Kuzey Suriye’de neler olacağını analiz edeli nerdeyse 6 yıl olmuş.
Bölgede neler olduğunu, gelinen noktayı ve daha başka neler olacağını düşünürsek...
Yaptığımız analizin hala güncel olduğunu söyleyebiliriz.
O günkü soru:
-Esad, Kürt devletinin anası olur mu?
Bugünk soru:
-TSK, Afrin’e neden harekat yapıyor?
İÇ POLİTİKADA ESİNTİLER
Toplumun tam ortadan ikiye ayrıldığını biliyoruz: Erdoğan’ı destekleyeler ve karşıtları.
Harekatın iç politika malzemesi yapıldığını söyleyebiliriz.
"OHAL’i uzatmak için bahane..." diye yorum yapanlar var.
AK Parti'nin MHP’yle ittifakına işaret ederek, "MHP tabanına ve potansiyel İYİ Parti destekçilerine oynanıyor" diyenler var.
"Politikacılar kendi çocuklarını cepheye göndersin" şeklinde konuyu kişiselleştirenler de var.
Bu ve benzeri eleştiriler doğru da olabilir; sadece spekülasyon olarak da kalabilir.
Ki kişisel siyasi tercihler bu söylentilerin yönünü belirler.
'BÜYÜK ENERJİ OYUNUNU' ANLAMADAN HİÇ BİR ŞEY ANLAŞILMAZ
Analizlerimi okuyanlar hatırlayacaktır.
Donald Trump’ın seçimi kazanacağını ilk yazan benim.
Trump’ı o koltuğa oturtan ‘Big Money’ ve ‘Big Boys’ aslında; ABD’nin Obama üzerinden kaybettiği emperyalist küresel nüfuzu tekrar Trump üzerinden ihsas etmek üzere organize olmuş bir gruptu.
Hatta AB’nin yükselen nüfuzunu frenlemek için gerçekleştirilen Brexit bu senaryonun bir parçasıdır.
Trump, ABD Başkanı olunca kabinede 3 numaralı makamı kime verdiler biliyor musunuz? Mr. Tillerson’a.
Dışişleri Bakanı olmadan önce bu Mr.'ın son görevi neydi?
Tabii ki dünyanın en büyük petrol şirketi Exxon’un CEO'su olmak.
Peki her hangi bir diplomasi deneyimi var mı? Yok!..
Tillerson Trump için ne dedi: "Bu tam bir moron"
Trump’ın ve dolayısıyla Amerikan hükümetinin tutarlı bir dış politikası yok!..
‘Big Money’ Pentagon üzerinden kendi çıkarları doğrultusunda stratejileri belirleyip uyguluyor.
Kamuoyu da paparazzi haberlerle durumdan bihaber yaşamına devam ediyor.
Hal böyleyken...
Erdoğan’la görüşen Trump, "YPG’ye silah yardımını durduracağız" dediğinde...
Pentagon, Trump’a rağmen "Hayır yok öyle bir şey" diyebilir miydi?
(Hani laf aramızda, ABD’de gizli OHAL var; bilesiniz diyeceğim ama konuyu dağıtmak istemiyorum)
KUZEY IRAK VE KUZEY SURİYE’DE KÜRT VARLIĞI ETNİK BORU HATTIDIR
Kuzey Irak petrollerinin yıllardır tek çıkış noktası Kerkük-Yumurtalık boru hattıdır.
Irak’ta güneyden, Hürmüz Boğazı üzerinden denize açılmak İran’ın varlığından dolayıAmerika’nın tercihi değil.
Yegane mevcut hattın neredeyse tamamının Türkiye’nin kontrolünde olması ne ABD’nin ne de S.Arabistan’ın hoşnut olduğu bir durum.
Eee geriye hangi alternatif kaldı.
Kuzey Irak-Kuzey Suriye üzerinden Akdeniz’e ulaşmak!..
ABD’nin PKK’yı terörist ilan etmesine karşın YPG’le iş birliği yapması, Kürtlerin kara kaşından kara gözünden ya da Amerikan’nın hümanist ve idealist değer yargılarından değil.
Asıl sebep, 'Büyük Enerji Oyunu'nun sahnelenmesinden kaynaklanıyor.
ABD de Rus ve İran enerjisinin Akdeniz’e açılmasına karşı.
Aynı şekilde Rusya ve İran da ABD’nin kendine alternatif enerji yolları bulmasından rahatsız.
Rusya ve İran’ın Kürtlere karşı tavır almasının ve Türkiye’yi desteklemesinin ardında bu dinamikler var.
HANGİ CUMHURBAŞKANI OLURSA OLSUN
Yaşı müsait olanlar hatırlar.
Süleyman Demirel ile Bülent Ecevit’in kuru inatlaşmalarının sonucunda, TBMM'de 15 tur oylama yapılmasına rağmen yeni Cumhurbaşkanı seçilememişti.
O kısır döngü kızağa çekilmiş emekli bir amirali, Fahri Korutürk'ü Cumhurbaşkanlığı koltuğuna taşıdı.
Yakın tarihe geldiğimizde ise ‘kırmızı ışıkta makam arabasını durdurmak’ dışında hatırlanan bir icraatı olmayan Ahmet Necdet Sezer de, (yine turlamalar sonuç vermeyince) "Ne de olsa yüksek yargı mensubudur" denilerek Cumhurbaşkanlığı makamına getirildi.
TARİHİ SORUMLULUK
Türkiye Cumhuriyeti’nin kırmızı çizgileri var.
Türkiye dünyanın önemli enerji yollarının kesiştiği kavşakta mekan tutmuş bir devlet.
Suriye’de yaşananlar bu raddeye geldikten sonra...
Bugün Başkomutanlık makamında emekli amiral Korutürk ya da emekli hakim Sezer bulunuyor olsaydı, sizce ne yaparlardı?
Tarihi sorumluluklarını yerine getirmek dışında başka alternatifleri olabilir miydi?
Enerji vanalarının başında olan Türkiye olaylara seyirci mi kalırdı?
Yoksa reel politika gerçeklerinin maskeleri düşürdüğü bu ortamda askeri harekatın startını mı verirdi?
İşte sorun da tam olarak budur: Önce gerçekçi olalım sonra politika yapalım.
">
Kuzey Suriye’de neler olacağını analiz edeli nerdeyse 6 yıl olmuş.
Bölgede neler olduğunu, gelinen noktayı ve daha başka neler olacağını düşünürsek...
Yaptığımız analizin hala güncel olduğunu söyleyebiliriz.
O günkü soru:
-Esad, Kürt devletinin anası olur mu?
Bugünk soru:
-TSK, Afrin’e neden harekat yapıyor?
İÇ POLİTİKADA ESİNTİLER
Toplumun tam ortadan ikiye ayrıldığını biliyoruz: Erdoğan’ı destekleyeler ve karşıtları.
Harekatın iç politika malzemesi yapıldığını söyleyebiliriz.
"OHAL’i uzatmak için bahane..." diye yorum yapanlar var.
AK Parti'nin MHP’yle ittifakına işaret ederek, "MHP tabanına ve potansiyel İYİ Parti destekçilerine oynanıyor" diyenler var.
"Politikacılar kendi çocuklarını cepheye göndersin" şeklinde konuyu kişiselleştirenler de var.
Bu ve benzeri eleştiriler doğru da olabilir; sadece spekülasyon olarak da kalabilir.
Ki kişisel siyasi tercihler bu söylentilerin yönünü belirler.
'BÜYÜK ENERJİ OYUNUNU' ANLAMADAN HİÇ BİR ŞEY ANLAŞILMAZ
Analizlerimi okuyanlar hatırlayacaktır.
Donald Trump’ın seçimi kazanacağını ilk yazan benim.
Trump’ı o koltuğa oturtan ‘Big Money’ ve ‘Big Boys’ aslında; ABD’nin Obama üzerinden kaybettiği emperyalist küresel nüfuzu tekrar Trump üzerinden ihsas etmek üzere organize olmuş bir gruptu.
Hatta AB’nin yükselen nüfuzunu frenlemek için gerçekleştirilen Brexit bu senaryonun bir parçasıdır.
Trump, ABD Başkanı olunca kabinede 3 numaralı makamı kime verdiler biliyor musunuz? Mr. Tillerson’a.
Dışişleri Bakanı olmadan önce bu Mr.'ın son görevi neydi?
Tabii ki dünyanın en büyük petrol şirketi Exxon’un CEO'su olmak.
Peki her hangi bir diplomasi deneyimi var mı? Yok!..
Tillerson Trump için ne dedi: "Bu tam bir moron"
Trump’ın ve dolayısıyla Amerikan hükümetinin tutarlı bir dış politikası yok!..
‘Big Money’ Pentagon üzerinden kendi çıkarları doğrultusunda stratejileri belirleyip uyguluyor.
Kamuoyu da paparazzi haberlerle durumdan bihaber yaşamına devam ediyor.
Hal böyleyken...
Erdoğan’la görüşen Trump, "YPG’ye silah yardımını durduracağız" dediğinde...
Pentagon, Trump’a rağmen "Hayır yok öyle bir şey" diyebilir miydi?
(Hani laf aramızda, ABD’de gizli OHAL var; bilesiniz diyeceğim ama konuyu dağıtmak istemiyorum)
KUZEY IRAK VE KUZEY SURİYE’DE KÜRT VARLIĞI ETNİK BORU HATTIDIR
Kuzey Irak petrollerinin yıllardır tek çıkış noktası Kerkük-Yumurtalık boru hattıdır.
Irak’ta güneyden, Hürmüz Boğazı üzerinden denize açılmak İran’ın varlığından dolayıAmerika’nın tercihi değil.
Yegane mevcut hattın neredeyse tamamının Türkiye’nin kontrolünde olması ne ABD’nin ne de S.Arabistan’ın hoşnut olduğu bir durum.
Eee geriye hangi alternatif kaldı.
Kuzey Irak-Kuzey Suriye üzerinden Akdeniz’e ulaşmak!..
ABD’nin PKK’yı terörist ilan etmesine karşın YPG’le iş birliği yapması, Kürtlerin kara kaşından kara gözünden ya da Amerikan’nın hümanist ve idealist değer yargılarından değil.
Asıl sebep, 'Büyük Enerji Oyunu'nun sahnelenmesinden kaynaklanıyor.
ABD de Rus ve İran enerjisinin Akdeniz’e açılmasına karşı.
Aynı şekilde Rusya ve İran da ABD’nin kendine alternatif enerji yolları bulmasından rahatsız.
Rusya ve İran’ın Kürtlere karşı tavır almasının ve Türkiye’yi desteklemesinin ardında bu dinamikler var.
HANGİ CUMHURBAŞKANI OLURSA OLSUN
Yaşı müsait olanlar hatırlar.
Süleyman Demirel ile Bülent Ecevit’in kuru inatlaşmalarının sonucunda, TBMM'de 15 tur oylama yapılmasına rağmen yeni Cumhurbaşkanı seçilememişti.
O kısır döngü kızağa çekilmiş emekli bir amirali, Fahri Korutürk'ü Cumhurbaşkanlığı koltuğuna taşıdı.
Yakın tarihe geldiğimizde ise ‘kırmızı ışıkta makam arabasını durdurmak’ dışında hatırlanan bir icraatı olmayan Ahmet Necdet Sezer de, (yine turlamalar sonuç vermeyince) "Ne de olsa yüksek yargı mensubudur" denilerek Cumhurbaşkanlığı makamına getirildi.
TARİHİ SORUMLULUK
Türkiye Cumhuriyeti’nin kırmızı çizgileri var.
Türkiye dünyanın önemli enerji yollarının kesiştiği kavşakta mekan tutmuş bir devlet.
Suriye’de yaşananlar bu raddeye geldikten sonra...
Bugün Başkomutanlık makamında emekli amiral Korutürk ya da emekli hakim Sezer bulunuyor olsaydı, sizce ne yaparlardı?
Tarihi sorumluluklarını yerine getirmek dışında başka alternatifleri olabilir miydi?
Enerji vanalarının başında olan Türkiye olaylara seyirci mi kalırdı?
Yoksa reel politika gerçeklerinin maskeleri düşürdüğü bu ortamda askeri harekatın startını mı verirdi?
İşte sorun da tam olarak budur: Önce gerçekçi olalım sonra politika yapalım.