın ki olay sadece ABD, Rusya, İran ve İsrail arasındaki bir çatışmadan ibaret...
Biden yönetiminin sakar dış politika manevraları, ABD’nin iç sularında farklı rüzgarlar esmesine de neden oluyor.
Yerleşik siyasi düzen, İsrail’e karşı çıkan seslerle mücadele için kanun çıkarma yoluna gitti.
İsrail’i eleştirenleri “anti semitik” olarak yaftalamak üzere kanuni alt yapılar oluşturuluyor. Yasalar yoluyla toplumsal meselelere çözüm arayışı, zayıf demokrasilerin yaralarına uyguladığı geçici merhem niteliğindedir.
Tabii bu yöntem dünyanın en eski demokrasisi olmakla birlikte temel taşı da ifade özgürlüğü olan Amerikan toplumu için mayın tarlası konumunda.
Yukarıda aktardıklarım ile kumda kendi aralarında oynayan ABD’li siyasetçiler arasında hiçbir fark yok.
Fakat toplumun başka katmanlarında da ciddi titreşimler var.
Genelde “kayıtsız” olarak kabul gören genç kuşaklar, özellikle tanınmış üniversitelerde ciddi gösterilerde bulunuyor. Bu gösterilerin sonucunda politikacıların girişimiyle birçok rektör işini kaybetti. Birçok mezuniyet töreni de iptal edildi.
Gördüğüm kadarıyla söylüyorum: "İsrail’i kayıtsız şartsız destekleme" konusu bu noktadan sonra ABD’de daha çok tartışılacak. Öyle ki konu döngü noktasına geldi.
Dış politikada ABD puan kaybederken içeride başka ilginç gelişmeler de var.
Ekonomik olarak görülmemiş bütçe açıkları ciddi ayak bağı olmaya devam ediyor.
Hazinenin kümülatif borç stokunun ulaştığı seviye anlamını kaybetmiş büyüklükte. O kadar ki, siz bu yazıyı okuyup bitirinceye kadar borç stoku 4 milyon dolar artmış olacak.
Yeri gelmişken belirtmek isterim: Borç ve bütçe açıkları konusuna emekli albay yaklaşımı doğru olmaz. Yani ABD istediği kadar gelişi güzel dolar basmıyor, basamıyor.
Politik olarak adalet sistemi 3. dünya ülkelerinde gördüğümüz "mahkeme-siyaset- iktidar" üçgenine tıkıştırılıyor.
En güzel örnek de Donald Trump’ın başından geçen porno yıldızının şantaj olayının artçı davası.
Elon Musk’ın attığı tweette belirttiği gibi misdemeanor = kabahat olması gereken dava ağır cezaya verilmesi.
Evet, Trump sütten çıkmış bal kaşığı değil. Servetinin başlangıcı New York kenti gibi mafya diyarında yapılan inşaatlarla başlıyor. Fakat “Tump başkanlık seçimine giremesin” diye yapılan bu tür hukuki manipülasyonlar da ABD demokrasisine yakışmıyor.
Şöyle bir hayalim de yok değil. Suçlu bulunan Trump başkanlık seçimini kazanacak ve kendi kendini affedecek. Başkan olarak yetkisi var. Trump ipi göğüslerse, ABD sistemi resmen kendi yüzüne çürük yumurtayı atmış olacak.
ARKA PLAN’DA NELER OLUYOR?
İtalya’da G -7 toplantısı bugün bitti. Ukrayna’ya 50 milyar dolar borç veriliyor. Kapitalist Batı her zamanki gibi cebini düşünüyor. Neymiş efendim, 50 milyar borcun faizi, Ruslara ait el konulan varlıkların getirisinden tahsil edilecekmiş.
Tam anlamıyla “John Ahmet’in Makinası”
Ve Putin de bunlara seyirci kalacak!
Sizi temin ederim, Rusya’nın devlet sponsorluğunda tüm sosyal medya aparatı; Gazze olayı, üniversiteler, başkanlık seçimleri ve daha hangi sinir uçları varsa hepsiyle oynayacak.
Bence esas sıcaklık dalgası sonbaharda geliyor! Hazırlıklı olun.
">
ABD’de ilginç gelişmeler oluyor. Bunların bazıları “tabldot” cinsi olağan menü niteliğinde. Fakat bazı gelişmeler de var ki önümüzdeki on yıllara sâri olacak.
İSRAİL, ABD’NİN AŞİL TOPUĞU
Her topuk belli bir uzvun uzantısıdır. Belki biraz garip gelebilir ama İsrail’in Aşil Topuğu olması da Ukrayna Savaşı’na dayanıyor. Öyle ki Ukrayna’nın kurulduğu 1991 yılından bugüne çizilen sınırlar, Rusya’nın kendi tarihsel açılımına göre kabul gören bir oluşum değildi.
Demokratlar, dış politikada gösterdikleri beceriksizlikle, Ukrayna'yı NATO'nun sıralarına katma girişimlerinde bulunarak, Rus işgalinin önünü açtılar ve bu yüzden savaş hala sürüyor.
Peki, hal böyle olunca Rusya boş durur mu?
Elbette bu durum karşısında Rusya'nın sessiz kalması beklenemezdi.
Vladimir Putin, İran'a yeşil ışık yakarak, İran'ın iç siyasetinin dış dünyaya yansımasına olanak tanıdı ve netice malumunuz!
Şimdi, Amerika Birleşik Devletleri’nin “nur topu gibi” ikinci bir cephesi var.
Adı: Gazze. Önce Hamas saldırısı, ardından İsrail’in Netanyahu gazıyla orantısız güç kullanımı ve bugün geldiğimiz noktada her gün yaşanan insanlık dramı…
Joe Biden’in Hamas saldırısından hemen sonra (o yaşlı haliyle) İsrail’de boy göstermesi…
Dışişleri Bakanı Amerikan Musevisi Blinken’in İsrail Meclisi’nde “Huzurunuzda bir Musevi olarak bulunuyorum” şeklinde konuşması…
Ve çok daha fazlası…
Kim haklı kim haksız tartışmasına girmeden, süper güç olarak Amerika’nın liderliğine halel getirdi.
Evet, Batı medeniyetlerinde ve Batı medeniyeti özlemi çeken çevrelerde “ağır abi” olarak kabul gören ABD, ne yazık ki tarafsızlığına gölge düşürdü.
Küresel anlamda ABD markalı güven kuyusunun suyuna zehir karıştı. Fakat sanmayın ki olay sadece ABD, Rusya, İran ve İsrail arasındaki bir çatışmadan ibaret...
Biden yönetiminin sakar dış politika manevraları, ABD’nin iç sularında farklı rüzgarlar esmesine de neden oluyor.
Yerleşik siyasi düzen, İsrail’e karşı çıkan seslerle mücadele için kanun çıkarma yoluna gitti.
İsrail’i eleştirenleri “anti semitik” olarak yaftalamak üzere kanuni alt yapılar oluşturuluyor. Yasalar yoluyla toplumsal meselelere çözüm arayışı, zayıf demokrasilerin yaralarına uyguladığı geçici merhem niteliğindedir.
Tabii bu yöntem dünyanın en eski demokrasisi olmakla birlikte temel taşı da ifade özgürlüğü olan Amerikan toplumu için mayın tarlası konumunda.
Yukarıda aktardıklarım ile kumda kendi aralarında oynayan ABD’li siyasetçiler arasında hiçbir fark yok.
Fakat toplumun başka katmanlarında da ciddi titreşimler var.
Genelde “kayıtsız” olarak kabul gören genç kuşaklar, özellikle tanınmış üniversitelerde ciddi gösterilerde bulunuyor. Bu gösterilerin sonucunda politikacıların girişimiyle birçok rektör işini kaybetti. Birçok mezuniyet töreni de iptal edildi.
Gördüğüm kadarıyla söylüyorum: "İsrail’i kayıtsız şartsız destekleme" konusu bu noktadan sonra ABD’de daha çok tartışılacak. Öyle ki konu döngü noktasına geldi.
Dış politikada ABD puan kaybederken içeride başka ilginç gelişmeler de var.
Ekonomik olarak görülmemiş bütçe açıkları ciddi ayak bağı olmaya devam ediyor.
Hazinenin kümülatif borç stokunun ulaştığı seviye anlamını kaybetmiş büyüklükte. O kadar ki, siz bu yazıyı okuyup bitirinceye kadar borç stoku 4 milyon dolar artmış olacak.
Yeri gelmişken belirtmek isterim: Borç ve bütçe açıkları konusuna emekli albay yaklaşımı doğru olmaz. Yani ABD istediği kadar gelişi güzel dolar basmıyor, basamıyor.
Politik olarak adalet sistemi 3. dünya ülkelerinde gördüğümüz "mahkeme-siyaset- iktidar" üçgenine tıkıştırılıyor.
En güzel örnek de Donald Trump’ın başından geçen porno yıldızının şantaj olayının artçı davası.
Elon Musk’ın attığı tweette belirttiği gibi misdemeanor = kabahat olması gereken dava ağır cezaya verilmesi.
Evet, Trump sütten çıkmış bal kaşığı değil. Servetinin başlangıcı New York kenti gibi mafya diyarında yapılan inşaatlarla başlıyor. Fakat “Tump başkanlık seçimine giremesin” diye yapılan bu tür hukuki manipülasyonlar da ABD demokrasisine yakışmıyor.
Şöyle bir hayalim de yok değil. Suçlu bulunan Trump başkanlık seçimini kazanacak ve kendi kendini affedecek. Başkan olarak yetkisi var. Trump ipi göğüslerse, ABD sistemi resmen kendi yüzüne çürük yumurtayı atmış olacak.
ARKA PLAN’DA NELER OLUYOR?
İtalya’da G -7 toplantısı bugün bitti. Ukrayna’ya 50 milyar dolar borç veriliyor. Kapitalist Batı her zamanki gibi cebini düşünüyor. Neymiş efendim, 50 milyar borcun faizi, Ruslara ait el konulan varlıkların getirisinden tahsil edilecekmiş.
Tam anlamıyla “John Ahmet’in Makinası”
Ve Putin de bunlara seyirci kalacak!
Sizi temin ederim, Rusya’nın devlet sponsorluğunda tüm sosyal medya aparatı; Gazze olayı, üniversiteler, başkanlık seçimleri ve daha hangi sinir uçları varsa hepsiyle oynayacak.
Bence esas sıcaklık dalgası sonbaharda geliyor! Hazırlıklı olun.