Yargıtay'dan velayet davaları için emsal karar

Yargıtay, velayet davasında "annenin sadakatsiz davranışı" ile ilgili ayrıntının "velayete engel olmadığına" karar verdi.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, kadının sadakatsizliği nedeniyle boşanan çiftin çocuklarının velayetini, "annenin bu yaşam tarzının, çocukların bedeni, fikri ve ahlaki gelişmeleri bakımından ciddi risk teşkil edeceği" gerekçesiyle babaya veren yerel mahkeme kararını bozdu. "Çocuğun üstün yararı"nın korunmasının önemine işaret eden Daire, görüşlerini açıklama olgunluğuna erişen çocukların anneyle yaşamak istemeleri, annenin de velayet görevini yerine getirecek sosyal ve ekonomik şartlara sahip olduğunun anlaşılması karşısında çocukların velayetinin babaya verilmesini bozma nedeni saydı .
Yargıtay, kadının sadakatsizliği nedeniyle boşanan çiftin çocuklarının velayetini, "annenin bu yaşam tarzının, çocukların bedeni, fikri ve ahlaki gelişmeleri bakımından ciddi risk teşkil edeceği" gerekçesiyle babaya veren yerel mahkeme kararını bozdu.

Erzurum'da karısının kendisini aldattığını öğrenen koca, boşanma davası açtı. Eşinin sadakatsiz davranışları nedeniyle kusurlu olduğunu iddia eden koca, 2 çocuğunun velayetinin de kendisine verilmesini istedi.

Davaya bakan Erzurum 2. Aile Mahkemesi, kadının kusurlu davranışı nedeniyle çiftin boşanmasına hükmetti. Yerel Mahkeme, "annenin evli olduğu halde eşine karşı sadakate aykırı davranışlar sergilediği, bu şekildeki yaşam tarzı ve davranışları ile çocukların anne ile kalmalarının bedeni, fikri ve ahlaki gelişmeleri bakımından ciddi risk teşkil edeceği" gerekçesiyle ortak çocukların velayetlerini babaya verdi.

YARGITAY, YEREL MAHKEMENİN KARARINI BOZDU
 
Yerel mahkeme kararı, velayet düzenlemesi yönünden davalı kadın tarafından temyiz edildi.

Dosyayı görüşen Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, yerel mahkemenin kararını bozdu.

Dairenin gerekçesinde, 12 ve 9 yaşındaki çocuklar anneleri ile kalmak istediklerini beyan ettikleri halde mahkemece, "annenin evli olduğu halde eşine karşı sadakate aykırı davranışlar sergilediği, bu şekildeki yaşam tarzı ve davranışları ile çocukların anne ile kalmalarının bedeni, fikri ve ahlaki gelişmeleri bakımından ciddi risk teşkil edeceği" gerekçesiyle ortak çocukların velayetlerinin davalı babaya verilmesine hükmedildiği hatırlatıldı.

GÖZ ÖNÜNDE TUTULMASI GEREKEN TEMEL İLKE...

Velayet düzenlemesi yapılırken göz önünde tutulması gereken temel ilkenin, "çocuğun üstün yararı" olduğu vurgulanan gerekçede, "Çocuğun üstün yararını belirlerken onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Ana ve babanın yararları, boşanmadaki kusurları, ahlaki değer yargıları, sosyal konumları gibi durumları, çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde göz önünde tutulur. Velayet düzenlemesinde, çocukla anne ve baba yararının çatışması halinde çocuğun yararına üstünlük tanınması gereklidir." tespitleri yapıldı.

ULUSLARARASI SÖZLEŞMELERE ATIF

Gerekçede, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi ile Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi'nin, "idrak çağındaki çocukların kendilerini ilgilendiren konularda görüşünün alınması ve görüşlerine gereken önemin verilmesini" öngördüğüne işaret edildi.

Ancak çocukların üstün yararı gerektirdiği takdirde görüşlerinin aksine karar verilmesinin mümkün olabileceği belirtilen gerekçede, velayet konusunun, çocukları ilgilendiren konuların en başında geldiği aktarıldı.

Dava sırasında görüşlerine başvurulan çocukların duruşmada anne ile yaşamak istediklerini beyan ettikleri anlatılan gerekçede, sosyal inceleme raporlarına göre annenin kendi ailesi ile yaşadığı, düzenli gelir getiren bir işte çalıştığı, velayet görevini yerine getirebilecek sosyal ve ekonomik şartlara sahip olduğu kaydedildi.

Babanın ise kendi ailesi ile altlı-üstlü oturduğu, mahkemenin tedbiren velayet düzenlemesi sonrasında çocukların fiilen büyükbaba ve babaanne ile yaşadıkları, evde çocukların odasının bulunmadığı ve anneyi özlediklerini belirttiklerinin rapor edildiği anlatıldı.

Yapılan yargılama ve toplanan delillerden, annenin çocuklara yönelik olumsuz bir tutum ve davranışının bulunmadığı, velayet görevini yerine getirebileceği, görüşlerini açıklama olgunluğuna erişen çocukların da anneyle yaşamak istediğinin anlaşıldığı kaydedildi.

Gerekçede, "Bu duruma göre, ortak çocukların velayetlerinin anneye bırakılmasına karar vermek gerekirken, annenin boşanmaya sebep olan kusurlu davranışı dikkate alınarak hüküm kurulması doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir." denildi. 

Sonraki Haber