Yeni Şafak yazarı: ''Tekke ve Zaviyeler Kanunu revize edilmeli''
Yeni Şafak yazarı Ergün Yıldırım, son dönemde çeşitli tarikatlarda yaşanan istismar olayları üzerinden 'tarikatların hedef alındığını' iddia etti ve Türkiye'nin '28 şubat günlerini andıran' bir dönemde olduğunu iddia etti. Yıldırım, "Cemaat ve tarikatlar tamamen serbest olmalı, Tekke ve Zaviyeler Kanunu revize edilmeli" dedi.
Yeni Şafak yazarı Ergün Yıldırım, 'Oğlancı-lezbiyen gösterisinden tarikatları karalama kumpanyasına' başlıklı bugünkü yazısında, çeşitli dini yapılar bünyesinde yaşanan çocuk istismarı ve cinsel suçların 'oğlancı ve lezbiyenler' tarafından kullanılarak 'cemaat ve tarikatların mahkum edilmeye çalışıldığını' iddia etti.
"28 Şubat günlerini andıran günlerden geçiyoruz" diyen Yıldırım, tarikatların 'sömürü, kadın tecavüzü ve sapkınlık ile gündeme sokulduğunu iddia ederek "Hem de 'gönüllü gayri meşru cinsellik' savunulurken yapılıyor bunlar. Lezbiyenler ve oğlancılara özgürlük diye bağırıldığı zamanlarda. Muhafazakar bir iktidar döneminde" ifadelerini kullandı.
Yıldırım ayrıca, tarikat ve cemaatlerin tamamen serbest bırakılmasını ve Mustafa Kemal Atatürk döneminde çıkarılan Tekke ve Zaviyeler Kanunu'nun 'revize edilmesi gerektiğini' de savundu.
Yıldırım'ın yazısının ilgili kısmı şu şekilde:
"Cemaat ve tarikatlar tamamen serbest olmalı. Tekke ve Zaviyeler Kanunu revize edilmeli. Din eğitimi hem sivil/gönüllü hem de resmiyette devam etmeli. Vatandaş tercih seçeneğine sahip olmalı. Cemaatler, sivil din eğitiminin tarihsel birikimleriyle var olan kurumlar. Bunları yasaklamak yerine ıslah etmeliyiz. Onları yeni düzenlemelerle hem denetlemeli hem de özgürce çalışmalarına imkân vermeliyiz. Özgür birey, özgür din eğitimi alma seçeneğini de kullanan varlıktır. Müslüman birey musiki, edebiyat, sohbet, ilim ve hizmet alımını dergâhlardan yapabilmeli.
'DEVLET TARİKAT VE CEMAATLERİ TEHDİT GÖRMEKTEN VAZGEÇMELİ'
Cemaatlerin politik alandan ayrı olmaları, güven ikamesi ile mümkün. Bunu sağlamadıkça bütün grupsal yapıların devlet üzerinde rekabet ettikleri gibi cemaat-tarikatlar da bu rekabeti sürdürecekler. Kimi zaman devlet denge adına teşvik edecek. Bunu aşmak için iki şeye ihtiyacımız var. Birincisi, devlet bir ganimet alanı olmaktan çıkarılmalı. İkincisi, devlet tarikat ve cemaatleri tehdit görmekten vazgeçmeli. Cemaatlere kamusal hizmeti din ve hayır üzerinden üreten yapılar olarak bakmalı.
Türkiye oğlancılara ve lezbiyenlere özgürlüğü tartışırken, cemaatleri-tarikatları mahkûm etme paradoksunu kaldıramaz. Bu çelişki ne geriye toplum bırakır, ne siyaset, ne de uzlaşma. Kavgayı ve kutuplaşmayı daha fazla derinleştirir."