Çocuğun gelişmesinde aile ve okulun yeri ve önemi tartışılamaz. Özellikle okulun bu rolüyle birlikte, şiddet gibi bazı olumsuzluklara da kaynaklık etmektedir. Bunlardan akran zorbalığının çocuklar ve dolayısıyla toplum açısından sonuçlarına bakılınca ebeveyn ve öğretmenlerce sürekli ele alınması, tartışılması ve çözüm yollarının tartışılması gerekmektedir.
Akran zorbalığı, bazı öğrencilerin kendilerine kurban seçtikleri arkadaşlarına bilerek zarar vermek amacıyla yaptıkları bir saldırganlık türü olduğu eğitimle ilgili bilimsel eserlerde ifade edilmektedir. Saldırgan öğrencilere “Zorba”, şiddetle karşı karşıya kalan ise “Kurban” olarak adlandırılmaktadır.
Zorba öğrencilerin arkadaşlarına tekme ve tokat attıkları, onları ittikleri, çektikleri, sataştıkları, alay ettikleri, kızdırdıkları, tehdit ettikleri gözlendiği eğitim çevrelerince ifade edilmektedir. Yazar da bu konuyla, ilgili bir deneyimini Yurt Gazetesi okurlarıyla paylaşmak istemektedir. Zorba öğrencilerden zorba birisinin bir diğer öğrencinin yüzünü yaraladığını ve bu yara izini uzun yıllar koruduğuna şahit olmuştur.
Akran zorbalığı, seçilen kurbana bilinçli ve istemli olarak yapılan fiziksel, zihinsel, sosyal ya da psikolojik zarar verme amacı güden söz ve eylemlerdir. Bu nedenle, çocuk üzerindeki etkilerini bu alanlarda aramak gerekmektedir.
Arkadaşları üzerinde olumsuzluklara neden olan zorba çocukların, kurban ya da kurbanların acı çekmesinden haz duymaktadır. Ayrıca, yetişkinlerin çocuğun saldırgan davranışlarına izin vermesi, önlem almaması ve bu davranışları görmezden gelmesi saldırganlığı arttıran etkenlerdendir. Aynı zamanda, ailenin çocuğunu yetiştirirken güç kullanması da, akran zorbalığını yoğunlaştıran nedenlerdendir. Yine, okulda zayıf ve etkin olmayan yönetim ve denetim anlayışı da saldırganlıkta önemli bir rol oynamaktadır. Benlik saygısı normal ya da normalin üstünde; duygusal sorunları ön planda tutan; ya da sosyal becerilerde ve ilişki kurmada sorunlar kurmada sorunlar yaşayan çocukların saldırgan oldukları görülmektedir. Akran zorbalığı, sadece zorba çocuklara bağlı değildir. Aynı zamanda, şiddete maruz kalan öğrencilerin bazı nitelikleri de zorbalıkta önem taşımaktadır.
Kendine güvensiz, pasif ve boyun eğici niteliklere sahip öğrenciler, zorbaların şiddetiyle karşı karşıya gelebilmektedir. Yine, utangaç ve içine kapanık, aşırı koruyucu ailelerin çocukları, özel eğitim öğrencileri ya da engelli öğrencilere zorba öğrenciler tarafından şiddet uygulanabilmektedir.
Uygarlaşmanın yolarından birisi, yarınları yetişkinleri olarak çocuklara şiddetin olmadığı bir dünya yaratmak ve onların saldırganlığına yol açan etkenlerin ortadan kaldırılmasına ve uygun stratejilerin uygulanmasına bağlıdır. Bu stratejiler şunlardır:
-Onaylanmayan şiddet içeren bir davranışı ,sonuçlarını çocukla tartışmak gerekir.
-Çocuklar yaptığında, empati kurmasına yardımcı olunmalıdır.
-Saldırganlığa eğilimi olan çocuğun anlaşmazlıkları fiziksel güç kullanılmadan, sözcüklerle ve etkili iletişimle çözebilmelerine yardımcı olunmalıdır.
-Çocuk öfkesini kontrol ettiğinde, ödüllendirilmelidir.
-Olumlu beklentiler konulmalıdır.
-Ebeveyn aile içi anlaşmazlıkları çözmede demokratik tutum ve davranışları benimsemelidir.
Yarının yetişkinleri olarak çocuklar için, şiddeti özendirmeyen stratejileri uygulamak zorundayız. Çağdaş ve sağlıklı bir toplum olmak isteniyorsa, içinde şiddet içeren ve sonuçları son derece olumsuz olan akran zorbalığı konusunda bir bilince sahip olmak her yurttaşın temel sorumluluğu olmalıdır.
">
Çocuğun gelişmesinde aile ve okulun yeri ve önemi tartışılamaz. Özellikle okulun bu rolüyle birlikte, şiddet gibi bazı olumsuzluklara da kaynaklık etmektedir. Bunlardan akran zorbalığının çocuklar ve dolayısıyla toplum açısından sonuçlarına bakılınca ebeveyn ve öğretmenlerce sürekli ele alınması, tartışılması ve çözüm yollarının tartışılması gerekmektedir.
Akran zorbalığı, bazı öğrencilerin kendilerine kurban seçtikleri arkadaşlarına bilerek zarar vermek amacıyla yaptıkları bir saldırganlık türü olduğu eğitimle ilgili bilimsel eserlerde ifade edilmektedir. Saldırgan öğrencilere “Zorba”, şiddetle karşı karşıya kalan ise “Kurban” olarak adlandırılmaktadır.
Zorba öğrencilerin arkadaşlarına tekme ve tokat attıkları, onları ittikleri, çektikleri, sataştıkları, alay ettikleri, kızdırdıkları, tehdit ettikleri gözlendiği eğitim çevrelerince ifade edilmektedir. Yazar da bu konuyla, ilgili bir deneyimini Yurt Gazetesi okurlarıyla paylaşmak istemektedir. Zorba öğrencilerden zorba birisinin bir diğer öğrencinin yüzünü yaraladığını ve bu yara izini uzun yıllar koruduğuna şahit olmuştur.
Akran zorbalığı, seçilen kurbana bilinçli ve istemli olarak yapılan fiziksel, zihinsel, sosyal ya da psikolojik zarar verme amacı güden söz ve eylemlerdir. Bu nedenle, çocuk üzerindeki etkilerini bu alanlarda aramak gerekmektedir.
Arkadaşları üzerinde olumsuzluklara neden olan zorba çocukların, kurban ya da kurbanların acı çekmesinden haz duymaktadır. Ayrıca, yetişkinlerin çocuğun saldırgan davranışlarına izin vermesi, önlem almaması ve bu davranışları görmezden gelmesi saldırganlığı arttıran etkenlerdendir. Aynı zamanda, ailenin çocuğunu yetiştirirken güç kullanması da, akran zorbalığını yoğunlaştıran nedenlerdendir. Yine, okulda zayıf ve etkin olmayan yönetim ve denetim anlayışı da saldırganlıkta önemli bir rol oynamaktadır. Benlik saygısı normal ya da normalin üstünde; duygusal sorunları ön planda tutan; ya da sosyal becerilerde ve ilişki kurmada sorunlar kurmada sorunlar yaşayan çocukların saldırgan oldukları görülmektedir. Akran zorbalığı, sadece zorba çocuklara bağlı değildir. Aynı zamanda, şiddete maruz kalan öğrencilerin bazı nitelikleri de zorbalıkta önem taşımaktadır.
Kendine güvensiz, pasif ve boyun eğici niteliklere sahip öğrenciler, zorbaların şiddetiyle karşı karşıya gelebilmektedir. Yine, utangaç ve içine kapanık, aşırı koruyucu ailelerin çocukları, özel eğitim öğrencileri ya da engelli öğrencilere zorba öğrenciler tarafından şiddet uygulanabilmektedir.
Uygarlaşmanın yolarından birisi, yarınları yetişkinleri olarak çocuklara şiddetin olmadığı bir dünya yaratmak ve onların saldırganlığına yol açan etkenlerin ortadan kaldırılmasına ve uygun stratejilerin uygulanmasına bağlıdır. Bu stratejiler şunlardır:
-Onaylanmayan şiddet içeren bir davranışı ,sonuçlarını çocukla tartışmak gerekir.
-Çocuklar yaptığında, empati kurmasına yardımcı olunmalıdır.
-Saldırganlığa eğilimi olan çocuğun anlaşmazlıkları fiziksel güç kullanılmadan, sözcüklerle ve etkili iletişimle çözebilmelerine yardımcı olunmalıdır.
-Çocuk öfkesini kontrol ettiğinde, ödüllendirilmelidir.
-Olumlu beklentiler konulmalıdır.
-Ebeveyn aile içi anlaşmazlıkları çözmede demokratik tutum ve davranışları benimsemelidir.
Yarının yetişkinleri olarak çocuklar için, şiddeti özendirmeyen stratejileri uygulamak zorundayız. Çağdaş ve sağlıklı bir toplum olmak isteniyorsa, içinde şiddet içeren ve sonuçları son derece olumsuz olan akran zorbalığı konusunda bir bilince sahip olmak her yurttaşın temel sorumluluğu olmalıdır.