AKP ve Diktacı tutum

Gezi parkı toplumsal hareketi, katılanların nitelikleri ve talepleri göz önünde bulundurulduğunda...

Hasan Güneş hgunes0202@gmail.com

Gezi parkı toplumsal hareketi, katılanların nitelikleri ve talepleri göz önünde bulundurulduğunda, yoğunluklu olarak, AKP’nin, Türkiye Cumhuriyetinin temel nitelikleri olan laikliği yok etme çabaları ve yurttaşların hümanist değerlerine saldırıya bir başkaldırı olarak değerlendirilmelidir. Yine, Gezi Parkı Toplumsal Hareketi,  özünde AKP iktidarının 11 yıldır süren doğmatik düşüncelerin bir ürünü olan karar ve icraatlarına  karşı bir özgürlük hareketidir. Bu yönüyle bakıldığında, hareket bir demokrasi hareketidir.

        Kuşkusuz, toplumsal hareketin başlamasına neden olan AKP’nin muhafazakar yapısı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın liderlik anlayışını da unutmamak gerekir. Başka bir ifadeyle,hareketin başlamasına yaklaşık 11 yıldır iktidarda kalan Erdoğan’ın tutumu, AK Partinin insan doğasına ilişkin anlayışı, ben merkezci bir tutumla çoğu olaylara bakışı, yurttaşların bağımlı kişilikler olarak kabul edilmesi ve bu anlayışın devam ettirilmek istenmesi neden olmuştur.

     AK Parti özellikle, muhafazakar bir parti olduğu için insana ilişkin düşüncesi karamsar olduğu görülmektedir. AK Parti, insanların iyiye, güzele, doğruya, akla, hoşgörüye yönelmediğini varsayan bir parti olduğunu uygulamalarıyla göstermektedir. Erdoğan, gezi parkı eylemlerine katılanların en büyük erdem olan özgürlük mücadelesini çapulcu bir hareket olarak değerlendirebilmektedir.

    Erdoğan, milyonlarca göstericinin isteklerine kulak kapayarak, kendince sağlam ve değerlere sahip olduğunu göstermek isteyerek, diktacı tutumunu çoğu kez olduğu gibi bugünde  ilan etmektedir.

        Erdoğan’ın bu tutumu Türkiye’de en büyük gücü kendinde görmesine bağlanabilir. Yine, güçlerinin bir sınırı yokmuş gibi davranmaktadır. Bu da, kendilerine oy vermeyenlerin düşünce ya da isteklerine gereken ilgiyi göstermemesine neden olmaktadır. Ne olursa olsun, her şeyin kendi amaçlarına hizmet etmesi gerektiğini düşünmektedir. Bu nedenle, eyleme katılanların ve tarafı olanların, Erdoğan’ın düşünceleriyle çeliştiği için tek suçu özgürlük arayışı olan bu topluluğa tahammülsüzlük gösterebilmektedir.

       Temel sorun aslında,muhafazakar bir  parti olduğu görülen AK Partinin Türkiye Cumhuriyetinin yurttaşlarını,bağımlı kişilikler olarak algılanması ya da yaratılması çabalarıdır. Bağımlılığın özünde özgürlüğün yitimi gelmektedir. İşte, milyonlarca yurttaşımızı  sokaklara döken, bu anlayışa başkaldırıdır. Yani, bağımlılığa karşı başkaldırı. Dolayısıyla, milyonlarca insanımızın bağımlılık anlayışına karşı çıkarak özgürlük arayışı vardır. Özgürlük arayışı uygarlık tarihi boyunca devam etmiş, bugünde taksim Gezi Parkı olaylarında  görüldüğü gibi    devam etmekte, yarında devam edecektir.        

">

Gezi parkı toplumsal hareketi, katılanların nitelikleri ve talepleri göz önünde bulundurulduğunda, yoğunluklu olarak, AKP’nin, Türkiye Cumhuriyetinin temel nitelikleri olan laikliği yok etme çabaları ve yurttaşların hümanist değerlerine saldırıya bir başkaldırı olarak değerlendirilmelidir. Yine, Gezi Parkı Toplumsal Hareketi,  özünde AKP iktidarının 11 yıldır süren doğmatik düşüncelerin bir ürünü olan karar ve icraatlarına  karşı bir özgürlük hareketidir. Bu yönüyle bakıldığında, hareket bir demokrasi hareketidir.

        Kuşkusuz, toplumsal hareketin başlamasına neden olan AKP’nin muhafazakar yapısı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın liderlik anlayışını da unutmamak gerekir. Başka bir ifadeyle,hareketin başlamasına yaklaşık 11 yıldır iktidarda kalan Erdoğan’ın tutumu, AK Partinin insan doğasına ilişkin anlayışı, ben merkezci bir tutumla çoğu olaylara bakışı, yurttaşların bağımlı kişilikler olarak kabul edilmesi ve bu anlayışın devam ettirilmek istenmesi neden olmuştur.

     AK Parti özellikle, muhafazakar bir parti olduğu için insana ilişkin düşüncesi karamsar olduğu görülmektedir. AK Parti, insanların iyiye, güzele, doğruya, akla, hoşgörüye yönelmediğini varsayan bir parti olduğunu uygulamalarıyla göstermektedir. Erdoğan, gezi parkı eylemlerine katılanların en büyük erdem olan özgürlük mücadelesini çapulcu bir hareket olarak değerlendirebilmektedir.

    Erdoğan, milyonlarca göstericinin isteklerine kulak kapayarak, kendince sağlam ve değerlere sahip olduğunu göstermek isteyerek, diktacı tutumunu çoğu kez olduğu gibi bugünde  ilan etmektedir.

        Erdoğan’ın bu tutumu Türkiye’de en büyük gücü kendinde görmesine bağlanabilir. Yine, güçlerinin bir sınırı yokmuş gibi davranmaktadır. Bu da, kendilerine oy vermeyenlerin düşünce ya da isteklerine gereken ilgiyi göstermemesine neden olmaktadır. Ne olursa olsun, her şeyin kendi amaçlarına hizmet etmesi gerektiğini düşünmektedir. Bu nedenle, eyleme katılanların ve tarafı olanların, Erdoğan’ın düşünceleriyle çeliştiği için tek suçu özgürlük arayışı olan bu topluluğa tahammülsüzlük gösterebilmektedir.

       Temel sorun aslında,muhafazakar bir  parti olduğu görülen AK Partinin Türkiye Cumhuriyetinin yurttaşlarını,bağımlı kişilikler olarak algılanması ya da yaratılması çabalarıdır. Bağımlılığın özünde özgürlüğün yitimi gelmektedir. İşte, milyonlarca yurttaşımızı  sokaklara döken, bu anlayışa başkaldırıdır. Yani, bağımlılığa karşı başkaldırı. Dolayısıyla, milyonlarca insanımızın bağımlılık anlayışına karşı çıkarak özgürlük arayışı vardır. Özgürlük arayışı uygarlık tarihi boyunca devam etmiş, bugünde taksim Gezi Parkı olaylarında  görüldüğü gibi    devam etmekte, yarında devam edecektir.        

Tüm yazılarını göster