Yüzbinlerce dava yeniden mi görülecek ?
FETÖ/PDY soruşturmasında meslekten ihraç edilen hakimlerin gördüğü davaların durumu tartışma konusu oldu.
İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ersan Şen, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ile irtibatı nedeniyle meslekten ihraç edilen hakimlerin gördüğü davaların, bu konuyla illiyet bağı aranmaksızın yeniden görülmesi gerektiğini söyledi.
Hukukçular, FETÖ soruşturması kapsamında Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) tarafından meslekten ihraç edilen hakim ve savcıların imzası bulunan dosyaların yeniden görülüp görülemeyeceği konusunu değerlendirdi.
Prof. Dr. Şen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yasal düzenlemeye göre bir hakime kusur atfedildiyse, atfedilen kusurdan dolayı hakim suçlanıyorsa ve o davayla ilgisi, irtibatı varsa bunun bitmiş dosyalar için yargılanmanın yenilenmesi sebebi olduğunu belirtti.
Dosya devam ediyorsa da yeni heyetin her türlü iddiayı dikkate alacağını ifade eden Şen, Ceza Muhakemesi Kanununun (CMK) 311. maddesinde sahte delil, hakimin illiyet bağı olan kusuru, yeni olay gibi kavramlar ortaya çıkması durumunda yargılamanın yenilenebileceğini öngördüğünü anlattı.
"Karine kabul edilmeli"
HSYK'nın söz konusu hakim ve savcıları, Türk milleti adına karar verip, hareket etme kabiliyetine sahip olmadıkları, FETÖ/PDY ile irtibatları ve örgüt adına karar verdikleri gerekçesiyle ihraç ettiğini aktaran Şen, şöyle devam etti:
"Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Türkiye'de Devlet Güvenlik Mahkemelerinde (DGM) askeri hakim bulunduğu için, o askeri hakimlerin kararlarında sanık lehine karar verse bile tarafsız olamayacağına, DGM'lerin kuruluş yapısı itibarıyla dürüst yargılama hakkını korumadığına karar verdi ve Türkiye 2004-2005'de DGM'leri kaldırdı. Niye? Çünkü 'Hakim hem subjektif hem objektif olarak tarafsız olmak, görünmek zorundadır.' dedi.
Şimdi bu hakimler FETÖ'cü olduğu için, terör örgütünün mensubu olduğu gerekçesiyle henüz yargılanmasa da masumiyet karinesi devam etse de onların en üst kurulu olan HSYK tarafından meslekten atıldılar. AİHM de bir askeri hakimin davada bulunmasını onun tarafsızlığını bozan, yargılanan kişiyi korkutan, önyargılı bir hakim gibi gösterdiğini kabul ettiğine göre burada da bu ihraç edilen hakimler, savcılar için 'davalarda Türk milleti adına hareket etmemişler ve karar vermemiştir' denilmeli ve bu kusur karine kabul edilmeli. Yani, illiyet bağı var mı yok mu, bu kusurdan dolayı, FETÖ'cü olduğu için 'bu davada şöyle karar verdi, böyle karar verdi' şeklinde ayrı bir araştırma yapılmadan bunların gördükleri tüm dosyaların tekrar bakılması gerekir. Çünkü bu CMK 311. maddesine uygun, yeni bir kanuna ihtiyaç yok. Niye? Çünkü burada hakimin kusuru var. Türk milleti adına hareket etmemiş, tarafsız hareket etme kabiliyetlerini zaten kaybetmişler ve bu yeni bir olaydır. Dolayısıyla biten dosyalarda yargılamaların yenilenmeleri, eski adıyla iadei muhakeme gerekir."
"Komisyon kurulabilir"
Prof. Dr. Şen, adaletin eşit dağıtılması gerektiğini belirterek, "Vatandaş 'Bunları FETÖ'cü olarak attın, bunların baktıkları davalara, verdikleri kararlara nasıl güveneceğim?' diyor. Dolayısıyla aleyhine karar verilen herkes başvuracak. Başvuranları, hakimin FETÖ'cülükten dolayı davalara etkisi var mı yok mu diye ayırmayacaksın, hepsinin dosyasına tekrar bakacaksın." değerlendirmesinde bulundu.
Bunun için ya yeni bir kanun çıkarılarak yargı mensuplarından oluşan komisyon tarafından başvuruların değerlendirilmesinin önünün açılması ya da CMK 311. madde kapsamında hareket edilmesi gerektiğini dile getiren Şen, "Sen koskoca HSYK olarak bunları atmışsan, 'Türk milletine değil oraya hizmet etti' diyorsan o takdirde bu sorunu çözmek için dosyaları tekrar tozlu raflarından, bulundukları yerlerden indireceksin, çıkaracaksın, bakacaksın. Olması gereken bu." ifadelerini kullandı.
Şen, bunun, ihraç edilen hakim savcıların suçsuzluk karinesini bertaraf anlamına gelmediğini, bu kişilerin belki de yargılanıp aklanacağını, HSYK'nın tasarrufunun cezai değil, idari olduğunu belirterek, HSYK bu kişilerle çalışmayacağını söyledikten sonra baktıkları davaların da yeniden görülmesi gerektiğini dile getirdi.
Adaletin tesis edilip, hukukun ayağa kaldırılması için şaibelerin mümkün olduğunca azaltılması gerektiğine işaret eden Şen, "Belki de 17-25 Aralık dahil, oraya kadar siyasi suçlar, cebir şiddetin olmadığı suçlar bakımından af çıkarılmalı. Sizin dosyanıza bakıp aleyhinize karar veren hakim örgüt üyesi çıkarsa, Türk milleti adına hareket etmeyen, şaibeli çıkarsa bu insanların, en azından feryat edenlerin feryatlarını dinleyeceksin. Haklı karar mı değil mi tekrar bakıp inceleyeceksin. Ben de affın veya bunun dışında çıkış göremiyorum. En azından siyasi suçlar yönünden bu olabilir. Bu süreçte sorunları hızlı ama geçici formüllerle temizlememiz lazım. Başka türlü normalleşemeyeceğiz." diye konuştu.
Bazı davalar için değerlendirilebilir"
Yargıda Birlik Derneği Başkanvekili Birol Kırmaz da konunun bazı davalar için CMK'nın 311. maddesi kapsamında değerlendirilebileceğini belirterek, şunları kaydetti:
"Her dava için olmasa bile bazı davalar için gündeme gelebilir. Her davada bu şekilde bir yoruma gidersek içinden çıkılmaz bir durum ortaya çıkar. Çok teknik bazı davalar var. Mesela bir boşanma davası, çok basit hırsızlık davaları veya iş hukuku davasının bu şekilde değerlendirilmesi çok da sanki sonuca etkili olmaz gibi görünüyor ama yargılamanın iadesinde mahkemeye başvuru yapılır ve bunu o mahkeme değerlendirir. Bu, siyasi davalar anlamında değerlendirilebilir. Dediğim gibi nihai karar verecek olan yargı merci. Her davanın bu şekilde subjektif ele alındığını düşünmek zaten fecaat olur."