Listeler belli oldu. Türk siyaset tarihinin belki de en ilginç seçim dönemi kapandı. Yeni bir dönemin kapısı aralandı.
Dolu dolu birkaç gün bile çalışma şansı bulamayan milletvekilleri yeni bir seçimin yoğun hazırlığına girişti bile.
Ne olduğunu anlamadan liste dışı kalanlar oldu! Bir anda ‘her şey bitti’ diye kenara çekilenlere ‘güneş doğdu’.
Seçimler ders çıkarılması gereken önemli bir demokratik harekettir.
Halkın tercih ve kanaatini doğru yorumlayanlar gelecek adına da önemli kazanımlar sağlar.
‘Canım liste listedir, bazen odun koysak da seçilir’ diyenlerin kısa vadede etkileri devam etse de, uzun vadede yok olup gidecekleri açıktır! Tarihte böyle çok parti vardır, gelmiştir, geçmiştir.
Bu anlamda 7 haziran seçimlerinin verdiği mesajları doğru okumak ve yorumlamak gerekir. Çünkü nihai karar verici kim ne derse desin halktır. Halkın 7 haziran da verdiği mesajları şöyle bir hatırlayalım:
‘- Partiler ve liderler uzlaşmacı bir yaklaşım içinde olmalı. Toplum ötekileştirilmemeli.
Koalisyonlara alışılmalı. Belki tek adam ve tek parti zihniyetinin yarattığı olumsuzluklar koalisyonlar ile ortadan kaldırılabilir. Herkes birbiri ile uzlaşma aramalı.
Başkanlık sistemi Türkiye’ye şu aşamada uygun değil. Onu ülke gündeminden çıkarmalı.
Öncelikli sorun güvenlik ve ekonomi. Türkiye bu eksenden yönetilmeli.
Yolsuzluklarla mücadele edilmeli. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyenlerden hesap sorulmalı.’.
Elbette bu konudaki değerlendirme ve yaklaşımlar asıl seçim dönemi sonrasında belirginleşecek. Ancak sadece karşıtlık, ötekileştirme ve AK - KARA zihniyeti üzerinden yapılacak siyasetin başarılı olmayacağı da ortada.
Halk umut ve hedef istiyor. Bu umut ve hedefi gösteren partilere birkaç puanlık oy kayması olacağı da su götürmez bir gerçek.
Bazı satırbaşlarını tek tek irdelemekte yarar var:
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 1 kasım seçim sürecinde siyasi anlamda sahada olmaması seçimin gergin geçmemesini sağlayacaktır. Sadece O’nun üzerinden seçim stratejisi yürütenler de başarısız olacaktır. Erdoğan, halkla buluşmalar, siyaset dışı programlar ve devletin bekasını koruyan tavırlar sergilerse eski yüksek karizması anlamında da mesafe alacaktır. Bu yaklaşım Davutoğlu önderliğindeki AK Parti’nin oylarına sahadakinden çok olumlu katkı verecektir.
AK Parti’nin A takımı olarak nitelenen eski ağırlıklı isimlere yeni listelerinde yer vermesi olumludur. Bülent Arınç ismi de özellikle aransa da, Ali Babacan, Mehmet Şimşek ve Binali Yıldırım isimlerinin seçmen tabanında ve özellikle kararsız seçmende sıcak bir yankılanma yaratacağı da açıktır. Hayati Yazıcı, İsmail Kahraman, Mehmet Ali Şahin, Faruk Çelik, Ahmet İyimaya, Nükhet Hotar gibi isimler doğru ve yerindedir.
MHP ve BBP tabanından oy bekleyen AK Parti, özellikle küçük illerde bu kozu iyi oynarsa en az 7 - 8 milletvekili artısı sağlayabilecektir. Ama bunun için iki önemli ayrıntı var. Biri; ülkücü tabana yönelik sert ve kırıcı mesajlar verilmemesi, diğeri de AK Parti Ankara’dan aday olan Tuğrul Türkeş’in etik değerler ve teamüller çerçevesinde hiç tartışmaya fırsat vermeden Başbakan Yardımcılığı görevinden ayrılması. Bu ülkücü tabanın beklentilerine uygun bir tavırdır. Büyük şehirlerde oy getirmese de, küçük iller de Türkeş soyadı nedeniyle duygusal destekler yaratabilir.
İki turlu seçim gibi….
Bakın gözlerden kaçıyor, ama 15 büyük şehir dışındaki seçimler adeta bir iki turlu yerel seçim havası içinde geçecek. Doğu ve G.Doğu illerinde yarış AK Parti ve HDP arasında olduğu için burada MHP ve CHP’ye verilen oylarda ciddi kaymalar yaşanacaktır. Benim hesaplarıma göre; bu kaymalardan AK Parti 4-5, HDP 2-3 milletvekili artısı sağlayabilecektir.
Küçük partilerin işi zor…
Geçen seçimde neredeyse yüzde 3 dolayında oy alan küçük partiler ve bağımsız adayların bu seçimde işleri daha da zor. Bu partilere oy veren seçmenlerin de büyük bölümünün genel kamplaşma içinde ya AK Parti, ya da CHP ve MHP blokuna kayabileceği beklenmeli.
CHP iyi bir ekonomik model oluşturmalı ve halka umut vermeli. Uçuk değil, ayakları yere basan öneriler. Şafak Pavey, Zekeriya Temizel, Selin Sayek Böke, Aytun Çıray, Erdoğan Toprak, Bülent Kuşoğlu, Haluk Koç, Enis Berberoğlu, Utku Çakırözer, Akif Hamzaçebi,Fikri Sağlar, Bihlun Tamaylıgil, Engin Altay iyi isimler. Deniz Baykal’ın lider kimliğinden de daha çok yararlanmak gerekir. CHP’nin önseçim taahhüdüne uygun davranması ve seçilen milletvekillerine yeniden şans tanıması normal. Geçen seçimde hakkı yenen Atilla Sertel’e İzmir’de hak ettiği sıranın verilmesi de doğru bir yaklaşım. Ancak seçilen milletvekilleri ve sonrası için Genel Başkan Kılıçtaroğlu Parti Meclisi’nden yetki alsa ve artı 1 ve artı 2 olabilecek yerler için etkin isimleri değerlendirse sanki daha doğru olacaktı. Şimdi seçilme şansı olmayan adayların kampanya dışında kalması, aktif çalışmaması çok doğal. Halbuki bir yenilenme ve kan değişikliği buralarda en az 10-12 milletvekili katkısı sağlayabilirdi.
CHP’nin Mustafa Sarıgül’ü daha aktif ve verimli kullanması sadece o bölgede bir değil, 3 bölgede de birer milletvekili katkısı anlamına gelebilir.
Keşke dediğim isimler de var: Örneğin; Aydın Güven Gürkan- Erdal İnönü ve Seyfi Oktay ekolünün son ismi Ercan Karakaş kaliteli siyasetçi kimliği ile CHP’ye katkı sağlardı. Aynı şekilde Koray Çalışkan, Umut Oran, Melda Onur, Ahmet Ersin, Metin Feyzioğlu, Örsan Öymen, Süleyman Çelebi, Hurşit Güneş gibi isimler de CHP’ye motivasyon sağlardı. Ben Murat Özçelik’in de bir kayıp olduğu düşüncesindeyim.
MHP büyük kentlere yüklenmeli, buralarda artış sağlamaya çalışmalı. Belki listelerde bu tür açılımlar olsaydı, sonuç farklı olabilirdi. Seçmenin 7 haziran sürecinden sonraki yaklaşımları nedeniyle MHP’ye nasıl bir tavır alacağı merak konusu. İki yol var; Tuğrul Türkeş ve benzeri isimler ile AK Parti’nin ‘istikrar’ mesajları etkili olur, MHP oyları bir miktar AK Parti’ye kayabilir. Ya da taban kilitlenir, milliyetçilik ve bayrak kampanyaları ile MHP oyları birkaç puan ilerleyebilir.Meral Akşener ve Sinan Ogan kayıp, listelerde ‘aman’ denilen ve heyecan veren isim yok.
HDP soru işaretleri ile dolu. Aslında konjonktürel olarak kamuoyunda bilinen isimlerden de takviye yapsa imajı gelişebilirdi, oyları artabilirdi. Ancak bu seçimde kilit tavır; PKK ile ilişki konusu ve terör. Bu konularda verilecek açık mesajlar HDP’nin puan kaybını önler. Ya oyunu korur, ya da bu imajı silemezse bir kaç puan kayıp olur. Baraj sorunu yok.
Ve sonuç: Elime ulaşan anketlerden yaptığım bir değerlendirme: 7 haziran seçimlerine benzer bir tablo oluşacak. Ben tek başına iktidar beklemiyorum. AK parti milletvekili sayısı tek başına iktidara biraz daha yaklaşacaktır. CHP ve MHP’nin oyları aynı düzeylerde. Bir puan geri, iki puan fazla olabilir. Sonuca etki yapmaz. HDP yine kilit parti. Barajı aşacaktır. İki puan az mı, bir puan fazla mı, seçim probogandası belirleyici olacaktır.
Gazeteci – Yazar, Siyaset Bilimci ve Uluslar arası Strateji Uzmanı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik e. Bakanı, 20. ve 21. dönem İzmir Milletvekili.
">Listeler belli oldu. Türk siyaset tarihinin belki de en ilginç seçim dönemi kapandı. Yeni bir dönemin kapısı aralandı.
Dolu dolu birkaç gün bile çalışma şansı bulamayan milletvekilleri yeni bir seçimin yoğun hazırlığına girişti bile.
Ne olduğunu anlamadan liste dışı kalanlar oldu! Bir anda ‘her şey bitti’ diye kenara çekilenlere ‘güneş doğdu’.
Seçimler ders çıkarılması gereken önemli bir demokratik harekettir.
Halkın tercih ve kanaatini doğru yorumlayanlar gelecek adına da önemli kazanımlar sağlar.
‘Canım liste listedir, bazen odun koysak da seçilir’ diyenlerin kısa vadede etkileri devam etse de, uzun vadede yok olup gidecekleri açıktır! Tarihte böyle çok parti vardır, gelmiştir, geçmiştir.
Bu anlamda 7 haziran seçimlerinin verdiği mesajları doğru okumak ve yorumlamak gerekir. Çünkü nihai karar verici kim ne derse desin halktır. Halkın 7 haziran da verdiği mesajları şöyle bir hatırlayalım:
‘- Partiler ve liderler uzlaşmacı bir yaklaşım içinde olmalı. Toplum ötekileştirilmemeli.
Koalisyonlara alışılmalı. Belki tek adam ve tek parti zihniyetinin yarattığı olumsuzluklar koalisyonlar ile ortadan kaldırılabilir. Herkes birbiri ile uzlaşma aramalı.
Başkanlık sistemi Türkiye’ye şu aşamada uygun değil. Onu ülke gündeminden çıkarmalı.
Öncelikli sorun güvenlik ve ekonomi. Türkiye bu eksenden yönetilmeli.
Yolsuzluklarla mücadele edilmeli. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyenlerden hesap sorulmalı.’.
Elbette bu konudaki değerlendirme ve yaklaşımlar asıl seçim dönemi sonrasında belirginleşecek. Ancak sadece karşıtlık, ötekileştirme ve AK - KARA zihniyeti üzerinden yapılacak siyasetin başarılı olmayacağı da ortada.
Halk umut ve hedef istiyor. Bu umut ve hedefi gösteren partilere birkaç puanlık oy kayması olacağı da su götürmez bir gerçek.
Bazı satırbaşlarını tek tek irdelemekte yarar var:
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 1 kasım seçim sürecinde siyasi anlamda sahada olmaması seçimin gergin geçmemesini sağlayacaktır. Sadece O’nun üzerinden seçim stratejisi yürütenler de başarısız olacaktır. Erdoğan, halkla buluşmalar, siyaset dışı programlar ve devletin bekasını koruyan tavırlar sergilerse eski yüksek karizması anlamında da mesafe alacaktır. Bu yaklaşım Davutoğlu önderliğindeki AK Parti’nin oylarına sahadakinden çok olumlu katkı verecektir.
AK Parti’nin A takımı olarak nitelenen eski ağırlıklı isimlere yeni listelerinde yer vermesi olumludur. Bülent Arınç ismi de özellikle aransa da, Ali Babacan, Mehmet Şimşek ve Binali Yıldırım isimlerinin seçmen tabanında ve özellikle kararsız seçmende sıcak bir yankılanma yaratacağı da açıktır. Hayati Yazıcı, İsmail Kahraman, Mehmet Ali Şahin, Faruk Çelik, Ahmet İyimaya, Nükhet Hotar gibi isimler doğru ve yerindedir.
MHP ve BBP tabanından oy bekleyen AK Parti, özellikle küçük illerde bu kozu iyi oynarsa en az 7 - 8 milletvekili artısı sağlayabilecektir. Ama bunun için iki önemli ayrıntı var. Biri; ülkücü tabana yönelik sert ve kırıcı mesajlar verilmemesi, diğeri de AK Parti Ankara’dan aday olan Tuğrul Türkeş’in etik değerler ve teamüller çerçevesinde hiç tartışmaya fırsat vermeden Başbakan Yardımcılığı görevinden ayrılması. Bu ülkücü tabanın beklentilerine uygun bir tavırdır. Büyük şehirlerde oy getirmese de, küçük iller de Türkeş soyadı nedeniyle duygusal destekler yaratabilir.
İki turlu seçim gibi….
Bakın gözlerden kaçıyor, ama 15 büyük şehir dışındaki seçimler adeta bir iki turlu yerel seçim havası içinde geçecek. Doğu ve G.Doğu illerinde yarış AK Parti ve HDP arasında olduğu için burada MHP ve CHP’ye verilen oylarda ciddi kaymalar yaşanacaktır. Benim hesaplarıma göre; bu kaymalardan AK Parti 4-5, HDP 2-3 milletvekili artısı sağlayabilecektir.
Küçük partilerin işi zor…
Geçen seçimde neredeyse yüzde 3 dolayında oy alan küçük partiler ve bağımsız adayların bu seçimde işleri daha da zor. Bu partilere oy veren seçmenlerin de büyük bölümünün genel kamplaşma içinde ya AK Parti, ya da CHP ve MHP blokuna kayabileceği beklenmeli.
CHP iyi bir ekonomik model oluşturmalı ve halka umut vermeli. Uçuk değil, ayakları yere basan öneriler. Şafak Pavey, Zekeriya Temizel, Selin Sayek Böke, Aytun Çıray, Erdoğan Toprak, Bülent Kuşoğlu, Haluk Koç, Enis Berberoğlu, Utku Çakırözer, Akif Hamzaçebi,Fikri Sağlar, Bihlun Tamaylıgil, Engin Altay iyi isimler. Deniz Baykal’ın lider kimliğinden de daha çok yararlanmak gerekir. CHP’nin önseçim taahhüdüne uygun davranması ve seçilen milletvekillerine yeniden şans tanıması normal. Geçen seçimde hakkı yenen Atilla Sertel’e İzmir’de hak ettiği sıranın verilmesi de doğru bir yaklaşım. Ancak seçilen milletvekilleri ve sonrası için Genel Başkan Kılıçtaroğlu Parti Meclisi’nden yetki alsa ve artı 1 ve artı 2 olabilecek yerler için etkin isimleri değerlendirse sanki daha doğru olacaktı. Şimdi seçilme şansı olmayan adayların kampanya dışında kalması, aktif çalışmaması çok doğal. Halbuki bir yenilenme ve kan değişikliği buralarda en az 10-12 milletvekili katkısı sağlayabilirdi.
CHP’nin Mustafa Sarıgül’ü daha aktif ve verimli kullanması sadece o bölgede bir değil, 3 bölgede de birer milletvekili katkısı anlamına gelebilir.
Keşke dediğim isimler de var: Örneğin; Aydın Güven Gürkan- Erdal İnönü ve Seyfi Oktay ekolünün son ismi Ercan Karakaş kaliteli siyasetçi kimliği ile CHP’ye katkı sağlardı. Aynı şekilde Koray Çalışkan, Umut Oran, Melda Onur, Ahmet Ersin, Metin Feyzioğlu, Örsan Öymen, Süleyman Çelebi, Hurşit Güneş gibi isimler de CHP’ye motivasyon sağlardı. Ben Murat Özçelik’in de bir kayıp olduğu düşüncesindeyim.
MHP büyük kentlere yüklenmeli, buralarda artış sağlamaya çalışmalı. Belki listelerde bu tür açılımlar olsaydı, sonuç farklı olabilirdi. Seçmenin 7 haziran sürecinden sonraki yaklaşımları nedeniyle MHP’ye nasıl bir tavır alacağı merak konusu. İki yol var; Tuğrul Türkeş ve benzeri isimler ile AK Parti’nin ‘istikrar’ mesajları etkili olur, MHP oyları bir miktar AK Parti’ye kayabilir. Ya da taban kilitlenir, milliyetçilik ve bayrak kampanyaları ile MHP oyları birkaç puan ilerleyebilir.Meral Akşener ve Sinan Ogan kayıp, listelerde ‘aman’ denilen ve heyecan veren isim yok.
HDP soru işaretleri ile dolu. Aslında konjonktürel olarak kamuoyunda bilinen isimlerden de takviye yapsa imajı gelişebilirdi, oyları artabilirdi. Ancak bu seçimde kilit tavır; PKK ile ilişki konusu ve terör. Bu konularda verilecek açık mesajlar HDP’nin puan kaybını önler. Ya oyunu korur, ya da bu imajı silemezse bir kaç puan kayıp olur. Baraj sorunu yok.
Ve sonuç: Elime ulaşan anketlerden yaptığım bir değerlendirme: 7 haziran seçimlerine benzer bir tablo oluşacak. Ben tek başına iktidar beklemiyorum. AK parti milletvekili sayısı tek başına iktidara biraz daha yaklaşacaktır. CHP ve MHP’nin oyları aynı düzeylerde. Bir puan geri, iki puan fazla olabilir. Sonuca etki yapmaz. HDP yine kilit parti. Barajı aşacaktır. İki puan az mı, bir puan fazla mı, seçim probogandası belirleyici olacaktır.
Gazeteci – Yazar, Siyaset Bilimci ve Uluslar arası Strateji Uzmanı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik e. Bakanı, 20. ve 21. dönem İzmir Milletvekili.