3. Dünya Savaşı ve Trump

Haber3.com yazarı Koray Yücel yazdı... 3. Dünya Savaşı ve Trump

Koray Yücel yucel.koray@gmail.com

Trump Amerikalıların tartışmasız desteği ile yeniden başkan oldu.

Şimdilerde bütün dünyada cevabı aranan soru şu:

Dünyaya huzur gelir mi?

3.dünya savaşı çıkar mı?

1.sorunun cevabı ne yazık ki umutsuz.

Dünyaya huzur gelmez.

Dünya kaynaklarının paylaşımındaki adaletsizlik bu şekilde devam ettiği sürece dünyanın huzur bulması çok mümkün değil bence.

Süper güç diye tanımlanan Amerika’nın algıyı yönetme konusundaki başarısı düşünülürse, dünyadaki şimdilik kontrol edilebilir huzursuzluk devam edecek gibi gözüküyor.

Bu huzursuzluğun kontrolden çıkması 3. Dünya savaşının gerekçesi olabilir mi?

Bu sorunun cevabı: Pek âlâ olabilir.

Bu günün sosyal ve jeopolitik koşullarını değerlendirdiğimizde bunun çok da uzak bir ihtimal olmadığını söylemek ne yazık ki mümkün görünüyor.

Buna bir de dünyadaki yükselen milliyetçilik akımlarını eklediğimizde, bu ihtimal biraz daha güçleniyor.

Her ne kadar Amerika’da ki yeni Trump döneminin savaş karşıtı bir anlayışı içerdiğini görsek de bunun pratiğe ne kadar yansıyacağını göreceğiz.

Trump seçim kampanyasında, Amerika’nın yeniden üretim ekonomisine geçmesi gerektiğini işsizliğin bu yolla giderileceğini söyledi.

Amerikan toplumunun mevcut demografisinin yoğun göçlerle bozulmaması gerektiğini anlattı.

Amerikalıların dünyanın başka coğrafyalarında savaşmaya gitmemeleri ve oralarda ölmemeleri gerektiği söylemi üzerine seçim stratejisini kurguladı.

Amerika’nın kaynakları Amerikalılar içindir yaklaşımı ile globalizm iddiasını terk edip içe dönük ekonomi modelini “make america great again” (amerikayı yeniden büyük yap)  sloganı ile seçmenin onayına sundu.

Sonuçta bu söylemler Amerikan toplumu tarafından benimsendi ve Trump seçildi.

Peki Amerikan ekonomisinde  gerçekten de alarm zilleri çalıyor muydu? Evet çalıyordu. Dünya ekonomisinin efendisi olan Doların ektisi giderek azalıyordu.

Çin  ve Rusya’nın başını çektiği Brics topluluğu, İMF ve Dünya Bankasına alternatif olarak yeni bir yatırım bankası oluşturdu, ve doların tahtını tehdit etti ve hala da bu tehdit giderek artan bir dozda devam ediyor.

İşte Trump’ın Amerika’yı yeniden büyük yapma iddiasının altındaki gerekçe, doların içinde bulunduğu bu tehlikeyi bertaraf etme çabasına dayanıyor.

Önümüzdeki dönem bu çabanın karşısına dikilen Brics direnci 3.dünya savaşı fitilini ateşlemesi kuvvetli bir ihtimaldir.

Çünkü silahlanma yarışının çılgın bir boyuta gelmesi bu ihtimalin bir diğer işareti.

Nitekim gerek 1 dünya savaşı, gerekse 2.dünya savaşının çıkış nedenleri incelendiğinde, tarafların ekonomik üstünlük sağlamak amacı ile bu kıyımları gerçekleştirdiğini görüyoruz.

1.dünya savaşı evrelerini şöyle bir hatırlarsak eğer, 3.dünya savaşı çıkar mı? sorusunu daha net yanıtlayabiliriz.

1. dünya savaşının ilk evresinde Avrupa devletleri arasında sömürgecilik yarışı başlamıştı. İngiltere ve Fransa, özellikle Afrika’nın zengin kaynaklarını sömürdükleri bir düzeni kurmuşlardı. Almanya ve İtalya da bu kaynaklardan pay almak istiyordu.

2.evrede bu durum Avrupa’da ekonomik rekabeti ve gerilimi artırdı ve ortaya çılgın bir silahlanma yarışının çıkmasına neden oldu.

3.evrede bu durumun doğal sonucu olarak, cebine silahı koyan kendini güçlü hissetti, ittifaklar kuruldu. Bir tarafta Almanya, Avusturya-Macaristan, İtalya öbür tarafta İngiltere, Fransa, Rusya yerlerini aldı.

4. evrede ise Avusturya veliahtına yapılan suikast, bardağı taşıran damla oldu silahlar çekildi ve ateşlendi. Savaş başlayınca, Osmalıların da içinde olduğu başka ülkeler, taraflarını seçmek zorunda kalıp bu ateşin içine düştüler…..

2.dünya savaşı aslında bir hesaplaşma ve intikam savaşıydı. Almanlar 1.savaşı kaybedince Versay anlaşmasıyla çok ağır şartları imzalamak zorunda kaldılar. Almanya’nın bu anlaşma ile mahkum edildiği tazminatlar ve kayıplar Almanya’da toplumsal ve ekonomik bir çöküşe neden oldu. Bunun yarattığı öfke, ırkçılık ateşini körükledi ve Almanya’yı askeri bir güç haline getirdi.

Sonuç yeniden silahlar çekildi.

Geçmişi bu şekilde hatırladıktan sonra günümüze geldiğimizde, uzmanların bir kısmı Trump’ın savaş yanlısı olmadığı konusunda bir görüşe sahipler. Ben bu konuda aynı fikirde olmayı çok isterdim ama Trump’ın tek başına savaşı engelleyebilecek bir iradeye sahip olmadığı düşüncesindeyim.

Her ne kadar Ruslar, doların yerine yeni bir para birimi arayışının şimdilik gereksiz olduğunu söylese de, ticarette ulusal para birimlerinin kullanılmasının yollarını arıyor olması, doların efendiliğinden hala rahatsız olduğunu gösteriyor. Yani Rusların böyle düşünmesi Brics topluluğu içinde bir çatlak olduğu anlamına gelmiyor.

Amerikalılar, doların saltanatının tehlikede olduğunu, milli ekonomilerin, global ekonomiyi bertaraf etmek için gerekeni yapacaklarını biliyor. Çünkü şartlar olgunlaştı ve ok yaydan çıktı bir kere

Bu gün dünya konjonktürüne baktığımızda 1.dünya savaşının ilk üç evresinin bir benzerinin yaşandığını ve hemen hemen tamamlandığını görüyoruz.

Geriye bardağı taşıran son bir damlanın beklenmesi kaldı ki, inşallah o damla hiç düşmez elbette, ama gidişata bakıldığında bunun pek de mümkün olmadığını, önünde sonunda yeni bir dünya düzeninin kurulabilmesi için bir kapışmanın kaçınılmaz olduğunu öngörmek çok da yanlış olmasa gerek.

Özetleyecek olursak eğer, Trump’ın ne düşündüğü Pentagonun ne kadar umurunda, onu izleyip göreceğiz.

">

Trump Amerikalıların tartışmasız desteği ile yeniden başkan oldu.

Şimdilerde bütün dünyada cevabı aranan soru şu:

Dünyaya huzur gelir mi?

3.dünya savaşı çıkar mı?

1.sorunun cevabı ne yazık ki umutsuz.

Dünyaya huzur gelmez.

Dünya kaynaklarının paylaşımındaki adaletsizlik bu şekilde devam ettiği sürece dünyanın huzur bulması çok mümkün değil bence.

Süper güç diye tanımlanan Amerika’nın algıyı yönetme konusundaki başarısı düşünülürse, dünyadaki şimdilik kontrol edilebilir huzursuzluk devam edecek gibi gözüküyor.

Bu huzursuzluğun kontrolden çıkması 3. Dünya savaşının gerekçesi olabilir mi?

Bu sorunun cevabı: Pek âlâ olabilir.

Bu günün sosyal ve jeopolitik koşullarını değerlendirdiğimizde bunun çok da uzak bir ihtimal olmadığını söylemek ne yazık ki mümkün görünüyor.

Buna bir de dünyadaki yükselen milliyetçilik akımlarını eklediğimizde, bu ihtimal biraz daha güçleniyor.

Her ne kadar Amerika’da ki yeni Trump döneminin savaş karşıtı bir anlayışı içerdiğini görsek de bunun pratiğe ne kadar yansıyacağını göreceğiz.

Trump seçim kampanyasında, Amerika’nın yeniden üretim ekonomisine geçmesi gerektiğini işsizliğin bu yolla giderileceğini söyledi.

Amerikan toplumunun mevcut demografisinin yoğun göçlerle bozulmaması gerektiğini anlattı.

Amerikalıların dünyanın başka coğrafyalarında savaşmaya gitmemeleri ve oralarda ölmemeleri gerektiği söylemi üzerine seçim stratejisini kurguladı.

Amerika’nın kaynakları Amerikalılar içindir yaklaşımı ile globalizm iddiasını terk edip içe dönük ekonomi modelini “make america great again” (amerikayı yeniden büyük yap)  sloganı ile seçmenin onayına sundu.

Sonuçta bu söylemler Amerikan toplumu tarafından benimsendi ve Trump seçildi.

Peki Amerikan ekonomisinde  gerçekten de alarm zilleri çalıyor muydu? Evet çalıyordu. Dünya ekonomisinin efendisi olan Doların ektisi giderek azalıyordu.

Çin  ve Rusya’nın başını çektiği Brics topluluğu, İMF ve Dünya Bankasına alternatif olarak yeni bir yatırım bankası oluşturdu, ve doların tahtını tehdit etti ve hala da bu tehdit giderek artan bir dozda devam ediyor.

İşte Trump’ın Amerika’yı yeniden büyük yapma iddiasının altındaki gerekçe, doların içinde bulunduğu bu tehlikeyi bertaraf etme çabasına dayanıyor.

Önümüzdeki dönem bu çabanın karşısına dikilen Brics direnci 3.dünya savaşı fitilini ateşlemesi kuvvetli bir ihtimaldir.

Çünkü silahlanma yarışının çılgın bir boyuta gelmesi bu ihtimalin bir diğer işareti.

Nitekim gerek 1 dünya savaşı, gerekse 2.dünya savaşının çıkış nedenleri incelendiğinde, tarafların ekonomik üstünlük sağlamak amacı ile bu kıyımları gerçekleştirdiğini görüyoruz.

1.dünya savaşı evrelerini şöyle bir hatırlarsak eğer, 3.dünya savaşı çıkar mı? sorusunu daha net yanıtlayabiliriz.

1. dünya savaşının ilk evresinde Avrupa devletleri arasında sömürgecilik yarışı başlamıştı. İngiltere ve Fransa, özellikle Afrika’nın zengin kaynaklarını sömürdükleri bir düzeni kurmuşlardı. Almanya ve İtalya da bu kaynaklardan pay almak istiyordu.

2.evrede bu durum Avrupa’da ekonomik rekabeti ve gerilimi artırdı ve ortaya çılgın bir silahlanma yarışının çıkmasına neden oldu.

3.evrede bu durumun doğal sonucu olarak, cebine silahı koyan kendini güçlü hissetti, ittifaklar kuruldu. Bir tarafta Almanya, Avusturya-Macaristan, İtalya öbür tarafta İngiltere, Fransa, Rusya yerlerini aldı.

4. evrede ise Avusturya veliahtına yapılan suikast, bardağı taşıran damla oldu silahlar çekildi ve ateşlendi. Savaş başlayınca, Osmalıların da içinde olduğu başka ülkeler, taraflarını seçmek zorunda kalıp bu ateşin içine düştüler…..

2.dünya savaşı aslında bir hesaplaşma ve intikam savaşıydı. Almanlar 1.savaşı kaybedince Versay anlaşmasıyla çok ağır şartları imzalamak zorunda kaldılar. Almanya’nın bu anlaşma ile mahkum edildiği tazminatlar ve kayıplar Almanya’da toplumsal ve ekonomik bir çöküşe neden oldu. Bunun yarattığı öfke, ırkçılık ateşini körükledi ve Almanya’yı askeri bir güç haline getirdi.

Sonuç yeniden silahlar çekildi.

Geçmişi bu şekilde hatırladıktan sonra günümüze geldiğimizde, uzmanların bir kısmı Trump’ın savaş yanlısı olmadığı konusunda bir görüşe sahipler. Ben bu konuda aynı fikirde olmayı çok isterdim ama Trump’ın tek başına savaşı engelleyebilecek bir iradeye sahip olmadığı düşüncesindeyim.

Her ne kadar Ruslar, doların yerine yeni bir para birimi arayışının şimdilik gereksiz olduğunu söylese de, ticarette ulusal para birimlerinin kullanılmasının yollarını arıyor olması, doların efendiliğinden hala rahatsız olduğunu gösteriyor. Yani Rusların böyle düşünmesi Brics topluluğu içinde bir çatlak olduğu anlamına gelmiyor.

Amerikalılar, doların saltanatının tehlikede olduğunu, milli ekonomilerin, global ekonomiyi bertaraf etmek için gerekeni yapacaklarını biliyor. Çünkü şartlar olgunlaştı ve ok yaydan çıktı bir kere

Bu gün dünya konjonktürüne baktığımızda 1.dünya savaşının ilk üç evresinin bir benzerinin yaşandığını ve hemen hemen tamamlandığını görüyoruz.

Geriye bardağı taşıran son bir damlanın beklenmesi kaldı ki, inşallah o damla hiç düşmez elbette, ama gidişata bakıldığında bunun pek de mümkün olmadığını, önünde sonunda yeni bir dünya düzeninin kurulabilmesi için bir kapışmanın kaçınılmaz olduğunu öngörmek çok da yanlış olmasa gerek.

Özetleyecek olursak eğer, Trump’ın ne düşündüğü Pentagonun ne kadar umurunda, onu izleyip göreceğiz.

Tüm yazılarını göster