82 Anayasası..

Havanın insan psikolojisi üzerindeki etkilerini yadsımak kuşkusuz imkansız. Çünkü bilindiği gibi...

Ebru Eğinlioğlu eeginlioglu@gmail.com

Havanın insan psikolojisi üzerindeki etkilerini yadsımak kuşkusuz imkansız. Çünkü bilindiği gibi, 6 ay gece, 6 ay gündüz olan İskandinav ülkelerinde, depresyon ve intihar olayları diğer ülkelere göre daha fazla yaşanıyor.

Dolayısıyla, hava şartları bizi de etkiliyor, insan evinden dışarı çıkmak istemiyor ve bol bol televizyon izliyor. Ülke gündeminde neler var, siyasi gündem hangi konuları ön plana çıkartıyor. Daha fazla ilgilenme imkanı buluyoruz.

Dün akşam bir televizyon kanalında, anayasa tartışması yapılıyor.

 Konuklardan biri; Yargıtay Onursal başsavcısı Sabih Kanadoğlu, diğeri de daha genç bir anayasa uzmanıymış, ben ismini bilemiyorum. İlk defa ekranda gördüğüm için olabilir.

Her neyse, izlediğim bölümde, şöyle bir diyalog geçiyor. Sunucu,

 Sabih Kanadoğlu’ na dönmüş diyor ki;

 

‘ Siz Milli Güvenlik Konseyi tarafından, yani darbeciler tarafından hazırlanan anayasayı, savunuyorsunuz ama halkın iradesiyle seçilmiş bir partinin anayasa hazırlamasını niçin uygun görmüyorsunuz?’

 

  Bakın bu cümleyi lütfen tekrar tekrar okuyun.

 O kadar yanlış bir soru ve zihniyet ki, şu anda var olan durumu o kadar birilerinin lehine saptırıyor ki.

 Yani, ya bilgisiz olduğu için böyle bir soru soruyor, ya da iktidar partisine yakın olmak istiyor.

 Ben hangi gerekçeyle sunucunun böyle bir ifade kullandığını bilemem, hiç de ilgilenmem, önemi de yok zaten.

 

Önemli olan gerçeğin fena halde saptırılması ve insanların yanlış bilgilendirilmesi.

 

1982 anayasası hazırlandığında ben 10 yaşındaydım, doğal olarak o zamanki olayları değerlendirmem ancak ailemin sözleri, sonrasında yaşadıklarım ve sokakta şahit olduğum bazı olaylar sayesindedir.

Ama gerçekten korku içinde yaşadığımızı çok net hatırlıyorum. Onlar ayrı bir konu, detaylı anlatmak lazım, belki başka bir yazımda o konulara girerim. Çok küçük bir cümleyle, ben çocukken, terör korkusundan, evimin camından dışarı bakamazdım. O kadarını söyleyeyim, gerisini siz düşünün.

 

Anayasa konusuna dönecek olursam, 1982 anayasası dönemin konsey üyeleri başkanlığında, bir danışma kurulu ile birlikte hazırlanmış, anayasa hukukçuları ile onların destekleriyle, ‘o günün şartları’ göz önüne alınarak yapılmış bir anayasa,  sonra da referanduma yani halk oylamasına  sunulmuş. % 92 oy oranıyla  kabul edilmiştir.

 

 Yani böyle yüksek oranda bir  kabul oyunu  bu gün iktidarda olan hiçbir parti alamamıştır. Yani 5 general oturdular, bir anayasa hazırlayalım, bunu da halka falan sunmadan kendi kafamızdan yapalım gibi bir durum söz konusu hiçbir zaman olmamıştır.

 

Tabii bunları söylemek bu günün şartlarında kimseye bir menfaat sağlamıyor.

A.K.P hukumeti ise; 2002 seçimlerinde, belki de 82 anayasasının getirdiği en yanlış değerlendirmelerden, % 10 barajını geçme yeterliliği sayesinde, % 34 oyla tek parti olarak iktidar olmuştur.

Demek ki,  bu gün iktidarda olan parti, bu günkü iktidarını 82 anayasası esaslarına göre, % 10 barajını geçen ve en yüksek oyu alan parti iktidar olur, esasına dayanarak almıştır. Bu ne demektir? % 66 gibi bir oran da A.K.P’ ye oy vermemiştir. Bence bu gün, iktidarın icraatlerinin tartışılır olmasının altında yatan nedenlerden birinin de bu oy oranı olmasıdır. Bu benim şahsi görüşüm. Niye 82 anayasasında böyle bir madde vardı sorusuna gelince, o dönemim şartlarında, bir türlü partiler yeterli oy alamıyor ve çoğunluk sağlanamıyor, meclis kanun çıkartamıyor, devlet işlevini yerine getiremiyordu. Bu sistem sağlıklı işlesin diye, o dönem yapılan anayasa, aslında o günkü işleyişi düzenlemek adına yapılmıştı.

 

 Yani günümüzün şartları, çok farklı, o günün şartları bambaşka bir nitelik taşıyordu. Tüm bunlara rağmen 82 Anayasasının pek çok maddesi, Avrupa Birliği normlarına bağlı olarak değiştirildi.  1987’de siyasi yasaklarla ilgili maddelerin referandumda kabul edilmesiyle yapılırken,  en kapsamlı değişiklikler ise 23 Temmuz 1995 ve 3 Ekim 2001’de gerçekleşti.

 "Başlangıç’ bölümünün tümü 1995 yılında değiştirilen Anayasa’nın, başlangıç bölümünün beşinci fıkrasının başında geçen "Hiçbir düşünce ve mülahazanın’ ibaresi de 2001 yılında "Hiçbir faaliyetin’ şeklinde değiştirildi.

 2007 yılında ise TBMM’de Cumhurbaşkanlığı seçimi oturumunda 367 milletvekili bulunmaması sebebiyle Anayasa Mahkemesi’nin cumhurbaşkanlığı seçimini iptal etmesinin ardından cumhurbaşkanının 5 yıllık süreyle en fazla 2 defa halk tarafından seçilmesi, seçimlerin 4 yılda bir yapılmasını içeren Anayasa değişikliği Meclis’te kabul edildi. Bu değişiklik, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından halk oylamasına sunuldu. Halk oylamasında bu değişikliğe yüzde 65 oranında "evet’ oyu çıkmasıyla değişiklik kabul edilmiş oldu.

16 Ekim 2007’de ise Anayasa’nın geçici 18 ve 19. maddeler kaldırılarak 11. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesine ilişkin hükümler 21 Ekim 2007’de yapılacak olan referandum kapsamından çıkartıldı.


1982 Anayasası’nda ANAP döneminde 4 maddede, DYP-SHP döneminde 15 maddede ve Başlangıç Metni’nde, DSP-MHP-ANAP döneminde 37 maddede ve Başlangıç Metni’nde, AKP döneminde ise 27 maddede değişiklik yapıldı.


Son olarak 9 Şubat 2008’de "Türban düzenlemesi" olarak bilinen Anayasa’nın 10. ve 42. maddelerinde yapılan değişiklik ise Anayasa Mahkemesi’nin 5 Haziran 2008 tarihli kararı ile iptal edilmişti.

 

Sonuç itibariyle bir konuyu değerlendirirken, tek bir yönden bakmak doğru olmaz, artısıyla, eksisiyle derinlemesine araştırmak ve objektif olarak değerlendirmek gerekir. Bu konular ciddi konular olduğu için, öyle yarım yamalak bilgilerle ekrana çıkıp, genç kardeşlerimizi yanıltmak olmaz, bu onların geleceği ve değerlendirme yeteneğiyle oynamak olur .,  

 

">

Havanın insan psikolojisi üzerindeki etkilerini yadsımak kuşkusuz imkansız. Çünkü bilindiği gibi, 6 ay gece, 6 ay gündüz olan İskandinav ülkelerinde, depresyon ve intihar olayları diğer ülkelere göre daha fazla yaşanıyor.

Dolayısıyla, hava şartları bizi de etkiliyor, insan evinden dışarı çıkmak istemiyor ve bol bol televizyon izliyor. Ülke gündeminde neler var, siyasi gündem hangi konuları ön plana çıkartıyor. Daha fazla ilgilenme imkanı buluyoruz.

Dün akşam bir televizyon kanalında, anayasa tartışması yapılıyor.

 Konuklardan biri; Yargıtay Onursal başsavcısı Sabih Kanadoğlu, diğeri de daha genç bir anayasa uzmanıymış, ben ismini bilemiyorum. İlk defa ekranda gördüğüm için olabilir.

Her neyse, izlediğim bölümde, şöyle bir diyalog geçiyor. Sunucu,

 Sabih Kanadoğlu’ na dönmüş diyor ki;

 

‘ Siz Milli Güvenlik Konseyi tarafından, yani darbeciler tarafından hazırlanan anayasayı, savunuyorsunuz ama halkın iradesiyle seçilmiş bir partinin anayasa hazırlamasını niçin uygun görmüyorsunuz?’

 

  Bakın bu cümleyi lütfen tekrar tekrar okuyun.

 O kadar yanlış bir soru ve zihniyet ki, şu anda var olan durumu o kadar birilerinin lehine saptırıyor ki.

 Yani, ya bilgisiz olduğu için böyle bir soru soruyor, ya da iktidar partisine yakın olmak istiyor.

 Ben hangi gerekçeyle sunucunun böyle bir ifade kullandığını bilemem, hiç de ilgilenmem, önemi de yok zaten.

 

Önemli olan gerçeğin fena halde saptırılması ve insanların yanlış bilgilendirilmesi.

 

1982 anayasası hazırlandığında ben 10 yaşındaydım, doğal olarak o zamanki olayları değerlendirmem ancak ailemin sözleri, sonrasında yaşadıklarım ve sokakta şahit olduğum bazı olaylar sayesindedir.

Ama gerçekten korku içinde yaşadığımızı çok net hatırlıyorum. Onlar ayrı bir konu, detaylı anlatmak lazım, belki başka bir yazımda o konulara girerim. Çok küçük bir cümleyle, ben çocukken, terör korkusundan, evimin camından dışarı bakamazdım. O kadarını söyleyeyim, gerisini siz düşünün.

 

Anayasa konusuna dönecek olursam, 1982 anayasası dönemin konsey üyeleri başkanlığında, bir danışma kurulu ile birlikte hazırlanmış, anayasa hukukçuları ile onların destekleriyle, ‘o günün şartları’ göz önüne alınarak yapılmış bir anayasa,  sonra da referanduma yani halk oylamasına  sunulmuş. % 92 oy oranıyla  kabul edilmiştir.

 

 Yani böyle yüksek oranda bir  kabul oyunu  bu gün iktidarda olan hiçbir parti alamamıştır. Yani 5 general oturdular, bir anayasa hazırlayalım, bunu da halka falan sunmadan kendi kafamızdan yapalım gibi bir durum söz konusu hiçbir zaman olmamıştır.

 

Tabii bunları söylemek bu günün şartlarında kimseye bir menfaat sağlamıyor.

A.K.P hukumeti ise; 2002 seçimlerinde, belki de 82 anayasasının getirdiği en yanlış değerlendirmelerden, % 10 barajını geçme yeterliliği sayesinde, % 34 oyla tek parti olarak iktidar olmuştur.

Demek ki,  bu gün iktidarda olan parti, bu günkü iktidarını 82 anayasası esaslarına göre, % 10 barajını geçen ve en yüksek oyu alan parti iktidar olur, esasına dayanarak almıştır. Bu ne demektir? % 66 gibi bir oran da A.K.P’ ye oy vermemiştir. Bence bu gün, iktidarın icraatlerinin tartışılır olmasının altında yatan nedenlerden birinin de bu oy oranı olmasıdır. Bu benim şahsi görüşüm. Niye 82 anayasasında böyle bir madde vardı sorusuna gelince, o dönemim şartlarında, bir türlü partiler yeterli oy alamıyor ve çoğunluk sağlanamıyor, meclis kanun çıkartamıyor, devlet işlevini yerine getiremiyordu. Bu sistem sağlıklı işlesin diye, o dönem yapılan anayasa, aslında o günkü işleyişi düzenlemek adına yapılmıştı.

 

 Yani günümüzün şartları, çok farklı, o günün şartları bambaşka bir nitelik taşıyordu. Tüm bunlara rağmen 82 Anayasasının pek çok maddesi, Avrupa Birliği normlarına bağlı olarak değiştirildi.  1987’de siyasi yasaklarla ilgili maddelerin referandumda kabul edilmesiyle yapılırken,  en kapsamlı değişiklikler ise 23 Temmuz 1995 ve 3 Ekim 2001’de gerçekleşti.

 "Başlangıç’ bölümünün tümü 1995 yılında değiştirilen Anayasa’nın, başlangıç bölümünün beşinci fıkrasının başında geçen "Hiçbir düşünce ve mülahazanın’ ibaresi de 2001 yılında "Hiçbir faaliyetin’ şeklinde değiştirildi.

 2007 yılında ise TBMM’de Cumhurbaşkanlığı seçimi oturumunda 367 milletvekili bulunmaması sebebiyle Anayasa Mahkemesi’nin cumhurbaşkanlığı seçimini iptal etmesinin ardından cumhurbaşkanının 5 yıllık süreyle en fazla 2 defa halk tarafından seçilmesi, seçimlerin 4 yılda bir yapılmasını içeren Anayasa değişikliği Meclis’te kabul edildi. Bu değişiklik, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından halk oylamasına sunuldu. Halk oylamasında bu değişikliğe yüzde 65 oranında "evet’ oyu çıkmasıyla değişiklik kabul edilmiş oldu.

16 Ekim 2007’de ise Anayasa’nın geçici 18 ve 19. maddeler kaldırılarak 11. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesine ilişkin hükümler 21 Ekim 2007’de yapılacak olan referandum kapsamından çıkartıldı.


1982 Anayasası’nda ANAP döneminde 4 maddede, DYP-SHP döneminde 15 maddede ve Başlangıç Metni’nde, DSP-MHP-ANAP döneminde 37 maddede ve Başlangıç Metni’nde, AKP döneminde ise 27 maddede değişiklik yapıldı.


Son olarak 9 Şubat 2008’de "Türban düzenlemesi" olarak bilinen Anayasa’nın 10. ve 42. maddelerinde yapılan değişiklik ise Anayasa Mahkemesi’nin 5 Haziran 2008 tarihli kararı ile iptal edilmişti.

 

Sonuç itibariyle bir konuyu değerlendirirken, tek bir yönden bakmak doğru olmaz, artısıyla, eksisiyle derinlemesine araştırmak ve objektif olarak değerlendirmek gerekir. Bu konular ciddi konular olduğu için, öyle yarım yamalak bilgilerle ekrana çıkıp, genç kardeşlerimizi yanıltmak olmaz, bu onların geleceği ve değerlendirme yeteneğiyle oynamak olur .,  

 

Tüm yazılarını göster