AKP iktidarı, Suriye'ye müdahale için TSK'ya hazırlık yapma talimatı vermiş durumda. Mevcut şartlarda böyle bir müdahalenin A'dan Z'ye yanlış olduğunu, o arada Kürt düşmanlığı üzerine kurulu bir askeri müdahalenin, hızla Türkiye'nin parçalanmasına yol açabileceğini Haber3com'te kısa süre önce yer alan bir başka makalemde inceledim.
Burada o konulara tekrar girmeyeceğim.
Deniz Zeyrek kısa süre önce gerçekten başarılı bir gazetecilik yaptı, belli ki pek çok ilgili kişiyle konuşarak durumu aydınlatan önemli bir habere imza attı (Hürriyet, 29.6.2015).
Burada sadece, bu haberin ortaya koyduğu dehşet verici yeni bir duruma işaret etmek istiyorum. Ancak Zeyrek'in haberini daha iyi anlayabilmek için, önce Suriye'nin kuzey cephesinde ve Halep civarında son aylarda yaşananları görmemiz gerekiyor.
Ankara, savaşın ilk günlerinden beri yabancı ülkelerin himayesi altındaki askeri kuvvetler aracılığıyla Esed rejimini devirme siyaseti izledi. Ilımlı olduğu ileri sürülen değişik silahlı yapılara destek verdi. Bir kısmını kendi elleriyle oluşturdu.
Ama bunların hepsi başarısız kaldı. Özgür Suriye Ordusu dahil, bu girişimlerin hepsi iflas etti. Askeri açıdan etkili muhalif güç olarak arazide sadece, el Kaide ideolojisine bağlı Nusra Cephesi ve IŞİD gibi fanatik gruplar kaldı.
Bunun üzerine AKP, Suriye'nin Arap yarımadasındaki düşmanlarıyla beraber Mart 2015'te , Fetih Ordusu diye bir çatı yapısı oluşturdu. Bu çatının altında ise, uzun süredir Suriye'de savaşan yedi-sekiz milis grubu var.
Bu gruplarda savaşan cihatçıların %90'ı, iki fanatik Selefi örgütüne bağlı: Nusra Cephesi ve Ahrar el Şam. Bunların adları, Amerika'nın terörist örgütler listesinde yer alıyor.
Fetih Ordusu’na Türkiye üzerinden yoğun bir militan, silah ve lojistik destek akışı başladı. Para Suudiler ve Katar’dan geliyor. Destek özellikle Kilis'in Öncüpınar ve Hatay'ın Cilvegözü sınır kapılarından gidiyor.
Fetih, arazide hızla başarılar kazandı. Bahar aylarında İdlip ve çevresini Esed güçlerinden aldı. Halep'i ele geçirmeyi amaçlayan bir harekata hazırlanıyorlardı.
Ancak rakiplerinin güçlendiğini gören IŞİD, Fetih Ordusu'na değişik bölgelerde ağır darbeler vurmaya başladı. O nedenle şu sıralarda ciddi bir sarsıntı geçiriyor .
Kritik bölgelerden biri, Halep-Kilis arasındaki şerit. Fetih Ordusu, o bölgede, genişliği 15-30 km arasında değişen, Kürtlerin Afrin kantonu ile IŞİD arasında kalan dar bir koridora sıkışmış durumda.
Şu günlerde, Mare kasabası ve civarındaki köylerde, iki fanatik örgüt IŞİD ve Fetih Ordusu'na bağlı el Kaideci gruplar arasında kanlı çarpışmalar oluyor. IŞİD eğer Öncüpınar'ın Suriye tarafında kalan Bab el-Selam sınır kapısını ele geçirirse, veya Mare-Azez hattını tutabilirse, bu el Kaideci örgütlere Türkiye'den giden her türlü destek kesilmiş olacak.
AKP iktidarı o nedenle telaşlı. İşte son günlerde kamuoyunun sık sık AKP iktidarının ağzından duyduğu Azez-Mare hattı, Öncüpınar sınır kapısı gibi yeni kavramların önemi bu.
AKP'nin dehşet verici planı
Şimdi Zeyrek'in önemli haberini görelim. Tabii haberde geçen "Suriyeli muhalifler" veya "muhalifler" ifadeleri, yukarıda anlattığımız gibi "el Kaideciler" olarak da okunabilir.
Cumhurbaşkanlığı, hükümet, Dışişleri Bakanlığı ve MİT'in görüşleri özetle şöyleymiş: " Azez ve Mare'nin IŞİD'in eline geçmemesi için, TSK tarafından Suriyeli muhaliflere destek verilmeli. Bu muhaliflere (TSK tarafından) silah ve mühimmat verilmesi bekleniyor. Azez'den Cerablusa uzanacak 90 kilometrelik hattın, Kürt grupların değil, IŞİD'i yenilgiye uğratacak Suriyeli muhaliflerin eline geçmesi, Türkiye'nin lehine olacak."
Buna karşılık TSK'nın görüşü de, yine özetle şöyle: " El altından (Suriyeli muhaliflere) lojistik destek yapmak yasal olarak mümkün değil. Uluslararası koalisyonu yönlendiren ABD, Azez'de IŞİD'le savaşan grupların büyük kısmını kırmızı listede tutuyor, yani 'terörist' olarak değerlendiriyor ve iki terörist grubun savaşında bir tarafa askeri destek vermek istemiyor" (vurgular benim, hö).
AKP bugüne kadar, eline silah alıp ben Esed'i devirmeye gidiyorum diyen her militana sınırları açtı, onlara destek verdi. Ama şimdi iş farklı bir aşamaya varmış görünüyor. AKP'nin Suriye'de uygulamak istediği dehşet verici yeni plan şu:
Türk askerinin, kendi aralarında savaşan el Kaideci örgütlerden birine destek vermek için savaşa girmesini istiyorlar. Türk askeri kanını, el Kaideci bir örgüt için döksün istiyorlar. TSK'nın, el Kaideci bir örgüte silah ve mühimmat sağlamasını istiyorlar. Afrin-Kobane kantonları arasındaki yaklaşık 120 kilometrelik Türkiye sınırının ise, el Kaidecilerin eline geçmesini istiyorlar!
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun, TSK'dan hangi taleplerde bulundukları konusunda, lafı yuvarlamadan, kamuoyuna açıklama yapması gerekiyor. Böyle bir açıklamayı yapmak zorunda.
AKP'nin, el Kaideci örgütlere destek için TSK'yı savaşa sürmesi herhalde mümkün olmayacak. Bu millet, kendi değerlerine aykırı, Türkiye'nin hayati çıkarlarına ağır zarar verecek böyle bir çılgınlığa izin vermez.
TSK'nın değerlendirmeleri, Suriye'deki gelişmeler hakkında ayrıntılı ve doğru bilgilere sahip olduğunu gösteriyor. Nusra Cephesi ve IŞİD, aynı el Kaide ideolojisine bağlı iki fanatik örgüt. Aralarında sadece taktiksel farklılıklar var.
Bu örgütlerin ikisi de, Suriye'de iktidar mücadelesi yapıyor. Savaşın başından beri bazen beraber, bazen birbirlerine karşı savaşıyorlar. Vahşet açısından da aralarında fark yok. Birisi insanların kafasını keserken, diğeri canlı canlı insanların ciğerini deşip çıkarıyor.
Eğer bunlardan biri Suriye'de iktidarı ele geçirirse, dünya korkunç bir kan deryasına tanık olacak.
Suudi Arabistan ve Katar, Suriye'nin yıkımından, 100 binlerce insanın katledilmesinden kaygı duymuyor. Çünkü, İran'a büyük bir darbe vuruyoruz diye düşünüyorlar. Üstelik Suriye'de veya bir kısmında Vehhabi ideolojiye bağlı bir devlet kurulursa, memnun olacaklar. Çünkü bu ülkeler o ideolojiye bağlı.
Peki, onların kuyruğuna takılan AKP'nin hesabı ne? Suriye'ye demokrasi getireceğiz diye yola çıktılar. Suriye'ye demokrasiyi, Suudiler ve Katarlılarla işbirliği yaparak mı getirecekler? El Kaideci Nusra Cephesini iktidara taşıyarak mı Suriye'ye demokrasi getirecekler?
">AKP iktidarı, Suriye'ye müdahale için TSK'ya hazırlık yapma talimatı vermiş durumda. Mevcut şartlarda böyle bir müdahalenin A'dan Z'ye yanlış olduğunu, o arada Kürt düşmanlığı üzerine kurulu bir askeri müdahalenin, hızla Türkiye'nin parçalanmasına yol açabileceğini Haber3com'te kısa süre önce yer alan bir başka makalemde inceledim.
Burada o konulara tekrar girmeyeceğim.
Deniz Zeyrek kısa süre önce gerçekten başarılı bir gazetecilik yaptı, belli ki pek çok ilgili kişiyle konuşarak durumu aydınlatan önemli bir habere imza attı (Hürriyet, 29.6.2015).
Burada sadece, bu haberin ortaya koyduğu dehşet verici yeni bir duruma işaret etmek istiyorum. Ancak Zeyrek'in haberini daha iyi anlayabilmek için, önce Suriye'nin kuzey cephesinde ve Halep civarında son aylarda yaşananları görmemiz gerekiyor.
Ankara, savaşın ilk günlerinden beri yabancı ülkelerin himayesi altındaki askeri kuvvetler aracılığıyla Esed rejimini devirme siyaseti izledi. Ilımlı olduğu ileri sürülen değişik silahlı yapılara destek verdi. Bir kısmını kendi elleriyle oluşturdu.
Ama bunların hepsi başarısız kaldı. Özgür Suriye Ordusu dahil, bu girişimlerin hepsi iflas etti. Askeri açıdan etkili muhalif güç olarak arazide sadece, el Kaide ideolojisine bağlı Nusra Cephesi ve IŞİD gibi fanatik gruplar kaldı.
Bunun üzerine AKP, Suriye'nin Arap yarımadasındaki düşmanlarıyla beraber Mart 2015'te , Fetih Ordusu diye bir çatı yapısı oluşturdu. Bu çatının altında ise, uzun süredir Suriye'de savaşan yedi-sekiz milis grubu var.
Bu gruplarda savaşan cihatçıların %90'ı, iki fanatik Selefi örgütüne bağlı: Nusra Cephesi ve Ahrar el Şam. Bunların adları, Amerika'nın terörist örgütler listesinde yer alıyor.
Fetih Ordusu’na Türkiye üzerinden yoğun bir militan, silah ve lojistik destek akışı başladı. Para Suudiler ve Katar’dan geliyor. Destek özellikle Kilis'in Öncüpınar ve Hatay'ın Cilvegözü sınır kapılarından gidiyor.
Fetih, arazide hızla başarılar kazandı. Bahar aylarında İdlip ve çevresini Esed güçlerinden aldı. Halep'i ele geçirmeyi amaçlayan bir harekata hazırlanıyorlardı.
Ancak rakiplerinin güçlendiğini gören IŞİD, Fetih Ordusu'na değişik bölgelerde ağır darbeler vurmaya başladı. O nedenle şu sıralarda ciddi bir sarsıntı geçiriyor .
Kritik bölgelerden biri, Halep-Kilis arasındaki şerit. Fetih Ordusu, o bölgede, genişliği 15-30 km arasında değişen, Kürtlerin Afrin kantonu ile IŞİD arasında kalan dar bir koridora sıkışmış durumda.
Şu günlerde, Mare kasabası ve civarındaki köylerde, iki fanatik örgüt IŞİD ve Fetih Ordusu'na bağlı el Kaideci gruplar arasında kanlı çarpışmalar oluyor. IŞİD eğer Öncüpınar'ın Suriye tarafında kalan Bab el-Selam sınır kapısını ele geçirirse, veya Mare-Azez hattını tutabilirse, bu el Kaideci örgütlere Türkiye'den giden her türlü destek kesilmiş olacak.
AKP iktidarı o nedenle telaşlı. İşte son günlerde kamuoyunun sık sık AKP iktidarının ağzından duyduğu Azez-Mare hattı, Öncüpınar sınır kapısı gibi yeni kavramların önemi bu.
AKP'nin dehşet verici planı
Şimdi Zeyrek'in önemli haberini görelim. Tabii haberde geçen "Suriyeli muhalifler" veya "muhalifler" ifadeleri, yukarıda anlattığımız gibi "el Kaideciler" olarak da okunabilir.
Cumhurbaşkanlığı, hükümet, Dışişleri Bakanlığı ve MİT'in görüşleri özetle şöyleymiş: " Azez ve Mare'nin IŞİD'in eline geçmemesi için, TSK tarafından Suriyeli muhaliflere destek verilmeli. Bu muhaliflere (TSK tarafından) silah ve mühimmat verilmesi bekleniyor. Azez'den Cerablusa uzanacak 90 kilometrelik hattın, Kürt grupların değil, IŞİD'i yenilgiye uğratacak Suriyeli muhaliflerin eline geçmesi, Türkiye'nin lehine olacak."
Buna karşılık TSK'nın görüşü de, yine özetle şöyle: " El altından (Suriyeli muhaliflere) lojistik destek yapmak yasal olarak mümkün değil. Uluslararası koalisyonu yönlendiren ABD, Azez'de IŞİD'le savaşan grupların büyük kısmını kırmızı listede tutuyor, yani 'terörist' olarak değerlendiriyor ve iki terörist grubun savaşında bir tarafa askeri destek vermek istemiyor" (vurgular benim, hö).
AKP bugüne kadar, eline silah alıp ben Esed'i devirmeye gidiyorum diyen her militana sınırları açtı, onlara destek verdi. Ama şimdi iş farklı bir aşamaya varmış görünüyor. AKP'nin Suriye'de uygulamak istediği dehşet verici yeni plan şu:
Türk askerinin, kendi aralarında savaşan el Kaideci örgütlerden birine destek vermek için savaşa girmesini istiyorlar. Türk askeri kanını, el Kaideci bir örgüt için döksün istiyorlar. TSK'nın, el Kaideci bir örgüte silah ve mühimmat sağlamasını istiyorlar. Afrin-Kobane kantonları arasındaki yaklaşık 120 kilometrelik Türkiye sınırının ise, el Kaidecilerin eline geçmesini istiyorlar!
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun, TSK'dan hangi taleplerde bulundukları konusunda, lafı yuvarlamadan, kamuoyuna açıklama yapması gerekiyor. Böyle bir açıklamayı yapmak zorunda.
AKP'nin, el Kaideci örgütlere destek için TSK'yı savaşa sürmesi herhalde mümkün olmayacak. Bu millet, kendi değerlerine aykırı, Türkiye'nin hayati çıkarlarına ağır zarar verecek böyle bir çılgınlığa izin vermez.
TSK'nın değerlendirmeleri, Suriye'deki gelişmeler hakkında ayrıntılı ve doğru bilgilere sahip olduğunu gösteriyor. Nusra Cephesi ve IŞİD, aynı el Kaide ideolojisine bağlı iki fanatik örgüt. Aralarında sadece taktiksel farklılıklar var.
Bu örgütlerin ikisi de, Suriye'de iktidar mücadelesi yapıyor. Savaşın başından beri bazen beraber, bazen birbirlerine karşı savaşıyorlar. Vahşet açısından da aralarında fark yok. Birisi insanların kafasını keserken, diğeri canlı canlı insanların ciğerini deşip çıkarıyor.
Eğer bunlardan biri Suriye'de iktidarı ele geçirirse, dünya korkunç bir kan deryasına tanık olacak.
Suudi Arabistan ve Katar, Suriye'nin yıkımından, 100 binlerce insanın katledilmesinden kaygı duymuyor. Çünkü, İran'a büyük bir darbe vuruyoruz diye düşünüyorlar. Üstelik Suriye'de veya bir kısmında Vehhabi ideolojiye bağlı bir devlet kurulursa, memnun olacaklar. Çünkü bu ülkeler o ideolojiye bağlı.
Peki, onların kuyruğuna takılan AKP'nin hesabı ne? Suriye'ye demokrasi getireceğiz diye yola çıktılar. Suriye'ye demokrasiyi, Suudiler ve Katarlılarla işbirliği yaparak mı getirecekler? El Kaideci Nusra Cephesini iktidara taşıyarak mı Suriye'ye demokrasi getirecekler?