Akıllı insanlar ateist oluyormuş!

Bu gün derin mevzulardan bahsedeceğim,Çünkü şöyle bir haber okudum. Akıllı insanlar ateist...

Ebru Eğinlioğlu eeginlioglu@gmail.com

Bu gün derin mevzulardan bahsedeceğim,

Çünkü şöyle bir haber okudum. Akıllı insanlar ateist oluyormuş, mesela Einstein" da ateistmiş…Aslında bu haberlere itibar etmemek gerekir.

İnsan kendisini bulmuşsa, böyle haberlerden etkilenmez ama manevi duyguları yerine oturmamış,  yaşamını henüz yeni kurgulayan gelişme çağındaki gençler, bu haberlerden olumsuz etkilenebilir. İyi tarafından bakarsak, bu konulara girip, bu bilgiyi çürütme fırsatını bize verir..

Bundan bir süre önce, önemli bir derginin araştırmasına dayanarak, insanın DNA" sında, inanç geni diye bir gen olduğunu, Yaratan" ı asırlar boyunca aramasının bu gende bulunduğunu ve değiştirilemez bir gerçek olduğunu yazmıştım. Bu bilgiye de inandığımı ima etmiştim.

Öyle ya aklı başında, yetişkin olan her insan, dünyada nasıl varolduğunu, nereden gelip, nereye gittiğini sorgular ve kendisini Yaratan bir güce inanır, sonra da ruhunun ona döneceğine.Tüm ilahi dinlerde, aşağı yukarı bu bilgiyi verir.

Ben akıllı insanın ateist olduğuna inanmıyorum nedenine gelince. Eğer akılla her şeyi çözebiliyor olsaydık, bu gün inasanoğlu ölümsüzlüğü de, nereden gelip, nereye gittiğini de  çözmüş olurdu. Oysa henüz kanser başta olmak üzere pek çok hastalığı ortadan kaldıramıyoruz. Demek ki, yetersiz olduğumuz bir şeyler var, aklımız, bilgimiz her şeyi çözmeye yetmiyor.

İnsan akıl, beden ve ruhtan oluşuyor. Bedenimiz bizim görünen yanımız, aklımız ve ruhumuz görünmeyen yanlarımız ama hepsi bir bütün. Ruhumuzla duygularımızı yaşıyor, aklımızla düşünebiliyor, karar verebiliyor, muhakeme ediyor. Bedenimizle de hareket ediyoruz.

Bu üç unsurun da yaşaması için beslenmesi gerekir. O da, önce ruhumuzun beslenmesi gerekir ki bedenimizi ve aklımızı ayakta tutabilsin. Sonra aklımızın ve bedenimizin beslenmesi gerekir. Hristiyanlık" ta bu durum; Baba, Oğul ve Kutsal Ruh diye tanımlanır. Yani üçün biri...

Bizi ayakta tutan, yaşatan  ruhumuzu hiçe sayarsak , inançsız olarak , akıl ve beden neye hizmet edecek o zaman.

Şöyle bir şeyi kabul edebilirim, o da , sorgulamayı!

İnsan doğar, ailesi bir dine mensubtur. Dersin ki ; ya benim ailem, atalarım bir dine inanmış ama bu din bana uygun mu acaba? Ben de bir mantık süzgecimden geçireyim. Bu çok akılcı bir yaklaşım buna varım, ki ben de bir zamanlar böyle yaptım.

Sonra ruhunun sesini duyduktan ve hissettikten sonra diyorsun ki, aslında her şeyin cevabı buradaymış, ben her zaman O" nun bir parçasıymışım ama bunu aklımla hep inkar etmişim. Başka dinler, başka yollar aramışım.

Bir şeyler yolunda gitmeyince, önce ruhumuz, sonra bedenimiz, sonra da aklımız zaten bize hastalıklarla cevap veriyor, yanlış yoldasın, hislerine kulak vermiyorsun, ters giden bir şeyler var diye, özünü inkar ediyorsun, yine ruhumuzun bu sinyallerini duymazsak bu sefer bedenimiz hastalanıyor. Hangimiz zaman zaman sıkıntılarla boğuşmuyoruz?  Depresyonsuz, stressiz bir yaşam sürüyoruz?

Çünkü özümüzden kopuyoruz,   hırslarımızın peşinden koşuyoruz, manevi duygulardan çok maddi değerlere önem veriyoruz,  kıskanıyoruz birilerini, hakkında konuşuyoruz. Sonra hasta olduk diye ilaçlara sarılıyoruz, oysa özümüzde bir yerlerde aslında insanı insan yapan özelliklerimizden ve  Yaratan" dan uzaklaşıyoruz.

Onun için akıllı insan ateist olur, tezine ben inanmıyorum. Akıllı insan inançlı olmalıdır, bu inancın şekilleneceği de bir yola ihtiyacı vardır. O yolda, ruhunun huzur bulacağı  kendi inandığı dinindir, diyorsan ki ben böyle mutlu olmuyorum, o halde nasıl mutlu olursan öyle ol ama dinsizlik insanı mutlu etmiyor. Boşlukta, sahipsiz , çaresiz ve güçsüz hissettiriyor. Ayrıca da bu durum en çok insanın kendine zarar veriyor. Yani kendim ettim, kendim buldum modeli..

Derin mevzulardan bahsedeceğim dedim umarım canınızı sıkmamışımdır, amacım kimsenin böyle haberlerden etkilenip, sonuç itibariyle mutsuz olmaması, diğer bir taraftan ben kimim de böyle ahkam kesiyorum, sanki benim düşüncelerimle bir şeyler mi değişecek, tabii ki hayır ama bende inandığım konulardan bahsetmezsem, ve tecrübelerimi paylaşmasam, kendime ters düşmüş oluyorum onun için sürç-ü lisan ettimse affola diyor ve bu konuyu noktalıyorum.. Konuyla ilgili yorum ve düşüncelerinizi de bekliyorum…

">

Bu gün derin mevzulardan bahsedeceğim,

Çünkü şöyle bir haber okudum. Akıllı insanlar ateist oluyormuş, mesela Einstein" da ateistmiş…Aslında bu haberlere itibar etmemek gerekir.

İnsan kendisini bulmuşsa, böyle haberlerden etkilenmez ama manevi duyguları yerine oturmamış,  yaşamını henüz yeni kurgulayan gelişme çağındaki gençler, bu haberlerden olumsuz etkilenebilir. İyi tarafından bakarsak, bu konulara girip, bu bilgiyi çürütme fırsatını bize verir..

Bundan bir süre önce, önemli bir derginin araştırmasına dayanarak, insanın DNA" sında, inanç geni diye bir gen olduğunu, Yaratan" ı asırlar boyunca aramasının bu gende bulunduğunu ve değiştirilemez bir gerçek olduğunu yazmıştım. Bu bilgiye de inandığımı ima etmiştim.

Öyle ya aklı başında, yetişkin olan her insan, dünyada nasıl varolduğunu, nereden gelip, nereye gittiğini sorgular ve kendisini Yaratan bir güce inanır, sonra da ruhunun ona döneceğine.Tüm ilahi dinlerde, aşağı yukarı bu bilgiyi verir.

Ben akıllı insanın ateist olduğuna inanmıyorum nedenine gelince. Eğer akılla her şeyi çözebiliyor olsaydık, bu gün inasanoğlu ölümsüzlüğü de, nereden gelip, nereye gittiğini de  çözmüş olurdu. Oysa henüz kanser başta olmak üzere pek çok hastalığı ortadan kaldıramıyoruz. Demek ki, yetersiz olduğumuz bir şeyler var, aklımız, bilgimiz her şeyi çözmeye yetmiyor.

İnsan akıl, beden ve ruhtan oluşuyor. Bedenimiz bizim görünen yanımız, aklımız ve ruhumuz görünmeyen yanlarımız ama hepsi bir bütün. Ruhumuzla duygularımızı yaşıyor, aklımızla düşünebiliyor, karar verebiliyor, muhakeme ediyor. Bedenimizle de hareket ediyoruz.

Bu üç unsurun da yaşaması için beslenmesi gerekir. O da, önce ruhumuzun beslenmesi gerekir ki bedenimizi ve aklımızı ayakta tutabilsin. Sonra aklımızın ve bedenimizin beslenmesi gerekir. Hristiyanlık" ta bu durum; Baba, Oğul ve Kutsal Ruh diye tanımlanır. Yani üçün biri...

Bizi ayakta tutan, yaşatan  ruhumuzu hiçe sayarsak , inançsız olarak , akıl ve beden neye hizmet edecek o zaman.

Şöyle bir şeyi kabul edebilirim, o da , sorgulamayı!

İnsan doğar, ailesi bir dine mensubtur. Dersin ki ; ya benim ailem, atalarım bir dine inanmış ama bu din bana uygun mu acaba? Ben de bir mantık süzgecimden geçireyim. Bu çok akılcı bir yaklaşım buna varım, ki ben de bir zamanlar böyle yaptım.

Sonra ruhunun sesini duyduktan ve hissettikten sonra diyorsun ki, aslında her şeyin cevabı buradaymış, ben her zaman O" nun bir parçasıymışım ama bunu aklımla hep inkar etmişim. Başka dinler, başka yollar aramışım.

Bir şeyler yolunda gitmeyince, önce ruhumuz, sonra bedenimiz, sonra da aklımız zaten bize hastalıklarla cevap veriyor, yanlış yoldasın, hislerine kulak vermiyorsun, ters giden bir şeyler var diye, özünü inkar ediyorsun, yine ruhumuzun bu sinyallerini duymazsak bu sefer bedenimiz hastalanıyor. Hangimiz zaman zaman sıkıntılarla boğuşmuyoruz?  Depresyonsuz, stressiz bir yaşam sürüyoruz?

Çünkü özümüzden kopuyoruz,   hırslarımızın peşinden koşuyoruz, manevi duygulardan çok maddi değerlere önem veriyoruz,  kıskanıyoruz birilerini, hakkında konuşuyoruz. Sonra hasta olduk diye ilaçlara sarılıyoruz, oysa özümüzde bir yerlerde aslında insanı insan yapan özelliklerimizden ve  Yaratan" dan uzaklaşıyoruz.

Onun için akıllı insan ateist olur, tezine ben inanmıyorum. Akıllı insan inançlı olmalıdır, bu inancın şekilleneceği de bir yola ihtiyacı vardır. O yolda, ruhunun huzur bulacağı  kendi inandığı dinindir, diyorsan ki ben böyle mutlu olmuyorum, o halde nasıl mutlu olursan öyle ol ama dinsizlik insanı mutlu etmiyor. Boşlukta, sahipsiz , çaresiz ve güçsüz hissettiriyor. Ayrıca da bu durum en çok insanın kendine zarar veriyor. Yani kendim ettim, kendim buldum modeli..

Derin mevzulardan bahsedeceğim dedim umarım canınızı sıkmamışımdır, amacım kimsenin böyle haberlerden etkilenip, sonuç itibariyle mutsuz olmaması, diğer bir taraftan ben kimim de böyle ahkam kesiyorum, sanki benim düşüncelerimle bir şeyler mi değişecek, tabii ki hayır ama bende inandığım konulardan bahsetmezsem, ve tecrübelerimi paylaşmasam, kendime ters düşmüş oluyorum onun için sürç-ü lisan ettimse affola diyor ve bu konuyu noktalıyorum.. Konuyla ilgili yorum ve düşüncelerinizi de bekliyorum…

Tüm yazılarını göster